Sümerler en eski uygarlık olmayabilir!

Kültür/Sanat Haberleri —

Ur Zigguratı / Foto: AFP

Ur Zigguratı / Foto: AFP

  • Binlerce yıl boyunca sayısız medeniyet doğdu ve çöktü. Peki bildiğimiz en eski medeniyet hangisi?

Yaklaşık 30 yıl önce, bu sorunun basit bir cevabı varmış gibi görünüyordu. MÖ 4000 civarında, Sümer kültürünün en erken evresi, Mezopotamya bölgesinde, günümüzde çoğunlukla Irak’ta bulunan en eski uygarlık olarak ortaya çıktı.

Sümerler, adını doğu Irak’taki modern Kut kentinin birkaç km güneyinde bulunan antik Sümer kentinden alıyor. Arkeologlar, en eski Sümer eserlerinin çoğunun bulunduğu, yaklaşık 80 kilometre güneybatıdaki aynı derecede eski Uruk kentine ithafen, en eski Sümer evresini Uruk dönemi olarak adlandırıyorlar.

Sümerlerin birkaç rakibi var

Ancak son birkaç on yılda ortaya çıkarılan kanıtlar, Sümerlerin “en eski uygarlık” unvanı için eski Mısır da dahil olmak üzere birkaç rakibi olduğunu gösteriyor.

Bir uygarlığı neyin oluşturduğunun tanımı belirsiz, ancak genel olarak bir kültür, özellikle şehircilik, sulama ve yazı olmak üzere birçok ayırt edici özelliğe sahip olmalı; ve Sümerler üçüne de sahipti.

Arkeofili sitesinin Live Science’den aktardığı habere göre MÖ 2000’den sonra Sümer uygarlığı doğrudan Mezopotamya’da trigonometri ve asal, kare ve küp sayıları gibi matematiksel gerçekleri keşfetmesiyle tanınan Babil uygarlığına yol açtı. Bu kavramlar, 1000 yıldan daha uzun bir süre sonra eski Yunanlar tarafından daha da geliştirilen kavramlardı.

Dini Sümerler mi icat etti?

Tarihçi Samuel Noah Kramer’e göre Sümerler, şehirlerinde ziggurat adı verilen yüksek tapınaklar inşa ederek ve belirli tanrıların ritüel ibadetine adanmış rahip kastları kurarak dini de icat etmiş olabilirler. Geniş Sümer panteonunda hangi tanrının en güçlü olduğu yer ve zamana bağlıydı: Örneğin gök tanrısı Anu, Uruk’un başlarında popülerdi, Sümer’de ise fırtına tanrısı Enlil’e tapılırdı. İnanna – “Cennetin Kraliçesi” – başlangıçta Uruk’ta bir bereket tanrıçası olabilir; tapınımı, İştar olarak bilindiği diğer Mezopotamya şehirlerine yayıldı ve Hititler arasında Astarte ve Yunanlar arasında Aphrodite gibi sonraki uygarlıkların tanrıçalarını etkilemiş olabilir.

Gılgamış Destanı

Tanrısal gazabın neden olduğu büyük bir sel sırasında ailesini korumak için hayvanlarla dolu bir gemi inşa eden İbranice İncil’deki Nuh’un hikayesine çok benzeyen bir hikaye, Gılgamış Destanı’nda anlatılır. Arkeologlar bunun aslen MÖ 2150’den kalma bir Sümer hikayesi olduğunu düşünüyorlar.

Bazı bilim insanları, diğer uygarlıkların Sümerler kadar eski veya hatta daha eski olabileceğini iddia ediyor. Philadelphia’daki Penn Müzesi’nin Babil bölümündeki koleksiyonların ortak küratörü Philip Jones, “Mısır ve Sümer’in ortaya çıkışlarının temelde çağdaş olduklarını söyleyebilirim” diyor.

Jones, Irak’ta onlarca yıl süren savaşın, arkeologların pek çok Mezopotamya bölgesine erişemediği anlamına geldiğini, ancak Mısırbilimcilerin kazmaya devam ettiğini söylüyor. Sonuç olarak Mısır’daki arkeologlar, eski Mısır uygarlığının en eski aşamasının kabaca Sümer uygarlığının en erken aşamasıyla aynı zamanda ortaya çıktığını öne süren Sümer’den gelen en eski yazılar kadar erken bir tarihte yazıları keşfettiler: MÖ 4000 civarında.

İndus Vadisi uygarlığı

Yine bir başka olasılık da, şu anda Afganistan, Pakistan ve kuzeybatı Hindistan olan bölgelerde ortaya çıkan ve orada bulunan en eski eserlere göre en az MÖ 3.300 yılına dayanan İndus Vadisi uygarlığı. Jones, “Ancak İndus Vadisi’nde çok erken dönem şeyler bulabiliriz. Bu kadar erken bir şeyler ortaya çıkması beni şaşırtmaz” diyor.

Jones, Hint Okyanusu kıyılarındaki erken ticaretin, bu en eski uygarlıkların (Kızıldeniz’in yanındaki Mısırlılar, Basra Körfezi’nin kuzey ucundaki Sümerler ve daha doğudaki İndus Vadisi uygarlığı), onlardan önce orada yaşayan uygarlık öncesi insanlardan, onlara daha uzaklardan kaynak ve fikirler getirerek gelişmesine yardımcı olduğundan şüpheleniyor. FRANKFURT

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.