Öcalan için Roma'ya akın vardı

Dosya Haberleri —

  • Uluslararası Komplo sürecinde Öcalan'ın  Roma'da bulunduğu yere akın ettiklerini belirten Kürdistanlı sanatçılar yaşadıklarını ve duygularını anlattı. Sanatçılar "Önder Apo özgür oluncaya kadar Kürt halkı ve dostları her zaman eylem içinde olacaktır" diyor. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesinin üzerinden 23 yıl geçti. Kürt halkı için 'Kara Gün' olarak tanımlanan 15 Şubat uluslararası komplosu dünya tarihinde de kara bir leke olarak tarihteki yerini alırken, Kürt halkı da komploya karşı topyekun direnişe geçti. O döneme şahitlik eden, Öcalan ile Roma yada farklı zaman ve mekanlarda bir araya gelme şansını yakalayan sanatçılar gazetemize konuştu. Sözü her biri bu direnişin parçası olan, komploya olan öfkelerini, Öcalan’ın Kürt halkı için önemini eserleriyle dile getiren sanatçılar anlattıklarıyla da tarihe not düşüyor.

 Hepimizi yeni sürece hazırlıyordu

Hekim Sefkan, komplo sürecinde Med Tv’de çalıştığı için gündemi yakından takip ettiklerini aslında Kürt Halk Önderi Öcalan’ın konuşmalarıyla herkesi bu sürece hazırladığını belirterek başlıyor konuşmasına. “Özellikle ‘Bu süreç Ankara’da bitmeli’ söylemini hiç unutamıyorum” diyen Hekim Sefkan, “Her ne kadar duygusal olarak çok acı çeksek de biliyorduk ki hareketimiz ve Kürtler için yeni bir süreç başlıyordu” diye belirtiyor. “Komploya karşı gelişen o öfke, görkem, sahip çıkma hiçbir ülkede ve tarihteki hiçbir önderlik için olmamıştır” diyerek, “Kürdün olduğu her yerde eylemler vardı”diye ekliyor. 

 Onu görünce elim ayağım dolandı

Kürt Halk Önderi Öcalan ile 1989 yılında Mahsum Korkmaz Akademisi’nde verdiği konserde tanışma fırsatı bulduğunu söyleyen Sefkan, şöyle devam ediyor: “O ana kadar Önderliği hiç görmemiştim. Sahneye çıktığımda Önderliğin önde oturduğunu gördüm. Elim ayağım birbirine dolandı. Çok farklı bir duyguydu. Oturduğu tarafa bakamıyordum. Bir ara güldüğünü gördüm. O zaman benim durumumu anladığını anladım. Beni alkışlayarak bana moral verdi. Ancak programı nasıl bitirdiğimi bilmiyorum. Daha sonra bizi yanına çağırdı. Sert olduğunu düşünüyordum. Ancak bunun böyle olmadığını gördüm. Güzel bir sohbette bulunduk. Bir yıl sonra yine gittik. Yine o sıcak karşılama ile karşılaştık.”

 Mezin Apo bilind Apo Serok Apo…

Önderliği birçok kez gördüğünü anlatan Sefkan: “Hayatım boyunca onun gibi disiplinli ve ciddi birini görmedim. Futbol oynadığında, derslerde, yemek yediğinde, normal sohbetlerde, onun gibi disiplinli birini görmedim. Hatta onun şakaları bile ders doluydu. Her şeyi arkadaşlarla paylaşıyordu. Yönetimde bir arkadaşı eleştirdiğinde bu arkadaşın kendisine bir daha gelmesinin mümkün olmadığını düşünüyorduk. Ancak konuşmanın sonunda öyle bir şey oluyordu ki; o arkadaşa ve oradaki diğer tüm arkadaşlara büyük moraller veriyordu. Bir gün Rojava’da Şehit Mizgin bana ‘Önderlik üzerine hiç şarkı yaptın mı?’ diye sordu. Bende Şefîq Bavê Read’ın bağlamasını elime alarak ‘Mezin Apo bilind Apo Serok Apo…’ dedim. O 1998’de yazdığım ilk şarkımdı. Daha sonra ‘Zenda Bade’ şarkısını yaptım. Komplonun ardından Önderlik için dizeler halinde şarkılar yaptın. ‘Merheba’, ‘Roja me’ ve ‘Dunya’, ‘Tarih’, ‘Hawar Dikim’, ‘Derya’, ‘Rêber Apo’, ‘Bi Dil Ez Redibînim’ gibi şarkıların sözlerini yazdım.”

