Politik demografi çözüldükçe intihar artıyor

Dosya Haberleri —

foto: Pixabay

foto: Pixabay

 Sosyo Politik Saha Araştırması Koordinatörü Yüksel Genç ile Kurdistan'da artan intihar vakalarının nedenlerini konuştuk:

  • İntihar vakalarının Türkiye genelinde artmasında sosyal kriz, ekonomik kriz, ahlak krizi vs etkili görünmekle beraber; Bölge intiharlarında bu kriz hallerine ek olarak bir de savaş nedeniyle oluşmuş düzenin izlerini de bulmak mümkün.
  • Bizim Şırnak’ta yaptığımız araştırmalar bu konuda epey gözlem ve veri barındırıyor. Örneğin uyuşturucu kullanımının ve uyuşturucu maddeye erişimin oldukça arttığını ölçüyoruz. Bölge kentlerinde artan intihar vakalarının kimlik dokusunun zorlanması ile ilişkisi var.
  • Çocuk intiharları içinde kız çocuklarının intihar oranının yüksekliği o ülkenin geleneksel, kültürel, dinsel, ahlaki kodları ile ilgili. O halde ne yapmalı? Gençleri, çocukları güçlendirecek, geleceğe hazırlayacak, kaygı yükünü hafifletecek yollar bulmak gerek.

GÜLCAN DERELİ

Amed, Silvan, Mardin, Kızıltepe, Şırnak, Batman, Hakkari... Liste maalesef uzun. Kurdistan kentlerinde neler oluyor dedirten intiharlar silsilesi kafalarda soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Son 5-6 yılda art arda sadece basına yansıyan yüzlerce genç yaşamına son verdi. Batı kentlerinde de genç ve çocuk intiharlarında artış dikkat çekerken, Kurdistan'da çok sık rastlanmayan intihar vakalarındaki artış, gözleri savaş politikalarına ve bunun yansımalarına çevirdi. Kurdistan'da özel savaş politikaların bu intiharlardaki rolü nedir? Bu durumun ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve siyasi boyutlarını Sosyo Politik Saha Araştırması Kordinatörü Yüksel Genç ile konuştuk.

TÜİK’in geçtiğimiz aylarda açıkladığı 2022 yılı verileri, toplam 4 bin 146 intihar vakası arasından, 81’i 15 yaş altı; 410’u da 15-19 yaş aralığındaki çocuklar olmak üzere toplam 491 çocuğun intihar sonucu yaşamını yitirdiğini gösteriyor. 2021 yılında ise 15 yaş altı 71; 15-19 yaş aralığında ise 377 çocuğun intihar ettiği açıklandı. Çocuk intiharlarının arkasında hangi sosyo-politik etmenler var?

Türkiye’de son yıllarda genel olarak intihar vakalarında ciddi artışlar gözlenirken, maalesef bu vakaların en çok arttığı yaş gruplarından birini 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor. Türkiye’de genelde, intiharların artış nedenleri ile çocuklar arasındaki artış nedenleri arasında bir paralellik olsa da çocuk intiharları en az gözlenen veya öngörülebilen intiharlar olarak önümüze çıkıyor. Çocuğun duygu durum ve davranışlarındaki istikrarsızlıkları “Çocukluğun gereği, Çocukluk hali” olarak okumak bu intihar eğilimlerinin önceden engellenmesi için tedbir almayı da güçleştiriyor. Çocuklar içine doğdukları ve büyüdükleri çevrenin/ailenin her türlü psiko sosyal, ekonomik, kültürel, inançsal içeriklerinden etkileniyor. Çocuğun kimlik kurma, benlik oluşturma, öz benliğini güçlendirme, bireyleşme serüveninde ailesel ve çevresel faktörler oldukça etkili. Ruhsal hassasiyetleri ile etkilendiği dışsal içerikler arasındaki uyum çocuğun güçlenmesine ya da zayıflamasına yol açabiliyor. O nedenle Türkiye'deki çocuk intiharları ile yetişkin intiharların nedenleri arasında etkileşim, paralellik bulmak mümkün.

