Neden gazetecilik yaptın?

Tutuklu gazeteciler

Tutuklu gazeteciler

  • Tutsak gazeteciler Dicle Müftüoğlu, Sedat Yılmaz, Abdurrahman Gök, Mehmet Şah Oruç ve Fırat Can Arslan hakkında, gazetecilik yaptıkları için açılan davaların duruşmaları başlıyor.

Tutsak gazeteciler Dicle Müftüoğlu, Sedat Yılmaz, Abdurrahman Gök, Mehmet Şah Oruç ve Fırat Can Arslan hakkında mesleki faaliyetleri ve gizli tanık iddiaları gerekçe gösterilerek açılan davaların duruşmaları Ekim ve Aralık aylarında görülecek. Gazetecilere, “Örgüt propagandası yapmak", “Örgüt üyesi olmak", “Örgüt kurma ve yönetme" ile “Kamu personelini hedef gösterme" suçlamaları yöneltiliyor. Söz konusu suçlamalara, gazetecilerin yaptıkları programlar, meslektaşlarıyla telefon görüşmeleri, yurt dışına çıkmaları, konaklamaları, takip ettikleri haber sayfaları, hesaplarına para yatırılması ve hesaplarına para yatırılmaması dayanak gösteriliyor. 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan ve Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutulan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan'ın ilk duruşması, 31 Ekim'de. Arslan, “Kamu görevlisini hedef göstermek” iddiasıyla Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hakimliğinde hakim karşısına çıkacak. Üç sayfalık iddianamede, Amed’de tutuklanan gazetecilerin dosyasına bakan savcı ve hakim çiftinin tayin haberini sosyal medya hesabından paylaşması suç sayıldı. İddianamede, söz konusu savcı ve hakimin "terörle mücadele ettikleri" ve Arslan'ın da paylaşımıyla "terörle mücadelede görev yapan kamu görevlilerinin hedef haline getirilmelerine sebebiyet verdiği" iddia edildi. 

Haber olması bile suç

Gazeteci Mehmet Şah Oruç da 31 Ekim'de hakim karşısına çıkacak. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadeleri üzerine yürütülen soruşturma kapsamında 27 Nisan'da tutuklanan Mehmet Şah Oruç, Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde “Örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılanıyor. Oruç'un 31 Ekim'de ikinci duruşması görülecek. 

63 sayfadan oluşan iddianamenin ilk 5 sayfası, birçok iddianamede olduğu gibi "PKK/KCK işleyişine" ayrıldı. İddianamede, açık tanık Ümit Akbıyık'ın Oruç'un gazetecilik faaliyetlerine dair ifadeleri ile 35 habere yer verildi. İddianamede, Oruç'un MA'da yayınlanan imzalı haberleri için "araştırılıyor" denilmesi dikkat çekti. Açık tanık Ümit Akbıyık, gizli bir bilgiymiş gibi Oruç’un MA'da çalıştığını belirtti.

İddianamede, tecride dair yapılan haberler, tecridin kaldırılması talebiyle 2019’da açlık grevine giren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ile söyleşi, HDP eski milletvekillerinden alınan demeçler suçlama konusu yapıldı. 

Amed'in Sûr ilçesinde kayyım tarafından organize edilen "Sur Yolu Festivali’ne" dair milletvekili ve kent sakinleriyle yapılan haberler, Sûr’daki çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan'ın kemiklerinin 7 yıl sonra ailesine verilmesine dair baba Ali Rıza Aslan ile söyleşi, Rusya’nın 27 Şubat 2020'de düzenlediği hava saldırısında 34 askerin öldürülmesi sonrası Rusya ile Türkiye arasına imzalanan “İdlib Mutabakatı”na dair DBP Eşbaşkanı Başkanı Saliha Aydeniz ile söyleşi suç sayıldı. 

İddianamede, Mêrdîn’de haber takibi sırasında gözaltına alınan Oruç’a dair yapılan "Beş gazeteci yedi gündür keyfi olarak gözaltında" ve "Mardin’de gözaltına alınan gazeteciler serbest bırakıldı" haberleri, MA'da çalıştığının "kanıtı" olarak gösterildi. 

Gök’e kinleri bitmedi

Amed’de 25 Nisan'da gözaltına alınarak tutuklanan MA editörü Abdurrahman Gök'ün duruşması, 5 Aralık'ta Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Gök, “Örgüt üyesi olmak” ve “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla suçlanıyor. 

