Permafrost: Geçmişe açılan bir zaman penceresi

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Sibirya ve Kuzey Amerika’nın donmuş topraklarında son yıllarda keşifler yapılıyor. Bilim insanları bir gün buzul çağından kalma bir insan mumyası bulma umudu taşıyor. 

 

Sibirya ve Kuzey Amerika’nın donmuş topraklarında (permafrost) yüzyıllardır rastlanan olağanüstü kalıntılar, uzun zaman önce nesli tükenmiş hayvanların mumyalanmış bedenlerini gözler önüne seriyor. Bu “permafrost mumyaları”, yünlü mamutlardan tarih öncesi dişli kedilere kadar sayısız türe dair benzersiz bir pencere açarak Buzul Çağı’ndaki yaşamın canlı bir kaydını sunmakta. Son yıllarda, mamut fildişi ve altın arayışındaki artış, bu donmuş topraklarda daha sıkı araştırmalara yol açtı ve uzmanların “yeni bir altın keşif çağı” olarak nitelendirdiği dönemi başlattı.

Permafrost mumyalarına olan ilgi, 17. yüzyıla uzanıyor. Örneğin, Sibirya’daki yerel halkın öykülerine kulak misafiri olan Evert Ysbrants Ides adlı bir gezginin anlatıları bölgeye büyük bir akın başlatmıştı. Bu efsanelere göre, ırmak kıyılarından çıkan devasa yaratıklar gün ışığına maruz kalınca yok oluyor ve bu varlıklara rastlayanlar bile hastalanıp ölüyordu. 1722’de Çar Petro (Büyük Petro), St. Petersburg’da inşa ettirdiği “Kunstkamera” (tuhaflıklar müzesi) için mamut kalıntılarını da kapsayan “doğal merak unsurları” toplamaya karar verdi. Ancak, Sibirya’nın zorlu koşulları ve uzak mesafeleri nedeniyle bu çalışmalar uzun süre ilerleyemedi.

İlk keşifler: Mamut dişleri ve daha fazlası

19. yüzyılda mamut dişlerinin Asya’daki fildişi pazarlarında değerli olması, avcıları ve altın arayıcılarını Sibirya’nın donmuş topraklarına çekti. Zaman zaman, yalnızca diş değil bütün bir mamut ya da diğer iri gövdelilerin buz içinde kalmış kalıntılarına rastlanıyordu. Ne var ki, çoğu keşif bilim insanları bölgeye ulaşmadan önce tahrip oluyor ya da talan ediliyordu. İstisnalardan biri, 1900’de “oturur vaziyette” bulunan ve dişleri ile bir kısmı hâlâ korunmuş olan “Berezovka Mamutuydu”. Bu tür nadir ve kısmen eksiksiz bulunan kalıntılar, Buzul Çağı’nın koşullarına dair önemli ipuçları verdi.

Permafrost keşifleri hız kazanıyor

Yaklaşık 15 yıl önce permafrost mumyalarına ilgi büyük bir sıçrama yaptı. Gelişmiş altın madenciliği yöntemleri ve mamut dişine yönelik artan talep, hem Sibirya hem de Kanada’nın Yukon bölgesindeki donmuş toprakların daha derinlemesine incelenmesini sağladı. Başlarda yünlü mamut, yünlü gergedan ve bizon gibi iri otçullara yoğunlaşan keşifler, artık yırtıcılara ve daha küçük canlılara da uzandı. 

Örneğin 2011 yılında kimi 50.000 yıldan eski, kürkü ve hatta bıyıkları belirgin kurt yavruları bulundu. Günümüz aslanlarının yakın akrabası olan bu türün iyi korunmuş yavruları, 2015’te yan yana yıkılmış bir yuvada, 2017 ve 2018’de ise farklı dönemlerde ortaya çıkarıldı. Aradan on binlerce yıl geçmesine rağmen, derileri, tüyleri ve yumuşak dokuları olağanüstü ayrıntılar sunuyordu.

