- Gelecek her günün aynı zamanda tehlikelerle dolu olduğunu bilen Maxmur‘luların dayandıkları temel güç, örgütlü ve tüm zamanların her saniyesinde uyanık ve duyarlı olan insan hücrelerinden oluşuyordu.
Dönemin Avrupa Parlamentosu Üyesi Feleknas Uca ile Güney Kurdistan’a yaptığımız bir yolculuk kapsamında, 2007 yılında BM’nin bayrağının da sallandığı Mexmûr kampındaydık.
O dönemdeki verilere göre kampın nüfusu, 15 binin üzerindeydi.
İlk gözlemlerime göre, alıştığımız dünyaya ait olmayan bir uyduya ayak basmış gibiydim.
Kampa serbestçe giren, yürüyüşüyle „buradan ben sorumluyum“ intibası yaratmaktan çekinmeyen bir KDP sorumlusunu gözden kaçırmak imkansızdı.
Mexmûr’un bir "Hevaller“ sistemine dayandığı beni hiç şaşırtmadı.
Sınırda yaşayan Kuzey Kurdistan’dan kopup gelen onbinlerin barınacak bir toprak parçasına sahip olmaları, lojistik destek olmadan mümkün olamazdı.
Kampın temellerini atanlarla gerilla arasındaki mesafe yoktu.
Mexmûr bir gerilim hattındaydı: Türkiye’nin acil hedefleri arasındaydı.
KDP’nin hükmetmekten men edilmesine rağmen, temsilen var olduğu;
Kimliğini gizlemeyen kent sakinlerinin, dünyanın her anından haberdar oldukları, günlük eğitimle geleceklerini planladıkları;
Kobanê’den önce, "Türkiye’ye hayır!“ diyen ilk minyatür sistemdi Mexmûr.
Var olmak için 24 saat yaşayarak, tayin ettiği kaderi savunan kentti Mexmûr.
Gelecek her günün aynı zamanda tehlikelerle dolu olduğunu bilen Mexmûr‘luların dayandıkları temel güç, örgütlü ve tüm zamanların her saniyesinde uyanık ve duyarlı olan insan hücrelerinden oluşuyordu.
Kadınlar, toplumsal kaderlerini tayin ettikleri, yönetimin yarısını oluşturdukları bir deneyimin zorluklarından bahsediyorlar.
Kampın yöneticileri, orada yaşayanlar tarafından seçilmiş.
Berberi, manavı var.
Sanat atölyesindeki ressamlardan oluşan bir grup, çizdiklerini sergiliyorlar.
Eğitim sistemiyle övünen kamp yöneticileri, aynı zamanda İngilizce eğitim gören Mexmûr’lu öğrencilerin büyük başarı göstererek Hewler ve Süleymaniye Üniversitelerinde eğitim gördüklerini aktarıyorlar.
Kamp, Güney Kurdistan’a ağaç ekmekte öncülük edecek kadar yeşil.
Kamp’tan ayrılırken, bana verilen bir yadigarı severek taşıyorum. Ressam "Cengiz“, çizildiği tarih 07.1.2006. Bir Kürt kadını sol elini yanağına dayamış. Reel bir duruş, geleceğe kuşkuyla bakıyor; ama bakıyor.
Resmin çerçevesine iliştirilmiş bir not var „Diyariya wargeha Mexmûr ji boy "Selim Fer(h)at“ û hevalên wî“.
Mexmûr, garantisi olmayan bir zeminde kuruldu (1998).
Ve günümüze kadar, bir çeyrek yüzyıl var olmayı başardı.
Mexmûr defalarca TSK tarafından bombalandı.
Büyük Türk taaruzu 15 Haziran 2020’de Pençe-Kartal Operasyonuydu. Bir saate yakın bombalanan Mexmûr kenti sakinleri yaşamaya devam ettiler.
Türkiye Mexmûr’u susturamadı.
Irak Merkezi yönetiminin devreye girdiği, kampın etrafını tel örgülerle kapatma ve giriş çıkışları denetleme kararı aldığı, gelen son haberler arasında.
Bağdat yönetimi kararı uygulamak üzere ağır zırhlı araçlarla Mexmûr‘a saldırmış.
Mexmûr direnmiş.
Irak askerleri geçici olarak geri çekilmiş…
Türkiye’nin baskısı, KDP’nin izni olmadan, gerçekleşmesi mümkün olmayan gelişmeler.
Sessiz kalan Irak Cumhurbaşkanı Kurdistan’lı Abdüllatif Reşid neden susuyor?
Tarihe bakın, Tayyip ile daha önceki Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih’in hanımlarıyla birlikte 1919’da, İstanbul Vahdettin Köşkü’nde çekilmiş fotoğrafları var.
Çıbanın bir başı da Erdoğan; 28 Mayıs’ta def olup gitmesi umuduyla!
paylaş
Selim FERAT yazıları
Bir gecede neler oldu?
16 Mayıs
Diyarbekir’den Engerek’e rest
25 Nisan
Büyük kardeş pozu
18 Nisan
Feqîr Ehmed’den bize kalan
11 Nisan
Öcalan’ın dönüşü
4 Nisan
Umut ilkesi olarak Newroz
21 Mart
Yirmi yıl sonra Beser Şahin
14 Mart
Bir kadın öğretisi: Yaşamak!
7 Mart
Depremden sonraki yaşama dair
21 Şubat
İki çıkmaz!
31 Ocak
Ayaklarından asılan adam
17 Ocak
Rejim değişecek mi?
10 Ocak
Paris düşerken
27 Aralık