TFF ve yargı ırkçılık sınavında

ÖHD Kadın Komisyonu'nun Leyla Zana eylemi

ÖHD Kadın Komisyonu'nun Leyla Zana eylemi

Leyla Zana'nın hedef alınması; söz konusu tezahüratların kişisel değil, kimlik ve aidiyet temelli olduğunu açıkça ortaya koyuyor

  • Demokratik Toplum ve Barış sürecini kendi dayatmalarıyla sürdürmek isteyen Türk devleti, bir kanadıyla Kürtlere karşı ırkçı saldırıları örgütlüyor. İktidar medyasında QSD'ye saldırı tam tamları çalıyor; ekranlardan tribünlere, sosyal medyadan üniversitelere kadar Kürtlere nefret kusuluyor.
  • "Yeşil" adı kullanılarak Sözcü üzerinden verilen mesaj, kontra operasyonlar için kullanılan Bursaspor taraftarı ağzıyla Kürt siyasetçi Leyla Zana'ya küfürle sürdürüldü. Bu saldırganlık, diğer tribünlere sirayet ettirildi, dincisinden 'solcu'suna kadar ya ırkçılık desteklendi ya da susularak onaylandı.
  • Kürt kentlerinin spor takımları ve Kürt kadınları, Leyla Zana'ya sahip çıkarken ÖHD Kadın Komisyonu da Bursaspor'la başlayan Ankaragücü ve Rizespor'la devam eden ırkçı taraftar gruplarının Leyla Zana'ya yönelik küfür ve hakaret içeren tezahüratlara karşı suç duyurusunda bulundu.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu, Leyla Zana şahsında Kürtleri hedef alan cinsiyetçi ve ırkçı saldırıya karşı Türk yargısını ve Türk Futbol Federasyonu'nun göreve çağırdı.

ÖHD Kadın komisyonu, dün Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamada "Leyla Zana rûmeta me ye" pankartı açıldı. Açıklamayı yapan ÖHD Eşbaşkanı Ekin Yeter, "Kürt siyasetinin ve kadın mücadelesinin önemli isimlerinden Leyla Zana'ya yönelik gerçekleştirilen hakaretleri, yalnızca münferit bir taraftar tepkisi olarak değil; erkek egemen sistemin ve ırkçı kodların birleştiği organize bir saldırı olarak görüyoruz" dedi.

Kimlik ve aidiyet temelli

Leyla Zana'nın mücadelesini hatırlatan Ekin Yeter, "Somut olayda; futbol kamuoyuyla herhangi bir güncel tartışması bulunmayan, müsabaka ile hiçbir ilgisi olmayan Leyla Zana'nın hedef alınması; söz konusu tezahüratların kişisel değil, kimlik ve aidiyet temelli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır" diye konuştu. Sokakta, evde ve siyasette karşılaşılan erkek şiddetinin, tribünleri kendisine korunaklı bir alan olarak seçtiğini belirten Ekin Yeter," Kadınları kamusal alandan ve siyasetten dışlamaya çalışan 'erkek egemen akıl', küfür ve hakareti bir tahakküm aracı olarak kullanmaktadır" ifadelerini kullandı. 

Sistematik, bilinçli ve planlı

Bu durumun, sadece siyasi bir karşıtlık içermediğini doğrudan kadının iradesini, kimliğini ve onurunu hedef aldığını belirten Ekin Yeter, şöyle devam etti: "Bursaspor ile başlayan daha sonra Ankaragücü ve Rizespor gibi takımların taraftarı ile devam eden ırkçı saldırılar göstermektedir ki bu pratikler sistematik, bilinçli ve planlı linç politikalarının bir parçasıdır. Bursaspor taraftar gruplarının uzun süredir Kürt kimliğine yönelik nefret söylemleriyle anıldığı, bu söylemlerin münferit değil; süreklilik arz eden bir pratik olduğu kamuoyunun malumudur."

Anons bile yapılmadı

Bursaspor-Amed maçında açılan "Beyaz Toros" ve "Yeşil" kod adlı şahsa ait görselleri de hatırlatan Ekin Yeter, "Bu yaklaşım, benzer fiillerin yaptırımsız kalacağı yönünde cesaretlendirici bir etki yaratmaktadır" dedi. Futbol Disiplin Talimatı'nın yalnızca fiilin gerçekleşmesini değil, bu fiiller karşısında resen harekete geçilmesini de zorunlu kıldığını söyleyen Ekin Yeter, şunların altını çizdi: "Müsabaka hakemleri, temsilciler, kulüp yetkilileri ve Türkiye Futbol Federasyonu; ırkçı ve cinsiyetçi tezahüratlar karşısında aktif müdahale ve önleme yükümlülüğü altındadır. Somut olayda tezahüratların açık, toplu ve canlı yayınlara yansımış olmasına rağmen uyarı, anons, oyunun durdurulması veya derhal disiplin sürecinin işletilmesi yoluna gidilmemesi, pozitif yükümlülüğün ihlali niteliğindedir."

