Savaşa rağmen umut ayakta

Aykan SEVER yazdı —

  • Dünyanın genelinde kapitalizmin ve savaşın yarattığı bu vahşet ve çürümüşlüğe itiraz da var. Bu yıl 1 Mayıs gösterilerinin dünya çapında büyüklüğü mücadelenin, örgütlenmenin ve zafere olan umudun bitmediğini de gösteriyor.

3. Dünya Savaşı çok yönlü olarak tırmanışta. Tarafların savaşı her anlamda büyütmekten geri durmayacağı, barış ve başka bir dünya mümkün diyenlerinse savaşın seyrini en azından şu anda değiştirmekten uzak olduğu ise daha çıplak bir gerçek.

Şimdi 3. Dünya Savaşı sahnesindeki bazı gelişmeleri özetleyelim. Paylaşım savaşının Ukrayna cephesinde Batılıların Kiev yönetimine uzun zamandır verdiği destek ve hazırlık çalışmaları sonuç vereceğe benzer. Geçtiğimiz hafta sonu Ukrayna dronlarının Kırım'da Rusya'ya ait yakıt depolarını vurmaları bunun göstergelerinden biriydi. Şimdi Ukrayna tarafı karşı taarruzun yakında başlayacağını söylüyor. Ukrayna kendi hedefleri doğrultusunda ilerlemek için ne kadar başarılı olur orası belirsiz ama nükleer savaş tehdidinin kapı önünde olduğu ise bir gerçek. Son dönemde Rus yönetiminden bu yönde çok sayıda açıklama geldi. NATO ve Biden'ın da nükleer savaştan geri duracağına dair bir işaret yok. Aksine ABD yönetimi sıcak savaşı Çin ve Kuzey Kore ile de zorlamadığı takdirde hegemonya erozyonunu geri çeviremeyeceğini görüyor. Nitekim Biden geçen hafta G. Kore lideri Yoon'la birlikte K. Kore'yi gerektiğinde ortadan kaldırmakla tehdit etti.

Güney Kafkasya'da, Ermenistan ve Azerbaycan arasında görüntüde Dağlık Karabağ sorunu diye ifade edilen ama gerçekte uluslararası emperyalist güçlerin de dahil olduğu paylaşım süreci devam ediyor. Bir tarafta ABD ve Fransa sürece müdahil olmaya çalışıyor. Fransa ilk etapta Aliyev yönetiminin tepkisini çekti. Fakat hafta başı ABD'de Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanları bir araya geldi. Rusya ise Paris ve Washington'u olası uzlaşmadan dışlama derdindeydi. Ancak şimdilik bunda başarılı olamadığı görülüyor. Azerbaycan ve Ermenistan, Moskova'da görüşme yapma konusunda anlaştılar; ancak henüz bir tarih belirlenmedi. Ukrayna savaşı nedeniyle görece güçten düşmüş olan Rusya bu süreçte etkisiz kalıyor.

En yoğun gelişmeler ise yine Ortadoğu merkezli. Çin, İran ve Suudi Arabistan yönetimlerini bir araya getirirken bölgede giderek daha fazla belirleyici güç olma derdinde. Geçtiğimiz günlerde Çin'in Orta Doğu Özel Temsilcisi Zhai Jun Şam'ı ziyaret ederek Esad'la görüştü. Esad Çin'e övgüler yağdırırken Zhai ise Suriye'nin bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi; ABD’yi ve Batılı ülkeleri Suriye'ye yönelik tek taraflı yaptırımları ve ekonomik ablukayı derhal kaldırmaya çağırdı.

Arap ülkeleri ise hafta başı Ürdün'de Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Miktad'ın da katıldığı toplantıyla, Şam yönetimini 19 Mayıs'ta Suudi Arabistan’da düzenlenmesi beklenen 32. Arap Birliği Zirvesi'ne dahil etmenin hazırlıklarını yapıyor. Asıl hedefinse Suriye ile ilgili süreci Arap ülkelerinin inisiyatifi dahiline almak olduğu görülüyor.

Suudi Arabistan'la diyalogda Yemen ve Sudan üzerinden bir "uyum" yakaladığı görüntüsü veren İran'ın gözünde Esad yönetiminin önemi arttı. Geçen hafta İranlı bir heyet Şam'a giderken, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi iki günlük ziyaret için bugün Suriye'ye uçacak. Anlaşılan Esad yönetimi Rusya'nın da desteğiyle önümüzdeki süreçte bölgede görece gücünü artıracak. Bunun kaçınılmaz olarak TC ile ilişkilerin yanı sıra Özerk Yönetim'le olan diyaloğa da yansıması olur.

Paylaşım savaşının yeni odak ülkesi Sudan'da ise 15 Nisan'dan bu yana çatışmalar devam ediyor. Sudan uluslararası güçlerin önem verdiği bir çok olanağa sahip. Güney Sudan'la birlikte bu coğrafyada aralarında elmas, altın, uranyum gibi minerallerin yanı sıra petrol ve doğal gaz kaynakları da var. Ayrıca Sudan denize kıyısı olmayan içerdeki Afrika ülkelerinin denize ulaşım olanağı olmasının yanı sıra Kızıldeniz üzerinde Arap yarımadası ile bağlantı kurması ve bölgeden enerji akışını kontrol edebilecek bir pozisyonda bulunması nedeniyle stratejik bir konuma sahip. Bu ülkeden geçen Nil Nehri'nin bölgenin en önemli su kaynağı olduğu da hesap edilmeli.

Çatışmanın görünürde tarafları darbeyle iktidara gelmiş resmi ordu ve bir zamanlar ordunun parçası olmuş şimdi paramiliter olarak adlandırılan Hızlı Destek Güçleri. Afrika'nın genelinde olduğu gibi Sudan piyasasına ekonomik olarak Çin hakimdi. Ancak ABD, Fransa, Rusya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, TC, Mısır gibi ülkeler de çevredeki başka devletlere de yayılma potansiyeli taşıyan bu savaşın tarafları pozisyonunda ve bölgedeki çatışmadan pay alarak ya da paylarını daha da büyüterek çıkmak istiyorlar.

Mevcut post-modern karakterli 3. paylaşım savaşının gölgesinde başta uyuşturucu, insan ve silah kaçakçılığı olmak üzere "suç" olgusu giderek yaygınlaşıyor. Bu durum doğrudan paylaşım savaşının sürdürücüsü ana aktörlerin kabarık "günah" dosyasına yazılmalı. Cürümleri giderek büyüyor...

Ancak dünyanın genelinde kapitalizmin ve savaşın yarattığı bu vahşet ve çürümüşlüğe itiraz da var. Bu yıl 1 Mayıs gösterilerinin dünya çapında büyüklüğü mücadelenin, örgütlenmenin ve zafere olan umudun bitmediğini de gösteriyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.