Kovuşturmaya bile 13 yıldır geçilemedi

Mahsum Karaoğlan

Mahsum Karaoğlan

  •  Dicle Üniversitesi öğrencisi 23 yaşındaki Mahsum Karaoğlan, 4 Nisan 2009'daki Amara Yüryüşü'nde kalbine isabet eden plastik mermiyle katledildi. Türk yargısı 13 yıldır 'gizlilik'le soruşturmayı sürdürüyor, kovuşturmaya bile dönüştürmedi. 
  •  "Bir kağıt gönderip ‘Yürüdüler ve düştüler' deseydiler bile razıydık. Ölene kadar bu davadan sonuç alamayacak mıyız?" diye soran baba Abdurrahman Karaoğlan, oğlundan kalan dört fotoğrafa da polis baskınında el konulduğunu söyledi. 
  •  Karaoğlan, oğlunu son gördüğü günü şöyle anlattı: "Amara’ya gidişinden üç gün önce görmüştüm. Belgesel izliyorduk. Aslan, ceylanı yiyince üzüldüm. Bana dönerek, ‘Orası doğa, önemli olan insanın insanı yememesi, çünkü insan insanı yiyor baba’ dedi." 

Amara’ya 4 Nisan 2009’da yola çıkan Mahsum Karaoğlan, kalbine isabet eden plastik mermiyle katledildi. “Gizlilik kararı” konulan soruşturma, 13 yıldır kovuşturmaya dönüşmedi. 

Urfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Amara (Ömerli) köyüne her yıl çeşitli engellemeler olsa da binlerce kişinin katılımıyla yürüyüş düzenleniyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaş gününü kutlamak için 4 Nisan 2009’da da "Güneşe Yolculuk" şiarıyla yürüyüş organize edildi. Yürüyüşe katılan 10 bin kişi Amara’ya doğru yol aldı. Yürüyüşün önü, Amara’ya 20 kilometre kala polis ve asker tarafından kesildi. Halkın barikatları aşmaya başlaması sonrası polis ve askerler, ateş açmaya başladı. Onlarca kişinin yaralandığı saldırıda, 23 yaşındaki Dicle Üniversitesi öğrencisi Mahsum Karaoğlan ve Suruçlu inşaat işçisi Mustafa Dağ da atılan gaz bombalarının isabet etmesi sonucu şehit düştü. Karaoğlan ve Dağ’ın katledilmesine dair Birecik Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturmada, aradan geçen 13 yıla rağmen “gizlilik” kararıyla bir gelişme sağlanmadı. Dosyada bir gelişme olmaması üzerine Karaoğlan ailesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. 

Birecik’teki soruşturma dosyasının “bekletilme hali” ile AİHM’deki dava devam ederken, Karaoğlan’ın babası Abdurrahman Karaoğlan, acısını halen derinden hissettiği oğlu ve 13 yıllık süreçte yaşananları MA'dan Ceylan Şahinli'ye anlattı. 

En küçük oğluydu

Öcalan’ın doğum günü vesilesiyle insanların buluşmasını, Amara'ya yürümesini hazmedemeyen devlet güçlerinin, plastik ve gerçek mermiler ile gaz bombası yağdırdıdığını belirten baba Karaoğlan, "Daha öğlen saatleriydi. Bir telefon geldi. Mahsum’un öldüğünü bilmiyorduk. Sonra Birecik’e geldik. Mahsum ve Mustafa ikisi de Birecik’te hayatını kaybetti. Hastaneye yetişemediler" dedi.

Üç defa savcıya gitti

Oğlunun katledilmesine ilişkin bugüne kadar üç defa savcılığa gittiğini ve son gidişinde "dosyada gizlilik kararı" var denildiğini aktaran baba Karaoğlan, "Önceleri savcı, kamera görüntülerinin ellerinde olduğunu; sonra da ‘gizlilik kararı’ olduğunu söyledi. Son gidişimde gizlilik kararı sebebiyle bana hiçbir şey açıklayamayacağını iletti” şeklinde konuştu. 

Öldürmek içindi

Cinayetin üzerinden 13 yıl geçtiğini ama Türk idaresinin/yargısının kendilerine bir kağıt bile göndermediğini kaydeden Karaoğlan, İHD üzerinden konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdıklarını ve sürecin devam ettiğini aktardı. Karaoğlan, cezasızlık politikasına, "Bunların acısı da kederi de içimizde kaldı” şeklinde tepki göstererek, şöyle devam etti: "En azından hakkımızı almak isterdik. Herhangi bir netice alamadık. Bir kağıt gönderip ‘Yürüdüler ve düştüler’ bile deseydiler razıydık. Ölene kadar bu davadan sonuç alamayacak mıyız? Mustafa başından, Mahsum da göğsünden yaralandı. O mermilerin üzerinde de yazıyor; 400 metre yakından atılmaması gerektiği. Öldürmek için böyle yaptılar, hususi bir şeydi. Olayın bir sürü tanıkları var.” 

Amara'dan üç gün önce

Karaoğlan, oğlunu son gördüğü günü şöyle anlattı: "En son Amara’ya gidişinden üç gün önce görmüştüm. Keyifliydi. O gün televizyonda belgesel açıktı. Bir aslan ceylanı yiyordu. Ben de buna üzüldüm. O da bana dönerek, ‘Orası doğa, önemli olan insanın insanı yememesi, çünkü insan insanı yiyor baba’ dedi." 

Kalan dört fotoğrafı

Oğlundan geriye kalan dört fotoğrafa da polis baskınında el konulduğunu söyleyen Karaoğlan, şunları ekledi: "Onlara bu fotoğrafların yasaklı olmadığını, oğlumun öğrenci olduğunu ve onlar tarafından katledildiğini söyledim. Bizim kendi fotoğraflarımızdı. Fotoğrafları geri vereceklerini söylediler. O gün bu gündür fotoğraflar yok. Bir tane fotoğrafı kaldı.”   AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.