Kürtlerin boynuna basarak barış olmaz

Tuncer Bakırhan
Bakırhan: Sayın Öcalan tarihi bir çağrı yapmaya hazırlanıyor ve kısa sürede bu çağrıyı yapacak
- DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, tüm Türkiye halklarının tanıklığında açık bir şekilde bir kez daha şunu belirtmek istediğini söyledi: Barış, Kürt halkının boynuna basarak olmaz. Barış, şiddetin, şantajın ve tehdidin gölgesinde olmaz.
- Sayın Öcalan, Kürt sorununun köklü ve kalıcı çözümü, demokratik bir Türkiye'nin inşası için önümüzdeki günlerde tarihi bir çağrı yapmaya hazırlanıyor. İktidarı da bu çağrının ciddiyetine denk düşecek zemini güçlendirmeye çağırıyoruz.
İktidarı, Kürtler vardır ama siyasi iradeleri yoktur anlayışından vazgeçmeye çağıran DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, şunun altını çizdi: "Kürtler de vardır, iradesi de vardır. Kürtlere de iradelerine de saygı duyacaksınız.”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, partisinin dünkü Grup Toplantısı'nda konuştu.
Kürtler de iradesi de vardır
Siyasetçilere, belediyelere ve gazetecilere yönelik baskılara işaret eden Bakırhan, son olarak Sêrt Belediyesi'ne kayyum atandığını hatırlatarak, Türk devletinin Sêrt'teki 100 yıllık pratiğini, "Milletvekili olduğum Siirt’in 100 yıldır cumhuriyetten çekmediği şey kalmadı. Siirt 1920'de 1. Umumi Müfettişlik bölgesinde kaldı. 1978 sonrası sıkıyönetimle yönetildi. 1987’de OHAL şartlarında her türlü zulmü, faili meçhul cinayetleri, kötülükleri gördü. 2016’dan beridir de kayyum anlayışıyla yönetiliyor. Bir kent düşünün 100 yıllık cumhuriyetin onlarca yılını olağanüstü halk usulleri ile geçiriyor" şeklinde özetledi. Bakırhan, şunun altını çizdi: "En sonda söyleyeceğimi en başta söylemek istiyorum; Kürtler vardır ama siyasi iradeleri yoktur anlayışından bu iktidarı vazgeçmeye çağırıyoruz. Kürtler de vardır, iradesi de vardır. Kürtlere de iradelerine de saygı duyacaksınız.”
Belediyeleri iade edin
'Bütün kötülükleri yapalım ama süreç uğruna sessiz kalın' direktifini dikkate almayacaklarını kaydeden Bakırhan, belediyeleri gasp edenlerin şunu bilmesini istedi: "Bu halkın iradesi mühürle teslim alınmaz, çünkü biz buradayız, diz çökmmedik ve çökmeyeceğiz. Biz, nice fermanları boşa çıkaran bir halkın yiğit evlatlarıyız. Bu fermanlar vız gelir, tırıs gider. Altını çizerek bir kes daha ifade ediyorum. Kimliğimiz, kültürümüz, tarihimiz, bizim yaşam sebebimizdir. Kayyum politikaları ile ilgili yapılacak tek bir şey var o da halkın olan belediyeleri halka iade etmektir."
Hükümet neden adım atmıyor?
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünün, Türkiye’de demokratik standartların da kaldıracı olacağını, bu meselenin çözümünün herkesin nefes almasını sağlayacağını kaydeden Bakırhan, bazı hususları hem hatırlattı hem de yeniden altını çizdi: "Barışta tarafların üstünlüğü söz konusu değildir ve olmamalıdır. Barış, toplumsal adaletin tessis edilmesi demektir. Tüm Türkiye halklarının tanıklığında açık bir şekilde bir kez daha belirtmek istiyorum; barış, Kürt halkının boynuna basarak olmaz. Barış, şiddetin, şantajın ve tehdidin gölgesinde olmaz. Demokrasi ve özgürlüklerin ışığında kurulur. Zaman, susma ve bekleme zamanı değildir. Hükümet, demokrasi ve hukukun üstünlüğü konusunda niye adım atmıyor, neyi bekliyor? Ne olacak ki bu meseleler konusunda adım atsın. İktidarı durduran nedir? Bu soruları sormak gerekiyor.
Kürt Halk Önderi'nin açıklaması
Aylardır sizlerin de merakla beklediği bir hususu ilk kez buradan paylaşmak istiyorum; Sayın Öcalan, Kürt sorununun köklü ve kalıcı çözümü, demokratik bir Türkiye'nin inşası için önümüzdeki günlerde tarihi bir çağrı yapmaya hazırlanıyor. Evet Sayın Öcalan tarihi bir çağrı yapmaya hazırlanıyor ve kısa bir süre sonra bu çağrıyı yapacak. Biz kalıcı ve köklü çözüm için hazırız. Yapılacak olan bu tarihi çağrıyı önemsiyoruz, destekliyoruz ve arkasındayız. İktidarı da bu çağrının ciddiyetine denk düşecek zemini güçlendirmeye ve tarihi çözümde rolünü oynamaya çağırıyoruz.