 

Kürt halkı siper oldu 

Çeşitli tarihlerde farklı mekanlarda Öcalan ile görüşen Beser Şahin: “Komplodan önce 1996’da Şam’da Önder Apo fiziki olarak imha edilmek istendi. Başarısız olan bu girişimin ardından, saldırılarda başka yöntemlere geçilerek komplo devreye konuldu. Sayın Öcalan şahsında Kürt iradesinin tasfiyesi istendi. Tüm dünya, eşi benzeri olmayan bu komplo karşısında sessiz kaldı. Kürt halkı ise Önderliğine olan bağlılıklarını bedenlerini dahi ateşe vererek boşa çıkarma mücadelesi içindeydi.”

 ‘Bizim destanımızda yarım kalmaz’

O süreçte Roj TV’de çalışan Şahin: "Gelişmeleri yakından takip ediyorduk. Halkın nabzı kanal ile atıyordu. TV ekranında okunan marşlar, halkın ruhunu ve cesaretini korudu. Sanat cephesinin önderliği için yazdığı ve yorumladığı eserler halk için temel moral kaynağı oluyordu. Önderliğinin öğretisi ile aydınlanmış, bilinçlenmiş, organize olmuş ve kurumlaşan bir halk vardı artık. Bir grup sanatçıyla birlikte dünyanın dört bir yanından Roma’ya akın eden Kürtler ve dostlarıyla oraya gittik. O süreçte Başkan Apo’yu ziyaret ettik. Başkan Apo komplonun ayaklarını ve olası sonuçlarını değerlendirirken, tarihi çözümlemeler yapmıştı. Bize masanın üzerinde duran teypten Derweşê Evdî destanını dinletip bu destanın Kürtler açısından doğru anlaşılması gerektiğini söylemişti. Derweş ile Adûle’ye işaret edip ‘umut ediyorum ki; bizim özgürlük destanımız da yarım kalmaz’ diyerek sanatın ve edebiyatın toplumdaki etkisini değerlendirmişti. Dewreşê Evdî destanını kendisinin yürüttüğü özgürlük destanı ile özdeş yorumlamıştı. Kendisinin verdiği mücadelenin benzerliklerini ve bağlantılarını kurmuştu.”

 

Önderliği görme umudu derindi

Hozan Aydın: “Med Tv’de, ‘Kürt Halk Önderi Öcalan Roma’ya geldi’ diye son dakika haberi geçti. Gece 4 arkadaş ile arabayla Roma’ya doğru yola çıktık. Sınırlarda yoğun bir yığılma vardı. Kitlenin olduğu her yer adeta eylem alanıydı. Herkes bir şekilde Roma’ya ulaşmaya çalışıyor. Ulaşamayanlar sınırları işgal etti. Biz de sabaha karşı Roma’ya ulaştık. Roma meydanına baktık bir uçtan diğer uca geçmek mümkün değildi. Bu kadar kısa sürede, bu kadar insan nasıl geldi, inanılması çok güç bir olaydı. Gelenlerin geneli de önderliği görmeyi umuyordu. Bende de Önderliği görmek istiyordum, o umutla gelmiştim. Hem bir Kürt birey olarak hem de bir sanatçı olarak Başkanı görmeyi çok istiyordum. Tabi ki bu nasip olmadı. Fakat bir grup sanatçı arkadaş önderliği görmüştü. Önderliği görememem beni derinden üzmüştü.”

