Polisten Nazi tehdidi: Sizi sabun yapmadığımıza dua edin

İstanbul gözaltı

İstanbul gözaltı

  • Yenikapı Meydanı’nda düzenlenen Newroz kutlamaları sırasında polis kontrol noktalarında onlarca yurttaş işkence edilerek gözaltına alındı. Ağır fiziki, sözlü ve psikolojik şiddete maruz kalarak gözaltına alınan yurttaşları polis “Bana kalsa sizi diri diri yakardım. Sizi Hitler’in Yahudilere yaptığı gibi sabun yapmadığımıza dua edin” diyerek tehdit etti.

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Binlerce insanın katılımıyla İstanbul Yenikapı Meydanı’nda gerçekleşen Newroz kutlamalarında 30 kişi polisin kurduğu arama noktalarında, giydikleri yöresel kıyafet, taktıkları sarı, kırmızı ve yeşil banda ve puşiler gerekçe göstererek işkenceyle gözaltına alındı. Newroz sonunda da gözaltılar sürdü. Dağılmakta olan kitleye saldıran polis 73 kişiyi darp ederek gözaltına aldı. Polisin uyguladığı işkenceyi kayıt altına almaya çalışan Bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz ve Ali Dinç de polis şiddetinden nasibi aldı. Çekim yaptığı sırada saldırıya uğrayan gazeteci Tuğçe Yılmaz, polis tarafından yere yatırılarak darp edildi. Gözaltına alınanların bir kısmı gece geç saatlerde bırakılırken, bir kısmı ise sabah savcılıkta alınan ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın posterini açtıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 5 gençten ikisi ise tutuklandı. Ağır polis şiddetine maruz kalan AFP Muhabiri gazeteci Eylül Deniz Yaşar (34), Kübra Gannum (23) ve Birhat Çatak (18) yaşadıklarını gazetemize anlattı.

 

AFP video muhabiri Eylül Deniz Yaşar

 

Kameraya gasp, gazeteciye tokat

AFP video muhabiri Eylül Deniz Yaşar kamerasıyla alana giriş yapmak isterken polisin keyfi tutumuna maruz kaldığını dile getirerek kendisine “Seni kamerayla alamayız” denildiğini anlattı: “Herkesle beraber sırada beklerken kamerama bakıp özel izin gerektiğini söylediler. Sivil bir kadın polis gelip bana bağırmaya başladı. Sakinliğimi koruyarak bana bağırması için bir sebep olmadığını, kartımı gösterebileceğimi, ama bu şekilde bağırma ve emir ifadelerini kabul etmediğimi belirttim. Kadın polisin hukuk dışı tavrı fiziki saldırıyla sonuçlandı. Basın kartımı kontrol eden polis geçişime izin verdiği halde aynı kadın polis beni ısrarla durdurmaya ve tokat atmaya çalıştı. Saçımı yakalamaya, yetişip tokat atmaya çalışıyordu. Bir elimde kamera varken kendimi savunmak için havaya kaldırdığım elimi bükerek kırmaya çalıştı. Sonrasında çok hızlı gelişen bir hengamede fiziksel saldırıyla gözaltına alındım. Gözaltı aracına binmeden önce kameram ve telefonum polis tarafından gasp edilmek istendi. Ters kelepçe dayatması yapıldı. Haklarımı kullanmak için ısrarcı oldum. En basit Anayasal haklarımı dahi ayaklar altına almaya çalıştılar.”

Sadist bir tiyatro sahnesi

Elleri kelepçeli bir şekide 6 saat gözaltı aracında bekletildiğini anlatan Yaşar, bu durumun “aralıksız bir işkence seansına” dönüştüğünün altını çizdi. Fiziksel şiddetle yetinmeyen polislerin “ülkücü” işaretleri yaparak, gözaltındakilere “terörist, vatan haini, domuz boku” gibi hakaretlerle psikolojik işkence uyguladığını söyleyerek yaşananları aktardı: “Irkçı tutumları Nazi propagandasına vardı. ‘Yahudiler de sizin gibiydi, Almanya onlara ne yaptı? Sabun yaptı. Sizi Yahudiler gibi sabun yapmadığımıza dua edin’ sözleri birden çok kez sarf edildi. Siz burada Nazi propagandası yapıyorsunuz dediğimde ise ‘Dilini keserim’ denilerek tehdit edildim. Bazı polisler çok defa, ‘Bana kalsa hepinizi diri diri yakarım, hepinizi asarım. Siz insanca muameleyi hak etmiyorsunuz, siz domuz bokusunuz. Domuz bokuna ne yapılır? Üzerine böyle basılıp ezilir’ diyerek aracın arka tarafına doğru postallarını yere vurup bir şey ezer gibi yaparak üzerimize yürüdüler. Adeta sadist bir tiyatro sahnesindeymiş gibi performans sergileyen polisleri gördük. Tüm bunlar yaşanırken 14 yaşında bir kız çocuğu da bizimleydi. Bir çocuğun bu şekilde travmatize edilmesi tek başına bir suç konusu.”

