Özgür Gündem onlardan yadigar

Kültür/Sanat Haberleri —

Gurbetelli Ersöz ve Eren Keskin

Gurbetelli Ersöz ve Eren Keskin

  • 1993 Nisan ayında gazetenin künyesine yeni bir isim eklenmişti. Genel Yayın Yönetmeni Gurbetelli Ersöz. Ersöz göreve gelmeden önce gözaltına alınıp ağır işkencelere maruz kalmış ve iki yıl cezaevi yattıktan sonra serbest bırakılmıştı.
  • “Son derece dik duruşlu ve kararlı bir kadındı. Aslında bir kimya mühendisiydi ama esas yapmak istediği işin gazetecilik olduğuna karar vermişti. Onun onurlu ve gururlu duruşuna her zaman hayran olmuşumdur.”

BİRCAN DEĞİRMENCİ

 

Beyoğlu’nun 1896 yılında açılan, dönemin en ihtişamlı yapılarından biri olan ve kurulduğu yıldan bu yana Ernest Hemingway, Agatha Christe gibi pek çok yazara ilham kaynağı olan tarihi Para Palas Otel bir açılış kokteyli için davetlilerini ağırlıyor. Yazarlar, parlamenterler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve SHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen de davetliler arasında. Davetin sebebi Özgür Gündem Gazetesi’nin yayın hayatına başlamasının duyurulmasıdır.  Gazetenin İmtiyaz Sahibi Yaşar Kaya başarı dileklerinde bulunan Sözen’e “Başarmaktan başka şansımız yok Sayın Başkan” diyordu.

1990’lı yıllarda özellikle Kürt illerinde yaşanan hak ihlalleri, faili meçhul cinayetler, köylerin boşaltılıp yakılması Türkiye’deki ana akım medya kuruluşları tarafından görmezden geliniyordu. Bu sebeple basının çoğunluğu tarafından bu ‘haber değeri taşımayan’ olayların duyurulması için Kürtler kendi günlük gazetelerini kurmaya karar vermişti. 1990’da haftalık olarak çıkan Halk Gerçeği ve Yeni Ülke’nin ardından 30 Mayıs 1992’de “Gerçekler karanlıkta kalmayacak” sloganıyla, “Gözün aydın Babıali sonunda bizden kurtuldun işte. Bundan böyle baba sözü dinlemeyen başı dik gazetecilerin de sesi çıkacak” diyerek Özgür Gündem Gazetesi yayın hayatına başladı. 

Kuruluş çalışmalarında Ahmet Kahraman’ın da yer aldığı gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğini önce Ragıp Duran ardından Haluk Gerger üstlendi. Gazetenin Yayın Kurulu da Haluk Gerger, Hasan Bildirici, A. Başar Kafaoğlu, Taner Kutlay, Yavuz Şimşek, Abdullah Amaç ve Veli Özdemir’den oluşurken haber müdürü Semra Somersan’dı. Musa Anter, Ertuğrul Kürkçü, Fikret Başkaya, Server Tanilli, Mehmed Uzun, Faik Bulut, Nihat Behram, Hüseyin Ergün, İsmail Beşikçi, Veli Yılmaz, Sezai Sarıoğlu, Suat Bozkuş, Mihri Belli, Temel Demirer gazetenin yazarları arasındaydı. Tuğrul Eryılmaz ve Ayşenur Arslan arka sayfayı hazırlarken, İskender Savaşır ve Can Kozanoğlu da zaman zaman destek verecekti. İnsan hakları savunuculuğunun ateşten gömlek olduğu o dönemde bu yolda yürüyüşüne devam eden Eren Keskin aynı zamanda gazetenin de avukatlığını yapacaktı. 

Her şey yasaktı

Keskin o dönemi şöyle anlatıyor: “12 Eylül’ün izlerinin devam ettiği baskıcı bir dönemi yaşıyorduk. M. Ali Birand’ın Hürriyet’teki yazısında Kürt sözcüğü geçmişti. Bu o kadar önemliydi ki Kürt kavramının kullanılması bile büyük bir şeydi. O derece yasaktı her şey. Bir taraftan PKK silahlı mücadele başlatmıştı, diğer taraftan Kürt halkı üzerinde baskılar yoğunlaşmıştı. Tanık olduğumuz, yaşadığımız hiçbir şey basında yer bulmuyordu. Kürdistan’a giderken gördüğümüz baskılar, sonrasında yayınladığımız raporların basın için hiçbir değeri yoktu. Böylesine büyük ağır hak ihlalleri yaşanırken bunları hiç kimsenin duymak istemiyor olması hepimizi çok derinden üzüyor ve etkiliyordu. 

 

 

Artık Kürtlerin bir gazetesi var

Böyle bir dönemde Kürdistan’da yaşanan hak ihlallerini topluma duyurmak üzere bir artık Kürtlerin bir gazetesi oluyordu, bu hepimiz için heyecan vericiydi. Sadece Kürtler değil Türkiye’deki taraflı ve yalan haberciliği boşa çıkartmak isteyen muhalif gazetecilerin de desteğiyle, her sayısı bir delil niteliğinde olan Özgür Gündem basına yeni bir soluk kazandıracaktı. Özgür gündem yayın hayatına başladığında hepimiz çok mutlu olmuştuk.”

