Önder Apo'nun elini güçlendirmek şarttır
- PKK’nin kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerillalara seslenen Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, şunları söyledi:
- Hareket olarak Bahçeli’nin çağrısına anlam biçtik; onun için de Önder Apo’nun yürüteceği bir sürecin arkasında olduğumuzun açıklamasını yaptık fakat olumluya yorumlanabilecek hiçbir adım atılmadı.
- Gerillanın silah bırakmasını her zaman bir şart olarak öne sürüyorlar. Oysa ki esas konu, gerillanın varlığı ve elinde silah bulunması olmamalı. Gerçekten çözümde samimilerse öncelik eşitlik, adalet ve özgürlük eksenine verilmelidir.
- Kürt sorunu, Türkiye’nin en temel ve ciddi sorunudur. Yasal ve anayasal açıdan köklü değişim ve düzeltmeler yapılmadan çözülecek bir sorun değildir. Ciddi ve inandırıcı adımlar atılmadan inanmak mümkün değildir.
- Önder Apo, çok tarihi ve anlamlı bir duruşla halklarımız adına çok önemli bir mücadele yürütüyor, ağır bir yükü göğüslemiş bulunuyor, bu büyük bir sorumluluktur. Başarı için herkesin Önder Apo’nun elini güçlendirmesi şarttır.
Kürt Halk Önderi'nin tarihi bir sorumlulukla özgürlük ve demokrasi yolunda gelişmelerin önünü açma istediğini doğru anlamak ve buna uygun sorumlulukları yerine getirmek gerektiğini belirten Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, "Orada Önder Apo ile kimi diyalog ve tartışmalar vardır fakat görüşmeden sonra bilindiği gibi önce aile için üç aylık görüşme yasağı getirildi; sonrasında ise avukatlarıyla 6 aylık görüşme yasağı geldi. Yine belediyelere dönük kayyum saldırıları geliştirildi. Tüm bunların baskı kurma amaçlı olduğu açıktır. Bu yöntemle sonuç alınamaz" dedi. Karayılan, kimi iddiaların aksine şunların da altını çizdi: "Şimdiye kadar Önder Apo’nun, Ömer Öcalan ile yaptığı görüşme ardından kamuoyuyla paylaşılan o iki cümlelik mesajı dışında Hareketimize hiçbir Önderlik mesajı ulaşmadığı gibi, Türk devletinden de ulaşan herhangi bir mesaj yoktur.”
Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan PKK’nin 46. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Kürdistan Özgürlük Gerillası’na seslendi. Karayılan, gündemdeki tartışmaları da değerlendirdi. Karayılan'ın seslenişindeki o kısımlar özetle şöyle:
Esas mevziler korundu
Türk devleti, Rojava’ya, Başûr’a, hatta Rojhilat güçlerine saldırdı, tüm Bakur eyaletlerinde yüzlerce kere kapsamlı operasyonlar yürüttü; bu 9 yıldır Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne karşı her türlü yöntemi kullandı ama tüm bunlara karşı gösterilen direniş istediği sonucu almasının önüne geçti. Doğru; belki bazı yerleri işgal ettiler ama Hareketimiz esas mevzilerini korudu.
Rejim zorlanma yaşıyor
Başaramadığı ve sonuç alamadığı için iç çelişkileri derinleşti. Mevcut rejim, Türkiye’nin tüm gelirlerini savaşa harcadı. Bu durum, kendisiyle birlikte derin bir toplumsal, siyasi ve ekonomik krizi getirdi. Bunun için AKP-MHP rejimi bir zorlanmayı yaşıyor.
İktidar daha da sıkıştı
Diğer yandan merkezinde Ortadoğu bölgesinin olduğu 3. Dünya Savaşı gittikçe tırmanıyor. Bu savaşın sonucunda bölgede yeni bir dizayn gündeme gelecek. Kürdistan Özgürlük Hareketi, bu türden imkanları değerlendirebilecek, farklı seçenekleri ve büyük hamleleri hayata geçirebilecek koşullara sahiptir. İşte bu gerçek, iktidarı çok daha sıkıştırdı ve büyük bir paniğe kapılmalarına neden oldu. Bunun için şimdi bu türden vuku bulabilecek gelişmelerin önünü almak için çaba içerisine girdiler.
Devlet Bahçeli'nin çağrısı
Devlet Bahçeli eliyle yapılan çağrılar da bu yöntemlerden birisidir. Önderliğimize çağrıda bulunması, Türkiye sisteminin yaşadığı sıkışmadan kaynağını alıyor. Bu doğru görülmeli ve doğru okunmalı. Türk devleti, o kadar daralma yaşamasaydı Bahçeli eliyle böyle bir çağrıyı gündeme koymazdı. Bahçeli’nin çıkışı karşısında Hareketimizin yönetimi ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin bütün bileşenleri, mücadele yürüten kurumları, çözümün birinci muhatabının Önder Apo olduğunu vurgulayıp “Önder Apo’nun geliştireceği sürecin arkasındayız” dedi. Türk devleti aradan geçen zamanda hiçbir adım atmadı. Yalnızca 2-3 sefer Bahçeli’nin yaptığı çağrının arkasında durduğunu beyan etmesi oldu. Başka da bir şey yapmadılar.
