Önce Aleviler karşı çıkmalıdır

Cihan EREN yazdı —

Türkiye’de faşizm ile demokrasi güçleri arasında kıyasa bir mücadele yaşanıyor. Gelinen aşamada yaşanan mücadeleyi savaş olarak tanımlamak da mümkündür. Bu mücadelenin ön saflarında Kürdistan özgürlük gerillasının yer aldığı tartışmasızdır. Faşizmin hiçbir insani, ahlaki ve hukuki yasa tanımadan Kürdistan özgürlük gerillasına saldırmasının da nedeni budur. Bu saldırılarda son olarak PKK Merkez Komite üyesi Kasım Engin yoldaş şehit düştü. Anısı mücadelenin büyütülerek faşizmin tümüyle yenilgiye uğratılması tarzında olacağı kesindir.

AKP-MHP ittifakı, Türk egemenlerinin tarih boyunca edindiği tüm barbarlığı, saldırganlığı, kanun tanımazlığı temsil etmekle önceki faşist iktidar ve guruplardan ayrışmaktadır. AKP-MHP faşizmi ancak Türk egemenlerinin karakteri ile izah edilebilecek politik uygulamaları esas almaktadır. Bu faşistlerin saldırganlığı artıkça karşısında yer alan anti faşist bloğun direnişi ve mücadelesi de güçlenmekte ve yaygınlık kazanmaktadır.

AKP-MHP faşizminin kendi dışındaki dinci milliyetçi ve laik milliyetçi kesimlere saldırması yeni bir duruma işarettir; Faşizmin içine düştüğü çıkmazın derinleşerek sürdüğünün en çarpıcı kanıtıdır. Bu durum aynı zamanda faşistlerin halklara, demokrasi güçlerine ve direnen kadın ve gençliğe karşı artık yapabileceği bir şeyinin kalmadığı anlamına da gelmektedir. Daha açık bir ifade ile bundan demokrasi güçlerini teslim alamadığı, dağıtıp etkisizleştiremediği anlaşılmalıdır. Bir süredir CHP cenahına ve diğer sistem partilerine dönük saldırılarını artırmış olması bunu göstermektedir.

Kürdistan demokratik siyaseti ve başını kadınların çektiği Türkiye demokrasi güçlerinin faşizme karşı mücadelesi ırkçı faşistlerin tüm saldırılarına rağmen sürüyor. Bu kapsamda değerlendirilmesi gereken biri CHP’li ikisi HDP’li vekilin, vekilliklerinin düşürülmesine karşı gelişen tepkiler, HDP’nin başlatacağı demokrasi yürüyüşü bu kritik mücadele sürecinde tarihi rol oynayabilir. Tam da bu noktada önemli olanın faşizmi yenilgiye uğratacak ve tarihin çöp sepetine atacak demokrasi mücadelesinin yol ve yöntemini iyi anlamak ve sistem içi partilerin oyunlarına gelmemektir. Bu oyunun da CHP içindeki milliyetçi ulusalcı bir kesim tarafından oynandığını bilmek gerekiyor.

Türkiye’de verilmekte olan demokrasi savaşında şimdiye kadar istenen başarı tam elde edilememişse bunda demokrasi güçlerinin yeterince örgütlü hareket edememesi ve ırkçı faşist bloğun saldırıları bir neden iken bir diğer neden ise CHP’nin tüm kritik dönemlerde faşizme koltuk değneği olması, faşist uygulamalara ya doğrudan destek vermesi ya da meşrulaştırması, duyarlı toplumsal kesimleri pasifize etmesidir. AKP-MHP faşizmine karşı CHP tabanında da büyük bir tepki vardır. Başını Kılıçdaroğlu’nun çektiği CHP içindeki milliyetçi ulusalcı kanat, başta kendi tabanı olmak üzere CHP’ye bakarak tutum almaya çalışan sivil toplum örgütlerini yönlendirip mücadelesiz bırakmak için elinden geleni yapmaktadır. Bu CHP’li kanatın faşist iktidarın elinde de olsa devleti savunması, yaşanan faşizmin ülkede yol açtığı sorunları göremezden gelmesine, AKP-MHP politikalarına dayanak olmasına yol açmaktadır. Bunlar devletin demokrasiye açık ve duyarlı hale getirilmesi için olması gereken değişimi kendi anlayışlarının sonu olarak görmekteler. Bu nedenle AKP-MHP ittifakına karşı anayasa sınırları dahilinde bile muhalefet edememekteler. Bu tespitlerden hareketle son saldırılara karşı Kılıçadaroğlu’nun ‘bizi sokaklara çekmeye çalışıyorlar, oyuna gelmeyeceğiz’ açıklamasını doğru okumak gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Bu kafanın içindeki anti demokratikliği, bölücülüğü, faşizme destek olan politik aklı görmek gerekiyor.

