Savaş bütçenin de gaspıdır

Ekmek ve barış için bütçe
- DEM Parti'nin dört koldan başlattığı ve Ankara’ya ulaşarak tamamlanan yürüyüşte konuşan Eşbaşkanlar, “Savaşa değil, halka ve emekçiye bütçe” diyerek, barış süreci ile bütçe hakkı bağlantısına dikkat çekti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti), "Ekmek ve barış için bütçe" şiarıyla 12 Aralık'ta Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da dört koldan başlattığı yürüyüş. dün Ankara'ya ulaştı. DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, "Bugün barış için bütçe derken savaşa, özel harp yönetimine, güvenlikçi politikalara ayrılan bütçenin son bulmasını istiyoruz. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi demek silaha ve savaşa para ayrılmaması, bütçeden pay ayrılmaması demektir" dedi.
Yürüyüşçüler, Çankaya'nın Ayrancı Mahallesi’nde bulunan Cemal Süreya Parkı'nda bir araya gelerek, Meclis’in Dikmen Kapısı’na doğru yürüdü. Yürüyüşe, DEM Parti Eşbaşkanları Tuncer Bakırhan, Tülay Hatimoğulları, milletvekilleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Yürüyüşün ardından Meclis kapısı önünde kürsü kuruldu ve farklı kollardan yürüyen yürüyüşler söz aldı. Kürsüde sırasıyla Gebze'de grevleri devam eden Smart Solar işçisi, Riha'dan ve Çukurova'dan gelen çiftçiler, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan kamu çalışanları, asgari ücretli çalışanlar, atanamayan üniversite mezunları ve işsiz genç kadınlar adına birer temsilci konuştu. Söz alanlar, emekçilerin, işsizlerin yaşadığı sorunları dile getirerek, bütçenin savaşa değil, halka ayrılması gerektiğini dile getirdi. Yürüyüş güzergahlarından bütçe ve barış taleplerini yazan yurttaşlar, iki torba mektubu Ankara'ya gönderdi. Mektuplar, Meclis'e sunulmak üzere DEM Parti Eşbaşkanlarına teslim edildi.
Bütçe emek kesimi yok
Daha sonra DEM Parti Eşbaşkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan birer konuşma yaptı. Komisyon ve Genel Kurul sürecinde tüm itirazlara rağmen bütçe tekliflerinin kabul edilerek Meclis'e getirildiğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, "Bugün Meclis’in kapısı önünde bu açıklamayı gerçekleştirirken Genel Kurul’da bütçe görüşülmeye devam ediliyor. Görüşülen bütçeye ‘hayır’ diyeceğimizi burada bir kez daha haykırıyoruz. Bu bütçede Çukurovalı işçinin hakkı yok, Harran Ovası’ndaki ve Konya Ovası’ndaki çiftinin hakkını vermiyor. Bu bütçe maden işçilerinin hakkını vermiyor. Bu bütçe Batman’daki petrol işçisinin, tekstil işçisinin, Tekirdağ’da yola çıkarak buraya gelen işçinin hakkını vermiyor. Atanamayan öğretmenin hakkını vermiyor. Öğretmen açığı olduğu halde öğretmen ataması yapılmıyor. Bu bütçede atamalarda liyakat yok. Bütçede kadının adı yok. Türkiye'de artan kadın işsizliği kadınların iş yaşamında güvencesizliği, merdiven altındaki atölyelerde çalışmak zorunda kalan ve en son Dilovası’nda yaşamlarını yitiren kadınların adı yok bu bütçede. İşte bizler bütün bu sebeplerden dolayı bu bütçeye ‘hayır’ diyeceğiz. Bu bütçede engelli istihdamı yok. Bu bütçede işsizlere iş bulma derdi yok. Bu bütçede gençler yok. Bunları kabul etmek mümkün değildir" dedi.
Enflasyonda ilk 5'te
Türkiye'deki enflasyon oranının dünyada ilk 5'te yer aldığına işaret eden Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi: "Bu, daha çok işsizlik, daha çok yoksulluk, hayat pahalılığı demektir. Emeklinin daha fazla geçinememesi demektir, barınamamak, faturayı ödememek demektir. 2026 bütçesindeki en temel kaynak, yurttaşın sırtına yüklenen ağır vergilerdir. İktidar, bütün vergi yükünü esnafın, işçinin, çiftçinin sırtına yüklemiştir. Bizler ekmek ve barış için bütçe demeye devam edeceğiz.
Barış için bütçe
Barış için bütçe derken savaşa, özel harp yönetimine, güvenlikçi politikalara ayrılan bütçenin son bulmasını istiyoruz. 100 yıllık bir mesele olan ve son 50 senesi savaş ve çatışmalarda geçen Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi demek, silaha ve savaşa para ayrılmaması, bütçeden pay ayrılmaması demektir. Ne yazık ki 2026 bütçesinde bir yılı aşkındır Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nden bahsederken yine mevcut iktidar silaha ciddi anlamda pay ayırmıştır. Hatta geçmiş senelere göre daha fazla bütçe ayırmıştır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Buradan bir kez daha haykırıyoruz; savaşa değil, halka bütçe. Savaşa değil, emekçiye bütçe.
DEM Parti ne öneriyor?
Asgari ücret en az 46 bin TL olmalı ve sene içinde enflasyon durumunun artış durumuna göre en az iki kez artırılmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücretin seviyesine getirilmelidir. İhtiyacı olan herkese temel gelir desteği sağlanmalıdır. Vergide adalet şarttır, azdan az çoktan çok vergi alınmalıdır. Eğitim, sağlık temel insan hakkıdır. Bunların tamamı ücretsiz olmalıdır. Çocuk emeğinin sömüren, çocukların aynı zamanda tacizlere uğradığı bir alan tutan MESEM uygulaması derhal kaldırılmalıdır. Engelli istihdamı ve engellilere verilen aylıklar mutlaka artırılmalıdır. KHK’lerin hepsi görevlerine iade edilmelidir. Öğrencilerin bütün KYK borçları silinmelidir. Çiftçilerin, küçük esnafın çekmiş olduğu kredilerin mutlaka faizleri silinmeli ve ödemeleri daha uzun bir zamana yayılmalıdır. Eşit işe eşit ücret ve daha fazla kadın istihdamı sağlanmalıdır. Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet demeye devam edeceğiz."
Dayanışma ve mücadele
Eşbaşkan Tuncer Bakırhan da kendilerine teslim edilen mektuplarda yer alan taleplerin savunuculuğunu yapacaklarını ifade ederek, "Mücadele etmezsek, dayanışmazsak bu Meclis’ten ne emeklilere, ne emekçilere ne de asgari ücretlilere bütçe çıkar. Meclis’te iktidarın tek bir derdi var; sermayeye, savaşa ve faiz lobilerine bütçe" dedi. Bütçe ve barış taleplerinin daha fazla dayanışma ve mücadeleyle sağlanabileceğini vurgulayan Bakırhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Meclis’in derdi asgari ücretliler değil. Meclis’in derdi sermayeye ve savaş lobilerine vergi muafiyeti sağlamaktır. Bütçeyi peşkeş çekmektir. Meclis’in derdi emekliler değil, yüzde 10'larla, yüzde 12'lerle simit ve ekmek dahi alamayacak bir bütçeye sahibiz. Dolayısıyla bütçenin bizim olmasını istiyorsak mücadele edeceğiz, sesimizi yükselteceğiz. "
Konuşmaların ardından açıklama slogan ve zılgıtlarla sona erdi. ANKARA














