Kürtçe resmiyete kavuşturulmalı

  • Kürtçenin resmi dil statüsüne kavuşturulması gerektiğini belirten yazarlar, sürece katkı sunmak için de hazır olduklarını söyledi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta açıklanan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” bağlamında Kürt sorununun çözümüne dair gündem sürerken, önemli başlıklardan biri "Kürtçeye yaklaşım, Kürtçenin durumu ve kamusal alanda anadil”  oldu. Çağrının ardından anayasal düzenlemeyle Kürtçenin önündeki engellerin kaldırılması tartışmaları başladı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Wan Şubesi’nin 17-18 Mayıs tarihlerinde düzenlediği “Kürt Dili Sempozyumu”na katılanlar sürece her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını belirtti. 

Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefxan Cizîrî, yazar Dr. Dilawer Zeraq, yazar Adar Jiyan ile DEM Parti Kültür ve Sanat Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı, dikkat çektikleri inkar ve asimilasyon politikalarına son verilmesi gerektiğini belirtti. 

 

 

Eğitim dili olmalı

Ana dil ile ilgili sorunun tüm Kürt halkının sorunu olduğunu belirten Şerefxan Cizîrî, önündeki engellerin kaldırılmasıyla Kürtçenin hak ettiği düzeye erişeceğini dile getirdi. Cizîrî, “Eğer devlet samimi yaklaşmak istiyorsa en başta Kürtçenin yasal haklarından başlamalı. Bu da şu anlama geliyor: Kürtçe eğitim dili olmalı. Eğer buradan başlarlarsa Kürtler samimi olduklarını görür. Eğer Kürtçeye statü verilmezse o zaman oturup konuşacağımız bir şey kalmaz. Eğer Kürtçenin haklarını tanımaz ise söylenenlerin bir anlamı kalmaz” dedi. Türkiye yetkililerinin diğer ülkelerin ırkçı politikalarına dikkat çekerken Kürtlere uyguladığı politikaları görmezden geldiğini söyleyen Cizîrî, “Kürtçeye dair tüm hak ve tanınmalara uygun zemin oluşturulmalıdır. Dilimiz, varlığımız ve rengimizdir. Sanattan siyasete kadar Kürtçe olmazsa bizler için bir anlamı kalmaz. Kendimizi korumak istiyorsak önce dilimizi korumamız lazım. Kimliğimize sahip çıkmalıyız. Bir yazar olarak bu sürece katkı sunmak istiyorum” diye konuştu.

 

 

Herkesin yapabilecekleri var

Başlatılan süreçten umutlu olduğunu belirten yazar Dilawer Zeraq, sürecin en önemli ayağının Kürtçenin statü sahibi olması olduğunu söyledi. Zeraq, “Kürtçe eğitim ve akademi dili olmalı, eğitimler verilmelidir. Bu sistemde Kürtler tarafından belirlenmelidir. Çünkü sistemin içeriği önemlidir. İçerik Kürtler tarafından hazırlanmalıdır. Herkesin dilin gelişimi için üzerine düşenleri yerine getirmesi gerekiyor. Bir Kürt yazar olarak bu süreçte dille ilgili yapılacak tüm çalışmalarda yer almak zorunda hissediyorum. Üzerime ne düşerse üstlenirim” ifadelerini kullandı. 

 

 

Taleplerin kabulü farzdır

Ana dil için herkesin her alanda ısrarcı olması gerektiğini söyleyen yazar Adar Jiyan, şunları söyledi: “Kürtlerin taleplerinin sistem tarafından kabul edilmesi farzdır. Sahip çıkamazsak hiçbir hakkımız kalmaz. Bu süreçle birlikte Anayasa’da Kürtçe yer almalıdır. Anadilde eğitim şart olmalı. Herkes sürece sahip çıkmalıdır. Herkes diline sahip çıkarsa devlet de dili tanır. Anadilde eğitim her bireye haktır. Başta da sorumluluk dil bilimcilerine düşüyor. Ben de bu süreçte yer almak ve üzerime düşeni yapmak isterim.”

 

 

Dil halkın kimliğidir

DEM Parti Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı ise, dilin bir halkın kimliği olduğunu vurguladı. Bu kimlikte ise bir tarih ve hafıza olduğunu dile getiren Cemile Turhallı, şöyle konuştu: “Eğer bir dil yasaklanırsa kolektif miras yasaklanmış ve kaldırılmış olur. Onun için dilin statüsü milletimizin statüsüdür. Bir dil serbestken bir diğer dil yasaklı olmamalı. Dillerin arasında hiyerarşi oluşturursanız, insanlar arasına da hiyerarşi koymuş olursunuz. Onun için dil barışı toplumun barışını doğuracaktır.  İlk olarak Kürtçe eğitim dili ve resmi dil olmalıdır. Kürtçe resmi dil olursa zaten barış sağlanmış olacaktır. Tüm dünyada görüldü ki, tek devlet, tek millet ve tek dil, barış getirmiyor. Biz çok dilli statüyü savunuyoruz.” WAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.