14 sayfadan oluşan iddianamenin ilk üç sayfası, "KCK işleyişinden" oluştu. Sonraki üç sayfada ise “Etkin pişmanlıktan” faydalanan açık tanık Ümit Akbıyık’ın beyanları yer aldı. Gök'ün haberini yaptığı kitaplar, meslektaşlarıyla telefon görüşmeleri, Ahmet Kısa'nın tutuklu annesi için Adalet Bakanlığına yazdığı mektubu haberleştirmesi suçlama konusu yapıldı. 

Gök’e isnat edilen suçlar arasında MA'daki “Dağ-ı Devran: Tutkulu bir yolculuğa davet” başlıklı haberde Selahattin Demirtaş'ın Devran ve Leyla kitaplarının Kürtçe çevirisi ile Harun Doğan'n Dağ-ı Devran şiir kitabının tanıtımları da yer aldı.

Suça delil olarak gösterilen yazılardan biri de ağır zihinsel ve bedensel engelli iki yetişkin oğluyla birlikte yaşayan ve gizli tanık beyanıyla tutuklanan 70 yaşındaki Elif Kısa’nın oğlu Ahmet Kısa’nın beyanlarının yer aldığı haber oldu. Gök’ün, 70 yaşındaki Elif Kısa’nın 3 Aralık 2020’de tutuklanarak Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi'ne konulan duyma ve konuşma engelli oğlu Ahmet Kısa’nın dönemin Adalet Bakanı Abdullahamit Gül’e gönderdiği mektubu “Ahmet Kısa'dan Adalet Bakanı'na mektup: Hakim diyor ki anan Adalet Bakanı onayıyla 'yardım yataklık' yapmış” başlığıyla haberleştirmesi suç olarak görüldü. 

Gök’ün 2014’te DAİŞ'in Kobanê saldırısı sürecinde haber takibi sırasında çekip YouTube kanalında paylaştığı "Kobanê: Ne fîlm e ne belge fîlm e!" başlıklı videonun da suç niteliği taşıdığı iddia edildi. 

Gök’e ait HTS arama kayıtlarında, aynı iş yerinde çalıştığı kişilerle yaptığı telefon görüşmeleri “Örgüt üyeliği”ne gerekçe gösterildi. 

Gök’ün çalıştığı MA'nın yasal olarak ödemek zorunda olduğu SGK primlerinin yatırılması da söz konusu suçlamaya "delil" sayıldı. 

Kadınlarla ‘içli dışlı’ suçu!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu'nun ilk duruşması, 7 Aralık'ta Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Müftüoğlu'na “Örgüte üye olmak” ve "Örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamaları yöneltiliyor. 

43 sayfalık iddianamenin 41 sayfası, PKK ve KCK’nin genel yapısı ile söz konusu işleyişe dair gizli ve açık tanık iddialarından oluştu. Bu tanıklar arasında kamuoyunun yakından tanıdığı; HDP kapatma ve Kobanê kumpas davalarındaki Kerem Gökalp, Sami Baran ve Ulaş gibi isimler de yer aldı. Ankara’da gözaltına alınıp tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen 9 gazeteci hakkında beyanlarda bulunan “K8Ç4B3L1T5” adlı gizli tanık ifadeleri de yer aldı. 

İddianamede, Kerem Gökalp’ın Müftüoğlu’nu 2014’te Xinerê alanında gördüğü ve bir aylık ideolojik eğitime girdiğine dair iddialar yer aldı. “K8Ç4B3L1T5” gizli tanık ise Müftüoğlu’nun MA’da çalıştığını bunun yanı sıra Amed’de kadın örgütleri ile "içli dışlı" olduğunu ileri sürdü. İddianamede, tanık iddiaları üzerinden Müftüoğlu’nun PKK’nin “kadrosu” olduğu sonucuna varıldı. Müftüoğlu'nun meslektaşları ve haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmeler de “örgütsel faaliyet” olarak lanse edildi. 

İddianamede dikkat çeken bir diğer husus ise Müftüoğlu’nun yurt dışına yaptığı ziyaretler oldu. İddianamede, tanık Kerem Gökalp, Müftüoğlu’nun 2014’te yurt dışına çıktığını iddia etti. Ancak Müftüoğlu’nun yurt dışına çıkış tarihi 2017. Buna rağmen tanık ifadeleri iddianamede yer aldı. 

