Para buldular, yine Kürtlere saldıracaklar

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Türklerin Dünya Bankası’ndan alacağı kredinin kokusunu alan silah tacirleri, hırsızlar sıraya girdiler bile. Medya, El Kaide’nin Suriye Kolu El Nusra (Ahrar El Şam) maaşlarına zam yaptırıp, ekstra kazanç elde etmek için, Minbic’e saldırmak üzere güç kaydırdığını haber veriyor.

Şu “çakma“ Türklerin derdi büyük. Ve hemen bir parantez. Bunlar, deva bulmaz birer Türk ırkçısı, ama hiç biri soyca, ırk ve aidiyet olarak Türk değil. Dönme hepsi.

Tarihin oluşumundan beri orada yaşayan Rumlar, Ermeniler, Kürtler, Arap ve başka halklardan Türk yarattılar. Hiristiyanları kılıç dayatma ile İslam, “ben Müslüman oldum“ diyenleri de Orta Asya’dan gelen göçmen Türk yaptılar. Sayı yetmeyince Balkanların Osmanlıya biat etmiş halklarını getirip Türk yaptılar.

Oysa Karl Marks, “yer yüzünde değişmeyen tek olgu değişimdir“ demiş, ama dönme, dönmecilik ile ırk değiştirmenin mümkün olmadığı da başka bir hakikattir.

İnsan ırkları kanı, canı, genleri, bedenini oluşturan milyarlarca hücre ile ötekinden farklıdır. Yani, “ben ırkımı değiştirip Türk oldum“ demekle olmuyor. Nasıl ki katır, “ben seklavi cinsinden bir küheylanım" demekle at olamıyorsa...

Dayatma ile din ve kimlik değiştiren Ermeniler, Rumlar, Bulgarın “genleri“ değişmedi. Ruh, kan ve hücreler aynı kaldı. Biat eden Kürt de Türk olamadı. Gen ve aidiyetler, ölene dek yerli yerinde, yani baki kaldı.

Türklerden kurtulup Avrupa veya dünyanın başka köşelerine dağılan “çakma Türkler“in pek çoğu özgürleşince aslına, nesline döndü. Hacı hocadan Ermeni, Rum çıktı. Kürtler kimliklerine döndüler.

Türk’e Türklüğün esasalarını yazarak öğreten Ziya (Gökalp) sonunda Kürt olarak öldü. Çakma Türk’e, Türkçe konuşma, yazma adabını öğreten Agop ölünce, Ermeni olarak gömüldü. Kimliğini saklayarak yaşayan Ermeni tiyatro oyuncusu Rana Cabbar da...

İstediği hayatı sürmek için, Türk gibi Kemalizme ilanı aşk edip halkına cephe alan Kürt, ölümün eşiğinde “beni köyüme gömün“ diyerek, Türkleri ihanet şokuna uğrattı.

Demem o ki dönme, dönbelek ırkçıların işi zor, derdi büyük. Bunlar, geride katil kuşak bırakarak, Kürtleri öldüre öldüre bitirememe derdinden çatlarcasına gittiler. Son kuşak, aynı dertten çatlamamak için, çabalayıp çırpınıyor.

Dertlerine çare ve huzur bulmak için, yer yüzünün lanetlisi İslamcı kiralık katilleri, hırsız, talancı ve tecavüzcüleri Suriye’nin işgal topraklarında toplayıp Kürtlerin üstüne saldılar. Bunları beslemek için, orada burada eşik aşındıran dilenci kesildiler.

Savaşa para tedariği için, 2020 yılında, “kadını, kızı, parası, malı Müslümana helal köledir“ anlamına gelen “Türkler Mevalidir“ fetvası yayınlayan Suudilere, sadaka dilenir gibi sığındılar. Körfez Şeyhlerine “bekçilik“, Kürtçe söylemle “xulamlık“ hizmeti bile verdiler. Mal mülk peşkeş çektiler. Ama elleri avuçları boş kaldı.

Bunun üzerine, tükürdüklerini yalayarak sövüp hakaretler yağdırdıkları Batı’ya ağız eğmek zorunda kaldılar. Uluslararası bir kuruluş olan Dünya Bankası’nın, “yoksullara yardım fonundan yardım almak üzere“ sıraya girdiler ve kredi almayı başardılar.

Türklerin Dünya Bankası’ndan alacağı kredinin kokusunu alan silah tacirleri, hırsızlar sıraya girdiler bile. Medya, El Kaide’nin Suriye Kolu El Nusra (Ahrar El Şam) maaşlarına zam yaptırıp, ekstra kazanç elde etmek için, Minbic’e saldırmak üzere güç kaydırdığını haber veriyor. Gözlemciler Türklerin, Birleşmiş Milletler’in kararıyla terörist, yani yer yüzünün lanetlisi ilan edilmiş bu İslamcı katillerle birlikte Kürtlere saldırma hazırlığında olduğunu haber veriyor.

Ancak, Kürtler direnişlerin çocuklarıdır. Mücadele, onlara atalarından mirastır. 1930’larda, eşi Besra ile birlikle iki kişilik ordu olarak, barbar katillerle savaşan Ferzende’nin sözüyle, bela nereden gelirse gelsin, Kurdistan’ın çocukları savaşacaklardır.

Kürtler xem, başka bir deyişle endişe edip, gam çekmesinler. Kadim tarih, “direnen bir halkın kaybettiği görülmemiştir“ diyor. Kürtler de kaybetmeyecek, eninde sonunda kazanacaklardır. Ayrıca unutmamak gerekir, barbarların azgınlığı bazen kurtuluşun başlangıcıdır. Örnek mi? Ermeniler, Yahudiler soykırım geçitlerinde kayboldular. Görenler, “bu iki kadim halkın soyunun yok oluşuna“ hayıflandılar. Ama öyle olmadı. Kırımın toz ile dumanı arasında doğrulanlar, devletlerinin temellerini kazıp üstünde yapılandılar. Güney Afrikalılar, Apartheid vahşetinin ardılı olarak devletlerine kavuştular. Vandallık süreci İrlandalıları da devlet sahibi kıldı.

Ve unutmamak gerek. Kürtler kimseden geri ya da çok önde değildir. Onlar, yer yüzünün direnen, ama sevenleri, takdir edenleri de çok olan son masum ve mazlumlarıdır. Üstelik onlar ne idüğü belirsiz “çakmalar“, dönekler topluluğu değildir. Kadim bir tarihleri, özgün bir kültürleri, zengin bir dilleri vardır. Başkalarınınki gibi çalma kelimelerden oluşmayan...

Öte yandan parçalanmış yurtlarının her alanında öncü kadroları ve ordularına sahipler. Gelecek onların, günleri de yakındır. Kadim tarih, bize böyle diyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.