Kürtlere sessizlik buraya vardı

Nahit Eren

Nahit Eren

  • Amed Baro Başkanı Nahit Eren, Kürtlerin yıllardır yargının uygulamalarından muzdarip olduğunu; Kürtleri ilgilendiren hukuksuzluklara ciddi bir itiraz olmadığı için bugün bu noktaya gelindiğini söyledi. 

Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin tutuklu Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen ihlal kararına uyulmamasına hükmederek, AYM’yi “yargı aktivizmi” yapmakla suçlaması ve AYM üyeleri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmasına tepkiler sürüyor. 

Yargıtay’ın kararını darbe girişimi olarak değerlendiren Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, Kürtlerin yıllardır, Türkiye’de yargının en çok uygulamalarından, pratiğinden muzdarip olan halk olduğunu hatırlattı. Eren, “Biz hep Fırat’ın doğusunda yargının kararlarıyla tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içerisinde karar veremediğini, gündeme getiriyoruz. Sebebini de iktidarların Kürt meselesine bakış açısına bağlıyorduk. İktidarlar Kürt meselesini salt bir güvenlik meselesi, daha doğrusu sorunun çözümünü sadece güvenlikçi politikalara havale ettiği dönemlerde, gerçekten yargının Kürtlere, Kürt meselesine dair çalışma yürütenlere ya da Kürt meselesine dair bir şeyler söyleyen herkese karşı tutumu çok farklı oluyordu. Hep Kürt meselesine özgü bir yaklaşımla yargı kararlarını şekillendiriyor” dedi.  

Ciddi bir itiraz gösterilmedi

Yargıtay eliyle ortaya çıkan tablonun yargının içinin nasıl boşaltıldığının somut göstergesi olduğunu kaydeden Eren, şöyle devam etti: “Yaşanan hukuksuzluklara hep birlikte itiraz edilmediği için bu noktaya gelindi. AİHM, Kavala ve Demirtaş’la ilgili ihlal kararı verdi ama uygulanmadı, hala uygulanmıyor. Türkiye, altına imza attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) hükümlerini ihlal ettiğine dair mahkeme kararını ve yargı yetkisini kabul ettiği AİHM kararını uygulamadı. Yakın zamanda AYM’nin Cumartesi Anneleri’yle ilgili verdiği net bir ihlal kararı, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yerine getirilmedi. Aslında zaman içerisinde bu tür ihlallere tanıklık ettik. O ihlaller sadece Kürt toplumunu ilgilendirdiği için bu ülkede çok ciddi bir itiraz, karşı duruş gösterilemedi. Ne oldu? Yıllardır itiraz ettiğimiz, dile getirdiğimiz, Türkiye’de yargının ne kadar siyasallaştığını ne kadar bağımlı hale geldiğini, bu karar bütün ülkeye göstermiş oldu. Siyasal saiklerle yargının nasıl hareket ettiğini, Yargıtay 3. Dairesi’nin kararı bizlere gösterdi. Bu tam bir skandal.” 

Arkasında siyasi güç var

Yargıtay kararın masumane olmadığına, arkasında bir siyasi güç olduğuna işaret eden Eren, şunları ifade etti: “Birilerinin yine yargıyı mı yoksa siyasi alanı mı dizayn etme amacı var? AYM’nin bireysel başvuruya ilişkin yetkilerini kısıtlama amacı mı güdüyor? AYM’nin kapatılması çağrısı yapan iktidar ortağı siyasi partinin liderinin açıklamaları ortada iken kararın çokta masumane olmadığını bize gösteriyor. Bir amaca yönelik saiki barındırdığı izlenimini çok net bize veriyor. Tabii çok tehlikeli bir yöntem.” 

Yargısal darbe girişimi

Anayasa Mahkemesi’nin zaman zaman hak ve özgürlükler bağlamında çarpıcı kararlara imza attığını vurgulayan Eren, “Bu anlamda bu hamlenin ülkedeki demokrasiye, özgürlüğe, az da olsa var olan temel hak ve özgürlüklere yönelik önemli bir yargısal darbe girişimi olduğu kanaatindeyim” dedi. 

