Kırlangıçlar, güvercinler ve Hrant...

Dosya Haberleri —

Hrant Dink

Hrant Dink

  • Hrant, soykırımdan geçmiş ve bir avuç kalmış bir halkın derin yaralarını ilk kez farklı şekilde anlatıyordu. İki tür milliyetçiliğin birbirini beslediği o kör kuyunun ötesinden konuşuyordu... Nihayetinde binlerce yıldır bu toprakların öz evladıydı. Vurulduğunda hepimizin kendimiz vurulmuş gibi hissetmemiz bundandı. Ve belki de Hrant tam da bu yüzden vurulmuştu...       
  • 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'na gidiyorum. Mekanın her karışında Hrant'ın ruhu dolaşıyor. Hrant kendi halkının hikaye anlatıcısıydı, dengbêjiydi... Hrant, hikayelerini anlatırken sıkça kuşlara başvururdu. Tıpkı vurulmadan hemen önce yazdığı yazıda bir güvercine başvurması gibi... Onu en iyi özgür kuşlar anlardı ve bir de atlar...
  • Hrant hep söylenegeldiği gibi bir milli mutabakat cinayetiydi. Bu cinayette devletin tüm kodları yer alıyor. Milliyetçisinden ulusalcısına, İslamcısına bu rejimi var eden yüzyıllık tüm kuruluş kodları var. Her zaman olduğu gibi yaşı tutmamış bir tetikçi bulunur. Bir bebekten katil yaratan karanlık oluşturulmuş, ülke beyaz bereli hale getirilmiştir...

GÜLCAN DERELİ

O kendi halkının hikaye anlatıcısıydı, dengbêjiydi... Soykırımdan geçmiş ve bir avuç kalmış bir halkın derin yaralarını belki de ilk kez farklı şekilde anlatıyordu. İki tür milliyetçiliğin birbirini beslediği o kör kuyunun ötesinden konuşuyordu. Bir asırlık bir kederi; öfke, intikam, uluslararası güç savaşının kartı, her kesimin kendi milliyetçiliğini konsolide ettiği o kör düğümü aşarak anlatıyordu. Komşusuyla diyalog kuruyordu; onu zihinsel bariyerlerini aşarak iç muhasebeye, yüz yıllık yaraya dokunmaya çağırıyordu. Nihayetinde binlerce yıldır bu toprakların öz evladıydı. Halkları iç diyaloga davet ediyordu. Hakkı vardı. Kültüründe, şarkısında, zanaatında, mimarisinde, ayak bastığın her yerde izleri vardı. Hrant'ı soykırım gerçeğini anlatırken farklı kılan buydu. O derin yurtseverlik duygusu... Hrant vurulduğunda hepimizin kendimiz vurulmuş gibi hissetmemiz bundandı. Ve belki de Hrant tam da bu yüzden vurulmuştu...       

 

Hrant, Rakel hanım ile Kamp Armen'de tanışır ve büyük aşk yaşadığı Rakel hanım ile 19 Nisan 1976 yılında evlenir.

 

Kırlangıçlar, güvercinler ve atlar... 

Hrant Dink, 15 Eylül 1954 tarihinde Malatya'da dünyaya gelir. Daha 5 yaşındayken ailesi İstanbul'a göç eder ve sancılı geçen o dönemde annesi ile babası yollarını ayırır. Hrant ve iki kardeşi Gedikpaşa’daki Ermeni Protestan Kilisesi’nin çocuk yuvasında yatılı olarak yaşamaya başlar. Daha çok küçükken hayat mücadelesi başlar. Hem kardeşlerine hem de başka çocuklara ağabey olur, onları korur, kollar. Hrant ve kardeşleri ilköğretimini Ermeni Protestan Kilisesi’ne bağlı İncirdibi İlkokulu’nda sürdürür. Okuldan geri kalan tüm zamanları ise okulun Tuzla’da bulunan kampında yani Kamp Armen'de geçirirler. Bu kampta çocuk sayısı zaman geçtikçe artar. Ve yüzlerce çocuğa umut olur. Bu kampı çocuklar kendi emekleriyle inşa eder. Çöl gibi bir alanı cennete çevirirler. Hrant Dink'in yaşamı biraz da orada şekillenir. Eşi Rakel Dink ile burada tanışır. Orada bir aşk filizlenir. Kamp Armen, Hrant için ayrı bir öneme sahiptir. Ermeni çocukların tırnaklarıyla kazıya kazıya inşa ettikleri Kamp Armen için, "Çocuklarla beraber burayı bir kırlangıç yuvası inşa eder gibi inşa ettik. Sadece çocuklarla inşa ettik. Hayatta kafamda tek bir mücadele varsa o da, bu kamptır. Orayı alacağız ve yine cennete çevireceğiz. Kırlangıcın yuvasını dağıtırsanız da havada çaresiz çırpınır ya, benim bu konudaki isyanım o kırlangıç gibidir" diyordu. Hrant, bazen bir şeyleri anlatırken hep kuşlara başvurur. Tıpkı vurulmadan hemen önce yazdığı yazıda bir güvercine başvurması gibi... Onu en iyi özgür kuşlar anlardı ve bir de atlar...