Sermayeye pazarlanan çocuklar

Toplum/Yaşam Haberleri —

İşçi çocuk

İşçi çocuk

  • “MESEM, okula gidecek yol parası dahi bulamayan çocukları okullarından uzaklaştırarak, düşük maaşla çalışacağı bir sistem olarak kuruldu; çocukların ucuz işçiliğini meşrulaştırmak için geliştirildi. Son üç yılda binlerce çocuk okuldan ayrılıp çalışmaya başladı.”
  • “Ekonomik durum yalnızca iktidarın kötü yönetimiyle değil, aynı zamanda sermaye düzeninin yapısıyla da ilgilidir. İktidar, sermaye sınıfının ihtiyaçlarına göre planlama yapıyor. Dolayısıyla eğitim de git gide piyasa ile iç içe hale geliyor.”

HAVİN DERYA

İktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) işbirliğiyle Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) aracılığıyla eğitimden koparılan çocuklar, sermayeye ucuz işçi olarak sunuluyor. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey, meslek eğitimlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulayarak çocuk işçiliğiyle mücadelede etkin denetimin şart olduğunu söyledi. Gazetemize konuşan Tozbey, “Siyasi liderler, sivil toplum kuruluşları ve medya bu konudaki sorumluluklarını artırmalı” dedi.

Ucuz iş gücü

MESEM’lerin 2006'da patronlar kulübü TÜSİAD'ın önerisi ile açılan meslek liselerinin devamı olduğunu hatırlatan Tobey, kurumun çalışmalarını değerlendirdi: “Meslek liselerinde önceden uygulanan ‘4 gün okul, 1 gün iş’ sistemi, patronlar tarafından yetersiz bulundu ve bunun yerine MESEM ile ‘4 gün iş, 1 gün okul’ çözümü getirildi. Böylece örgün eğitimden koparılan çocuklar patronların insafına bırakılıyor. MESEM'e giden 9, 10 ve 11’inci sınıf öğrencileri asgari ücretin yüzde 30'u, 12’nci sınıf öğrencileri ise asgari ücretin en az yarısı kadar maaş alıyor. Çocukların emekliliğe yansımayan sağlık sigortaları da devlet tarafından karşılanıyor. Patronların cebinden tek kuruş çıkmıyor. MESEM, bu dönemde ekonomik krizle daha fazla yoksullaşan ve okula gidecek yol parası dahi bulamayan çocukları okullarından uzaklaştırarak, düşük maaşla çalışacağı bir sistem olarak kuruldu; çocukların ucuz işçiliğini meşrulaştırmak için geliştirildi. Son üç yılda ise gittikçe derinleşen ekonomik krizle birlikte binlerce çocuk okudukları liselerden ayrılıp çalışmaya başladı.”

 

Müjde Tozbey

 

Uluslararası sözleşmeler ihlal ediliyor

Türkiye'nin imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı bir işleyiş yürüttüğünü belirten Tozbey, şöyle devam etti: “Hem ulusal mevzuat hem de uluslararası sözleşmeler bağlamında 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Yine ilgili sözleşmelerde çocukların ekonomik sömürünün bir parçası haline gelmesini önlemek için bazı hükümler düzenlenmiştir. Örneğin, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 32’nci maddesi, taraf devletlere uyması gereken özel bir yükümlülük getirmiştir: Taraf Devletler, çocuğun ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte, eğitimine zarar verecek, sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler. Sadece bir yılda 9 çocuğun iş ‘kazası’ yüzünden yaşamını yitirmesi bile, devletin uluslararası sözleşmelerin yükümlülüklerini ihlal ettiğinin kanıtıdır”.

Sermayeye ucuz iş gücü

Tozbey, MESEM projesindeki asıl amacın emeğe yönelik saldırı politikası olduğunu söyledi ve ekledi: “Bugün homojen bir krizden bahsetmek mümkün değil. Ekonomi yalnızca ücretli çalışanlar ve emeği ile geçinenler için bir kriz. Ülke ekonomisi büyüyor, büyük patronların yıllık karları sürekli artıyor. MESEM konusunda asıl itici güç, iktidarın kadın ve çocuğa dönük düşmanlığının yanında emeğe yönelik saldırı politikasıdır. MESEM ile sermayeye ucuz iş gücü sağlıyor. Diğer bir sebep ise Türkiye'de kalifiye iş gücünü artırmak istemesidir. Sanayiye yapılan yatırımlar artıyor ve ileri teknoloji alanı da dahil olmak üzere kurulan fabrikalarda nitelikli işçi ihtiyacı doğuyor. MESEM bu ihtiyacı karşılamaya yönelik de bir hedef içermektedir”

Gelecek kaygısı

Ekonomik çıkmazın aileleri ve çocukları seçeneksiz bıraktığını vurgulayan Tozbey, MESEM'e başvuruların da bu seçeneksizlik ve geleceksizlik nedeniyle arttığını dile getirdi. Tozbey, “Ekonomik durum yalnızca iktidarın kötü yönetimiyle değil, aynı zamanda sermaye düzeninin yapısıyla da ilgilidir. İktidar, sermaye sınıfının ihtiyaçlarına göre planlama yapıyor. Dolayısıyla eğitim de git gide piyasa ile iç içe hale geliyor. Bu koşullarda ailelerin ve çocukların MESEM'e başvurmaları kaçınılmaz hale geliyor” şeklinde konuştu.

Hakkınızı arayın

Tozbey, MESEM’in iş kazası sonucu yaşamını yitiren çocukların ailelerine tazminat haklarının olmadığına dair sözleşme imzalatıldığını söyleyerek, “Bu sözleşmeler anayasaya ve İş Kanunu’na tamamen aykırıdır. Ancak iktidar ve patronlar tarafından insanlara tazminat haklarının olmadığı izlenimi yaratılıyor ve aileler güçsüzleştiriliyor. İş kazası halinde aileler ve çocuklar mutlaka haklarını aramalı, yasal süreçlerde kazanacaklarına inanmalıdırlar” dedi.