Bununla birlikte son yıllarda tanık olduğumuz, incelediğimiz çocuk intihar vakalarında dikkatimizi çeken bir durum var; Çocukların önemli kısmı intihara aniden karar verebiliyor! Bu durum intihar fikri ile çocuğun barışması sürecini dikkatle takip edip müdahale etmeyi güçleştirebiliyor. Çocukların intihar nedenleri arasında stres, özgüven problemleri, başarılı olma baskısı, akran zorbalığı, sosyal izolasyon veya asosyallik, aile bağlarındaki ailevi ve ekonomik problemler, fiziksel şiddet, cinsel şiddet ve istismar gibi travmatik öyküler intihara götüren sebepler olarak öne çıkıyor. Agresif, öfkeli davranışlara sahip olan çocuklarda içe kapalı, ilişkisizleşmeye başlamış çocukta intihar olasılığını aslında mümkün kılıyor. Anlaşılamadığını, sosyal psikolojik taleplerinin engellendiğini ve bu durumun ciddi bir şey yapmasa değişmeyeceğini düşünen çocuk, hızla intihar fikrini bir kendini anlatma opsiyonuna dönüştürebiliyor. Hele hele intiharı kolaylaştırıcı araç ve koşullara erişimi kolay olan çocuk, daha çok ailesini, arkadaşlarını, çevresini cezalandırma isteği ile çok da düşünmeden eyleme geçebiliyor. Son yıllarda ateşli silah yanında yüksekten atlama vakalarının en fazla çocuk ve kadınlarda geliştiğini hatırlatmak gerekiyor. Bir diğer gözlemlediğimiz neden ölüm merakı! Kimi çocuk intiharlarında ölümü deneyimleme arzusu ile de karşılamak mümkün oluyor.

Aslında çocuk intiharlarını- eğer zamanında fark edilebilirse- önlenebilir intiharlar kategorisinde değerlendirmek mümkün. Özellikle çocuğun davranışlarındaki değişimlere dikkat edilmeli.

Mesela nasıl?

Her zamankinden daha umutsuz, karamsar, boş vermiş, içe kapanmış davranışlar sergiliyorsa, daha çok yalnız kalmayı tercih etmeye başladıysa, okul ve derslere ilgisi artan biçimde azaldı ise kendisi için önemli eşyalarını dağıtmaya başladıysa, huzursuz, sinirli davranışları her zamankinden fazla ise uyuşturucu madde kullanmaya başladı ise ve giderek ölümden, ölümle ilişkili olgulardan daha çok bahsetmeye başladı ise o çocuk aslında size “beni gör, benimle ilgilen, hayatla bağım zayıflıyor” demek istiyor.

Öte yandan son yıllarda yaşanan ekonomik-toplumsal kriz halleri ve kültürel karmaşa benlik oluşumu içindeki çocuğun kendini daha zayıf hissetmesine de yol açmış görünüyor. Çocuk olduğu halde büyüklerin dünyasındaki problemlerin, krizlerin bir anda muhatabı kılınmış çocuk da yaşamla baş etme deneyimine ve gücüne henüz sahip olmadığı için intiharı bir yol olarak düşünebiliyor. Çocukları yaşama karşı güçlendirmek, geleceğe dair hayal kurabilmesini sağlamak, çocukla iletişimi her zaman diri tutmak bu noktada önem kazanıyor.

En son Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 yaşındaki I.A adlı çocuğun evde intihar ederek yaşamını yitirdiği basına yansıdı. Yine Kasım ayında Cizre'de 16 yaşındaki Z.C ile 17 yaşındaki Z.C adlı iki kız kardeşin Dicle Nehri'ne atlayarak intihar girişiminde bulundukları, 16 yaşındaki çocuğun kurtarılarak hastaneye kaldırıldığı, 17 yaşındaki çocuğun ise 10 gün sonra cansız bedeni bulundu. Bölge’de çocuk intiharları ile savaş politikaları arasında nasıl bağ var? Bu konuda saha çalışmalarınız var mı, sizin gözlemleriniz neler?