İlk kadın genel yayın yönetmeni

1993 Nisan ayında gazetenin künyesine yeni bir isim eklenmişti. Genel Yayın Yönetmeni Gurbetelli Ersöz. Türkiye basın tarihindeki ilk kadın genel yayın yönetmeni olan Ersöz, 1965 yılında Elazığ’ın Palu ilçesindeki bir dağ köyü olan Ziver’de dünyaya gelir. İlkokulu birincillikle bitirir, ortaokul için gidilen Adana'da ilk yıl çok sıkıntılı geçer. Konuşurken araya serpiştirdiği Kürtçe kelimeler arkadaşları tarafından alay konusu olunca sürekli okumaya devam eder. Yoruldukça radyo dinler ve sonunda iyi Türkçe okumayı ve konuşmayı öğrenir. 

Lise yıllarında "Hukuk" ya da "Uluslararası İlişkiler" okumayı ister, "Kimya"yı kazanınca çok sevinir. Yüksek lisansını "Çevre ve Enerji" konusunda tamamlayan Gurbetelli, araştırma görevlisi olarak çalıştığı Çukurova Üniversitesi'nden bu duygularla ayrılır, birkaç ay sonra da PKK üyeliği iddiasıyla gözaltına alınır, ağır işkenceler görür, tutuklanıyor ve iki yıl cezaevinde kalır. 

 

 

Çok kararlı bir kadındı

Keskin, “Gurbetelli ile tanışmamız gazete aracılığıyla olmuştu” diyerek devam ediyor: “Gurbetelli Ersöz’ün genel yayın yönetmeni olması hepimizi çok onurlandırmıştı. Çünkü belki de bu coğrafyada ilk kez bir kadın gazetenin genel yayın yönetmeni olmuştu. Sanırım Gurbetelli’yle tanışan herkes ilk bakışta ondan etkilenirdi. Keskin ve belirgin hatlarıyla akılda kalan, değişik bir yüz yapısına sahipti.  Son derece dik duruşlu ve kararlı bir kadındı. Aslında bir kimya mühendisiydi ama esas yapmak istediği işin gazetecilik olduğuna karar vermişti. Ben o tarihlerde gazetenin avukatlarından biriydim. O kadar zor günlerdi ki hepimiz birbirimizle dayanışarak yaşamaya ve hak ihlallerini duyurmaya çalışıyorduk. Gurbetelli’yle defalarca sohbet etme imkanım oldu. Onun onurlu ve gururlu duruşuna her zaman hayran olmuşumdur.”

Gurbetelli Ersöz, Genel Yayın Yönetmeni olmasından 7 ay sonra 10 Aralık İnsan hakları Gününde gazeteye yapılan bir polis operasyonuyla arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alınır. 13 günlük gözaltı süresince işkenceye maruz kalır, koridorlarda, merdivenlerde saçlarından sürüklenir. Tekrar tutuklanır ve Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderilir. Gözaltındayken de cezaevindeyken de aklı hep gazetededir. 

Keskin, “Gurbetelli’yi cezaevinde ziyarete gittiğimde de orada da son derece kararlı, cezaevi koşullarına uyum sağlamış, inançlı bir kadın olarak orada da mücadelesine devam etti” diyor. 

 

 

Cezaevinden gazeteye 

Gurbetelli, Haziran 1994’teki ilk duruşmada tahliye edilir, tahliyesinin ardından gazetecilik faaliyetlerini bir müddet daha sürdürür. Bu süreçte Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Türkiye Temsilcisi Nadire Mater, Gurbetelli ile bir röportaj yapar. Gurbetelli bu röportajda, özellikle 90’larda Kürt illerinde yaşanan gazeteci cinayetleri, davalar ve baskılara değinerek, güne ilk önce arkadaşlarının bu haberleriyle başladıklarını anlatır: “Günlük gazeteleri okumadan önce, muhabirlerin ölüm, gözaltı ya da kaybolma, el konan, dağıtılmayan gazete haberleri geliyor. Bu yüzden gün avukatlarla toplantılar, telefonlarla bürolardaki gelişmeleri öğrenmek, basın açıklamaları yapmakla başlıyor; açılan ve süren davalar ve ifade vermeler… Yani, haber toplantılarına katılmak bile imkansızlaşıyor zaman zaman.”

Özgür Gündem’in aykırı bir gazete olduğunu ve sorunlara farklı bakmaya çalıştıklarını belirten Gurbetelli, karanlığa meydan okuyan gazetesini şöyle tarifler: “Özgür Gündem aykırı bir gazete, biz sorunlara farklı bakmaya çalıştık, bu cesaret istiyor. Mükemmel demiyorum, ama farklılığı kaba da olsa yakaladık, Kürt gazetesi olarak nitelendirildik. Kürt sorunu yok dendi, biz, ‘bu bir gerçeklik’ dedik, şimdi basın da ‘Kürt sorunu var’ diyor.”