Emir eri değil, gazeteciyim

Yaşar bir gazeteci ve bir yurttaş olarak “onursuz muameleyi, azarlanmayı, emir almayı” kabul etmediği için gözaltına alındığına belirterek sözlerini sonlandırdı: “Polisten emir almak isteseydim polis olurdum. Ama ben gazeteciyim, bunun bir anlamı olmalı. Haber önemli, ama o haberi nasıl yaptığımız da önemli. Kadın polis ‘Kameranı da almam seni de almam’ diyordu rahatlıkla. Hangi yasaya dayanarak? Hangi hukuka? Cevap olarak sadece hakaret ve şiddet.”

Yaşananlara dair suç duyurusunda bulunacağını sözlerine ekleyen Yaşar, yaşananlar karşısında basın dayanışmasını yükseltme çağrısı yaptı.

 

Kübra Gannum

 

Ters kelepçeli işkence

Kübra Gannum ise Newroz alanına girerken kıyafet dayatmasına maruz kaldıklarını kaydederek polisin kendilerini 3 yaşındaki yeğeninin giydiği yöresel kıyafet sebebiyle alana almadığını söyledi. Gannum, yaşananları şöyle aktardı: “Biz polise tepki gösterdikten sonra arbede yaşandı. Polis 3 yaşındaki yeğenimi itti. Ablam tepki gösterince ablamı darp ederek gözaltına aldılar. Yapılanlara tepki gösterince 15-20 kişilik polis gurubu beni yere yatırıp tekmelemeye başladı. Ters kelepçeyle gözaltı aracına kadar darp edilerek götürüldüm.”

Araca bindirildikten sonra ağıza alınmayacak küfürlere maruz kaldığını belirten Gannum gözaltını aracında yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Sürekli hakaret ediyorlardı. Araçtaki iki kadın polis bize Kürtçe hakaret ediyordu. Biz yapılan uygulamalara tepki gösterince bu kez erkek polis tarafından darp edildik. Bize sürekli ‘Vatan hainisiniz, leşsiniz, domuz bokusunuz’ şeklinde hakaret ediyorlardı.”

Zorla fotoğrafları çekildi

Gannum şöyle devam etti: “Su ve tuvalet ihtiyacımız karşılanmadı. 6 saatin sonunda ilk önce Eyüpsultan Devlet Hastanesi’nde doktor muayenesine götürüldük. Doktorun önünde de hakaret etmeye devam ettiler. Kelepçelerimiz sökülmeden bizi üstün körü muayene edip geri gönderdiler. Ardından Vatan Emniyet’e götürülerek zorla duvara dayandırılıp fotoğraflarımızı çektiler. Avukatlarımız olmaksızın ifadelerimiz alındı.”

İfade işlemlerinden sonra tekrar hastaneye götürüldüklerini aktaran Gannum söylerini şöyle noktaladı: “‘Sizi artık biliyoruz. Nereye giderseniz gidin sizi buluruz’ şeklinde tehdit etmeye devam ediyorlardı. Yapılan muameleyi kabul etmeyeceğiz ve bize işkence eden polisler hakkında şikayetçi olacağız.”

 

Birhat Çatak

 

Araçta sorgu!

Polis kontrol noktasında işkenceyle gözaltına alınan bir başka genç olan Birhat Çatak’ın gözaltı gerekçesi ise sarı, kırmızı, yeşil puşi. Gözaltına aracına kadar 10 polis tarafından darp edilerek götürüldüğünü söyleyen Çatak, yaşadıklarını şu sözlerle aktardı: “Gözaltı aracının içinde perdeleri kapatarak sert bir şekilde işkence ettiler. İşkence 10-15 dakika boyunca devam etti. Aracın içinde yasadışı şekilde görüntü ve ses kaydı alındı. Polislerden biri telefonuyla görüntü alıyordu, diğeri de ses kaydı alıp beni sorguluyordu. Bana ‘Sen Kandil’e gittin mi? Yakınlarından dağda olan var mı? Örgüt senin gibiler yüzünden var. Buradan çıkınca dağa mı gideceksin?’ şeklinde soru soruyorlardı. Gözaltında bulunan diğer kişiler tepki gösterince ses ve video kaydını durdurdular.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.