Madencilik savunmasız halkları riske atıyor

Toplum/Yaşam Haberleri —

14 Aralık 2022 Çarşamba - 18:30

Fransız Guyanası'nın yerli halkları ‘yasadışı altın madenciliğine hayır’ yazan bir pankart taşıyor. Foto: JODY AMIET

Fransız Guyanası'nın yerli halkları ‘yasadışı altın madenciliğine hayır’ yazan bir pankart taşıyor. Foto: JODY AMIET

  • Yerli halklar, risk altındaki topraklar üzerinde inanılmaz derecede önemli bir etkiye sahip ve iklim değişikliğiyle mücadelede lider pozisyondalar. Yerli halkların, dünya topraklarının %30'unun kontrolüne sahip olduğunu gösteriyor. Ancak madencilik savunmasız bu halkları riske atıyor.

Temiz enerjiye geçiş sırasında, arabalarımızı çalıştıran veya güneş panellerimizi oluşturan lityum, kobalt ve nikel gibi minerallerden daha fazlasına ihtiyacımız olacağı giderek daha açık hale geliyor. Madencilik endüstrisi, bu geçişin onlar için ne kadar karlı olabileceğini hızla anlıyor: Lityum fiyatları sadece bu yıl %123'lük inanılmaz bir artış gösterdi. Ancak bu minerallerin madenciliği, dünyanın en savunmasız halklarından bazılarını riske atabilir. Yine de en önemli doğal kaynaklarımızı korumada en büyük role yine bu halklar sahip.

Yeni bir çalışma, enerji geçişi için gerekli kaynakların yarıdan fazlasının, yerli halkların yaşadığı topraklarda veya yakınında bulunduğunu ortaya koyuyor. Nature Sustainability'de yayınlanan analiz, kaynak çıkarmanın yerli ve köylü nüfuslarının yaşamlarına nasıl müdahale edebileceğinin ve toprakla iştigalleri iklim değişikliğiyle mücadelede hayati bir araç olan bu halkların karşılaştığı zorlukları nasıl daha da kötüleştirebileceğinin önemli bir örneği.

Toprağı yerli halklar koruyor

Yerli halklar, risk altındaki topraklar üzerinde inanılmaz derecede önemli bir etkiye sahip ve iklim değişikliğiyle mücadelede lider pozisyondalar. Bazı analizler, yerli halkların, dünya topraklarının %30'unun (çoğu gelişmemiş, uzak bölgelerde) kontrolüne sahip olduğunu gösteriyor. Ve araştırmalara göre yerli halkların toprak üzerindeki kontrolünün iklim açısından olumlu sonuçları var: BM'nin tahmin ettiği üzere, yerli halklar gezegende kalan biyolojik çeşitliliğin %80'inin korunmasına yardımcı oluyor ve bu toprakları koruma konusundaki uygulamaları, dünyanın en değerli karbon yutaklarından ve doğal kaynaklarından bazılarını korumanın önemli bir parçası.

Bir cinayet sektörü: Madencilik

Ne yazık ki, yerli halkların yaşadığı bölgelerdeki aşırı sanayileşme - madencilik de dahil olmak üzere - zaten yaşamlarına ölçüsüz bir zarar verdi ve topraklarının kontrolünü ellerinden aldı. Örneğin, Amazon'da altın ve bakır gibi malzemeler için yapılan madencilik, büyük ölçekli ormansızlaşmaya neden oldu, yerel su ve gıda kaynaklarını kirletti ve yerli halklar ile ordu destekli maden şirketleri arasındaki çatışmanın artmasına neden oldu. Global Witness tarafından Ekim ayında yayınlanan bir raporda, 2011'den bu yana çoğu yerli olmak üzere haftada üç kişinin topraklarını korumaya çalışırken öldürüldüğü ve madencilik endüstrilerinin bu ölümlerin dörtte birinden sorumlu olduğu tespit edildi. Madencilik, cinayetle doğrudan bağlantılı sektörlerin başındaydı.

Lityumun %85'i yerli topraklarda

Çalışma için, yazarlar, özellikle enerji geçişi için ihtiyaç duyacağımız madenlerin çıkarılmasına ilişkin izleklere baktılar ve E.V. pilleri ve güneş panelleri gibi enerji geçişi ürünlerinde kullanılacak yaklaşık 30 mineral ve madenin bir listesini derlediler. 5000'den fazla mevcut veya planlanan çıkarma projesinden oluşan bir veri kümesi oluşturdular ve konumlarını yerli ve/veya köylü halkların yaşadığı veya bir tür kontrol altında tuttuğu topraklarla karşılaştırdılar.

Analiz, veri alınan 5097 mevcut ve planlanan madencilik projesinden %54'ünün yerli nüfus topraklarında veya yakınlarındaki arazide olduğunu gösteriyor. Bu arada, bu projelerin yaklaşık %30'u, yerli halkların doğrudan yönettiği ve koruduğu topraklarda. Lityum, yerli topraklarında en fazla potansiyel rezerve sahip olan malzeme: Mevcut ve planlanan lityum çıkarma projelerinin %85'i, yerli halklar tarafından yönetilen veya onların yaşadığı topraklar üzerinde veya yakınında bulunuyor.

Çocuk işçiliği

Çocuk işçiliği ve değerli doğal kaynakların imhası da dahil olmak üzere madencilik endüstrisi ile ilgili birçok sorun var ve bunlar, enerji geçişi hızlandıkça yüzeye çıkmaya başladı. Yerli halklar ve temiz enerji malzemeleri madencileri arasında zaten halihazırda birkaç çatışma olmuş durumda. Bu meseleler, kimi yeşil teknoloji savunucuları ve iklim değişikliği konusunda sekter olan gruplar tarafından iklim değişikliği çağında iş yapmanın gerekli bir maliyeti olarak göz ardı ediliyor.

Enerji geçişi gündemi

Hiç şüphe yok ki, fosil yakıtlardan uzaklaşmak ve iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek için dünyanın mineral kaynaklarından faydalanmamız gerekecek. Ancak bunun gibi çalışmalar, geniş toprak parçalarını sanayileştirmemek ve yerli halkları daha da marjinalleştirmemek için yavaş ve dikkatli hareket etme ihtiyacını vurguluyor. Makalenin yazarları, çalışmalarının, politikacıların yerli hakları ve onların toprakla olan ilişkilerini enerji geçişi gündemine dahil etmelerine yardımcı olmasını umduklarını söylüyor.

gizmodo.com sitesinde yer alan habere göre makalenin yazarları, "Bu yerel kaygılar ve sıkıntılar daha iyi kavranmadığı sürece, mevcut iklim çözümleri sanayileşme oranını artırma ve sıkıntıları daha da kötüleştirme riski taşıyor" diyor. "... Enerji geçişi için daha fazla [enerji geçiş malzemesi] çıkarmak, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğe önemli tehditler arz eden küresel maden arazisi ayak izini genişletecektir."

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2023 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.