Barış, doğrudan hedeftir

Toplumsal barış tartışmalarının yeniden gündeme geldiği bir dönemde, bu tür söylemlerin futbol gibi kamusal etkisi son derece yüksek bir alanda üretilmesinin barışı ve birlikte yaşam iradesini doğrudan hedef aldığını söyleyen Ekin Yeter,  bu durumun sporun birleştirici işleviyle açıkça çeliştiğini ifade etti. Spor alanlarını kadınlar ve toplumun tüm kesimleri için güvensiz hale getiren bu nefret ikliminin kabul edilemez olduğunu kaydeden Ekin Yeter, "Bu saldırı, ülkede barışa, demokrasiye ve kadın özgürlüğüne dönük olan saldırıların da devamı niteliğindedir" dedi.

Irkçılık ve cinsiyetçilik iç içe

Leyla Zana nezdinde yapılan saldırılarda, hem etnik kökene dayalı bir ırkçılık hem de kadını aşağılayan bir cinsiyetçiliğin iç içe geçtiğini söyleyen Ekin Yeter, şöyle devam etti: "Biz hukukçular, bu çoklu ayrımcılık biçimine karşı kadınların özgürleşme mücadelesinin yanındayız. Kadın özgürlük mücadelesi halkların özgürlük mücadelesine, barışın ve demokratik toplumun inşasına her zaman öncülük etmiştir. Kadın özgürlükçü anlayışı evde, sokakta, adliyede, kapatılma mekanlarında, kurumlarda, siyasette nasıl ki inşa etmeye çalışıyorsak spor alanlarında da bu çizgiyi inşa etmek için özgürlükçü hukuk perspektifi ile hareket etmeye devam edeceğiz."

Sorumlu kurumlar sessiz

Olaya ilişkin yükümlülük altında olan kurumların sessizliğine işaret eden Ekin Yeter, şunları ekledi: "TFF'yi ve adli makamları; ırkçılığı, ayrımcılığı, nefreti, şiddeti içeren ve toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı bu saldırılar karşısında etkin bir soruşturma yürütmeye çağırıyoruz. Kadınların iradesine ve onuruna yönelik hiçbir saldırı karşısında sessiz kalmayacağımızı, nefretin ve şiddetin her türlüsüne karşı yargısal sürecin takipçisi olmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz."

Açıklama, "Jin jiyan azadî" sloganıyla son buldu. AMED

 

* * *

Mersin'de protesto edildi

TJA ve DEM Parti Mersin Kadın Meclisi, Leyla Zana'ya yönelik ırkçı ve cinsiyetçi saldırıların bilinçli bir zihniyetin ürünü olduğunu ifade ederek, ilgili kurumları sorumluluk almaya çağırdı.

Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mersin Kadın Meclisi, Bursaspor'la başlayan, Ankaragücü ve Rizespor'la devam eden Leyla Zana'ya yönelik cinsiyetçi ve ırkçı saldırıyı protesto etti. DEM Parti Mersin İl Örgütü önünde yapılan açıklamada, "Leyla Zana onurumuzdur" pankartı açıldı, sık sık, "Jin jiyan azadî" ve "Bijî berxwedana jinan" sloganları atıldı. 

DEM Parti Mersin İl Eşbaşkanı Bedriye Kuş, şunları söyledi: "Leyla Zana ismi, bu topraklar için yalnızca bir siyasetçi ismi değildir, bir halkın eşitlik arayışının, kadın mücadelesinin ve barış iradesinin sembolüdür. Ona yöneltilen her hakaret, kadınların siyasal alandaki varlığına ve Kürt halkının demokratik çözüm talebine dönük açık bir saldırıdır. Kadınları ve Kürt kimliğini hedef alan bu dışlayıcı ve nefret yüklü dil, toplumsal barışın önündeki en büyük engellerden biridir. Sporun birleştirici ruhunu, geçmişin karanlık sembolleriyle ve 'beyaz Toros' zihniyetiyle kirletmek bu ülkeye geçmişten başka hiçbir şey vaat etmez. Bu tür sembollerin tribünlerde görünür kılınması, toplumu geleceğe değil, acılarla dolu bir geçmişe hapsetme çabasından ibarettir. Barışı savunmak, yalnızca siyaset kurumunun değil, vicdan sahibi her yurttaşın, her taraftarın ortak sorumluluğudur."

