Neruda’nın ölümü: Gizem derinleşiyor
Toplum/Yaşam Haberleri —

Pablo Neruda/foto: AFP
- Şili Adalet Bakanlığı, Nobel ödüllü Pablo Neruda’nın kemiklerinde “olağandışı toksik madde” tespit edildiğini duyurarak, suikast olasılığına dikkat çekti.
TİJDA YAĞMUR
Nobel ödülü şair Pablo Neruda, Şili'deki askeri darbeden sadece 12 gün sonra sonra hayatını kaybetti. Resmi kayıtlara ölüm nedeni “prostat kanseri” olarak yazılmıştı. Şairin yakın çevresi ise Neruda’nın hastanede zehirlediğini öne sürmüş, iddia sonrası Komünist Partisi’nin mahkemeye başvurusu üzerine şairin mezarı 2013 yılında açıldı. Şili Adalet Bakanlığı 17 Nisan’da paylaştığı yeni raporda, Neruda’nın kemiklerinde “olağandışı toksik madde konsantrasyonu” tespit edildiğini duyurarak, suikast olasılığına dikkat çekti.
Nobel Edebiyat Ödülü'nü 1971 yılında kazanan Neruda, 52 yıl önce 23 Eylül 1973'te, General Pinochet’nin gerçekleştirdiği darbeden sadece 12 gün sonra öldü. 69 yaşında hayatını kaybeden Neruda prostat kanserinden muzdaripti ve ölüm belgesinde hastalığın neden olduğu bir zayıflama olan "kanserli kaşeksi" nedeniyle öldüğü yazılmıştı.
2013’te şairin mezarı açıldı
Şairin son yıllarında yanında çalışan Araya 2011 yılında, Neruda’ya hastanede ölümcül bir iğne yapıldığını iddia etti.
"Neruda'yı öldürdüler çünkü ülkeyi terk etmesi Pinochet'nin işine gelmiyordu. Meksika’da, Pinochet karşıtı muhalefete liderlik edecekti” diyen Araya’nın bu iddiası üzerine şairin naaşı 2013 yılında mezardan çıkarıldı ve adli tıp testlerine tabi tutuldu
Kanserden ölmedi
Toronto'daki McMaster Üniversitesi ve Kopenhag Üniversitesi'nden bilim insanlarının öncülüğünde bir uzmanlar heyeti Neruda'nın kanserden ölmediği sonucuna vardı. Fakat neden öldüğü konusunda daha fazla test yapılması istediler.
Adlı tıp uzmanları 2022’nin başlarında başka bir raporla geri döndüler. Neruda'nın dişlerinden birinde “Clostridium botulinum” bakterisinin izlerine rastlamışlardı. Botulizm türü, insanlığın bildiği en ölümcül toksinlerden biri olan “botulinum” üretir. Birçok ülkede biyolojik silah olarak kullanıldığı da bilinmektedir.
Bununla birlikte, Neruda'yı “clostridium botulinum”un öldürdüğüne dair kesin kanıt bulunmadığı, Neruda “clostridium botulinum”dan ölmüş olsa dahi, bu maddenin onu öldürmek amacıyla kasıtlı olarak kullanıldığına dair kesin bir kanıt olmadığı konusunda görüşte bulundular.
Bilim insanlarının raporu üç yıldır Şili adli makamlarının önünde bekliyordu. Bu arada savcılar, doktorlar, hemşire, diplomat ve siyasetçinin yanı sıra, Neruda'yı hayatının son günlerinde gören arkadaşlarıyla da görüştü.
Bakan Gajardo: Doğal olmayan bir ölüm
Sosyalist başkan Salvador Allende'nin yakın arkadaşı Neruda'nın ölümü üzerinden geçen 52 yıl sonra Şili Adalet Bakanı Jaime Gajardo 17 Nisan günü kamuoyunun önüne yeni bir raporla çıktı. Bakan Gajardo, adli tıp kurumunun Neruda’nın kemiklerinde “olağandışı toksik madde konsantrasyonu” tespit edildiğini açıkladı. Bakan, bu bulguların Neruda’nın resmi kayıtlardaki prostat kanseri nedeniyle öldüğü tezini çürüttüğünü ve “doğal olmayan bir ölüm” ihtimalini güçlendirdiğine dikkat çekti.
Bakan Gajardo, “Hakikat ve adalet arayışımız devam edecek” diyerek yeni adli testlerin planlandığını da belirtti. “Víctor Jara’nın elleri kırılırken, Neruda’ya da benzer bir muamele yapılmış olabilir” diyerek dönemin vahşetini hatırlattı.
Neruda’nın yeğeni: Amcam öldürüldü
La Tercera Gazetesi’nin haberine göre Neruda’nın yeğeni Josefina Reyes Salas, “Bu bulgular, amcamın devlet ajanları tarafından öldürüldüğünü doğruluyor” dedi ve soruşturmanın derinleştirilmesini talep etti.
Eski başkan da zehirlenmişti
Araştırmalar, Şili ordusunun darbe öncesi kimyasal ve biyolojik silahlar geliştirdiğini, sarin gazı ve botulinum toksini gibi maddelerin sosyalistleri ve muhalifleri ortadan kaldırmak için kullanıldığını ortaya koyuyor. Brezilya’daki Butantan Enstitüsü’nde üretilen toksinlerin diplomatik kargoyla Şili’ye taşındığına dair bulgular, cinayet iddialarını güçlendiriyor.
Aynı klinikte, 1982’de eski başkan Eduardo Frei Montalva’nın da zehirlenme şüphesiyle ölmesi, Neruda davasındaki karanlık noktaları daha da belirginleştiriyor. Her iki olayda tespit edilen toksin izlerinin benzerliği, diktatörlük döneminde siyasi muhaliflere karşı kimyasal silah kullanıldığı tezini destekliyor.
Neruda’nın son günleri
Neruda'nın eşi Matilde Urrutia ise hiçbir zaman onun öldürüldüğünü iddia etmedi. Ancak eşinin bu kadar çabuk öleceğini tahmin etmediğini ve doktorların kendisine en az altı yıl daha yaşayabileceğini söylediğini belirtti. Urrutia, Neruda'nın, darbenin siyasi olarak savunduğu her şeyi yok ettiğini gördükten sonra kırık bir kalpten öldüğüne inanıyordu.