Kürtlere düşmanlık stratejiktir

Forum Haberleri —

  • Şimdi Metîna’dan tüm Zagroslara yayılan Türk devletinin saldırı savaşı Kürtleri tümden bitirme savaşıdır. Kürt Özgürlük Hareketi yetkililerinin de dikkat çektikleri tehlike budur. Sorun sadece gerilla değil, sorun Kürt’ü yok etme stratejisine karşı var olma mücadelesidir. 

MEDAT SERHAD

Düşman kavramı, somut olguya dayanır, çünkü karşıtların, ya da bir birine zarar verecek taraflardan bahis edilir. Bir taraf, yani bir bireyden, aşiretten, günümüzde mafyavari çeteler ve sonuçta devletten devlete düşmanlıklar vardır, var olan koşullarda da düşman kavramı olgusal bir gerçek durumdur.

Günümüzde dünyanın birçok yerinde onlarca savaş veriliyor ve bunlar toplum kırım düzeyinde savaşlardır. Ortadoğu ve özelde Kürdistan’da yaşanan savaşlar günlük değil, günün 24 saatinde savaş halleri devam ediyor.

Kürdistan üzerinde 1514 Çaldıran savaşından şimdiki, gün içinde savaş hep var ola gelmiştir. 1514’de Osmanlı ve Safevi devletlerinin Kürdistan üzerine hakimiyet savaşları 1639’a kadar aralıksız sürmüştür. 1639’da Qasri Şirin anlaşması ile Kürdistan coğrafyasının bel kemiği Zagroslar silsilesi esas alınarak Kürdistan vücudu ikiye yarılmıştır.

O günden günümüze Osmanlı, devamı Türkiye, Safevi devamı İran devleti Kürt halkına karşı düşmanlık yapıyorlar. Yani kitaplarda yazılan, okullarda anlatılanlarda “devletler savaşmış, devletler bir birine düşmanlık yapar, devletler halklara karşı düşmanlık yapmaz” vb denir. Ancak adı geçen her iki devlet Kürt halkına karşı düşmanlık yapıyorlar. Bu bir görüş veya iddia değildir, bu iki devletin son 500 yıllık uygulamalarına bir göz atmak yeterlidir. Bu 500 yılda katliam, talan, öldürme, sürgün, her türlü yok etme yöntemleri denenmiş ve bu durum hızını artırarak Kürt halkını tümden yok etme savaşına dönüşmüş durumdadır.

Bir devlet, iktidar düşmanını tanımladıktan sonra onu nasıl yok edeceğini, ya da kendi iradesini ona nasıl kabul ettirmek için temel olarak birincisi: Amacını belirler, T.C’nin amacı: Kürtleri yok etmek ve Türk olarak doğurtmaktır. İkincisi; bu amaca giden yolu çizer-programlar, buna askeri terimde STRATEJİ denir ve amaç başarılana kadar savaş ve düşmanlık devam eder. Üçüncü olarak TAKTİK’ler devreye girer, buna da somut uygulama da pratik politika derler.

Şark Islahat Planı’nda derki “iş bu plan başarılıncaya kadar devam eder” der. Bu plan, Kürtleri Türkleştirmek, yani toplumsal, kültürel varlığını yok edinceye kadar devam edecektir. Şark Islahat Planı Kürtleri yok etme stratejisidir ama yüz yıl oldu Kürtler yok edilemediler. Şark Islahat Planı bugün güncellendi adı “Çökertme Planı-stratejisi” oldu.

Bunları niye belirtik? Son dönemlerde Kürt Özgürlük Hareketinin yönetimi, komutası üst üste TC’nin Metîna, Avaşîn ve genel Zagroslara saldırılarının tehlikesi üzerine halkı, dostları duyarlı olmaya ve bu savaşı kırmak için harekete geçmeye çağırıyor. Bu çağrıları düşman cephesinin kalemşörleri “zayıflamışlar, zorlanıyorlar” diye yorumluyorlar. Oportünist çevreler düşmana karşı bir laf edemezken, Özgürlük Hareketinin neden “silahlı mücadele verdiğini” ve gerilla taktiklerini eleştiriyorlar. Dostlar ve öncü konumunda olanlar da sanki Gerilla çok dardadır, mevzilerinde daralmışlar yardım istiyorlar. Oysa bu bir düşmanın yok etme stratejisidir, bu strateji de Kürt’ü yok etme üzerine kurgulanmış, taktiğide yok etmek için her araç, yöntem mübahtır ve bu şimdi değil 500 yıldır devam ediyor.