 Halk Önderliğine sahip çıktı

Bu bekleyiş sırasında Öcalan’ın içinde olduğu bir binaya kitlendiklerini dile getiren Aydın: “Herkesin gözü o binanın penceresindeydi. İçerden bir insan görüntüsü sürekli uzaktan gözlere takılıyordu. Herkes, ‘o Başkandır’ deyince bende, ‘evet kesinlikle, o Başkandır’ dedim. Saatlerce önderliğin balkona çıkıp halkı selamlamasını bekledik. Bu sırada birden bir sızı hissettim. Tarif edemeyeceğim bir ruh haliyle ‘Mirê Min’ parçasını söyledim. Çünkü tarihimiz hep acılar üzerine kuruludur. O an bir sanatçı olarak Önderliğin içinde bulunduğu durumu ancak böyle anlatabildim. Müthiş bir bağlılık ve sahiplenme vardı. Halk Önderliğine Avrupa’nın orta yerinde sahip çıkıyordu. Ağlayan anneler vardı, ‘Bîjî Serok Apo’ ve ‘Bi Can Bi Xwîn Em Terane Ey Serok’ sloganları hiç susmuyordu.”

 

Sanki insanlığın sonu gelmişti

15 Şubat 1999 günü, Kürdistan semalarını kara bir bulut kapladığını belirten Peywan Arjin: “Komploya karşı dünyanın dört bir yanındaki Kürt halkı ayağa kalkarak Önderliğine sahip çıktı. Önderliğin yaşamını yakından tanımak, onunla yaşamak, onun derslerine ve seminerlerine katılmak, onu dinlemek farklı bir duygudur. Ne kadar o duygudan bahs edersek bahs edelim eksik kalacaktır. İlk kez 21 Mart 1986 tarihinde PKK tarafından organize edilen ve Koma Çiya olarak adlandırılan grupla Qamişlo'nun batısında merkezi bir Newroz kutlandı. Newroz’dan sonra Şam’a gitmek zorunda kaldım. Şam’da şehit Hasan Bindal (Hamza) ve Zerdeşt İsmail’i (Rizgar) gördüm. Birkaç gün sonra heval Hamza beni önderliğin yanına götürdü. Önderliği gördüğümde kalbim sanki yerinden çıkacak gibi atıyordu. Yerimden kıpırdayamıyordum. Önderlik hemen ‘Newroz kutlaması nasıl geçti?’, ‘hareketin çalışmaları nasıl?’, ‘Halkın PKK’ye yaklaşımı nedir?’ gibi sorular sordu. Önderlik o gün uzun uzun kültür ve sanat faaliyetlerinin devrimimizdeki rolü hakkında konuştu. Önderlik kalkmadan önce bana ‘15 Ağustos kutlamaları için kendinizi hazırlayın. Arkadaşlardan kim kendini hazırlayabiliyorsa hazırlasın ve 15 Ağustos’tan birkaç hafta önce gelip Mahsum Korkmaz kampına geçin. Oradan da Libya’ya geçeceksiniz. Orada kutlama olacak’ dedi. Daha sonra birkaç ayda bir Önderlik beni çağırıyor ve görüşmeye gidiyordum. Çalışmalarımız üzerinde duruyordu. Bu görüşmeler bir süre devam etti. Aynı yıl Önder Apo’nun isteği ile Koma Berxwedan çalışmalarına ve hareketin çalışmalarına katılmak için Avrupa'ya geçtim. ‘Hoy Hoy Apê Me’ Önder Apo üzerine yazılan ilk şarkımdır. Daha sonra da ‘Bi can bi xwin em bi te re ne ey Serok. Li hemberî dijmin tu bûyî dîrok’ şarkısını yaptım. 1999 yılında da birçok sanatçı tarafından seslendirilen ‘Sayın Öcalan Birêz Ocalan’ şarkısını yaptım.”

 

