Kürtlerin öfkesi ve büyük yürüyüş

Forum Haberleri —

Öcalan eylem/foto:AFP

Öcalan eylem/foto:AFP

  • İnsan öfkesini toplumsal bir öfkeye dönüştürürse sonuç da alabilmektedir. Bunu en iyi 15 Şubat Uluslararası Komplo sürecinde Kürtlerin gösterdiği kesintisiz yürüyüş ve serhildanlarda görmek mümkündür.
  • Önder Apo İmralı’ya ilk getirildiğinde ‘ben kendimi milyonlaştırdım, milyonları buraya sığdıramazlar’ demişti. Şimdi 25 yıl sonra Kürt halkı dostlarıyla birlikte bir kez daha bu toplumsal öfkeyi örgütlemeli ve mutlaka Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamalıdır.

XALID KARASUNGUR

Öfke için duyguların en soylusu denilir. Bu kesinlikle doğrudur. Öfke bir tepki ve reflekstir. Öfkesi olmayanın sömürgeciliğe, sömürüye, haksızlığa, zulme, adaletsizliğe tepkisi de olmaz. Öfke saldırıya karşı bir savunma biçimidir. Dolayısıyla koruyucudur ve harekete geçiricidir. Kişiyi rahatsız eden bir durum, saldırı ve tehdit ne kadar büyükse öfkenin de o denli büyük olması kaçınılmazdır.  Öfke aynı zamanda bir tepki olduğuna göre bu tüm canlılarda vardır. Hatta doğanın bile bir tepkisi vardır. Buna etki-tepki de diyebiliriz. Tarihte ister birey isterse de toplumlarda olsun vakitsiz, örgütsüz ve kontrolsüz gelişen tepki ve öfke biçimleri çoğu zaman istenilenin ötesinde olumsuz ve sonuçsuz durumlara yol açmıştır. Demek ki, öfkeyi ayaklandırmak kadar doğru örgütlemek ve yönetmek de önemlidir.

Bir şeye büyük öfke duymak o şeyi iliklerine dek ve ruhunun derinliklerine kadar hissetmekle alakalıdır. Bir sorunun var olduğunu bilmek kişiyi her zaman rahatsız eder. Çünkü ortada çözülmesi ya da en azından tepki gösterilmesi gereken bir durum vardır. Bunu yapmak hem ahlakidir hem de insani duyguların ve hislerin gereğidir. Bu anlamda rahatsız olmak iyidir, geliştiricidir. İyi olmayan, insanın yaşadığı atalet ve ruhsal gerilimini yitirmesidir. Fakat tek başına bir şeyden rahatsız olmak da öfkeyi ayaklandırmaya yetmez. Duygularının seni yanlış olanı düzeltmeye, haksız olana karşı koymaya yöneltmesi önemlidir. Bilmenin yanında farkına varmak ise insanı arayışa götürür. Sorunun çözümü için bir şeylerin yapılması gerektiğine inanır. Öfkesi oluşmuştur ama büyük bir tepkiye dönüşmemiştir. İnsan bilmeyi ve farkına varmayı tüm benliğiyle hissederse duyguları onu yanlış olanı düzeltmeye yöneltir. Hissetmeyle birlikte öfke doruğa varmış ve eylem haline geçmiştir.

Öfkenin bireysel olduğu kadar toplumsal olan biçimi de vardır. Bir toplumun etnik, kimlik ve kültürel sorunları çözülmemişse o toplumun buna karşı sürekli bir tepki ve öfke içinde olması doğrudur ve olması gerekendir. Sömürge ve ezilen toplumlar genellikle duygusal toplumlardır. Tahrik olmaya ve tahrik edilmeye yatkındırlar. Sömürge toplumların bu duygusallıkları sömürgeci ve hegemonik güçler tarafından hep istismar edilmiş ve halklara karşı kötü kullanılmıştır. Kürtler de sömürge ve ezilen bir toplum olduğundan her zaman sinir uçlarıyla oynanmış, duygusallıkları kendilerine karşı bir koz olarak kullanılmıştır. Ama böyle de olsa Kürtler yine de tarih boyunca kendilerine yapılan zulme, haksızlıklara ve kimliksizleştirmeye karşı büyük öfke duymuş ve hep isyan halinde olmuştur.  

