Mülteci sorununa sahte çözümler!

Dünya Haberleri —

Sophie Scheytt

Sophie Scheytt

  •  Uluslararası Af Örgütü'nün Almanya'daki sığınma hukuku ve siyaset danışmanı Sophie Scheytt “yeni mülteci anlaşması” ile mültecileri daha zorlu günlerin beklediğini ifade ederek, “Avrupa’daki mülteci korumasının baltalanma riski var. Sahte çözümler üzerinde anlaşılıyor” dedi.

 

BERDAN DOĞAN/FRANKFURT

Göç yolunda yaşamını yitiren mültecileri konu edinen haberlere hemen her gün tanıklık ettiğimiz bu dönemde Avrupa Birliği (AB) üyesi olan ülkeler yeni mülteci anlaşmasında uzlaştı. Mülteciler için daha da büyük krizlere yol açacak bu anlaşmayı Uluslararası Af Örgütü'nün Almanya'daki iltica politikası uzmanı Sophie Scheytt gazetemize değerlendirdi. 

Göç nedeni sorulmayacak

“Gelecekte birçok iltica başvurusunun içeriği artık incelenmeyecek” diyen Scheytt, yeni düzenlemeye göre kişinin başvurusunun kabul edilip edilmeyeceğine dair yüzeysel bir kontrol olacağına işaret etti. Scheytt, bu yüzeysel durumu şöyle açıkladı: “Koruma arayanlara yalnızca ‘Adın ne?’, ‘Nerelisin?’, ‘Kaç aile üyesi ile beraber geldin?’, ‘Başka hangi ülkeleri gezdin?’ sorularının sorulması gerektiği anlamına geliyor.” 

Geldikleri 3. ülkeye 

Artık kişinin ülkesinden göç etme nedeninin ve kendi ülkelerindeki deneyimlerinin sorulmayacağını ifade eden Scheytt, “Daha da vahim olan şudur ki, seyahat ettikleri ülkelerden biri ‘güvenli üçüncü ülke’ olarak sınıflandırıldığı taktirde bu ‘kabul edilebilir kontrolü’nden sonraki iltica prosedürü sona erecek. İnsanlar, Türkiye gibi sözde güvenli üçüncü ülkelere sınır dışı edilebilecek yani geldikleri üçüncü ülkeye geri gönderilecekler” diye konuştu.

Prosedür travmayı şiddetlendirir 

Scheytt, savaş, şiddet ve işkence görmüş koruma arayanların planlı bir şekilde gözaltına alınmasının yeniden travma yaşamalarına yol açacağını ifade ederek, şöyle devam etti: “Alman karar vericilerin kamuoyuna yaptığı açıklamaların aksine planlanan sınır prosedürleri koruma arayanlar, özellikle de Suriye ve Afganistanlı, çocukları olan aileler ve LGBTİ+ mülteciler ve işkence mağdurları gibi savunmasız grupları etkileyecek.”

İnsan hakları kırmızı çizgi olmalı

Scheytt, Alman Federal Hükümetinin, müzakerelerde insan hakları gibi önemli bir kırmızı çizgiyi yeterince savunmamasını eleştiriyor. Planlanan değişikliklerin iltica prosedürünün kalitesini düşüreceğini vurgulayan Scheytt, “Koruma arayan ve yaşamları için bu kadar mücadele vermiş insanları bu tür toplama kamplarında tutmak insan hakları açısından sorumsuzluktur” dedi. 

Alman Federal Hükümeti Nisan 2024'ün sonunda yayınladığı öncelik belgesinde, çocuklu ailelerin sınır prosedürlerinden muaf tutulması gerektiğini açıklamıştı. Fakat Haziran başında gerçekleşen Konsey toplantısında Federal Hükümeti tüm önceliklerinden vazgeçti ve planlanan değişiklikleri onayladı.  

Hangi ‘güvenli’ ülkeler?

Hangi ülkelerin gelecekte “güvenli" ilan edileceğinin hala net olmadığını söyleyerek “Hem AB düzeyinde hem de bireysel üye devletler, gelecekte üçüncü ülkeleri güvenli ilan edebilir” diyen Scheytt konuşmasında şunlara yer verdi: “Gerçek şu ki üçüncü ülkelerin gelecekte sadece ‘biraz güvenli’ olması yeterli kabul edilecek. Üçüncü ülkeler Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ni onaylamak zorunda da değiller artık. Üçüncü ülkenin yalnızca bazı bölümlerinin güvenli olması ve yalnızca belirli insan grupları için güvenli olması da bu yeni anlaşma bazında yeterli görülecek.”