Güncelde yaşanan 3. Dünya savaşında T.C devleti 2012’den sonra bütün kurumları ile yaptığı toplantılarda savaş ve kendi konumunu değerlendirmelerde iki stratejiyi ele aldılar; Birincisi 500 yıllık Kürtleri yok etme stratejisinden vazgeçip birlikte yaşama, Kürtlerin ulusal kimliklerini kabul ederek, ki o zaman Türkler olarak Anadolu’ya sıkışacağız; İkincisi de var olan inkar imha stratejisini 3. Dünya savaş koşullarından yararlanarak bir üst aşamaya çıkararak tümden bitirmeyi esas alacağız, idi. Sonuçta 500 yıllık yok etme stratejisinin devamında karar kıldılar.

Bu yok etme, tümden bitirme, jenosidi tamamlama stratejisi 2015’te 24 Temmuz’da başladı. Dağlar bombalandı, şehirler yerle bir edildi, insanlar diri diri yakıldı, Güney Kürdistan’a bağımsızlık referandumundan dolayı saldırdırlar, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgal edildi. Şimdi Metîna’dan tüm Zagroslara yayılan Türk devletinin saldırı savaşı Kürtleri tümden bitirme savaşıdır. Kürt Özgürlük Hareketi yetkililerinin de dikkat çektikleri tehlike budur. Sorun sadece gerilla değil, sorun Kürt’ü yok etme stratejisine karşı var olma mücadelesidir. Çünkü gerilla mücadelesi, varlığını kazanma stratejisinin Zagroslar’daki bel kemiğidir.

Yoksa, sorun gerillanın, Özgürlük Hareketi savaşçılarının daralma, zayıflaması değildir. Gerilla savaş kanununda sabitlik yok, hareket, gizlilik, derinlik ve cepheden savaş olmaz. Yani bütün dağlar senin, bütün vadiler senin ama sabit senin değil, git, dön arkadan vur-kaç, kaç gizlen düşmanın açığını yakala vur. Kırk yıllık tecrübesi ile Kürdistan gerillası TC ordusu ile kedi fare gibi oynuyor. Son dönemlerde kendi el emekleri Dronlarla gök yüzünde de Teyrên Baz olmuşlar.

Bu yok etme stratejisi ideolojiktir; ideoloji ilkeler bütünlüğüdür. Tayip Erdoğan her gün bu ideolojik ilkeleri tekrarlıyor “tek milet, tek vatan, tek dil ve tek bayrak” beşinci ilkesi de tek İslam-Sünni ve Hanifi olmak. Bu son ilkeyi açık söylemiyorlar ama her sistem uygulamasında bu olgu vardır. Bundan daha net ne olabilir!

KCK Eşbaşkanlığı ve HPG Karargah komutanlıklarının son çağrıları Kürtlüğü yok etme stratejisine karşı Kürt halkı ve dostlarını topyekün Kürt halkının varlığına yönelen kırımı durdurmaya yöneliktir. Çünkü bu saldırı ciddidir, bu saldırıyı durdurmadan varlık kazanamayız, 500 yılık soykırım savaşı başarıya gidebilir. Bu saldırının stratejisi Kürt’ü, Kürtlüğü bitirinceye kadar devam edeceğidir. Buna karşı da Kürtlerin devrimci halk savaşı stratejisi ile varlık kazanabilir ve soykırım saldırılarını kırar, özgürlüğünü sağlar, yani özgürlük sağlanıncaya kadar devrimci halk savaşı verilmeli ve verilecektir. Bu savaşta tüm halkın katılımı ile olur, halk katılmadan sadece gerilla ile bu soykırım saldırısı durdurulamaz.

Devrimlerin genel yasası derki “devrim halkın eseridir”, yani sorun gerillanın daralması, zorlanması değildir, kaldı ki gerilla her koşulda kendi varlığını korur. Ancak bize gerekli olan sadece gerillanın kendini koruması değildir, gerekli olan Kürt halkını özgürlüğünü kazanma savaşımının başarıya gitmesidir. Yapılan çağrılar; yaşamın her alanını, her çalışmayı savaşan halk gerçekliği ile ele almak ve buna göre; siyaset savaşa, diplomasi, kültür çalışmaları, ideolojik çalışmalar, toplumsal çalışmalar, ekonomik çalışmalar savaş gerçekliğine göre yapılmalıdır ki soykırımı durduralım. Var olan durum normal, özgür toplumuz, böylede yaşarız, liberal ideolojinin etkileridir. Yapılan çağrılar; düşman bizi yok etme üzerine kendini örgütlemiş, üzerimize geliyor, Kürtlerde yaşansa bütünlükten kopuk, parçalı ve somut koşullardan uzaklık vardır, çağrı bütünlüğü sağlamayadır. Çağrı radikalleşmeyedir, salon devrimciliğinden ve sanal medya kınamalarını geçme zamanıdır, zaman öncülük zamanıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.