Elbette toplumsal değişimler, toplumsal geçiş ve şiddet süreçleri intiharları arttırıcı etkilere sahip. Ölüm duygusunu olağanlaştıran, güncelleyen, toplumsal düzeni alt üst eden ve farklılaştırmaya zorlayan gelişmelerin, savaşların, göçlerin, Pandeminin vs. intihar eğilimlerini de yaygınlaştıran bir etkisi var. İntihar vakalarının Türkiye genelinde artmasında sosyal kriz, ekonomik kriz, ahlak krizi, vs. etkili görünmekle beraber; Bölge intiharlarında bu kriz hallerine ek olarak bir de savaş nedeniyle oluşmuş düzenin izlerini de bulmak mümkün. Egemenden farklı bir kimliğin yaşadığı güvenlikçi kuşatılmışlık ve bu kuşatılmışlığın yoksunlaştırıcı sert etkilerine karşı kendini güçsüz, dirençsiz ve umutsuz hissetme halinin izlerini bu bölge kentlerinde yaşanan intihar vakalarında görmek mümkün.

Savaşın artık sadece konvansiyel araçlarla yapılmadığı, toplumsal çözülmeye vesile olabilecek her türlü aracında, toplumsal dayanışma ve desteklenme olanaklarını hedefleyecek yönelimlerin de artık savaşa dair olduğunu kabul etmek gerekecek.

Bildiğiniz üzere Cizre Kürt siyasal hareketinin en güçlü kentlerinden biri. Bu hareketin amaç ve hedefleri ile uyumlu biçimde örgütlenmiş bu toplumsal dokunun zayıflatılıp, dağıtılması egemen yapı açısından önemli. Tam da bu nedenle kentin, toplumsal dokusunu depolitizasyona uğratıp çözmek, birbiri ile sosyo politik dayanışma hallerini ve şekillenişini dağıtmak, politik demografisini asimile etmek son yıllarda en çok gözlediğimiz karşı ataklar durumunda. Bunun için askeri-güvenlikçi olanaklar kadar ekonomik olanaklar, geleneksel kültürel kodlar çokça kullanılıyor.

Yani özel savaş politikalarının etkisi var?

Evet. Bizim Şırnak’ta yaptığımız araştırmalar bu konuda epey gözlem ve veri barındırıyor. Örneğin uyuşturucu kullanımının ve uyuşturucu maddeye erişimin oldukça arttığını ölçüyoruz. Şırnak ve ilçelerindeki güçlü güvenlikçi kuşatmaya rağmen bu artışın bir açıklaması olmalı. Yine siyasal ve sosyal dayanışma ağları, örgütleri, sivil toplumu KHK’ler ve güvenlik gerekçeleriyle zayıfladıkça, ekonomik ve toplumsal krizle baş etme olanakları da zayıflıyor insanların. Kent genelinde yaptığımız çalışmalara göre işsizlik oldukça yüksek iken, gençlerin yüzde 70’den fazlası olanak bulsa kentlerini terk edip Avrupa’ya gitmek istiyor. Şehirleri ve yaşadıkları ülke ile bir gelecek kurgusu zayıflamış görünüyor. Depolitizasyonun ve örgütlü dayanışmanın dışında kalan gençlerde yoğun biçimde umutsuzluk, anlamsızlık, yarınlarına dönük endişe var. Ayrıca gençlerin fiziksel, duygusal ve cinsel şiddete giderek daha fazla maruz kaldığına dair anlatılara rastlıyoruz. Kentte cinsel, fiziksel şiddet ve uyuşturucu kullanımındaki artışın öncelikli faili olarak korucular dahil kolluk birimlerine ve onlarla hareket eden kentlilere işaret eden hikayeler dinliyoruz. Tüm bunların kentte intiharları tetikleyen travmatik etkilere sahip olduğunu düşünmemek saflık olur. 

