Pandeminin yükü de kadınların sırtında

Nevra AKDEMİR yazdı —

Yaşadığımız olağanüstü halin sonuçlarını sadece hayatımızdaki kısıtlamalarla değil, aynı zamanda mekan ve zamana dair pek çok değişikliğin yarattığı zorluklarla da deneyimliyoruz. Elbetteki her zorluk toplumdaki güç ilişkilerine bağlı olarak katmerleniyor veya yeni ayrıcalık alanları yaratıyor. Birleşik Metal İş Sendikası Kadın Komisyonu, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Emek Örgütü (ILO), döneme dair değerlendirmelerini özetleyerek karşılığı ödenmeyen ev içi emek hakkında bazı durumları ortaya koymuş. Raporlardan ilki olan Birleşmiş Milletler’in “Politika Özeti Kovid-19’un Kadınlar Üzerine Etkisi 9 Nisan 2020” isimli rapordan dikkat çektikleri noktalar kısaca şunlar olmuş:

Dünya çapında kadınların karşılığı ödenmeyen bakım ve ev işleri için 16 saatlik ortalama uyku dışı günlük zamanın ortalama 4,1 saatini ayırırken, erkeklerin 1,7 saat ayırdığını ortaya koymuşlar. Kadınların evde sundukları sağlık bakım hizmetlerinin piyasa değeri üzerinden karşılığının, dünya ölçeğinde gayrisafi hasılanın yüzde 2,35’ine yani 1,5 trilyon Amerikan dolarına eşit olduğunu, hatta yaşlı çocuk ve diğer bakım hizmetleri de eklendiğinde bu rakamın 11 trilyon Amerikan dolarına karşılık geldiğini tespit etmişler.

ILO’nun 2018 yılında yayınladığı “İnsan Onuruna Yakışır Bir İş Geleceği için Bakım Emeği ve Bakım işleri” adlı raporunda ise benzer veriler gösterilmiş: Karşılığı ödenmeyen bakım hizmetleri için harcanan zamanın 16,4 milyar saat/gün olduğunu ve bu işlerin dörtte üçünün kadınlar tarafından karşılandığını aktarmışlar. Karşılığı ödenen ve günlük çalışma süresi 8 saat olan piyasada satılabilir bir iş olarak tanımlandığında ise ILO’nun hesabına göre yeni yaratılan 2 milyar tam zamanlı işe denk geliyormuş.

Karşılığı ödenmeyen ve kadın üzerine kadınlığı tanımlayan doğal bir nitelik gibi yüklenen işlerden ücret karşılığı yapılan işlere geldiğimizde de tablo netleşiyor. Karşılığı ücret olarak belirlenmiş bakım işlerinde 249 milyon kadın ve 132 milyon erkeğin istihdam edildiği aktarılmış (toplam 381 milyon işçi). Yani toplam küresel istihdamın yüzde 11,5’i, büyük kısmı da göçmen işçilerden oluşuyor.

Bakım işlerinde çalışan işçiler dünya ölçeğindeki kadın istihdamının yüzde 19,3’ünü ve erkek istihdamının yüzde 6,6’sını oluşturuyormuş. Bu çerçevede pandemi döneminin kadınlar aleyhine durumu son derece çetrefilli hale getirdiği açıklıkla ortaya çıktı. Zira evlerde çalışan kadınlar işlerini yitirirken, dışarıdan hizmet alamayan kadınlar için ise ev içi bakım yüklerine ayrılan zaman muazzam ölçüde arttı. Dahası ofislerin evlere taşınması ile evde yürütülen işlerin tüm güne yayılması ve giderek daha yoğun ve uzun zaman alması sağlandı. Dolayısıyla işlerde ortaya çıkan “verim artışı ve maliyet azalışı” hiçbir işverenin gözünden kaçmayacak bir fayda. Kapitalistlerin olağanüstü hali olağan hale dönüştürmek için soyunduğu haberleri sıkça gündeme düşüyor.

Dahası bu durumun kadınların işsizliğini daha da artırdığı da görünür hale gelmekte. Türkiye için gerçekleşen durumu önceki yazımda da ifade etmiştim. Ev içi bakım yüklerinin ekstra artmasının başka nedenleri de var. Dışarıdan hizmet alınamayan her hasta, yaşlı, çocuk ve sakat, haneye kocaman bir iş zinciri getirmekte. Pandemi ile artan temizlik ve hijyen tedbirleri de cabası. Evde tedavi, evde eğitim, evde gündelik hayatın eve sıkıştırılmasının yanında evde iş, devlet ve sermayedarların maliyetlerinin ev içine aktarılması anlamına geliyor.

Kadınların bu yükü, önemli ölçüde yüklendiği ise patriyarka ve kapitalizmi birbirine dolanarak güçlendiren, ancak çevresindeki canlıları yaşatmayan sarmaşıkla anlatılabilir belki. Zira Birleşik Metal İş Sendikası Kadın Komisyonu, bu eşitsizliği Nisan 2018 ve Mayıs 2020 dönemine ilişkin Konda raporundan gösteriyor: “Kadınların ev içi işler ve bakım işlerine ayırdığı zaman 2 saatten (2,1) fazla artarken, erkeklerin 1 saatten (0,8) az arttığı görülüyor”.

Pandeminin sonuçları eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor ancak mücadeleyi de bir zorunluluk haline getiriyor. ABD ve dünyanın pek çok yerinde yükselen neoliberal politikalar ve şiddete karşı yükselen ses, önümüzde tek seçenekmişçesine konulana itirazın sesi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.