Söz konusu değişikle mülteciler daha önce hiçbir bağlantılarının olmadığı, hiç gitmedikleri üçüncü ülkelere de sınır dışı edilebilecekler. 

Tüm komşular güvenli!

Scheytt, planlanan reformla ilgili endişelerini ise şu şekilde dile getirdi: “Gelecekte AB üye devletlerinin sınır komşusu olan tüm devletleri 'güvenli' olarak ilan etme riski var. Örneğin belirli insan gruplarına (gazeteciler veya LGBTİ kişiler) orada zulüm uygulanıyor olsa bile bu komşu ülke güvenli olarak ilan edilebilir. Bu üçüncü ülkeler üzerinden seyahat etmiş kişiler için sığınma başvurularının esaslı bir incelemesi yapılmayacak. Uygulamada bu, AB'deki sığınma başvurularının büyük bir bölümünü etkileyebilir.”

Türkiye hiçbir kurala uymuyor!

Scheytt, Yunanistan'ın 2021'den bu yana Türkiye'yi Afganlar, Suriyeliler ve diğer uyruklular için "güvenli üçüncü ülke" olarak tanımladığına dikkat çekti. “İnsan hakları açısından Türkiye güvenli bir üçüncü ülke değil” vurgusunda bulunan Scheytt, Türkiye’nin uluslararası hukuk açısından geri göndermeme şartını düzenli olarak ihlal ettiğine dikkat çekti. Scheytt, Türkiye’nin koruma arayan göçmenleri güvenli olmayan ülkelere sınır dışı ettiğini hatırlattı. 

Türkiye'de koruma arayan birçok kişinin adil bir iltica prosedürüne erişiminin olmadığının da altını çizen Scheytt, “Türkiye'nin ‘güvenli üçüncü ülke’ olarak mevcut sınıflandırması var olan Avrupa yasalarını ihlal etmektedir. Buna rağmen Yunanistan sınıflandırmasına sadık kalıyor” şeklinde konuştu. 

Yunanistan’da mahsur kalıyorlar

Yunanistan’dan koruma talep eden göçmenleri de Türkiye geri almıyor. Scheytt, bu durumu da şöyle anlatıyor: “Mart 2020'den bu yana Türkiye, Yunanistan'dan koruma talep eden kişilerin tek bir dönüşünü kabul etmedi. Bu yüzden insanlar Yunanistan'da sıkışıp kaldı. Türkiye'de sözde güvende oldukları için Yunanistan’da herhangi bir koruma alamıyorlar. Türkiye’de geri kabul etmeyince mülteciler hiçbir koruma alamadan Yunanistan'da mahsur kalıyor.” 

Daha tehlikeli göç yolları

“Avrupa'nın dış sınırlarındaki birçok devletin uluslararası hukuku ihlal eden geri itmeler yapmaya devam edeceğinden ve insanların Avrupa'da koruma aramasını engellemek için güç kullanacağından korkmalıyız” diyen Scheytt uyarılarına devam etti: “İnsanların Avrupa'nın dış sınırlarındaki gözaltı merkezlerinde sığınma başvurusu yapmaktan kaçınmak için daha da tehlikeli yollara başvuracağından korkuluyor. Çünkü daha tehlikeli kaçış yolları daha fazla ölümle sonuçlanacaktır.”

Çözüm değil ölüm getirecek

Geçtiğimiz haftalarda Akdeniz’de batan ve onlarca kişinin ölmesine neden olan mülteci teknesini hatırlatan Scheytt, “Her gemi enkazından sonra Alman Federal Hükümeti ve Avrupa Komisyonu’ndaki karar vericiler, Akdeniz'de ölüme son vermek istediklerini teyit ediyorlar. Ancak Akdeniz'de ölümleri önlemenin tek yolu yasal kaçış yolları oluşturmaktan geçiyor. Mevcut reform önerileri Akdeniz'de ölmeyi engelleyemeyecek. Bunun yerine reform daha fazla acıya, daha fazla şiddete ve daha fazla geri itmeye yol açacak” dedi.

Avrupa yasalarını çiğniyor

“Sahte çözümler üzerinde anlaşmak yerine Avrupa Komisyonu mevcut yasaya uyulmasını sağlamalıdır” diyen Scheytt şöyle dvam etti: “AB'de koruma arayan insanlarla ilgilenmek için zaten yasal bir çerçeve var. Sorun şu ki AB üye devletleri bu yasaya uymuyor ve yıllardır Avrupa yasalarını ayaklar altına alıyor. Uluslararası Af Örgütü'ne göre, kötü bir reformdan ise hiç reform olmaması daha iyidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.