Sabote edecek güçleri yok

Ahmet Türk
- Milliyetçi/ulusalcı bir damarın süreci hedef aldığını ama sabote edecek bir güce sahip olmadıklarını vurgulayan Kürt siyasetçi Ahmet Türk, hükümetin/devletin artık sürecin ruhuna uygun adımlar atmaya başlaması gerektiğini söyledi.
Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanlığı görevinden alınarak yerine kayyum atanan Ahmet Türk, MA'dan Azad Altay ve Ahmet Kanbal'ın sorularını yanıtladı. Sürecin sabırla yürütülmesi gerektiğini belirten Ahmet Türk, Meclis'in açılmasıyla birlikte Komisyon'un da raporunu ortaya koymasından sonra somut adımların atılmasını beklediklerini söyledi.
Sabır gerektiğini biliyoruz
Sürecin ruhuna uygun adımlar atılması gerektiğini kaydeden Türk, "Beklentiler ve talepler bellidir, ortadadır. Bu beklentiler ve talepler karşısında devletin/hükümetin halka bazı mesajlar vermesi gerekir. Ne yapmalı, yapmak istedikleri nelerdir, hangi adımlar atılacak? Aslında bizler de bu beklentinin içindeyiz ama sabır gerektirdiğini bildiğimiz için fazla sesimiz çıkmıyor. Elbette umutsuzluğa da gerek yok ama insanların bir an önce bazı somut adımların atılmasını görmek istiyor" dedi.
Siyasetimiz açık ve nettir
Bir yandan süreç bir yandan operasyonlar, denkleminin yanlışlığını vurgulayan Ahmet Türk, "Ne demokrasiden ödün veriyoruz ne de siyasi anlayışımızdan ödün veriyoruz. Çabamız barıştır, bunun için hem iktidarla hem de muhalefetle görüşmeler yapıldı. Dolayısıyla eksiklikleri eleştiririz, muhalefet üzerindeki baskıyı kırmaya yönelik düşüncelerimizi açık açık ifade ederiz ama iktidarla 100 yıllık sorunun çözümü konusunda diyalog kurmayı da esas alırız. Bu konuda bize haksızlıklar yapılmasın. Çok açık ve net bir siyaset yürütüyoruz" şeklinde konuştu.
Operasyonlar CHP'yi aşıyor
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözümü konusunda her türlü desteğe hazır olduğunu birçok kez ifade ettiğini hatırlatan ve bu katkının öneminin altını çizen Türk, şöyle devam etti: "CHP'yi hedef alan operasyonların sonuçları sadece CHP'yi etkilemiyor. Bütün toplumu ekonomik ve siyasi olarak etkiliyor. Kim konuşursa içeride olacak gibi bir anlayış gelişiyor. Bundan dolayı insanlar demokrasi mücadelesinden kendisini geri çekiyor. Bunu görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bugün yürütülen operasyonlar, sadece muhalefet partisi üzerinde değil, Türkiye'de düşünen, siyaset yapan ve fikir üreten tüm insanları etkileyen bir noktaya geliyor. Sanatçılar üzerinde, basın üzerinde, gazeteciler üzerindeki baskıları, toplumun susturulması ve sindirilmesi olarak görmek lazım. Bu doğru değil."
Çözüm istemeyen bir kesim olur
Milliyetçi/ulusalcı bir damarın süreci hedef aldığını ama sabote edecek bir güce sahip olmadıklarını vurgulayan Ahmet Türk, "Çünkü bu sürecin başlatılması sadece iktidarla başlayan bir süreç değil. Devletin ana çekirdeğinin de katıldığı bir süreç. Sadece bir iktidarın projesi olarak görmemek lazım. Ulusalcı bir kesim var. Bir milliyetçi damar var. Elbette ki bunlar süreci baltalamaya veya su katmaya yönelik bir yaklaşım içinde olacaklar. Bunları görüyoruz. Nitelikli bir çoğunluğun bu sürece destek vermesi önemlidir. Problemin çözümünü istemeyen bir kesim olacaktır. Bu sadece Kürt meselesinde değil, çok farklı meselelerde de buna benzer yaklaşımlar hep ortaya çıkar. Hem siyasetin hem de toplumun doğal yapısında var" şeklinde konuştu.
