Saatler süren direniş ve kazanılan 7 saniye

Kadın Haberleri —

Nagihan Akarsel'in cenaze töreni

Nagihan Akarsel'in cenaze töreni

  • Cenaze aracı görülür görülmez halk, “Jin jiyan azadî” sloganını yükseltti. 7 saniye, göz açıp kapayıncaya kadar cenaze aracı hızla halkın, "Şehit Namirin", "Bijî Serok Apo" sloganları arasında köyüne uğurladı… Sadece 7 saniye için 8 saat bir mücadele verdi, O’nu o gün karşılamaya gelen yüzlerce kişi.

MASİS HESKİF/KONYA 

Jineoloji Akademi Üyesi Nagihan Akarsel’in defnedilmesi için Konya’ya gelen yüzlerce kişi Konya Ovası’nda saatlerce abluka altında direndi ve sonunda 7 saniyelik kazanımla "Jin Jîyan Azadî" ile arkadaşlarını sonsuzluğa uğurladı. 

Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi hafta sonu İstanbul’da ilk konferansını gerçekleştirdi. İki gün süren konferansa Avrupa ve Ortadoğu’dan da katılımcılar vardı ve coğrafyalarındaki kayıp hikayeleri, ölüye dönük saldırı politikalarını anlattı. Konferansın son gününde yapılan forum kısmında söz alan Rozerin Çukur’un annesi Fahriye Çukur’un sözleri salondaki herkesi sarstı. Rozerin Çukur 16 yaşındaydı ve 2016 yılında Sur’da katledildi. Anne Çukur, "Kızım 7 yıldır vefat etmiş, 7 yıldır yaşayamıyoruz. Kızımın cenazesini almak için gitmediğim kapı kalmadı. İçimiz yanıyor, acımız içimizde kaldı, yarım kaldı. Acımızı dostumuza, komşumuza bile anlatamadık. Çocuklarımızın cenazesini vermediler, bizi yaşarken cezalandırdılar. Sur’da halen çocuklarımızdan parçalar var" ifadelerini kullanmıştı. 

 

Akarsel’den Kürdistan’a selam ve veda

Konferansa gelen Anneler, yurtiçi ve yurt dışından katılımcılar, konferansın düzeleyicileri, herkesin ölülere dönük saldırıları anlattığı dakikalarda, 4 Ekim’de Süleymaniye’de uğradığı silahlı sonucu katledilen Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi, gazeteci-yazar Nagihan Akarsel’in cenazesinin ailesi, sevenleri, dostları, halkı ile buluşması da engelleniyordu. Cenaze evraklarının yetiştirilmediği, kargo uçağında sorun çıktığı gibi her gün bir bahane ile Akarsel’in cenazesinin doğup büyüdüğü topraklara gelmesi engellenmek istendi. Ailesinin ve sevenlerinin direnişiyle Akarsel’in cenazesi karayolu ile Silopi’ye oradan da Konya’ya ulaştırıldı. Öyle hissediyorum ki cenazenin Kürdistan kentlerinden geçerek Konya’ya getirilmesi Akarsel’in de isteyeceği bir şey oldu ve geçtiği kentlere bir selamını ve de vedasını bıraktı… 

Devlet yasa da müdahale ediyor

Cenaze daha Konya’ya getirilmeden aileye müdahale başlamıştı. Jandarmalar aileye, "Sessizce gömün, bir şey olursa bu köyü yakarız" diyerek tehditte bulunmuştu. Tam burada yeniden Ölüye Saygı ve Adalet Konferansı’na dönmek istiyorum. Konferans konuşmacılarından akademisyen Ayhan Yalçınkaya şu ifadeleri kullanmıştı: "Çocuklarımız ölü bedenleriyle siyasi varlıklarıyla aslında pay istiyorlar. Çocuklarımız ölü bedenleriyle hâlen mücadele ediyorlar. Diğer taraf ise öldürdük, parçaladık, yetmiyor, ritüelleri de yok etmek gerekiyor. Dolayısıyla devlet ayin sürecine de, yasa da müdahale ediyor." 

 

 

Konya Ovası abluka altındaydı

Akarsel’in cenazesi 13 Ekim’de Konya’ya getirildi, önce Adli Tıp Kurumu’na ardından da doğduğu Cihanbeyli ilçesine bağlı Gölyazı (Xelikan) Mahallesi’ne getirildi. Cenazeyi karşılaşmak için Ankara ve Konya’nın ilçelerinden gelen yüzlerce kişi hareket ettiği her an izlendi, yolu kesildi, kimlik kontrolü yapıldı, tehdit edildi ve saatlerce bekletildi. Fakat kitle tek bir geri adım atmadı, köye ulaşmak için gizli yollar belirlendi, fakat oralar da askerler tarafından kapatılmıştı. Konya Ovası bir bütün abluka altındaydı… 

Israrlı bekleyiş saatler sürdü

Israr saatlerce sürdü, sabahın ilk ışıklarından akşam üstü saatlerine kadar yüzlerce insan Konya, Cihanbeyli, Kulu il ve ilçelerinin etrafında bir arayış içerisindeydi o arayış da mücadele arkadaşları Akarsel’i görmek, onurlu bir karşılama ve sahiplenme içindi. Son olarak halk cenazenin geçeceği yolu buldu ve burada beklemeyi sürdürdü. Burada da abluka vardı. Halk bekleyişini sürdürürken jandarma komutanının hakaretine maruz kaldı. Komutan gazetecilere “Ne olduğunuz belli ama gazeteci değilsiniz”, gazetecileri savunan avukatlara ise, “Hukukçu değilsiniz, bilmiyorsunuz. Sizin okuduğunuz hukuku ben içmişim” sözleriyle hakaretler savurdu. 

 

 

7 saniyelik bir bakış ile sonsuzluğa

Konya Ovası’nda, bozkırın ortasında, güneşin yakıcılığı, esen keskin ve soğuk rüzgar… Böyle bir atmosferde yüzlerce kişi saatlerce ısrarını sürdürdü, sonunda cenaze bozkırın ortasından belirmeye başladı. Cenaze aracı görülür görülmez halk, “Jin jiyan azadî” sloganını yükseltti, araç yanlarına yaklaşmadan Nagihan’ın kulağına gitmişti; bugün Ortadoğu’da değişimlerin öncüsü olan o “Jin jiyan azadî” sloganı… Akarsel’in bedeni yaklaştıkça coşku büyüyor ve sadece 7 saniye, göz açıp kapayıncaya kadar cenaze aracı hızla halkın, "Şehit Namirin", "Bijî Serok Apo" sloganları arasında köyüne uğurladı… Sadece 7 saniye için 8 saat bir mücadele verdi, O’nu o gün karşılamaya gelen yüzlerce kişi.

Antigone’den Kürt halkına

Sophokles’in Antigone eserinde, Nöbetçilerin Kral Kreon’a, “Az önce biri ölüyü gömdü!” sözleri sonrasında Antigone’nin kardeşinin cenazesi için verdiği mücadele, sahiplenme yüz yıllar sonra yeniden yaşandı: Bir Kürt kadın öldürüldü! Bozkırın ortasında, “Jin Jiyan Azadî” ile, inat ile sonsuzluğa uğurlandı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.