Kültürel buluşma mı ticari etkinlik mi?
Kültür/Sanat Haberleri —

Amed 9. Kitap Fuarı
- Kitap fuarlarının kültürel bir faaliyetten ziyade giderek daha çok ticari bir etkinlik izlenimi verdiğini söyleyebilirim. Özellikle stand kiralarının oldukça yüksek olması, küçük yayınevleri için ciddi bir zorluk yaratıyor.
Dr. M. FATİH ÇİÇEK
Amed 9. Kitap Fuarı 18 Ekim’de kitap severlerin ziyaretine açıldı ve fuar 26 Ekim tarihine kadar sürecek. Elbette yalnızca bir günlük gözlemlerle fuara dair kapsamlı bir değerlendirme yapmak mümkün değil; her hâliyle eksik kalacaktır. Ancak yine de, fuar hakkında dikkat çekici birkaç hususa dair izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Fuara genel olarak yoğun bir ilgi olduğunu gözlemlemek zor değil; fakat kitap satın alma konusunda belirgin bir çaresizlik hissediliyordu. Okuyucuların aynı kitabı defalarca inceleyip sonra yerine bırakmaları, birkaç kitabı kasaya götürüp bazılarını geri bırakmak zorunda kalmaları yani dokunduğu ve incelediği kitapları geri bırakmaları alım gücüyle ilgili yaşadıkları zorluğu açık biçimde gösteriyordu. Bu durum, ülkedeki sosyo-ekonomik kırılmanın bir başka yönünü açığa vuruyor.
Kültürel mi ticari etkinlik mi!
Kitap fuarlarının kültürel bir faaliyetten ziyade giderek daha çok ticari bir etkinlik izlenimi verdiğini söyleyebilirim. Özellikle stand kiralarının oldukça yüksek olması, küçük yayınevleri için ciddi bir zorluk yaratıyor. Oysa bu tür etkinliklerde stand ücretleri sembolik düzeyde olmalı; her yayınevi orada kendine yer bulabilmeli. Bu sorunun aşılabilmesi için kitap fuarı gibi kültürel etkinliklerin özel işletmeler yerine belediyeler gibi yerel kurumlar eliyle düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde ticarileşmenin önüne geçmek mümkün değil gibi görünüyor.
Kürt yayınevlerine ücretsiz olmalı
Öğrenme fırsatım olmadı ancak özellikle, kitaplarını Kürtçe basan yayınevlerinin katılımının ücretsiz olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü -her ne kadar herkesin malumu olan gerekçeler saymakla bitmeyecek olsa da yine de söylemek gerek- bu yayınevleri, zaten çok zor koşullarda ayakta kalmaya çalışıyorlar. Konunun bir başka yönünden ele alırsak da elbette yayınevlerinin satış kaygısı taşıması anlaşılabilir; nihayetinde kitap satışı onlar için önemli bir motivasyondur. Ancak bu hassasiyet yayınevlerinin değil fuar organizasyonunun önceliğinin bu olmaması gerektiğini belirtmek yerinde olacaktır.
En dip köşelere sıkıştırılmışlar
Fuarın Amed’de düzenleniyor olması nedeniyle, her sene olduğu gibi bu sene de özellikle Kürtçe kitaplara ilgi dikkat çekiciydi. Ancak bu ilginin satışa ne ölçüde yansıdığına dair net bir gözlem yapmak zor. Özellikle küçük ve bir misyonla yayın yapan yayınevlerinin fuarın neredeyse görünmeyecek şekilde en dip köşelerine sıkıştırılması, geniş ve görünür alanların ise büyük yayınevlerine ayrılması; fuarın kültürel bir buluşma olma niteliğinin zayıfladığını ve ticari kaygıların kültürel misyonun önüne geçtiğini açıkça ortaya koyuyor. Sermayenin her alanda öncelendiği bir dönemde, her fuarda benzer manzaralarla karşılaşmak mümkün olabilir; ancak insan, Amed’de böyle bir tablo olmamalı diye düşünüyor. Bu kentin kimliği, başka bir hassasiyet ve başka bir özen bekliyor.
Ticari odaktan çıkmalı
Bir diğer dikkat çekici nokta, söyleşi ve etkinliklerin yalnızca “ünlü yüzler” etrafında şekillenmesiydi. Bu konuda bir denge kurulması, hem nitelikli yazınsal eser üretimi konusunda teşvik edici hem de alternatif fikir, duygu ve yaklaşımların toplumla buluşması açısından hayati denebilecek önemdedir. Örneğin üç kişilik bir panelde katılımcılardan en az birinin yayıncılık alanına yeni başlamış olması, alanın sınıfsal bir yelpazeden çıkmasına katkı sağlar. Kitap fuarının temel anlayışı da aslında bu olmalıdır. Bu, yayınevlerini aşan bir mesele; ancak kültürel ve kamusal bir anlayışla inşa edilebilir. Bu husus gözetilmediğinde fuar organizasyonu ticari odaklı ve sınıfsal bir etkinliğe dönüşüyor.
Belediyeler rol almalı
Son olarak, belediyelerin bu tür etkinliklerde daha merkezi bir rol üstlenmesi gerektiği bu fuarda da kendini bir kez daha gösterdi. Kitap fuarları mutlaka şehir merkezinde, herkesin kolaylıkla ulaşabileceği alanlarda yapılmalıdır. Oysa Amed Kitap Fuarı şehir dışında, ulaşımı zor bir noktadaydı. Bu konu dikkate alınırsa fuarlara katılımın ciddi bir oranda artacağını kestirmek zor değil. Eğer fuar merkez dışında düzenlenecekse de en azından katılımı canlı tutacak bir ulaşım ağı oluşturulmalıdır. Sadece iki noktadan ücretsiz servis sağlanması yetersizdi, ki bu da hem fuarın ziyaretçi sayısını olumsuz yönde etkiler hem de kentin potansiyelini görebilmeyi zorlaştırır. Örneğin AVM’lerden ya da genç kitlenin yoğun olduğu bölgelerden -özellikle de üniversite çevrelerinden- ücretsiz servisler kaldırılabilirdi. Veya yakın şehirlerdeki yurttaşların da ilgi göstermesi için otogarlardan ücretsiz servis olabilirdi. Elbette bu hizmeti görünür ve bilinir kılarak. Bu hem ilgiyi hem de katılımı artıracak önemli bir adım olmanın yanında kente dair çeşitli yorum ve tahlillerde bulunabilmeyi olanaklı kılacaktır.
İlk kitap heyecanı
Bitirirken belirtmek isterim ki bu fuarın benim için ayrıca da bir önemi var, zira fuara “Sömürgeciliğin Kutsal Şemsiyesi: Din” adlı ilk kitabımla katılmış olmak ayrı bir heyecan ve keyif uyandırıyordu bende. Bu atmosferi yaşamak gerçekten güzel bir duyguydu. Önümüzdeki yıllarda eksiklerini büyük oranda gidermiş, yazınsal üretimin toplumsal önemine daha çok dokunan fuarlar organize etmek ise ilgili kurum ve yapıların titizlikle önemsemesi gereken bir konu olarak karşımızda duruyor.















