Öcalan, üç yıldır görüştürülmüyor

  • Asrın Hukuk Bürosu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmelerinin üç yıldır hukuksuz bir şekilde engellendiğini belirterek, tüm kamuoyunu duyarlılığa davet etti.

 

Asrın Hukuk Bürosu, 23 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tecrit altında rehin tutulan Öcalan ile üç yıldır görüştürülmemesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Öcalan’ın tam üç yıldır yasaların ve evrensel hukuk ilkelerinin kendisine tanıdığı haklardan yararlandırılmadığı belirtilen açıklamada, 27 Temmuz 2011’deki avukat görüşünden, 2 Mayıs 2019’da yapılan son avukat görüşünden bu yana görüşmelerin hukuksuz bir biçimde engellendiği vurgulandı. Ne yazık ki 7 Ağustos 2019’daki son görüşmeden sonra  tek bir avukat görüşünün dahi gerçekleştirilemediği hatırlatılan açıklamada, özetle şunlar ifade edildi:

İnfaz Hakimliğinin OHAL’i bahane ederek 6 aylık sürelerle sürekli uzatılan görüşme yasakları otomatiğe bağlandı. 6 aylık yasaklar gerekçe gösterilerek Sayın Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım ile görüştürülmemekteyiz. Bu yasaklama kararlarının, ‘hukuki kılıf’ olarak Ceza İnfaz Kanunu'na eklenen ilgili maddede aranan şartların hiçbirini yerine getirmediğini de özellikle belirtmek isteriz.

Diğerleri 7 yıldır görüştürülmüyor

İmralı tecrit sisteminin nasıl bir hukuksuzluk ve keyfilik demek olduğunu en iyi gösteren örneklerden biri de Sayın Öcalan dışındaki diğer üç müvekkilimizin İmralı’ya getirildikleri Ocak 2015’ten beri her hafta yapılan başvurulara rağmen avukatlarıyla bir kez dahi görüştürülmemiş olmalarıdır. Oysa İmralı’ya getirilmeden önce tutuldukları ve İmralı Hapishanesi ile yasal olarak sözde aynı statüde olan hapishanelerde, hafta içi her gün mesai saatleri içerisinde herhangi bir süre sınırlaması olmadan avukatlarıyla görüşebilmekteydiler.

Daha ne kadar sessiz kalacaksınız?

Bir ada hapishanesinde ağır tecrit koşullarında tutulan müvekkilleriyle 11 yılda sadece 5 kez görüşebilmiş ve kendilerinden tam 17 aydır hiçbir şekilde haber alamayan avukatları olarak başta barolar, hukuk ve insan hakları örgütleri olmak üzere tüm kamuoyuna sormak isteriz; ‘Bu normal olarak kabul edilebilecek bir durum mudur? Anayasasında ‘Hukuk devleti’ olduğu yazan bir ülkede, İmralı hapishanesi gibi hiçbir sivilin adım atamadığı bir hapishane olabilir mi? Hukuk sisteminde İmralı tecrit sistemi gibi bir kara delik olağan olarak kabul edilebilir mi? Türkiye toplumu İmralı’daki bu eşi benzeri görülmemiş hukuksuzluklara daha ne kadar sessiz kalacak, gerçekleri daha ne kadar görmezden gelecek?’

Hatırlatmak isteriz ki hukuk sistemleri böyle ‘istisna’ hallerini uzun süre kaldıramaz ve bu ‘istisna’ halleri bir süre sonra tüm sisteme yayılarak sistemi işlemez bir hale getirir. Bugün Türkiye’de yaşadığımız toplumsal, siyasal ve ekonomik tablo da tam olarak bunun ifadesidir. Barışın toplumsallaşması ve kurumsallaşmış gerçek bir demokrasi ve hukuk devletine ulaşmamız için tüm kamuoyunun artık bu gerçeği görmesini ve haksızlığa, hukuksuzluğa artık yeter demesini bekliyor, herkesi İmralı’daki insanlık dışı tecride karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.”  İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.