Silah bahanesi artık hükümsüzdür

Tuncer Bakırhan

Tuncer Bakırhan

  • DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Kürt halkının hakları ve demokratikleşmenin önündeki şiddet ve silah bahanesinin artık hükümsüz olduğunu söyledi. 

Kürt sorunu ve demokratikleşmeyi halen güvenlik bağlamında konuşmanın, yüzyılın en büyük hatası ve yanlışı olduğunu belirten DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, "Sayın Öcalan, güvenlikçi aklın kurduğu Kürt kapanını 27 Şubat’ta asrın çağrısıyla kırdı. Ortadoğu kaos içerisindeyken artık Kürt'e kapan kurma aklından vazgeçilmeli" dedi. Bakırhan, Ortadoğu'daki duruma dikkat çekerek, Türkiye'nin Kürt sorununun demokratik çözümünü sağlayarak bu fırtınalardan kurtulabileceğini belirtti.

Eşbaşkan Bakırhan, partisinin dünkü Grup Toplantısı'nda gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Keskin fay hattı kırıldı

Bakırhan, 13 Haziran'da Ortadoğu'nun en keskin fay hattının kırıldığını, İsrail-İran savaşıyla bölgenin kaderinin neredeyse kökten değişebilecek bir noktaya geldiğini söyledi. Bakırhan,  "Bu savaş büyürse bölgede devasa jeopolitik kırılmalara yol açabilecek bir süreci yaşayabiliriz. Suriye'deki göç ve ölümlerin kat ve kat üzerinde bir sürece tanıklık edebiliriz. Bölge uzun süreli bir kaos, kriz ve çatışma süreci içerisine girebilir" dedi.

Maceracı senaryolar uyarısı

Ortadoğu’da savaş, çatışma ve kaosun ritmi yükselirken Türkiye’de de çözüm ve barışın ritmini hep birlikte yükseltmek gerektiğini kaydeden Bakırhan, "İran ve İsrail arasındaki bu çatışmalardan dersler çıkarıp, Türkiye’de sessiz bir şekilde yürüyen barış ve çözüm iradesinin güçlü bir şekilde devam etmesini sağlamak gerekiyor. Ateş çemberi ülkemizin etrafını sararken maceracı senaryolara yaslanmak doğru değil. Türkiye halklarının iç barışını sağlamak en güvenli yoldur. Daha fazla demokrasi, adalet, özgürlük tek parolamızdır. Bölge ve Türkiye, demokratik, eşit ve ortak yaşamla huzura kavuşabilir" şeklinde konuştu. 

Reçete açık ve net

"Türkiye bu fırtınalardan nasıl kurtulabilir?" diye soran Bakırhan, reçetenin açık ve net olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Türkiye Kürt sorununun demokratik çözümünü sağlayarak ve demokratik bir cumhuriyet inşa ederek bu fırtınalardan kurtulabilir. Sayın Öcalan’ın PKK kongresine sunduğu perspektif bu coğrafyada yaşayan her halkın güvenliğini sağlayacak bir perspektiftir. Sayın Öcalan, İsrail-Filistin çatışmasının, mezhep çatışmalarının, ulus devlet çatışmalarının panzehiri demokratik konfederalizmdir demişti. Bu model Ortadoğu’nun çok katmanlı sorunlarına barışçıl ve demokratik çözümler geliştirebilir. Acının, yıkımın, göçün önüne geçebilir. Bu yaklaşım etnik ve dini farklılıkların bir arada ve barış içerisinde yaşamasını sağlayarak topraklarımıza yüzlerce yıldır uğramayan barışı, istikrar ve huzuru getirebilir. Kendi içinde demokrasiyi kuramayanlar, belaları üzerine çekiyor. İran’da bugün hiçbir toplumsal kesim gerçek anlamda mutlu değil. Kürtler, Farslar, Belluciler, Azeriler hepsi aynı acıyı paylaşıyor. Kadınlar temel haklarından mahrum, halk yoksullukla boğuşuyor. Çözüm ne savaşta ne de gerçekleri inkar etmekte yatıyor. Gerçek çözüm, tüm halkları eşit gören, farklı kimlik ve inançları tanıyan demokratik bir rejimden geçiyor. Artık bunu anlamak gerekiyor. İran için üçüncü yol budur. Ne baskıcı rejim ne de İsrail’in saldırıları. Güvenlik, barışta, huzurda ve demokrasidedir. Çözüm, herkesin sınırsız, sömürüsüz, adalet içinde yaşadığı demokratik Ortadoğu birliğindedir."

