Kürtlere düşmanlığın gereği

  • DTK, TJA, DBP ve HDP, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin insanlık suçu olduğunu belirterek, avukat ve görüş yasağının Kürt halkına düşmanlık politikalarının sonucu olduğunu söyledi. 

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a 12 Ekim’de verilen 6 aylık avukat görüş yasağı ile 18 Ağustos’ta verilen 3 aylık aile görüş yasağına dair DBP Genel Merkezi’nin Amed’deki Danışma Bürosu’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, TJA aktivisti Hilal Ada, DBP Eşbaşkanı Saliha Aydeniz ve HDP Milletvekili Dersim Dağ katıldı.

DBP Eşbaşkanı Aydeniz, Öcalan’a verilen aile ve avukat görüş yasağının 23 yıldır sürdürülen tecridin devamı olduğunu belirterek, daha önce “gemi bozuk”, “koster bozuk” gibi gerekçeler ile sürdürülen tecridin son dönemlerde disiplin cezalarıyla mutlak tecride dönüştürüldüğünü söyledi. İmralı Adası’ndaki hukuksuzluğun topluma yayıldığını, tecridin bir yönetim tarzi haline getirildiğini dile getiren Aydeniz, “Bugün ülkede yaşanan kadın sorunu, ekonomik kriz, talan krizinin tecride dayandığını bilmek gerekiyor. Tek adam rejiminin beslediği yer de tecrit politikasıdır. Bu politika Türkiye’yi bir uçuruma sürüklüyor. İmralı, hukuksuzluğun, adaletsizliğin ve krizlerin laboratuvarına dönüştü. Sayın Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinin bu ülkede demokrasiyi geliştirdiğini bu iktidar da biliyor. Yürütülen tecritle Sayın Öcalan’ın sesi kısılmak isteniyor. Tecritte ısrar, Türkiye’nin demokratikleşmesi önünde büyük engeldir. Tecrit politikasına karşı durmalıyız, sorunların çözümü için buradan hareket etmek gerekiyor” dedi. 

Suç artık sessiz kalınması

 İmralı tecridine karşı 8 Kasım 2018’de başlatılan ve tüm cezaevlerine yayılarak 200 gün süren açlık grevi eylemleri sırasında Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün “Hükümlülerin avukatlarıyla görüşmesi kanuni bir haktır” sözlerini anımsatan Aydeniz, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) bu suça artık sessiz kalmaması gerektiğini, sorumluluğun yerine getirmesi çağrısında bulundu. 

Kaygıları daha da arttırdı

Aydeniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu 6 aylık ve 3 aylık yasakların hukuka, yargıya göre verilmediğini çok iyi biliyoruz. Öcalan üzerindeki tecrit, Kürt halkına düşmanlığın adıdır. Sayın Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşullarına dair 8 aydır haber alınmaması kaygıları arttırıyor. Sayın Öcalan, Türkiye’de demokrasi ve birlikte yaşam için bir güvencedir. Bundan dolayı tecridin sürdürülmesi kabul edilemez. Bu görüş yasakları Kürt halkında büyük kaygılar yaratmıştır. Bu durumu asla kabul etmeyeceğimizi ve tecride karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum.”

Gerekçe bile söylenmiyor

DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ise Öcalan’ın hem Ortadoğu’da hem de Türkiye’de barışın, demokrasinin gelişmesi için büyük bir siyasi aktör olduğunu hatırlatarak, şunları dile getirdi: ”Öcalan, Kürt halkının ruhudur. Hiçbir zaman halkla Öcalan arasına mesafe konamaz. Avrupa’da bulunan CPT gibi kurumlar, insan haklarını savunduklarını söylüyor ama bugün burada yaşananlara karşı sessizler. Bu tecrit 2015’ten beri ağırlaştı, ancak insan haklarını savunduklarını söyleyen bu kurumların sessizliğine şahit oluyoruz. Avukatlara disiplin cezalarının sebeplerini bile söylemiyorlar. Bu yaklaşımlar kabul edilemez. Tecrit kalksın diye insanlar açlık grevine girdi. Birçok insan bu uğurda yaşamını yitirdi. Sayın Öcalan, Kürt halkının kırmızı çizgisidir. Halk kendi ruhuna ve iradesine sahip çıkacaktır.”  AMED

 

İnsanlık suçuna son verin

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç

İmralı’da yeni iki görüş yasağının hukuksuzluk olduğunu söyleyen HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Bu insanlık suçuna son verin” dedi.

Oluç, Meclis’te dün düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Öcalan hakkında 3 aylık aile ve 6 aylık avukat görüş yasağı kararına tepki gösteren Oluç, şunları ifade etti: ”İmralı’da ağır bir tecrit uygulanıyor. Son 8 aydır İmralı’da Abdullah Öcalan ve tutuklular Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’tan haber alınamıyor. Aileleriyle görüşme yaptırılmıyor. Avukatlarıyla görüştürülmüyor. En son 25 Mart 2020’de Öcalan, kardeşi Mehmet Öcalan ile telefonda görüşmüştü o da yarı da kesilmişti. O günden bugüne haber alınamıyor. Sağlığı nasıldır, herhangi bir sıkıntı var mıdır? Avukatların başvuruları her seferinde reddediliyor. Yetkililer açıklama yapmadan görüş yasağını sürdürüyor. Avukatlar dün yeni öğrendiler. Ekim ve Ağustos aylarında 3 ve 6’şar ay olmak üzere iki ayrı görüş yasağı verilmiş. Neden? Ne olmuş da bu yasaklar verilmişti. Geçen yılda Eylül ayında 6 ay görüş yasağı verilmişti. Sebebi 2009’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderdiği savunmasına ek olarak hazırladığı yol haritası gerekçe gösterilerek, verilmişti.

Keyfiyet, hukuksuzluk had safhada. Eskiden koster bozuk derlerdi, şimdi onun yerine görüş yasaklarını getirdiler. Adalet Bakanlığı’na bir kez daha sesleniyoruz. Bu ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olan tutumdan biran önce vazgeçilmelidir. Bunun aykırı olduğunu Adalet Bakanı biliyor. Devlet aklı aykırı olduğunu biliyor ama bu görüş yasağından medet umuyor. Böyle bir şey kabul edilemez. İnsanlık dışı ve hukuk dışı bir durumla karşı karşıyayız. AİHM’i dinlemiyor, CPT bu konuda adım atın diyor, iktidar onu da dinlemiyor. CPT raporuna karşı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi çağrı yapıyor bunu dinlemiyor. Kabul edilemez bir durumla karşı karşıyayız. Aile ve avukat görüş hakkı evrensel haklardır. Bir kez daha çağrıda bulunuyoruz, bu hukuksuzluğa son verin. Bu insanlık suçuna son verin.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.