Popülist belediyecilik ve 236 milyon borç
Dosya Haberleri —
- Kayyumların Dersim'i yağmaladığına vurgu yapan DEM Parti Dersim Belediyesi Eşbaşkanı Cevdet Konak, Dersim Belediyesi'nin şu anda yoğun bakım sürecini yaşadığına dikkat çekerek, "Nedeni ise popülizme ve reklama dayalı bir belediyecilik yapılmış olması. Belediyenin tüm kaynakları kurutulmuş. Toplam borç 236 milyon" dedi.
- Halkın taleplerine göre ekmekten suya fiyat belirlendiklerini söyleyen Eşbakan Konak, "İçme suyu, ekmek üretimi, toplu taşıma ve belediyenin diğer harçlarına dair iyileştirme yaptık. Halkımızla bir araya geldik. Maliyeti bu, fiyatı ne olsun, diye sorduk ve fiyatları halkla belirlendik. Bu kararlar 1 Temmuz'da yürürlüğe girdi" diye konuştu.
- Dersimlilere çağrı yapan Konak, "Cumhuriyetin yüzyılında bu coğrafya yalnızca acı yaşadı. İkinci yüzyılında, 'Gelin Dersim’i birlikte inşa edelim' şiarıyla bir hamle başlatacağız. Diasporada yaşayan Dersimliler, Dersim İttifakı’nın da doğal üyeleridir. Kutsal topraklara karşı herkes diline, kimliğine, kültürüne, mezrasına, köyüne, belediyesine sahip çıksın" dedi.
YILMAZ KAYA/DERSİM
Dersim Belediyesi'ni 31 Mart yerel seçimlerinden sonra borç batağında devralan DEM Parti Eşbaşkanlar, hem yeni istihdam alanları oluşturmak hem de çeşitli projelerle kaynak yaratmanın arayışında. Önceki dönem “Su bedava, toplu taşıma bedava, ekmek bedava” diye sık sık medyada propagandası yapılan belediyenin arkasında bıraktığı borç ise 236 milyon lira. Daha önce Dersim’in Hozat ilçesinde 2004-2014 yılları arasında iki dönem belediye başkanlığı yapan ve son seçimlerde DEM Parti Dersim Belediyesi Eşbaşkanı seçilen Cevdet Konak, Dersim Belediyesi’nin şu anda yoğun bakımda olduğuna işaret ederek bu durumun popülizme ve reklama dayalı bir belediyecilik yapılmış olmasından kaynaklandığını belirtti. Belediyecilik tecrübesi bulunan ve Dersim’i iyi tanıyan Eşbaşkan Konak’la Dersim Belediyesi’nde önceki kayyumların yarattığı tahribatı, popülizm ve reklam üzerine yapılan belediyeciliği ve Dersim’in güncel sorunlarını konuştuk.
Kurdistan'da birçok kentte olduğu gibi Dersim’de de kayyumlar dönemi yaşandı. Önce kayyumlardan başlayalım. Kayyum döneminde ne gibi tahribatlar yapıldı?
2016’dan bu yana süren kayyum gaspıyla birlikte 15 yılda açığa çıkan tüm kazanımlar gasp edildi. Dile, kimliğe, kültüre dair açığa çıkarılan tüm değerler yok edildi. Yerel yönetimimizde Songül Erol Abdil'in döneminden başlayarak, Edibe Şahin başkanımızın dönemi, son iki yılda Nurhayat ve Mehmet Ali eşbaşkanlar dönemindeki tüm kazanımlar yerle bir edildi. Kayyumun tanımı ranttır, yağmadır, talandır. Amaçları sadece belediyeleri ekonomik anlamda çöküşe götürmek değildi. Senin dilin varsa sokakta, bir caddede, belediyede; ismin varsa, kimliğin varsa, kanaat önderlerinin, siyasal değerlerinin isimleri mahallelerde, caddelerde ve sokaklarda varsa ilk o alanları gasp ettiler. Kadın kazanımlarını, gençliği yok ettiler. Kayyum kentte böyle bir yağma yarattı.
Kayyumlardan sonra gelen yeni yönetim Dersim’de "örnek belediyecilik" yapıldığı, su, ekmek, toplu ulaşım konularında en ucuz hizmetin verildiği gibi konular gündeme getirildi. Bir önceki dönemde nasıl bir belediyecilik yapıldı?