Belirtmeye çalıştığımız CHP gerçekliğini herkesten önce ve herkesten daha çok Alevilerin ve Alevi örgütlerinin görmesi gerektiğine inanıyorum. Aleviler, AKP’nin saf temiz yoksul Müslümanlara, MHP’nin yurtseverliği milliyetçilik sandıkları için kandırılan Türk ve Türkmenlere yaptığının aynısını CHP’deki ulusalcı milliyetçilerin laiklik adı altında kendilerine yapmasına izin vermemelidir.

Kürt inkarcısı olduğu için HDP’den vebadan kaçar gibi kaçan CHP’deki malum kanat, bu politikasını bile dürüstçe dilendirmeyerek oyun oynamaya çalışıyor. AKP-MHP’nin Türklük adına dünyanın en çirkin ve rezil işlerini yapmasını dinci ve milliyetçiliği sevdikleri için teşhir etmiyorlar. Türk devletinin işgalci emelleri için kandırıp ülkelerinden çıkardığı milyonlarca fukara Suriyelilere verildiği iddia edilen paraları gören, her fırsata dilendiren ama Suriyeli çetelerden oluşturulmuş cihadist çetelere her ay verilen yüzbinlerce dolar görmezden gelen de bu CHP’dir. Bu cümlelerle CHP’yi parti olarak toplumcu demokrasi mücadelesinin olmazsa olmaz bileşeni olarak gördüğümüz, CHP’den bir beklenti içinde olduğumuz için belirtmiyoruz. CHP tabanındaki kahir ekseriyetin demokrasi istemine, aydın ve müreffeh bir gelecek arzularına olan saygımızın gereği olarak belirtiyoruz. En önemlisi de başından beri CHP’nin oy deposu olarak gördüğü Alevilerin son bir iki yıldır yaşadığı pasifliğin CHP politikalarından kaynaklanan yanlarını görmesi, bu pasifliğin sürmesi halinde yol açacağı büyük tehlikeleri bir kez daha hatırlatmak için belirtiyoruz.

CHP içinde AKP-MHP faşizmine bin bir yol ve yöntemle arka çıkan bir kesim var. Alevileri aldatmaya çalışan bir akıl ve dil var. HDP’ye karşı ise AKP-MHP faşizmini gösterip kendine katmaya çalışan bir kurnazlık var. HDP Eşbaşkanlarının da içinde olduğu ondan fazla vekilini tutuklamaya götüren sürecin önünü açan, daha sonra Selahattin Demirtaş’ın tutulduğu cezaevini yol tutan bir komploculuk var. İşte Alevilerin Kürdistan özgürlük mücadelesinin gücüne, legal siyasetinin bilgi ve tecrübesine rağmen bu oyunları oynamaya çalışan CHP içindeki milliyetçi ulusalcıların kendilerine ne tür oyun ve komplolarla geldiğini görmesi, anlaması ve buna karşı tavır alarak HDP çizgisinde demokrasi mücadelesine daha örgütlü, kitlesel katılması gerekir. Çünkü böyle bir katılımın güç vereceği demokrasi mücadelesinin sonuçlarından en çok fayda görenler kendileri olacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.