Beklemeden adımları atın

Sayın Bahçeli'nin vurguladığı Türkiye yüzyılına mühür vuracak kutlu hedefler için yol bellidir. Bir an beklemeden barış sürecinin başarısı için artık adımlar atılmalıdır. Güncel siyaset hesabıyla jeopolitik tehlikeler savuşturulamaz. Seçime, ankete, küçük hesaplara takılan siyaset, Ortadoğu’daki fırtınalı sularda ülkeyi rotasız bırakır. Kürt sorunu ve demokratikleşmeyi halen güvenlik bağlamında konuşmak, yüzyılın en büyük hatası ve yanlışı olur. Sayın Öcalan, güvenlikçi aklın kurduğu Kürt kapanını 27 Şubat’ta asrın çağrısıyla kırdı. Ortadoğu kaos içerisindeyken artık Kürt'e kapan kurma aklından herkes vazgeçmeli ve bir daha aklına getirmemelidir. 

Kazan-kazan formülü

Ortadoğu yanarken yüzyıldır süren kaybet-kaybet formülünü, kazan-kazan formülüne birlikte çevirebiliriz. Bunun yolu demokratik bir rejim kurmak ve Kürtlerle uzlaşmaktır.  Önümüzdeki günlerde Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığına başvuruda bulunacağız. Barışın büyümesi ve güçlenmesi için sadece bizim değil, İmralı yollarının herkese açık olması gerekiyor. Sayın Öcalan istediği kişi ve kesimlerle görüşebilmeli. Sayın Öcalan’ın özgürleşmesi gerekiyor. 

Sözünün gereğini yaptı

Sayın Öcalan kısa bir süre önce ‘süreci hukuki ve siyasi bir zemine çekebilirim’ demişti. O zaman yine birileri yine 'Öcalan’ın böyle bir kudreti var mı, gerçekten süreci çatışma ve şiddetten siyasi ve hukuki zemine çekebilir mi’ dedi. Bakın kısa bir sürede gereğini yaptı, sözünde durdu. Süreci hukuki ve siyasi bir zemine çekti. Peki iktidar da aynı cesareti ve iradeyi sergiliyor mu? Sözünde duran Sayın Öcalan’ın yapmış oldukları karşısında iktidarı da cesaret ve irade sergileyerek, Türkiye’ye büyük bir iyilik yapmaya davet ediyoruz. Çözüm de barış da Ankara’nın iradesinde, İstanbul’un desteğinde ve Diyarbakır’ın kararlığındadır. DEM Parti olarak bizler hep Türkiye’nin iyiliğini düşündük. 

Meclis'in sorumluluğu

Böylesi tarihi kırılma döneminde barışın ve çözümün tatili olmaz. Meclis, derhal ‘Demokratik Toplum ve Barış Komisyonu’nu’ kurarak tarihi sorumluluğunu yerine getirmelidir. Bu komisyon, Genel Kurul’a yasa gönderen, sonuç alıcı bir yapıda çalışmalı; barış misakının mimarı olmalıdır. Gelin bu komisyonu ertelemeden kuralım, Türkiye’nin dört bir yanında barışın umudunu yeşertelim. 27 Şubat çağrısı ve 12 Mayıs PKK’nin kongre açıklamasının, Türkiye’de büyük bir umudu yarattığını hep birlikte görüyoruz. Kürt halkının hakları ve demokratikleşmenin önündeki şiddet ve silah bahanesi artık hükümsüzdür. Kapılar aralandı, umut yeşerdi. Umudumuz büyük.” ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.