Bizden önceki dönemde Sosyalist Meclisler Federasyonu söz sahibi olarak yönetime geldiler. Buradaki temel paradigma şuydu; söz, karar, yetki Dersim halkının. Halkçı, devrimci yerel yönetim paradigması denilmiş, strateji bu. Halkı esas alan, halka dayalı, halkın katıldığı bir belediyecilik anlayışı ile görev yapılmış. Böyle yansıttılar. Bu arkadaş, Türkiye Komünist Partisi’nden seçildi. Arkasında ciddi bir medya gücü de vardı. Ulusal ve uluslararası alanda sürekli öne çıkarılıyordu. Dersim'de istihdam sorununa çözüm bulunmuş, üretimler teşvik edilmiş, Dersim'i ekonomik kriz vuramamış, enflasyon oranı Dersim’e hiç uğramamış gibi bir algı ve bir model görünüyordu dışarıdan. Tekirdağ'dan bakan, Hollanda'dan bakan, Dersim’i yerel yönetimleri böyle değerlendiriyor. Amed'deki, Esenyurt’taki yoldaşımız da, 'Dersim’de böyle bir belediyecilik yapılıyor ama bizim 20 yıllık deneyimimiz var biz bunu niye yapamadık' diye soruyor. Ama yerel yönetimlerin esası kendi yerel halkıdır. Halka bakacaksınız, halk memnun mu, 5 yıllık pratik bu halka ne kadar dokunmuş, temas etmiş.
Biz seçimlerden önce halkla sık sık bir araya geldik. Halk, DEM Parti görevi aldığı zaman, karşı karşıya kalacağı sorunları ve zorlukları bir bir anlattı. Siyaset bilimci, yerel yönetimlerde görev yapmış biri gibi anlatıyorlardı. Çünkü bahsettiğimiz 2004-2016 yerel yönetimler pratiğinde açığa çıkan doğrularla bugünün eksiklerini karşılaştırıyorlardı. Kayyumun yıkımı ve kayyumdan sonraki süreçte 'devrimci, halkçı yerel yönetim paradigmasının' açığa çıkarttığı o çöküşü de anlatıyorlardı. Kısacası Dersim Belediyesi şu anda yoğun bakım sürecini yaşıyor. Nedeni ise popülizme ve reklama dayalı bir belediyecilik yapılmış olması.
Belediyeyi 200 milyonun üzerinde borçla devraldınız. Bu borçların ayrıntıları neler? Borçlar ve mevcut bütçeniz ortada iken, yatırım yapmak için ne tür kaynağınız var.
Borçlar ve belediyenin yeterli kaynağı olmaması nedeniyle sadece rutin hizmetleri yerine getirebiliyoruz. Belediyenin aylık bütçesinin tamamına yakını personel giderlerine gidiyor. Kısa vadede yatırım yapmamız mümkün değil. Belediyelerin borçları olur ancak borcun karşılığında bir hizmet alımı da olur. Şu borcun karşısında 10 tane otobüs olsaydı, 5 tane ekskavatör, 10 tane minibüs olsaydı ‘Vallahi karşılığında araç gereç var’ derdik. Ama yok, bu borç böyle bir borç değil. Belediyede 380 çalışan var. Ücret oranları yüksek. Burada çalışan personel sayısı 250'yi geçmemeli. Ancak önceki dönemde arkadaşlar kişiye göre iş yaratmışlar. İller Bankası 36 bin nüfusa göre pay ayırıyor. Bu pay yıllara göre yüzde 5-6 oranında artıyor. Ama burada su, toplu taşıma gibi kalemlerde yüzde yüz oranında maliyetin altında verilmiş. Dezavantajlı kesimleri, yoksulu dahil etmiyorum buna.
Belediyenin iç gelir kalemleri tüketilmiş. Geçen 5 yıl içinde hizmet ağırlıklı bir yatırım göremezsiniz. Yani bir iki yola dokunmuşlar. Onun dışında bir hizmet yok. Bunlar tespit ettiğimiz sorunlar. Sadece alt yapı-üst yapı sorunlarından da bahsetmiyorum. Rutin hizmetler tabii ki yapılmalı ama özellikle kayyumlar kimliğimizi, kazanımlarımızı gasp etmiş. Kayyumdan sonra dilimizin, kimliğimizin, tarihsel değerlerimizin ve sorumluluklarının da öne çıkması gerekiyordu. Asıl önemli olan budur; öncelikli görevimiz de bu olmalı.