Müftüoğlu'nun para alışverişi de “örgüte üye olmak” iddiasına gerekçe yapıldı. 

Meslektaşlarıyla telefonlaşmış!

Müftüoğlu ile birlikte aynı soruşturma kapsamında aynı tarihte tutuklanan MA editörü Sedat Yılmaz'ın ilk duruşması, 14 Aralık'ta Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Yılmaz da “Örgüte üye olmak” ve “Örgüt kurma ve yönetmek” iddiasıyla suçlanıyor. 

Yılmaz hakkında hazırlanan 44 sayfalık iddianamenin 41 sayfası, "PKK ve KCK’nin yapılanması" ile gizli ve açık tanık beyanlarından oluştu. Kerem Gökalp, Sami Baran ve Ulaş ile “K8Ç4B3L1T5” adlı gizli tanık ifadeleri Yılmaz'ın da dosyasında yer aldı. İddianamede, Yılmaz’ın telefon numarasına ait HTS kayıtlarına yer verildi. Yılmaz’ın kardeşi Filiz Yılmaz, birlikte çalıştığı meslektaşlarıyla yaptığı telefon görüşmeleri suçlama konusu yapıldı.

İddianamede, Yılmaz’ın telefonun sinyalinin 20 Eylül 2014’te Rîha’nın Pîrsûs ilçesinde sinyal vermesi suç olarak lanse edildi.

Yılmaz’ın konakladığı oteller suç olarak değerlendirildi. Yılmaz’ın, “örgütten kayıtları bulunan" kişilerle aynı tarihlerde otelde bulunduğu ve böylece "örgüt ile ilişkisi" olduğu ileri sürüldü. Ancak söz konusu "örgüt üyesi" kişilerin kimler olduğu bilgisi iddianamede yer almadı.

Yılmaz’ın az sayıda bankacılık faaliyetinde bulunması ve bulunmaması da suç olarak gösterildi.

İddianamede ayrıca Yılmaz’ın Facebook hesabındaki paylaşımlarla "PKK/KCK ve PYD/YPG’nin görüş ve ideolojilerini benimsediği", "örgüt faaliyetlerini destekleyen paylaşımlar yaptığı", "örgüt güdümünde haber yapan sayfaları takip ettiği" iddialarına yer verildi. AMED

 

*****

Gazeteci Ren’e koğuş cezası

Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Jinnews muhabiri Derya Ren’in, “koşullu salıverilme” tedbiri, hakimlik tarafından reddedildi. Hakimliğin ret gerekçelerinden biri “Kendi isteğiyle PKK örgütüne mensup aktif örgüt üyesi konumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin odalarında kaldığı” olarak gösterildi.

Amed’de, Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında 25 Ekim 2022’de yapılan ev baskınlarında gazeteci Derya Ren de farklı bir dosyadan bulunan hapis cezası gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Derya’ya “Örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçlamasıyla verdiği 3 yıl 13 ay 15 gün hapis cezasının geçen yıl Yargıtay’da onanması sonrası tutuklanan Derya, “koşullu salıverilme” için 31 Ağustos’ta Diyarbakır 1. İnfaz Hakimliğine dilekçe gönderdi. Hakimlik, Derya’nın talebini absürt gerekçelerle reddetti.

Örgütten ayrıldım bildirimi yok!

Hakimlik Derya’nın dilekçesini ret gerekçesini, şu şekilde belirtti: “Hükümlünün incelenen UYAP dosyasında ‘örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçunu işlediği ve bu suçtan hükümlü olduğunun görüldüğü… Hükümlünün denetime ayrılması için mensup olduğu örgütten ayrılmış olduğunun ceza ve infaz kurumumuza bildirmiş olmasının gerektiği, fakat hükümlünün kendi isteğiyle PKK terör örgütüne mensup aktif örgüt üyesi konumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin odalarında kaldığı… Terör örgütünden ayrılma talebi bulunmadığı anlaşılmakla; açık ceza infaz kurumlarına ayrılma yönetmeliğinin 6/2-ç, ‘terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması’ maddesine göre yapılan değerlendirmede; hükümlünün şekil şartlarını taşımadığı… Verilen ceza miktarı ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde ilgili yasal şartlar oluşmadığından kalan cezası denetimli serbestlik tedbiri yoluyla infazından faydalanamayacağı anlaşılmakla talebin bu aşamada reddine karar verilmiştir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.