Evlat kokusunun peşinde 1000 hafta
Dosya Haberleri —
Cumartesi Anneleri'nin eylemi 1000. haftaya girdi. 29 yıl, durmaksızın evlatlarını, yakınlarını arayanların hikayesi...
- Cumartesi Anneleri'nin ilk işaret fişeğini yakan Emine Ocak, 88 yaşında. Emine anne, "Biz annelere bu acıları yaşatanlar ceza aldığında, adalet geldiğinde, mezarlarına bir çiçek götürdüğümüzde çocuklarımızın kokusunu bize gelecek. Ben dayanıyorsam bu yüzden dayanıyorum. Hala yaşıyorsam, bunun için yaşıyorum" diyor.
- Gazeteci arkadaşımız Ferhat Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe, "Anneler, babalar, kardeşler hayatlarını bu mücadele yıllarında kaybettiler. İkinci ve üçüncü kuşaklar mücadeleyi devraldı. Şunu da biliyoruz ki gidenler arkalarında bu mücadeleyi devralan binlerce insan bıraktılar. Bu çok güçlü, ilham veren bir miras. Ne pes edebilir, ne de vazgeçebiliriz" diyor.
- Bütün bu sürecin tanığı, sanığı ve davacısı Eren Keskin anlatıyor: "Ben şuna çok inanıyorum ki cesaret ve inanarak verdiğin mücadele insanı koruyor, direnme gücü veriyor. Kolay değildi her hafta sonu dayak yiyeceğini bile bile o meydana gitmek. Bu gerçekten de büyük bir irade. Cumartesi Anneleri eylemi bize umut verdi diyor herkes. Demek ki yapılabilir."
- Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç, şöyle diyor: "Son nefesimize kadar da bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu bir insanlık mücadelesi, bu insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı verilen bir mücadele, bu herkesin boyun borcu, bu herkesin insani görevi. 1000 hafta değil bin yılda geçse bu mücadeleyi bırakmayacağız."
GÜLCAN DERELİ
Tam bin hafta... Mevsimler geçti, yaralar geçmedi... Yağmurda ıslandılar, kar ve fırtınaya tutuldular, kavuran sıcaklarda yandılar, içlerinde evlat ateşi yanıp durdu... Çağ değişti, acı değişmedi... Tam bin hafta, dile kolay... Evlatlarını ararken bazıları göçüp gitti; yerlerini evlatları, torunları devraldı. Kuşaklar değişti de yara değişmedi... Dile kolay tam bin hafta... Beni bul anne diyen evlatlarının sesleri hep kulaklarında yankılanıp durdu. Onlar otururken başka evlatlar kaybedildi, her hafta yanlarında yeni bir anneyi bulur oldular... Hükümetler değişti, kayıplar değişmedi... Anneler, mahkum edildikleri bu çıkmaz döngüye koca yürekleriyle karşılık verdi. Acılarını, evlatlarının kaybolan kemiklerinin fısıltılarını bir mücadele inadına çevirdiler... Dile kolay tam bin hafta...
Türkiye yakın tarihi bir kayıplar tarihi. Ama aynı zamanda bir inadın, sonsuz gibi görünen bir eziyete karşı sonsuz direnmenin tarihi… 1990'lı yıllarda kör kuyulara atılanların, kuytu köşelerde vurulanların sayısı 17 binleri geçti. İşte Cumartesi Anneleri'nin hikayesi burada başladı... Yıl 1995. Hasan Ocak 21 Mart 1995’te Gazi Mahallesi olayları sonrası gözaltına alındıktan sonra kaybedildi. Ocak’ın annesi Emine Ocak, ailesi ve arkadaşları 55 gün boyunca Hasan Ocak’ı aradı. 15 Mayıs’ta, Ocak’ın işkence edilmiş cansız bedeni Beykoz'da kimsesizler mezarlığında bulundu. Ve ardından Cumartesi Anneleri ilk kez 27 Mayıs 1995’te, Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yaptı. 15-20 kişilik grupla başlayan eylem zamanla büyüdü, Kurdistan'ı kasıp kavuran kayıpların sesiyle meydanlara taştı.
Emine Ocak, Zübeyde Tepe ve Hanife Yıldız. O günlerden bugünlere kalan üç anne. Eylemi sürdüren diğer isimler ise ikinci, üçüncü kuşak evlatlar, kardeşler, torunlar... Bin haftayı annelere ve yakınlarına soruyorum.
Son nefesime kadar...
İlk ateş yakanlardan Emine Ocak, sağlık sorunları ilerlemiş de olsa vazgeçmiyor. 88 yaşındaki Emine anne, "Yaralıyım, Galatasaray'daki tüm anneler, tüm kadınlar yaralı" diyor. Adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğini dile getiren Emine anne, sözlerine şöyle devam ediyor: "Bizim her günümüz önceki günden daha zor geçiyorsa çocuklarımızın eli bize uzanmıyor diyedir, sesi kulağımıza gelmiyor diyedir. Çocuklarının, babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin mezarlarına çiçek götüremeyenlerin günü nasıl geçer ki? Biz annelere bu acıları yaşatanlar ceza aldığında, adalet geldiğinde, mezarlarına bir çiçek götürdüğümüzde çocuklarımızın kokusunu bize gelecek. Ben dayanıyorsam bu yüzden dayanıyorum. Hala yaşıyorsam, bunun için yaşıyorum. Son nefesime kadar kayıplarımızı soracağım, kimse ölmesin demeye devam edeceğim, adalet isteyeceğim."