Çok yönlü bir öğretmendir

Hozan Şemdin: “Kürt Halk Önderi’ni birkaç kez gördüm. Eğitimlerine, sohbetlerine ve toplantılarına katıldım. Kürt Halk Önderi çok yönlü bir öğretmendir. Bilginin ve yaşamın tüm yönlerini yüksek bir anlayış düzeyine ulaştırmıştır. İnsanlığın gelişimi için yaşamını ezilen, halklara, Kürt ve Kürdistan halkına adamıştır. Kürt Halk Önderi ulaştığı bilim ve performans düzeyini arkadaşlarından da istiyordu. Her zaman arkadaşlara ‘kendinizi geliştirin, bilgili ve çalışkan olun’ diyordu. Her zaman ekolojik bir toplumun, doğal kültürün korunmasını ve halkların renginin korunduğu bir yaşamın var edilmesi için çalışıyordu. Özellikle ‘Dewrêşê Evdi’, ‘Mem û Zin’,  ‘Siyabend û Xecê’ gibi tarihi olan ve yüzyıllardır halkın arasında söylenen destansı stranları dinliyordu. Her zaman inkar ve işgalin ortadan kaldırılmasın ve halkın özgürlüğe kavuşması için egemenlere karşı halkın direnmesi gerektiğini söylüyordu. Konuşmasından, yemeğine, yürüyüşünden duruşuna, elbise renginden temizliğine ve hatta yaşanan yerin temizliği ile düzenine kadar her şeyi estetik bilinç içerisinde birbirini tamamlayan bir tarzdaydı. Tembel insanları gördüğünde sinirleniyordu. ‘Burası halk özgürlüğüne hizmet etme yeridir. Yenilgili duruşunuzla insanların arasına nasıl gideceksiniz’ diyordu. Bu nedenle bahsettiğimiz bu kişiler eğitim ile kendilerini dönüştürmeden çalışmalara gönderilmiyordu. Köle kişiliklerden, kendine inanmayan, iradesiz kişileri gördüğünde de sinirleniyordu. ‘En büyük güç biziz halk gücüdür’ diyordu. İsraftan nefret ediyordu. ‘Bunların hepsi halkın emeğidir. İsraf etmemelisiniz’ diyordu.  İnsan hep Önder Öcalan’ın yanında olmak istiyor. Çünkü onun yanında insan kendisini güçlü hissediyordu ve yoldaşlığı yakından görüyordu.”

 Önderlik çağın filozofudur

Uluslararası komplonun yaşandığı süreçte halk Roma’ya akın etti meydana, “Kürdistan” adının verildiğini aktaran Şemdin: “Bu süreçte ben de halkın içindeydim ve 10 gün o meydanda kaldım. ‘Eva Dunya’ şarkısını ben o süreçte Roma meydanında yaptım. Hem büyük bir öfkeyle hem de büyük bir direniş ruhu ile o şarkıyı orada seslendirdim. O gün çok zorlu acılı bir gündü. Dünyanın birçok yerinde onlarca kişi bedenini ateşe verdi. İlk kez dünyada böyle görüntüler yaşanıyordu. Önder Apo insanlık ve ezilen halklar için çağın filozofudur. Önder Apo’nun düşünceleri felsefesi dünya halkları için çok önemlidir. Bu fikir ve felsefe esir alınamaz. Önder Apo’nun esareti Kürdistan halkının esaretidir. Önder Apo özgür oluncaya kadar Kürt halkı ve Kürtlerin dostları her zaman eylem içinde olacaktır.”

 

Önderliğe akın vardı

Şiyar Munzur: “İlk etapta Önderliğin Roma’ya gelişi hem heyecanlı hem de sevindirici geliyordu. Biz de Öndeliği görebilmenin heyecanını yaşayarak Roma’ya gitmiştik. Roma’da başlatılan Öndeliğe özgürlük eyleminde bulunduk. Avrupa’da yaşayan Kürtler hakikaten de Roma pratiği ile iyi bir sahiplenme örneği gösterdi. Geniş anlamda Önderliğin güvenliğini sağlaması ve onu sahiplenmesi gereken halkın, bizlerin başarısız olduğunu, Önderliği en can alıcı noktalarda yalnız bıraktığımız, edindiğimiz ağır bir tecrübe olmuştur. Önderliğin esir alınması ile o dönem Strasbourg’da AP önünde bir eylem kararı alınmıştı ve ben de birçok sanatçı arkadaş ile beraber bir hafta kadar süren bu eyleme katıldım. Orada Önderlikten haber alınıncaya kadar beklenilecekti. Özellikle bu eylem esnasında da birçok olaya tanık olduk. Fransa polisi defalarca toplanan kitlemize saldırdı, dağıtmaya çalıştı. Halk direndi. Önderlikten haber almak için başta cezaevleri olmak üzere her yerde hayatlarını da ortaya koyarak şehadete ulaşan insanların direnişi yükseliyordu. Bu direnişler sonucunda Türkiye önderliğin yaşadığına dair basında bilgiler paylaşmak zorunda kalmıştı.” 