Yürütmenin başına iş düşüyor
Bu süreç Sayın Bahçeli’nin bugüne kadar yaptığı siyasi taşıcıyıcılıkla devam etti. Biz de hakkını verdik ama Sayın Bahçeli yürütmenin başı değil. Şimdi yürütmenin başındaki Sayın Erdoğan'a büyük işler düşüyor. Artık her şey Erdoğan'ın elinde. Hızlıca demokratikleşmeyi sağlayacak güven onarıcı adımların atılmasını bekliyoruz. Sayın Erdoğan için tarihe geçme fırsatıdır. Günü kurtarmak ve oyalamak yerine cesaret gösterin. Tarihe cesur bir yürütmenin başı olarak geçin.
Rüzgara karşı savrulmamak için
Bizler rüzgara karşı savrulmamak için birlikte ve eşit yaşamdan yanayız. DEM Parti olarak yönümüz de istikametimiz de barıştır, müzakeredir, diyalogtur. Barışın yolunun zor ve dikenli olduğunu biliyoruz. Hele böylesine bir iktidarla karşı karşıya olduğumuz da açığa çıkınca, her şeye rağmen bu yolda bütün arkadaşlarımızla, yoldaşlarımızla, Türkiye’nin emekçileri ve yoksullarıyla birlikte cesaretle yürümeye devam edeceğiz. Vazgeçmeyeceğiz." ANKARA
* * *
Tişrîn'de savaş suçu işleniyor
Bakırhan, Kuzey ve Doğu Suriye'deki saldırılara işaret ederek, demokratik siyaset olanaklarının tartışıldığı bugünlerde sadece kayyumlar atanmadığını, çok büyük saldırıların devam ettiğini belirtti. 8 Ocak’tan beri 41 yurttaşın katledildiğini, yitirdi 250’den fazla insanın yaralandığını hatırlatan Bakırhan, "Dünyanın gözü önünde uluslararası savaş suçu işleniyor. Sadece Tişrîn Barajı çevresinde 24 yurttaş bombalarla yaşamını yitirdi. Katledilenler arasında gazeteci, aydın, yazar, sanatçı, kadın, genç, Arap, Kürt ve her milliyetten, her sınıftan insanlar vardı. Tişrîn Barajı çevresi çok tarihi bir yerdir. İlk kerpiç evlerin yapıldığı bir coğrafyadır. İlk tarıma geçilen alanlardan birisidir. İlk hayvanların evcilleştirildiği bir bölgedir. Biz oradaki sivil direnişi destekliyoruz. Katledilen sanaatçı Bavê Teyar, 'Biz ölümden korkmuyoruz' diyordu. Bavê Teyar’ın bu sözleri Tişrîn Barajı'ndaki dirayeti, demokratik duruşu ortaya koyuyor" dedi.
* * *
Şam'daki konferans yok hükmünde
Suriye’deki yeni yönetimin savaş suçlularına terfi dağttığı, HTŞ liderini Cumhurbaşkanı ilan ettiği konferansa işaret eden Bakırhan, şunları söyledi: "Bu konferansın içinde kadınlar yok, Kürtler yok, Durziler yok, Aleviler yok, Suryaniler, Ermeniler yok. Bu konferansı kendi kendine yapacak, karar alacak sonra da Suriye’deki bütün halklara dayatacak. Böyle konferans mı olur? Suriye’nin bütün renklerinin katılmadığı konferans yok hükmündedir. Bunu kimse tanımıyor, tanımayacak. Yine buradan hızını almıyorlar cumhurbaşkanı seçiyorlar. Dışarıdan giden cihadistler bir araya gelecek, Suriye halklarını Suriye’deki farklılıkları, inançları katmayarak kendi cumhurbaşkanları seçecek. Halkların onayı var mı bu cumhurbaşkanlığı seçiminde? O cumhurbaşkanı bugün Türkiye’ye gelecek.
Burada ortak yaşam kurulamaz
İlk ilik yanlış düğünleniyor. İlk iliğin yanlış düğümlendiği bir yerden kalıcı demokratik bir şey beklemek çok zor. Böyle bir anlayışla ortak ve demokratik bir yaşam kurulamaz. Ortak yaşam Suriye Arap Cumhuriyeti ile değil, demokratik bir cumhuriyet ile kurulur. 100 yıldır zaten Suriye’de yaşananlar tekçi bir anlayıştan çekmedi mi? Şimdi daha katmerli bir tekçilik hayata geçirilmeye çalışılıyor. Neymiş Arap cumhuriyetiymiş. Kürt nedir, oradaki Alevi nedir, Durzi nedir, Ermeni nedir? Oradaki diğer farklılıklar nedir? Bu tekçilik Suriye’yi bir yere götürmez. Bu tekçiliği destekleyen, oraya daha Suriye’deki Arap Cumhuriyeti demeden ismini Arap Cumhuriyeti olarak koyanları da uyarıyoruz; Suriye’nin geleceği Suriye Arap Cumhuriyeti değil, Demokratik Suriye Cumhuriyetidir. Dolayısıyla herkesi bu konuda duyarlılığa davet ediyorum.