Tabutla çıkmasın

  • Akciğer kanseri ve doktorların bir buçuk yıl ömür biçtiği 76 yaşındaki Eyvaz Akıncı’nın sağlık durumunun kötüye gittiğini aktaran ailesi, yetkililere “Cezaevinden tabutla çıkmasın” diye seslendi.

Akciğer kanseri teşhisi konularak doktorların 4 ay önce bir buçuk yıl ömür biçtiği Eyvaz Akıncı, 10 yıl önce hakkında açılan “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla açılan davada verilen 4 yıl 6 ay hapis cezasının onaylanması üzerine 21 Mart’ta tutuklanarak Metris T Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Tutuklanmadan önce Yedikule Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde haftada 6 gün radyoterapi, bir gün de kemoterapi tedavisi gören Akıncı, tutuklandıktan sonra tedavisi sekteye uğradı. Akciğer kanserinin yanı sıra astım, bronşit, koah, yüksek tansiyon, kalp ve mide rahatsızlıkları için tedavileri devam eden Akıncı, yaşamını tek başına idame ettiremiyor. Pek çok katı yiyeceği yiyemediği için önemli ölçüde mamayla beslenen Akıncı’nın, cezaevinde tedavi imkanlarının sınırlı olması nedeniyle sağlığının kötüye gittiği ifade edildi.

Su bile içemiyordu

Tutuklandıktan sonra kaygı içinde bekleyişini sürdüren Akıncı’nın ailesi ise tahliye talebinde bulunuyor. MA’dan İdris Sayılğan’a konuşan Akıncı’nın kızı Evin Devrim Taşer, babasının akciğer kanserinin 3. evresinde olduğunu ve 4. evreye geçmek üzere olduğunu ifade ederek, hem cezaevi koşullarının hem de tedavi imkanlarının sınırlı olmasının içinde bulunduğu durumu daha da kötüleştireceğini söyledi. Babasının durumunun tutuklanmadan önce fazlasıyla kötü olduğunu dile getiren Taşer, “Babamı, pek çok yemeği yiyemediği için özel mamalarla besliyorduk. Sürekli kan tükürüyordu. Bazen çok fazla tükürüyordu. Zaman zaman fenalaşıyordu. Doktorlar da zaten durumunun kötü olduğunu söylüyorlardı. Son birkaç haftadır su bile içemiyordu. Biz o yüzden mamayla besliyorduk. Olabildiğince gıda takviyesi veriyorduk. Kapsüllerle ilaçlar veriyorduk. Nefeste zorlanıyordu. Öksürük sesinden yatamıyordu. Yürürken desteğe ihtiyaç duyuyordu. Lavaboya giderken bile zorlanıyordu. Bu durum endişelerimizi arttırıyor” dedi.

Tedirginiz

 Babasının akciğer kanseri hastalığının yanı sıra birçok sağlık sorununun olduğunu aktaran Taşer, babasının söz konusu hastalıklardan dolayı raporu mevcut olan 22 adet farklı ilaç kullandığını belirtti. Taşer, “Burada her zaman hastaneye götürebiliyorduk. Orada bunların hiçbiri yapılmaz. Şimdi bizden uzak ve biz tedirginiz. İlaçlarını düzenli bir şekilde biz veriyorduk. Orada kimse ona bakmaz, kimse onu lavaboya götürüp getirmez, orada beslenemez. Orada kimse ilgilenmez babamla. Biz babamızın yaşamından endişeliyiz” diye konuştu.

Son aylarını yaşıyor

 Taşer, doktorların babası için 4 ay önce bir buçuk yıl ömür biçtiğini hatırlatarak, kalan ömrünü birlikte geçirmek istediklerini vurguladı. Babasının son 40 yılda defalarca tutuklandığını aktaran Taşer, şunları ifade etti: “Şimdi genç olsaydı veya hasta olmamış olsaydı, yine bu kadar zorlanmazdık. Onun gibi binlerce tutsak var. Babam da onlar gibi. Hiçbirinden daha değerli değil. Fakat babam hasta ve son aylarını yaşıyor. Biz babam hasta diye bu kadar tedirgin oluyoruz. Daha önce de çok defa cezaevlerine girdi. Gerçekten hasta olmasaydı, ‘onuruyla gitti cezaevinde yattı’ derdik. Babamızın orada ölmesini istemiyoruz. O şekilde cezaevinden cenazesinin çıkmasını istemiyoruz. Babam zaten güzel bir hayat geçirmedi, devamlı cezaevlerindeydi. 76 yaşında. Kaşık bile tutamıyorken, bu şekilde hapse atılmasını kabullenemiyoruz.

Akıncı’nın eşi Cemile Akıncı da “Hastalığı nedeniyle bizim ona bakmamız gerekiyor. Dışarıda tedavisi daha rahat olur. Yoksa cezaevinde yaşayamaz. Yaşamını son zamanlarını evinde bizimle birlikte geçirmesini istiyoruz. Bugüne kadar çok zorluklar yaşadı. İşkencelerden, tutuklamalardan geçti. Son zamanlarını bizimle yaşasın” dedi.  İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.