 Öcalan’la yan yana 

1978’de Dersim’de Öndelikle görüştüğünden bahseden Munzur: “Dersim’de yapılan bir toplantı vardı bende o toplantıya katıldım. Sanıyorum toplantıya katılan yaşı en küçük kişiydim. Önderlik bu toplantıda bize Kürdistan tarihini anlattı. Toplantıda Önderlik benim ranzanın üzerinde oturduğu için bende hemen yanında oturuyordum. Diğer arkadaşlar ya karşıda ya da önderliğin etrafında ranzalarda oturuyordu. Toplantıya ara verildiğinde arkadaşlar benimle yer değiştirmek için sıraya girmişti. Ve sonuçta bir arkadaş ile yer değiştirdim. Tek tartışma gündemimiz vardı oda; Kürdistan’ın var olduğu, sömürge olduğu, bağımsızlığı ve Kürt halkının özgürleştirilmesinin birincil mücadele olduğuydu. Bu toplantı ile daha önce az-çok görüşlerimizdeki netsizlikler ortadan kalkmıştı. Bizim neyi savunduğumuz, nasıl savunacağımız artık netti. Daha önce bize, Kürtçüler UKO’cular, APO’cular vs. deniliyordu. Bizim arkadaşlar ise bize siz, ‘biz Kürdistan Devrimcileriyiz‘ deyin diyorlardı. Dergimiz veya partimiz olmadığı için sürekli bu konuların önümüze geliyordu. Benim için bu toplantıdan sonra bir gecede tüm bu gündemler silinmiş, bunların manası kalmamış ve yepyeni bir sayfa açılmıştı. Artık ne için mücadele ettiğim de neden Kürdistan dediğimiz de ve neden özgürleşme gerektiği de anlaşılmıştım. Önderlik bunu bir gecede net bir şekilde anlatmış, kafamıza yerleştirmişti.”

 

Kendi gerçeğini tarihini öğrenmelisin

Zerifa Zerin: “Önderliğin yanında kaldım. Birçok konuda sohbetimiz olmuştur. Kültür sanattan siyasete, spordan doğaya ve kadın sorununa kadar her konuda çözümlemeleri ve konuşmaları olmuştur. İlk zamanlarda çözümlemelerini çok fazla anlamıyordum. Başkan sürekli halk gerçekliğinden bahs ederdi. ‘Halk gerçekliğini bilmeyen devrim yapamaz, sanat yapamaz’ diyordu. Bunu söylerken de arada bana bakıyordu. Bir gün köye giderken bir kız çocuğunu yaşlı birine verildiğini gördüm. Bu olay beni derinden etkiledi. İki hafta kendime gelemedim. Önderlik “İşte al sana bu halkın gerçekliğinden bir örnek. Bir olayla iki hafta kendine gelemiyorsun ama ben 40 yıldır uğraşıyorum. Kolay değil. Zor ama güçlü, azimli olmak gerekir. Kendini eğiteceksin. Kendi gerçeğini tarihini öğrenmelisin. Güçlü bir kişilik ile ancak bu durumlara karşı koyabilirsin” diye uzun bir çözümleme yapmıştı. Kürt kadının ciddi ve zorlu bir özgürlük mücadelesi yürütmesi gerektiğini o gün anlamıştım ve o gün benim için bir dönüm noktası oldu.”

 

Bengi Agiri: Dilsiz kaldım 

Bengi Agiri: “Önder Öcalan’ın yakalandığı haberini aldığım zaman, sadece gözyaşlarım konuşabiliyordu. Dilsiz kalmıştım sanki konuşamıyordum. O anlarda böyle bir tablo oluşmuştu. Çok öfkelenmiştim. İntikam duygum doruğa ulaşmıştı. Önder Öcalan Roma’dayken ben Amûde’deydim. O süreçte mele Beşir’e yardım ediyordum. Önder Öcalan üzerine tarihi, felsefi bir monolog şarkı yapıyorduk. Yine şarkı tüm Kürt ve Kürdistan’da yaşayan halk üzerinden Önder Apo şahsını temsil ediyordu.” 

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.