Son iki yılda yaşanan intiharlara bakın bu dediğimiz nedenlerin izlerine rastlayacaksınız. Aşk, istismar, taciz, tecavüz, işsizlik, iflas, uyuşturucu… İntiharları denen vakalar da bu anlamıyla da yeniden gözden geçirilmeli.

Nasıl ki bireyler en çok geçiş süreçlerinde hayatla krizli ilişkiler kurup, intihar eğilimlerini deneyimliyorsa; toplumlarda geçiş süreçlerinde benzer eğilimleri deneyimler. Cizre ve bölge kentlerinde artan intihar vakalarının bu bağlamıyla bölgenin politik, kimlik dokusu ile çok fazla ilişkisi var. Bu dokunun zorlanması ile ilişkisi var.

Son iki yılda çocuk intiharlarının yüzde 40 oranında arttığı ve özellikle kız çocuklarının yaşamına son verdiği istatistiki verilere yansıdı. Yine aynı şekilde şüpheli şekilde yaşamını yitiren kız çocuklarının sayısı da oldukça fazla. Bu durumu nasıl okumak gerekiyor?

 Çocuk intiharları içinde kız çocuklarının intihar oranının yüksekliği o ülkenin geleneksel, kültürel, dinsel, ahlaki kodları ile ilgili. Türkiye gittikçe muhafazakarlaşan, cinsiyetçi toplumsal dokuyu güçlendirecek biçimde yeniden çözen, dinsel ahlaki yönelimin başatlaştığı bir görünüm arz ediyor. Bu durum kadının ikinci sınıflığını perçinlediği gibi, bu yeni muhafazakar toplumsal inşa da en çok da yeni kuşak hedefleniyor. Yani çocuklar!.. Yukarıda da demiştim; sistem değişimlerinde, toplumsal alt üst oluş ve geçiş süreçlerinde krizli hallerin derinleştiğini, bunun bir yansımasının da yaygınlaşan intiharlar olduğunu. Yeni düzenin hedef kitlesi olan yeni kuşağın bu durumdan etkilenmeden ve güçlenerek çıkması kolay olmayacak elbette. Bir yandan dijital dünyanın sunduğu tüm dünya içinde sosyalleşme olanağı, Kültürel etkilenim ve geçişlerin alanının artık tüm dünya olması, öte yandan benliğini, kimliğini kuran egemen olgunun muhafazakar, dinsel etik değerlerin sınırları içine sıkışması. Bu durumun yarattığı kriz, depresyon, anlam parçalanması bireyleri güçsüzleştiriyor; En çok da kadınları daha doğrusu kız çocuklarını. Çocuklar Türkiye'de bir yandan bu toplumsal dönüşümün tüm alt-üst edişlerine muhataplar; öte yandan pandemi, ekonomik kriz, etrafı saran savaş ve toplumsal şiddet hallerine muhataplar. Bunun çok fazla olduğunu söylemem bile gerek yok. Çocuk intiharlarının genel nedenlerini ilk bölümde de söylemiştim. O nedenlere bu durumu da eklemek gerekecek.

O halde ne yapmalı? Gençleri, çocukları güçlendirecek, geleceğe hazırlayacak, kaygı yükünü hafifletecek, bu geçiş süreçlerinin kırıcı, dağıtıcı, travmatik etkilerini zayıflatacak, değerli olduklarını hissettirecek, kendilerini sıkışmış değil de daha özgür bireyler olarak görmelerini sağlayacak yollar bulmak gerek. Bu yolları siyasal, sosyal ve ekonomik aktörler hep birlikte bulmak zorunda… En nihayetinde yaygınlaşan intiharlar Türkiye’nin aynı zamanda bir kimlik krizinin içine sürüklendiğini de söylüyor…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.