2020’de keşfedilen genç bir scimitar-dișli kedi (Homotherium) kalıntısı, bilim dünyasını büyüledi. Bu yarı korunmuş beden, eksiksiz baş yapısı ve tüy detaylarıyla dönemin yırtıcı ekosistemine dair eşi benzeri görülmemiş ipuçları barındırıyordu.

Tarihin sırlarına açılan kapı

Permafrostta bulunan bu kalıntılar, sıradan fosil kayıtlarından çok daha fazlasını sunuyor. Çok iyi korunmuş kürk, kas ve hatta iç organlar, hayvanların büyüme şekilleri, beslenme alışkanlıkları ve soğuk iklime uyum yöntemleri hakkında yeni bilgiler sağlıyor. Ayrıca, donmuş mumyalardan alınan antik DNA çoğu zaman kemiklerden veya sıcak iklim fosillerinden elde edilenden daha iyi durumda. Bu durum, örneğin yünlü mamutların Asya fillerine ne kadar yakın akraba olduğunu anlamamızı ve hatta teorik olarak “yeniden canlandırma” projelerini tartışmamızı sağlıyor.

İnsan mumyaları bulunabilir mi?

Araştırmacıların aklını en çok kurcalayan konu, Ötzi’den (Alpler’de 5300 yıl önce yaşamış insan mumyası) bile daha eski bir insan mumyasına rastlama olasılığı. Kuzey Asya bölgelerinde modern insanın 30 bin yıldan uzun süredir yaşadığı düşünülürse, bu pek de imkânsız görünmüyor. Eğer böyle bir bulgu gün yüzüne çıkarsa, Taş Devri insanlarının yaşamına dair emsalsiz bir pencere açılabilir. Daha da ileri gidilirse, Neandertal veya Denisovan gibi antik insan türlerine ait kalıntıların donmuş topraklardan çıkma ihtimali de bilim dünyasını heyecanlandırıyor.

Geçmişi geleceğe taşımak

İklim değişikliği, permafrostun çözülmesini hızlandırarak bu mumyaları keşfetmeyi hem kolaylaştırıyor hem de riskli hale getiriyor. Isınan topraklar, kalıntıların zarar görmesine yol açabilir. Bununla birlikte, her yeni kazı ya da fildişi arayışı, bizi on binlerce yıl öncesine ait yeni bir hikâyeye ulaştırma potansiyeli taşıyor.

Tam bütünlüğünü koruyan bir mamut, kürkü ve sivri dişleriyle donmuş bir yırtıcı ya da dağ sıçanı gibi küçük bir hayvan… Her örnek, Buzul Çağı’nın o çetin koşullarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Uzmanlar, bu çalışmaların yalnızca tarih öncesi yaşamı aydınlatmakla kalmayıp, dünya mirasını korumak adına da büyük önem taşıdığını vurguluyor.

 

* * *

Berezovka Mamutu (1900)

• Nerede Bulundu? Sibirya, Berezovka Nehri kıyısında

• Özelliği: Oturur vaziyette keşfedilen gövdesinin önemli kısmı sağlamdı. Ağzında hâlâ bitki kalıntıları bulunuyor, bu da ölüm anının çok ani olduğunu düşündürüyor.

 

Lyuba (2007)

• Nerede Bulundu? Sibirya’nın Yamal Yarımadası

• Özelliği: Bugüne kadar bulunan en iyi korunmuş bebek mamutlardan biri. Kürkü, derisi ve iç organları inceleme için son derece uygundu. Bu keşif, mamutların gelişim dönemine dair çarpıcı ipuçları sundu.

 

 

Selerikan Atı (1968)

• Nerede Bulundu? Selerikan, Sibirya

• Özelliği: Yüksek oranda korunmuş, Pleistosen döneme ait bir at türü. Kas dokuları ve tüyleri sayesinde tarih öncesi atların fizyolojisine ilişkin önemli veriler ortaya çıktı.