'Taraftar taşkınlığı' değil

Bedriye Kuş, yaşananlara sessiz kalınmasını ya da saldırının "taraftar taşkınlığı" olarak geçiştirilmesini kabul etmediklerini belirterek, bu tutumun nefret söylemini sıradanlaştırdığını ve yeni saldırıları teşvik ettiğini ifade etti. Bedriye Kuş, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başta olmak üzere sorumluluğu bulunan tüm kurumları, sürece dair şeffaf, bağımsız ve titiz bir inceleme yürütmeye çağırarak, şöyle devam etti: "Hukukun işletilmesi, yalnızca bugün için değil, çocuklarımızın daha demokratik, daha eşit bir ülkede yaşayabilmesi için hayati önemdedir. Statlar halkların karşı karşıya getirildiği alanlar değil, neşenin, kardeşliğin ve ortak heyecanın mekanları olmalıdır. Bu kültürü korumak ve güçlendirmek, başta spor yöneticileri olmak üzere hepimizin omuzlarındaki tarihsel bir sorumluluktur. Leyla Zana'ya yapılan haksızlığın karşısında, barışın ve kardeşliğin örgütlü gücüyle duruyoruz. Ne olursa olsun, kadınların özgürleştiği, Kürt halkının onuruyla yaşadığı ve ırkçılığın son bulduğu bir geleceği hep birlikte inşa edeceğiz."

 

* * *

Leyla Zana da miting konuşmacısı

Amed'de 4 Ocak'ta gerçekleşecek "Umut ve Özgürlük" mitinginde Leyla Zana da konuşmacı olarak yer alacak.

Demokratik Kurumlar Platformu, 4 Ocak'ta İstasyon Meydanı'nda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle saat 13.00'te "Umut ve Özgürlük" mitingi düzenleyecek. Amed çevresindeki kentlerden de katılımcıların olması beklenen mitingde konuşma yapacak isimler de belli oldu. Veysi Aktaş ile Çetin Arkaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinen Azad-TJA) aktivisti Ayla Akat Ata ve siyasetçi Leyla Zana'nın birer konuşma yapacağı öğrenildi. 

 

* * *

Iğdırspor maçı kadınlara ücretsiz

Amedspor, Leyla Zana'ya yönelik küfürlü tezahüratlara karşı Iğdırspor maçında tribünlerini kadınlara ücretsiz açmaya karar verdi.

Bursaspor-Somaspor'un 16 Aralık'taki karşılaşmasında Bursaspor'un bir grup ırkçı taraftarının Kürt siyasetçi Kürt siyasetçi Leyla Zana'ya yönelik ırkçı hakaret ve küfür içerikli tezahüratına tepkiler sürerken, Amedspor ise bir sonraki maçta tribünlerini kadınlara ücretsiz açma kararı aldı. Amedspor Asbaşkanı Şeyda Arslan, tribünlerin ve sprotif faaliyetlerinin bu tür ırkçı, ayrımcı, cinsiyetçi söylemlere alet olmaması için Amedspor olarak yıllardır mücadele ettiklerini söyledi. Bursaspor içinde yerleşmiş ırkçı taraftar gruplarına ve bunların teşvik edilmesine işaret eden Şeyda Arslantaş, "Hem yönetim hem de kentimizin tüm dinamikleri olarak bu yaklaşımı kınıyoruz. Bu saldırı, Türkiye'de başlatılmış olan ve yürüyen Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne de yapılan bir saldırıdır" dedi.

Bursaspor'un daha önce Amedspor ile yaptığı maçta da 'beyaz Toros' fotoğraflarını açarak benzer ırkçı saldırılarda bulunduğunu hatırlatan Şeyda Arslantaş, Leyla Zana gibi siyasi ve temsil değeri yüksek bir kadına yapılan hakaretin bundan bağımsız ele alınamayacağını belirtti. Bu saldırıları "Süreci baltalamak isteyen bir tutum" olarak değerlendiren Şeyda Arslantaş, şöyle devam etti: "Irkçı söylemler, Kürt kadın hareketini, Kürt kadın hareketinin öncülüğünü, gücünü hedef alıyor. Leyla Zana şahsında kadın kimliği, Kürt kadın mücadelesi ve bunun dönüştürücü gücü hedef alınmıştır. Amedspor, Amedspor taraftarı ve camiası; Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin örülmesine dair katkısını sunmaya devam edecek. Tribünleriyle, taraftarıyla, camiasıyla, yönetimiyle ve oyuncusuyla biz bu değerlere katkı sunmaya devam edeceğiz. Amedspor değerleri bizim halkımızın değerleridir. Bu değer bizi var eden değerlerdir."

Irkçı ve cinsiyetçi saldırılara karşı 28 Aralık'ta Amedspor -Iğdırspor arasında oynanacak maçın kadınlar için ücretiz olacağını duyuran Şeyda Arslantaş, "Çünkü bu saldırıya karşı tribünlerde daha fazla kadını görmek istiyoruz. Bunun için yapmaları gereken şey belediyelerimizin her ilçede mevcut olan kadın merkezlerine giderek, kimlik numaralarını vermeleri. Biz bu kimlik numaraları üzerinden tanımlamalarımızı gerçekleştireceğiz ve kadın taraftarlarımıza özgü özel ücretsiz bilet imkanı sunacağız. Kadın sayısını artırarak o tribünlerde en güzel cevabı vereceğiz. Bu kapsamda bu saldırılara karşı mücadelemiz her zaman devam edecektir" şeklinde konuştu. AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.