NATO çatısı çatırdıyor

Dünya Haberleri —

Nilüfer Koç

Nilüfer Koç

  • Nilüfer Koç: “NATO 2030: Yeni bir Çağ İçin Birliktelik sloganı çok da reel dünya gerçeğini yansıtmıyor. Birliktelik bu çağda çok mümkün değil. İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan BM, NATO, AB, AK, AGİT gibi ‘birliktelikleri’ vurgulayan çatı örgütleri giderek fonksiyonlarını yitiriyor.”

 

MUHAMMED KAYA

Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleşen ve ABD Başkanı Joe Biden'ın ilk kez katıldığI NATO Liderler Zirvesi’nin ana gündemi 2010 Stratejik Konsepti’nin 2030’a güncellenmesi oldu. Dünyanın birçok bölgesindeki siyasal, ekonomik ve askeri müdahalelerinin sürmesi ve bunu yeni koşullara uyarlaması kararlılığı NATO’nun yeni döneminde de devam edeceği görülüyor.

KNK Dışilişkiler Komisyon Sözcüsü Nilüfer Koç, bildirgede yer alan maddeleri ve zirve sonrası gelişmelerin Kürtler açısından ne anlama geldiğine dair gazetemize değerlendirmelerde bulundu.

Biden zedelenen ilişkiyi onarmaya çalıştı

Bu yıl yapılan zirvede 2030 yılına kadar takip edilecek stratejilerin belirlendiğini ifade eden Nilüfer Koç, “NATO Zirvesi öncesi İngiltere’nin Cornwall kentinde gerçekleştirilen G7 zirvesinde ise NATO zirvesi öncesi bir uzlaşı ortaya çıktı. Zira G7 zirvesi sonrası yapılan açıklamalar ile NATO zirvesi sonrası açıklamalar birbirine yakındı. ABD eski başkanı Trump’n ‘her şeyden önce Amerika’ stratejisi, ABD’nin hem G7 ve hem de NATO’daki lider konumunu oldukça zedelemişti. ABD Başkanı Yeni başkan Biden zedelenen bu ilişkiyi onarmak ve daha çok ortaklığı ön plana çıkaran stratejisini söz konusu zirvelerde ilan etti” diye belirtti.

Reel dünya gerçeğini yansıtmıyor

“NATO zirvesinde Atlantik ittifak güçleri ile Asya Pasifik güçleri gibi soğuk savaş dönemini çağrıştıran iki kutup yansıtılmaya çalışıldı” diyen Koç, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: “ABD öncülüğünde Atlantik İttifak ile Çin öncülüğünde Asya Pasifik ayrışması gibi bir tablo kamuoyuna sergilendi. Ancak realite hiç de öyle değil. Zira Atlantik ittifakında yer alanların uzlaşı ve çelişkili bir politika ile kendi ulus devlet çıkarlarını daha çok öne çıkardıkları görülüyor. Soğuk savaş dönemi gibi cepheler oluşturmak pek mümkün değil artık. Tersine ticari yayılmacılık ve hegemonya açısından ciddi çelişkiler söz konusu. Yani NATO 2030: Yeni bir Çağ İçin Birliktelik sloganı çok da reel dünya gerçeğini yansıtmıyor. Birliktelik bu çağda çok mümkün değil. İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan BM, NATO, AB, AK, AGİT gibi ‘birliktelikleri’ vurgulayan çatı örgütleri giderek fonksiyonlarını yitiriyor. Dünya siyaseti artık çok taraflıdır. Zira 1990’larda çözülen iki başlı dünya sistemi yerini çok başlı ulus devlet iktidar arayışlarına bıraktı.”

Devlete dayanan sol parçalanır

NATO zirvesinde büyük tehlike olarak gösterilen Çin ve Rusya’nın yayılmacı politikasının Kürtleri ve muhalefet güçlerini de etkilediğini dile getiren Koç, “NATO ülkeleri gibi Rusya devleti de Kürdistan ve Ortadoğu’da güçlenen bir devlet. Gerek NATO gerekse de Rusya-Çin, kendi hegemonya savaşlarını meşrulaştırmak için toplumsal alanları da parçalayacaklardır. Şimdiye kadar zaten bunu yapıyorlardı. Toplum dışında hep devletlere dayalı çözüm beklentisi olan muhalefet ve sol hareketlerin parçalanma riski daha da artmıştır” ifadelerini kullandı.

Zirve öncesi hastanenin bombalanması

NATO zirvesinin ana gündemlerinden biri de Türkiye ile ilişkilerdi. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD başkanı ile uzun süre görüşmeyi bekledi. KNK Dışilişkiler Komisyon Sözcüsü Nilüfer Koç, “NATO’nun Asya yayılmacılığı için Ortadoğu’da daha da güçlenmek istediğini ve bu nedenle Türk devletinin jeo stratejik konumuna jeopolitik bir önem verdiğini söyledi. Koç, “Türk devleti bu konuda coğrafyası üzerinde pazarlığı soğuk savaş dönemi gibi yapmaya çalışsa da pek başarılı olamıyor. Türk devletinin zirve öncesi yaptığı açıklamalar ve saldırganlıkları NATO zirvesinde öncelikle Kürtleri ve Kürt Özgürlük Hareketini gündemleştireceği belliydi. Afrîn’de apar topar bir hastaneyi bombalamaları bu nedenleydi. Zirve öncesi Türk savaş bakanı Hulusi Akar sıklıkla ABD’ye ‘YPG’ye destek kesilirse, Ankara’nın S-400 konusunda taviz verebileceğini’ birçok diplomatik kanal üzerinden Joe Biden yönetimine ulaştırdı” diye konuştu.

Kürt Hareketi dikkate alınmak zorunda

Türkiye’nin 1990’lara kadar Sovyetlere karşı bu coğrafik konumunu pazarlayabildiğini ifade eden Koç, ancak PKK öncülüğünde gelişen Kürdistan Özgürlük Hareketinin ulusal bir güce kavuşarak toplumsallaşması ve yine çok geniş bir savunma gücüne ulaşması, Türk devletinden çok Kürtleri daha önemli kıldığını söyledi. Bugün Rojava, Kuzey-Doğu Suriye, Başûr ve Rojhilat parçalarında sömürgeci güçlerin istedikleri gibi hareket edemediklerini ifade eden Koç, bunun nedeninin büyük bir Kürt direnişinin olmasına bağladı. “Gerek Garê savaşında yaşadığı yenilgi gerekse de Zap, Avaşîn ve Metina’da yaşadığı askeri tıkanmanın” Türk devletini NATO’dan Kürtler konusunda daha fazla bir şey istemeyecek hale getirdiğini vurgulayan Koç, “ABD ve NATO, TC’yi yanlarında tutmak için Kürt halkına ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne saldırtarak, Türk devletinin Kürt fobisini kullanıyor. TC‘ye sessiz kalarak sundukları desteğe rağmen TC, Kürtlere karşı savaşta sonuç alamadı. Kürtler ve PKK öncülüğündeki Kürt Özgürlük Hareketi artık Ortadoğu’da güçlü örgütlülüğü, diplomatik ilişkileri ve toplumsal-siyasal gücüyle görünür ve dikkate alınmak zorunda olan bir konuma geldi” ifadelerini kullandı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.