Fiziki özgürlüğü katkı sunar
Rêber Apo'nun fiziki özgürlüğünün Türkiye demokrasisine katkı sunacağına inandığını ifade eden Ahmet Türk, süreç kapsamında PKK’liler için gerekli düzenlemeler için atılacak adımın henüz ilk olacağını söyledi. Türk, şunları belirtti: "Bu ilk adımın doğru yürütülmesi, herkes tarafından doğru değerlendirilmesi gerekir. Ee, tabii ki Ortadoğu bir cehennem. Kürtlerin elbette ki kendi güvenliğini sağlayacak bir noktada olması lazım. Herkesin geleceğini güvence altına alma gibi bir hakka sahip olduğunu kimse unutmasın. Gerçekleşmesi mümkün olan, olabilecekleri esas alan bir yaklaşımdayız. Bu, bir süreçtir. Bunu olgunlukla, ikna ederek götürmek önemlidir. Biz hem kendi halkımızı ikna edeceğiz hem Türkiye halkını ikna edeceğiz. Kürtlerin özgürleşmesi Türkiye'ye ve Türkiye halkına bir zarar vermez. Tam tersine Türk halkının da özgürleşmesini beraberinde getirecek."
* * *
'Kadim kardeşlik'se gereğini de yapın
Türk tarafının özellikle Rojava'ya odaklanmasını eleştiren Ahmet Türk, Kürtlerin burada meşru bir adım atıp kendini müdafaa edecek bir pozisyonu oluşturduğunu hatırlattı. Kürtlerin ayrılma değil, demokratik bir Suriye'de özgürce yaşamak istediğini vurgulayan Türk, şunları dile getirdi: "Bunun gerekleri tartışılır ve Suriye içinde çözülür. İşte Kürt ve Türklerin kardeşliği için 'kadim kardeşlik' diyorlar. O zaman böyle davranmanız lazım. Şimdi Kürtler de sizin vatandaşınız. Kıbrıs'ta kıyamet koparıyor, Suriye'deki Kürtler konusunda da farklı bir şekilde düşünüyor. Bu nasıl kardeşlik? Suriye Kürtlerinin hak ve özgürlükleri konusunda engelleyici bir tavır konulduğu zaman bu süreç başarıya ulaşmaz. Bunu görmek lazım. Şimdi burada bir kardeşlik projesini yürütüyorsanız niye Suriye'deki Kürtleri de kardeşiniz olarak kabul etmiyorsunuz? Destek vermeniz gerekirken niye geleceklerini karartmaya yönelik bir pozisyon içinde olmak istiyorsunuz? HTŞ ile görüşüyorsunuz. Gidin Kürtlerle de görüşün bakalım ne diyorlar, ne talep ediyorlar, ne istiyorlar? Kürtlerde önemli aktörler var. Mazlum Ebdî, Îlham Ehmed, Foza Yusif, Salih Muslim, Asya Abdullah gibi Kürt siyasi aktörleriyle bir diyalog kurup Türkiye'ye davet edebilirsiniz. Gidip ziyaret edebilirsiniz. Onların fikirlerini dinleyebilirsiniz. Şimdi bu görülmeyince Kürtlerde bir endişe doğuyor. Kürtlerin de bazı kırmızı çizgileri var; işte Suriye'deki davranış biçimi kırmızı çizgidir. Kürtler muhataplarıyla oturup diyalog kurabiliyor. Mazlum Ebdî daha iki gün önce Ahmet Şara ile görüştü. Bazı görüşmeler yapıldı. Bir de ilerlemeler var. İşte siz de buna katkı sunun. Suriye komşunuz ama Suriye'yi düşünürken Kürtlerin de geleceğini düşünecek bazı talepler ve adımlar atın ve tavsiyelerde bulunun. Bu Kürtleri mutlu eder."