Kürtler 15 Şubat 1999 yılında uluslararası komployu ruhlarının derinliklerinde hissettiler. Komploya karşı duyulan büyük öfke toplumsal bir güce dönüşerek uluslararası komplonun amacına ulaşmasına engel oldular. Hani derler ya, insan yaşamının olmazsa olmazı toplumsallığıdır. Demek ki insan öfkesini toplumsal bir öfkeye dönüştürürse sonuç da alabilmektedir. Bunu en iyi 15 Şubat Uluslararası Komplo sürecinde Kürtlerin gösterdiği kesintisiz yürüyüş ve serhildanlarda görmek mümkündür.

15 Şubat 1999 yılında Önder Apo Türkiye’ye derdest edildiği zaman Kürt halkı olduğu her yerde yediden yetmişe herkes ayağa kalktı. Kürt halkının evlatları, kızları ve oğullarının onlarcası “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla bedenlerini cayır cayır alev topuna dönüştürdüler. Kürt halkı her yerde uluslararası hegemonik ve komplocu güçlere karşı büyük öfkesini ve direnişini her fırsatta ortaya koydu. Bu, tarihte bir ilkti. Ne Hz. İsa, ne Hz. Muhammed, ne Lenin, ne de başkası için bu şekilde ayağa kalkan bir halk ve sahiplenme hiç olmamıştı. Önder Apo ve Kürt halkı et ve tırnak gibi bütünleşmiş ve birleşmişti. Bunun içindir ki Kürt halkı yapılan komplo ve ihaneti ruhunda ve tüm benliğinde hissetmiş ve büyük bir öfkeyle ayağa kalkmıştı.

Önder Apo İmralı’ya ilk getirildiğinde ‘ben kendimi milyonlaştırdım, milyonları buraya sığdıramazlar’ demişti. Aslında bu bir çağrıydı. Şimdi 25 yıl sonra Kürt halkı dostlarıyla birlikte bir kez daha bu toplumsal öfkeyi örgütlemeli ve mutlaka Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamalıdır. Dönemin ve zamanın ruhu bunu gerektirmektedir. Tüm zamanlarımızın en büyük yürüyüşü ve en görkemli mitingi 17 Şubat’ta Almanya’nın Köln kentinde yapılacaktır. İmralı’ya sığmayan milyonlar bir araya gelerek Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için büyük başarmanın ve büyük zaferin güvencesi olmalıdır.

Kürtler ve dostları Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne kavuşması için tarihin omuzlarına yüklediği görev ve sorumluluklarının bilinciyle hareket etmelidir. Zafere giden yol ve özgürlüğe ulaşacak menzilde rehavete asla yer olmadığının bilinciyle tüm gücüyle amacına kilitlenmelidir. 17 Şubat’ta Köln’de gerçekleştirilecek olan yürüyüş ve eylem 10 Ekim 2023’ten bu yana “Önder Apo’ya Özgürlük Kürt Sorununa Çözüm” şiarıyla başlatılan kampanyanın yeni bir zirvesi olmalıdır.

Önder Apo Roma’ya ilk gittiğinde Avrupa’daki tüm Kürtler ve Kürtlerin dostları yönünü Roma’ya çevirmişti. Kadın, genç, yaşlı demeden yüz binler Roma’ya akmıştı. Adeta yer yerinde oynamıştı. Şimdi 25 yıl sonra Önder Apo’nun Köln’de olduğunu varsayarak Avrupa’daki tüm halkımız ve dostlarımız 25 yıl önceki aynı inanç ve kararlılıkla, aynı görev ve sorumluluk bilinciyle bu defa yönünü Köln’e çevirmelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.