Karar, bir hazırlığın sonucu

Yargıtay’ın kararından dönmesinin hukuki olarak hala mümkün olduğunu kaydeden Eren, şunları söyledi: “Aslında bir kurgu ya da tasarlanan bir sürecin içerisinde olduğumuzu; İstanbul’un dosyayı Yargıtay’a havale etmesi, Yargıtay’ın da bu şekilde karar vermesi bizlere bir hazırlığı işaret ediyor. Özellikle Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin karar veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusu yapılması konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirim yapması, rahatsız edici olan. Evet, bir yargıcın kararını beğenmeye de bilirsiniz. Bu şekilde hukuka aykırı bir şekilde bir cephede alabilirsiniz ama bir yargıcın hukuk çerçevesinde vermiş olduğu hukuki yetkileri kapsamında verdiği kararları istinaden suç duyurusu kabul edilebilir bir netice değil. Diyarbakır Barosu da bu hukuksuzluğa karşı ilk andan itibaren açıklamalarıyla ve hukuki mücadelesiyle karşı duracak.” AMED

*****

 

 

Avukatlar Yargıtay'a yürüdü

Türkiye Barolar Birliği (TBB) çağrısıyla Ankara Adliyesi önünde araya gelen avukatlar, “Darbeye hayır” diyerek Yargıtay’a yürüdü. TBB Başkanı Erinç Sağkan, Anayasa’nın ihlal edildiğini belirterek, sorunu yargının çözmesi gerektiğini söyledi. 

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı ardından, Türkiye Barolar Birliği (TTB) “Hukukun Üstünlüğü Yürüyüşü” başlatmak üzere tüm avukatları Ankara’ya davet etti. Ankara Adliyesi’nde önünde dün bir araya gelen avukatlar, “Darbeye hayır” sloganlarıyla Yargıtay’a doğru yürüyüşe geçti. Avukatlar, polis tarafından Necatibey Caddesi üzerinde durduruldu. Temsili yürüyüş yapmaları dayatmasında bulunan polisi dinlemeyen avukatlar yürümeye devam etti. Daha sonra avukatlar Eskişehir yoluna çıktı. Polis tarafından yolun bir şeridi trafiğe kapatıldı.

Yürüyüşlerini sürdüren avukatlar Türkiye Barolar Birliği'ne (TBB) ulaştı. Burada konuşan TBB Başkanı Erinç Sağkan, Anayasa’nın ihlal edildiğini belirterek, “İçinde bulunduğumuz süreç basit hakim, içtihat farklılığı gibi yorumlandırabileceğimiz konu değildir. İçinde bulunduğumuz süreç, kurumlar arasındaki çekişme olarak adlandırılamaz. İçinde bulunduğumuz süreç, Anayasa’nın 2. maddesinin açıkça yok sayıldığı, artık bir hukuk devleti olup olmadığımızı tartışıldığı ve buna karar verileceği bir süreçtir. Yargının kendi attığı düğümü kendisinin çözmesi gerekiyor. Bunu çözecek merci Hakimler Savcılar Kurulu’dur ve Yargıtay’dır” dedi. 

Açıklamanın ardından Avukatlar, TBB binasına geçti. Avukatlar bir süre TBB’de bekledikten sonra Yargıtay’a doğru yürümeye başladı. Avukatlar ellerinde Anayasa kitabı üzerinde cüppeleri ile son 8.5 kilometreyi yürüdü. Yargıtay önünde basın açıklaması yaptıktan sonra Anayasa kitaplarını Yargıtay önüne bırakması bekleniyordu. ANKARA

*****

Erdoğan, Yargıtay’ı savundu

Türk Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, Yargıtay 3. Dairesi’ni savundu. 

Erdoğan, Özbekistan'dan dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştiren Erdoğan, şunları söyledi: “Yargıtay'ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Yargıtay'ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor. Parlamentomuz da bu konularda ağır hareket ediyor. Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay'ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay'ı yerip, Anayasa Mahkemesi'ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar.”

Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Ankara'da düzenlenen anma programında ise tonunu düşürdü. Erdoğan, “Biz bu tartışmada taraf değil, hakem konumundayız. Hem yüksek yargı kurumlarımızın temsilcileriyle hem yetkinliği herkesçe kabul edilen hukukçularımızla görüşerek, meseleye bir hal yolu muhakkak bulacağız. Devletin başı olarak, kurumlarımız arasındaki görüş ayrılığının bir anayasa ve sistem krizi haline dönüşmesinin önüne geçecek adımları süratle atacağız. Gerekirse anayasa ve yasa değişiklikleri dahil tüm yöntemleri kullanarak, tekrar böyle bir tartışmanın ortaya çıkmaması için gerekenleri yapacağız” dedi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.