- Emperyalist hiyerarşi içerisinde birincil sıraya yerleşmek isteyen Çin açısından meydan okumaya yanıt vermek “normal”. Bir başka “normal” de ASEAN Zirvesi’ne katılan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un açıklamalarıydı.
ABD ara seçimlerin de Trump yandaşlarının göreli başarısızlığı Biden yönetiminin 3. Dünya Savaşı ile ilgili planlarında elini bir hayli rahatlattı. Hafta sonu ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği) Zirvesi'ne katılmak üzere Kamboçya'nın başkenti Punom Pen'e giden Biden, bu konudaki niyetini beyan eden açıklamalar yaptı.
ABD Başkanı Biden öncelikle ASEAN ülkeleri ile ilişkilerin, geçen yıl Washington'da yapılan zirvede alınan karar doğrultusunda, "kapsamlı stratejik ortaklık" seviyesine çıkarıldığını hatırlattı. Sonra "ASEAN, hükümetimin Hint-Pasifik Stratejisinin odak noktasını oluşturuyor" dedi. Yeni bir döneme girildiğini ifade ederken "Çağımızın sorunlarıyla birlikte mücadele edeceğiz" dedi. Baklanın birazını sonradan ağzından çıkardı ve asıl problemin Güney Çin Denizi’ndeki Pekin yönetiminin hak iddiaları olduğunu dile getirdi. Özetle ABD bölge ülkelerini Çin’e karşı olası sıcak savaşta yanında görmek istiyordu.
Çin Güney Çin Denizi’nin yüzde 80'i üzerinde egemenlik talep ediyor. ASEAN üyesi Vietnam, Filipinler, Malezya ve Brunei gibi ülkeler de aynı bölgede hak iddia ediyor ve ABD tarafından teşvik ediliyorlar.
Bölgenin yeraltı kaynaklarının yanı sıra asıl önemi dünya deniz trafiğinin üçte birinin güzergahında yer alması. Yani Çin kapitalizminin atar damarlarından biri olması. Özellikle Tayvan üzerinden çıkacak Ukrayna benzeri bir savaşta bu bölge ambargolarla bloke edilerek Çin’in ticari faaliyetleri engellenebilir. ABD sermaye kesimleri açısından öncelikli hedef de bu. Biden yönetimi Çin’e karşı iddialarında Hollanda’daki Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesinin 2016'da Pekin’in Güney Çin Denizi ile ilgili taleplerini hukuka aykırı sayan bir karara dayandırıyor. Biden bu seyahatinde Güney Kore ve Japonya yöneticileriyle de görüşerek Çin’e karşı “birlik” çabalarında pek gedik bırakmadı.
Pekin yönetimi ise geçen ay yapılan ÇKP’nin 20. Kongresi sonrası savaş hazırlıklarını artırdığını çeşitli açıklamalarına yansıttı. Emperyalist hiyerarşi içerisinde birincil sıraya yerleşmek isteyen Çin açısından meydana okumaya yanıt vermek “normal”. Bir başka “normal” de ASEAN Zirvesi’ne katılan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un açıklamalarıydı.
Lavrov da "ABD ve NATO müttefikleri bu bölgeye hükmetmeye çalışıyorlar, bölgeyi askerileştiriyorlar” dedi.
Süreçle ilgili sürpriz gibi görünen şeyse G-20 zirvesi öncesi Biden-Xi Jinping zirvesinde gerçekleşti. İki taraf da önceki açıklamalarının aksine diplomatik bir dil kullanarak uzlaşan bir hava çizdi, savaş istemediklerini söylediler. Bu da “normal”. Sonuçta sermayenin günümüzdeki stratejik dili olan savaştan vazgeçmedikleri ve hazırlıklarını bu doğrultuda yaptıkları sürece onlar için elbette söylenen sözlerin fazla bir önemi yok.
Normal olmayansa dünya halklarının sadece canlıların değil toplamda dünyanın varoluşunu tehdit eden mevcut paylaşım savaşına karşı ayağa kalkmaması, dur dememesi!
paylaş
Aykan SEVER yazıları
Savaşa rağmen umut ayakta
3 Mayıs
Yeni bir soykırım tehdidi
26 Nisan
Barbarlık
19 Nisan
Güney Kurdistan petrolleri krizi
5 Nisan
Rehine
29 Mart
Aldatma sanatı
22 Mart
ABD topyekûn savaşı zorluyor
13 Mart
BARIŞ'ı istemeyen kimler?
1 Mart
Savaşın diplomasisi
22 Şubat
Dünyada hâlâ insanlar var!
15 Şubat
Bir kıvılcım
8 Şubat
Popülizm mi, neo-faşizm mi?
25 Ocak
Faşizm hortluyor
18 Ocak
‘Yeni’nin açmazları
11 Ocak
Demokrasi yalanı…
7 Aralık
Savaşa rağmen…
30 Kasım
UMUD’u boğamayacaksınız!
23 Kasım