İki cümle dışında mesaj yok
Açıkça belirtelim; şimdiye kadar Önder Apo’nun, Ömer Öcalan ile yaptığı görüşme ardından kamuoyuyla paylaşılan o iki cümlelik mesajı dışında Hareketimize hiçbir Önderlik mesajı ulaşmadığı gibi, Türk devletinden de ulaşan herhangi bir mesaj yoktur.
Çağrıya anlam biçtik
Hareket olarak Bahçeli’nin çağrısına anlam biçtik; onun için de Önder Apo’nun yürüteceği bir sürecin arkasında olduğumuzun açıklamasını yaptık fakat Devlet Bahçeli’nin söylemleri ardından olumluya yorumlanabilecek hiçbir adım atılmadığı gibi bir de bu konuda yalan haberler yayılmaya çalışılmaktadır. Herkes bilmeli; Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin askeri kurumları, yurt dışındaki kurumları, yurt içindeki kurumları, yasal kurumları, kısacası Kürdistan’ın özgürlüğü temelinde hareket eden herkes, bugün Önder Apo’yu kendisi açısından iradi bir temsilci olarak görüyor. Şimdi rejimin bütün çabaları Kürdistan Özgürlük Mücadelesi içerisinde çelişki yaratma, tereddüt yaratma, parçalanma geliştirme üzerinedir. Bu türden çabalar boşunadır. Böylesi çabalar hiçbir sonuca götürmez. Kimse öyle bir çelişki çıkaramaz. Bunu herkesin bilmesi gerekiyor.
Söylemde kardeşlik, pratikte saldırı
Türk devleti, Bahçeli’nin kullandığı tarzdaki sözleri özel savaş taktikleri olarak değerlendiriyor. Mesela bir yandan öyle çağrıda bulundular ve sanki Kürtlerle bir çözüm geliştirmek istiyorlarmış gibi yansıttılar. Tarihsel kardeşlikten bahsettiler. Diğer yandan hiçbir pratik adım atmadıkları gibi bir de saldırdılar. Mesela kayyum siyasetini geliştirdiler. Belediyelere kayyum atamak, Kürt halkının iradesine karşı bir saldırıdır. Yine gerilla gücüne karşı saldırılar devam etmektedir. İşte her gün Tayyip Erdoğan, Rojava’yı tehdit ediyor; kendilerini Rojava’ya dönük bir saldırı için hazırlıyorlar. Peki bunların gerçekten çözüm geliştirmek istediklerine nasıl inanacağız? Açık ki ortada böyle bir şey yoktur.
Kürt sorunu, ciddi bir sorundur
Kürt sorunu, Türkiye’nin en temel ve ciddi sorunudur. Öyle bazı çağrılarla; yasal ve anayasal açıdan köklü değişim ve düzeltmeler yapılmadan çözülecek bir sorun değildir. Ciddi, inandırıcı adımlar atılmadan inanmak ve ona göre adımlar atmak mümkün değildir. Ortada böyle bir şey olmadığına göre çözüm diye bir şey de yoktur. Tersine hedefi gevşetme ve imha ile yok etme saldırıları vardır.
Buradan dönüş yok
Ne var ki amaçları ne olursa olsun Önder Apo’nun özgürlüğünü, Devlet Bahçeli’nin gündeme getirmesi önemli bir konudur. Bu, aynı zamanda bir kabuldür. Bugün Türkiye basınında Önder Apo’nun özgürlüğü tartışılmaktadır. Önceden sadece Kürt basını tartışıyordu; bugün tüm Türkiye ve dünya tartışıyor. Artık bundan geri adım atılamaz. Buradan dönüş yok. Artık Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün zamanı gelmiştir. Kuşkusuz Önder Apo’nun özgürlüğünün gündeme girmesi önemli bir kazanımdır.
Ömer Öcalan'ın ziyareti
Bu dönemde halkımız ve hepimiz açısından sevindirici olan şey ise milletvekili Ömer Öcalan’ın Önder Apo ile görüşmesiydi. Önder Apo ağırlaştırılmış tecrit işkencesi altındadır. Hatta sağlığına dönük söylentiler vardı ve çeşitli kuşkular oluşmuştu. Onun için Ömer Öcalan’ın Önder Apo’nun yanına gitmesi iyi bir şey oldu. Tabii ki bu görüşmenin olması tecridin bittiği anlamına gelmiyor. Tecrit devam etmektedir ve zaten Önder Apo da basına yansıyan mesajında tecridin devam ettiğini belirtiyor.
Ağır bir yükü göğüslemiş
Önderlik, ilgili mesajda aynı zamanda, imkan yaratılması halinde çözümün gelişmesi için gerekli olan pratik ve ideolojik gücünün olduğunu belirtiyor. Bir kez daha görüyoruz ki; Önder Apo, çok tarihi ve anlamlı bir duruşla halklarımız adına çok önemli bir mücadele yürütüyor, ağır bir yükü göğüslemiş bulunuyor, bu büyük bir sorumluluktur. Başarı için herkesin Önder Apo’nun elini güçlendirmesi şarttır.