Gurbetelli, ülkenin ilk kadın genel yayın yönetmeni olmasını ise Kürt kadın mücadelesinin bir zaferi olarak nitelendirir: “Tabii ki, bir Kürt kadının genel yayın yönetmeni olması çok önemli, son yıllarda Kürt kadını erkekten çok daha fazla mesafe katetti. Benim bugün geldiğim yer de, kendi özel gayretimin yanı sıra bununla bağlantılı.”

Orhan’dan sonra…

Gurbetelli’nin doktor olan kardeşi Orhan Ersöz’le bağı çok güçlüdür. Kardeşiyle ilişkisini Eren Keskin şöyle anlatıyor0 “Benim onunla ilgili olarak aklımda kalan en önemli şey doktor olmak üzere tıp fakültesinde okuyan kardeşi Orhan’a büyük sevgisi ve bağlılığıydı. Orhan’ın kırsala katılacağını öğrenmiş ve bunu benimle paylaşmıştı. ‘Ben aslında onun doktor olarak bu halka hizmet etmesini istiyorum. Sen de Orhan’la konuşur musun’ demişti. Birgün hep birlikte yemeğe gittik ama Orhan kendi yolunu seçmişti ve maalesef daha yoldayken yaşamını yitirdi. Sanırım Gurbetelli de ondan sonra hayatının kalan çizgisine karar verdi.”

 

 

Yönünü dağlara çevirdi

Orhan’ı kaybetmesinin ardından gazeteciliğin de yüzüne kapanmak üzere olduğunun farkındadır. Yasalar genel yayın yönetmenliği yapmasını engelleyecektir. Bir süre gazetenin mutfağında çalışmaya devam ettikten sonra şehirlere veda edip yönünü dağlara çevirir. Gurbetelli 8 Ekim 1997’de Güney Kürdistan’da girdiği bir çatışmada hayatını kaybeder.

Keskin, “Gurbetelli çok kibar ama aynı zamanda gururlu duruşu olan bir kadındı. Onun kaybı çok şey eksiltmişti bizden. Benim hayatımda unutamadığım insanlardan biridir” diyor. 

Yüreğimi Dağlara Nakşettim

Gurbetelli’nin günlükleri yaşamını yitirmesinin ardından ‘Yüreğimi Dağlara Nakşettim’ adıyla kitaplaştırılır. Ferda Çetin, kitabın önsözünde tam da Gurbetelli’nin kendi yoluna akışına işaret eder: “Bir kadının özlemleri nelerdir? Ne yapmak ister? Nasıl yaşar? Nasıl özgürleşir? Gurbetelli Ersöz bu soruların yanıtıdır.’’

Özgür bir basın geleneği yaratma yolunda bilhassa kadınlar için öncü olan Gurbetelli’nin ardılları şimdi gerçekler karanlık kalmasın diye baskılara rağmen koruyor onun emaneti kalemi. Ve Gurbetelli’nin günlüğüne düştüğü son satırlar kararlılığın ifadesi, arkasına bıraktığı “hoşçakal” olur: “Özgür yaşam ortamını yaratmada benim de kanım, canım olmalı.”

Gazeteye baskılar aratarak devam etti

Yayın hayatı üzerinden çok geçmeden 8 Haziran 1992’de Gazeteci Hafız Akdemir’in Amed’de silahlı saldırı sonucu hayatını kaybettiği haberi gelir ve bu ölüm haberlerinin arkası kesilmez. Yahya Orhan, Hüseyin Deniz, Musa Anter, Cengiz Altun, Ferhat Tepe, Nazım Babaoğlu öldürülür. Hepsi sokak ortasında ve kurşunlanarak ve hepsi faili meçhul kalan cinayetler olur. Gazetenin Olağanüstü Hal Bölgesi’ne girmesi yasaklanır. Yazar, muhabir ve dağıtımcıların da aralarında olduğu 27 çalışanı öldürülür.

Gelenek sürüyor 

Keskin, “Hepsinin öldürülmelerine tanıklık ettik. Birçoğunu tanıdık. Burhan Karadeniz burada belinden vuruldu, ömür boyu felç kaldı. Onun yurt dışına gönderilişinde ben vardım. 2004’te yaşadıklarına katlanamayarak yaşamına son verdi. O kadar çok tanıdığım, sevdiğim ve kaybettiğimiz insan var ki bence Özgür Gündem onların anısı demek” diyor. 

Gazetenin 683 günlük yayın hayatında toplam 335 sayısına toplatma ve yargılama kararı gelir. Gazete yetkilileri hapis ve para cezalarına çarptırılır. 14 Nisan 1994’te mahkeme tarafından kapatılır. 28 Nisan’da bu kez Özgür Ülke adıyla yayınlanmaya başlayan gazete farklı isimlerle özgür basın geleneğini bugüne kadar sürdürdü.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.