Baskı yapmanın sonuçları vahim olur
Orada Önder Apo ile kimi diyalog ve tartışmalar vardır fakat görüşmeden sonra bilindiği gibi önce aile için üç aylık görüşme yasağı getirildi; sonrasında ise avukatlarıyla 6 aylık görüşme yasağı geldi. Yine belediyelere dönük kayyum saldırıları geliştirildi. Tüm bunların, baskı kurma amaçlı olduğu açıktır. Bu yöntemle sonuç alınamaz. Her şeyden önce devlet, bu baskı ve şiddetle sonuç alma yönteminden vazgeçmelidir. Bu tarz bir yaklaşım, ne ahlakidir ne de hukukidir; güveni tümden zedeleyen, gayri insani bir davranış biçimidir. Önderliğimize baskı yapma taktiğine son verilmelidir. Bilinmeli ki, son verilmezse bunun sonuçları vahim olur.
Gereğini yerine getirmeliyiz
Önder Apo tarihi bir sorumlulukla Türkiye ve bölge halklarına hizmet etmek, özgürlük ve demokrasi yolunda gelişmelerin önünü açmak istiyor, ağır bir yük kaldırıyor. Bunu doğru anlamamız ve buna karşı bizlerin de sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmemiz gerekiyor. Bu da daha yetkin ve daha etkili, sonuç alıcı bir mücadeleyle olabilir. Bu süreçten anlamamız gereken sonuç budur. BEHDÎNAN
* * *
Soykırım siyaseti oldukça gerilla ve silahı olacaktır
Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Türk devletinin derdinin gerilla olduğunu; silah bırakmasını istediğini belirterek, gerillanın, soykırım siyasetine karşı yola çıktığını hatırlattı. Kürdistan’da soykırım ve katliam siyaseti olduğu müddetçe gerillanın ve silahın olacağını vurgulayan Karayılan, şunları söyledi: "Kürt halkının kimlik hakları tanınmadığı sürece, Kürt halkının halk olmaktan kaynaklı doğal hakları verilmediği sürece, gerillanın da devreden çıkması mümkün değildir. Gerilla, Kürt halkının iradeleşme gücüdür. Özgürlük mücadelesinin stratejik gücüdür. Gerilla, Kürdistan’ın tüm parçalarında halkımıza dönük gelişen tüm saldırılar karşısında halkımızın yegane garantisidir. Kuşkusuz Önderliğimiz ve yine Hareket olarak bizler çözümü geliştirmek istiyoruz ama öncelikle bu soykırım siyasetinin ortadan kalkması gerekir. Soykırımın ve katliamların durması gerekir. Kürt halkının hakları, gerçekten de kendilerinin de belirttiği gibi halkların kardeşliği temelinde teslim edilmelidir. Eşitlik olmalıdır. Böyle olursa çözüm de gelişir.
Esas konu gerilla olmamalı
Tüm mesajlardaki esas püf noktası, gerilla ve silah konusudur, çünkü 15 Ağustos 1984’ten bu yana geçen 41 yıl boyunca gerillayı tasfiye edebilmek için her türlü yöntemi denediler ama başaramadılar. Halen de gerillanın varlığını kendileri açısından tehlike olarak görüp yeni atılımlar yapacağını düşünüyorlar. Onun için gerillanın silah bırakmasını her zaman bir şart olarak öne sürüyorlar. Oysa ki esas konu gerillanın varlığı ve elinde silah bulunması olmamalıdır. Onurlu bir barış ve adil bir çözümün gelişmesi halinde gerillanın elindeki silah, dostları açısından hiçbir tehlike arz etmeyeceği gibi, son tahlilde önemli olan elde silahın bulunması değil, namlusunun nereye dönük olduğudur. Bu nedenle, eğer gerçekten çözümde samimi yaklaşılırsa o zaman öncelik eşitlik, adalet ve özgürlük eksenine verilmelidir.
Gerilla, ulusun garantör gücüdür
Kürdistan Özgürlük Gerillası, her dört parçada tüm Kürdistan ulusunun garantör gücüdür. Yenilmez bir güç olarak önemli bir siyasi rol oynamaktadır. Gerilla, yalnızca silahlı bir güç değildir. Ortadoğu’da gericiliğin faşizmin ve ırkçı zihniyet yapılarının kazanmaması için Kürt halkının, Arap halkının ve bölgenin diğer halklarının adına büyük bir özgürlük ve demokrasi direnişini yürütüyor. Gerillanın ideolojik, siyasi ve tarihi bir misyonu vardır. Onun için halklarımız üzerindeki bu tehlikeler devam ettiği müddetçe, gerilla da sürekli bir biçimde var olacaktır. Bu konuda yanlış düşünenler, gerçekleri görmelidir. Kürdistan Özgürlük Gerillası hakikat savaşçısıdır; soykırıma ve faşizme karşı özgürlükçü demokratik güçleri temsil etmektedir. Gerillanın böyle bir rolü ve misyonu vardır.