Türkiye savaş suçu işliyor

Dosya Haberleri —

 Nadine Maenza

Nadine Maenza

  • Gazetemize konuşan ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Başkanı Nadine Maenza, Türk devletinin Rojava’ya saldırısının DAİŞ'i canlandıracağına dikkat çekti. Maenza: "İşgal saldırılarının, Erdoğan iktidarının bir oyunu olduğu çok açık olduğu görülüyor. ABD'de şu anda DAİŞ'in durumu hakkında çok endişelenmeli."
  • Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik yeni işgal saldırılarına karşı başta ABD olmak üzere uluslararası güçlere uyarılarda bulunan Maenze, "ABD ve Batı ülkeleri,Türkiye’nin yeni işgalleriyle ortaya çıkacak olan vahşete ’hayır‘, Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin barış ve istikrarına ‘evet‘ demeli" diye konuştu.

NEJLA ARİ/EREM KANSOY

Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik işgal saldırıları devam ederken, uluslararası tepkilerde sürüyor. IRF sekreterliği, din özgürlüğünü inşa etmeye odaklanan uluslararası bir kuruluş. Ayrıca Haziran 2021'den beri ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Başkanı Nadine Maenza, Türk devletinin Rojava’ya dönük saldırıları ve savaş suçları ile ABD’nin son gelişmelere dair pozisyonunu gazetemize değerlendirdi. Bu yıl ocak ve mayıs ayında Kuzey-Doğu Suriye’de, iki kez Din Özgürlüğü Konferansı'na katılabildiği için şanslı olduğunu söyleyen Nadine Maenza, "Bu noktada bu projenin ve sahip oldukları geleceğin gerçekten tek tehdidi tam sınırlarında Türkiye ve Türkiye'den gelen saldırılar olması" dedi. Türk devletinin saldırılarını ve Uluslararası Koalisyon ülkelerinin durumunu değerlendiren Maenza, Türk devletinin Rojava’ya yönelik saldırılarına karşı ABD’nin pasif tutumuna dikkat çekti. 

Taksim saldırısı Erdoğan'ın oyunu

Türk devletinin Taksim'deki patlamayı bahane ederek Kuzey-Doğu Suriye'ye saldırmasına ilişkin de konuşan Maenza, "Bu saldırının PKK'nin sorumlu olduğuna inanan kimse yok. Kuzey-Doğu Suriye'ye saldırabilmek için bunu düzenlemeye çalıştıkları o kadar açık ki. Yakalanan kadın Kürt bile değildi. Patlamanın Türk devleti, ÖSO ve DAİŞ ile bağlantılı olduğu açık ve Kürtlerle hiçbir bağlantısı yok. Bu yüzden Kobanê’nin rol oynadığını söylemeleri çok saçma. Bu sadece Kuzey-Doğu Suriye'ye saldırmak için bir bahane. Çünkü bu aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yüzde 87'lik enflasyonu ve aldığı ekonomik kararlarla Türkiye’deki ekonomik durumdan gündemi uzaklaştırmak için bir oyun. Kuzey-Doğu Suriye'nin Türkiye için bir tehdit olduğunu öne sürmek bir bahaneden öte değildir" dedi.

Gündem değiştirilmek isteniyor

Erdoğan'ın seçim hazırlığı için Kürt hareketine saldırdığına dikkat çeken Maenza, "Ankara'nın ülkedeki korkunç ekonomik durumdan ve sandıkta düşük oy sayısından veya kendi düzeni içerisindeki anketlerden uzaklaşmak ve savaş çıkarmak için bir bahane aradığı açıktır. Yani gerçek orada bir yerlerde gizlidir. Saldırı gerekçeleri için, şu anda Türkiye'den duyduklarımız pek de gerçek gibi gelmiyor" dedi. Türk devletinin sivilleri hedef alarak savaş suçu işlediğini söyleyen Maenza, "Ukrayna'da da olursa savaş suçu, Suriye'de de olursa savaş suçudur. Bu nedenle, uluslararası toplumun bu suçları konuşması önemlidir" diye vurguladı. 

ABD endişelenmeli

Türk devletinin saldırılarıyla DAİŞ'i beslediğine dikkat çeken Maenza, sözlerine şöyle devam etti: "Brett McGurk, 2019'da Suriye'ye gelen 40 bin yabancı DAİŞ'lini tamamının Türkiye üzerinden geldiğini açıkça belirtti. Bu saldırının sonucunun felaket olacağı çok açık. DAİŞ'in yeniden yükselişine izin vermek açısından bir işgal olursa ve daha fazla toprak işgal edilirse, işgal edilen bu alanlar aynı zamanda DAİŞ'in yükselişi için verimli zeminler olacaktır. Gördüğümüz gibi Türkiye tarafından yönetilen bölgelerde birkaç DAİŞ lideri bulundu. Yani bu çok rahatsız edici bir gelişme, ABD'de şu anda DAİŞ'in durumu hakkında çok endişelenmeli."

Türk devleti durdurulmalı

ABD'nin Kuzey-Doğu Suriye'ye yönelik saldırılardaki tavrını değerlendiren Maenza, "ABD bu saldırılara ve bir işgale karşı koymada çok tutarlı oldu. Savunma Bakanı Austin'in Türkiye’ye şiddetle karşı olduğunu söylemesi önemliydi, Amerika’dan yapılan açıklamalar daha da güçlendi, hatta yeni bir Türk işgaline şiddetle karşı çıkıldı. Askeri operasyonlara da Amerikan yönetimi karşı çıktı. Evet ama yine de ABD, Türkiye’ye bu saldırılar için izin verdi. ABD'nin bunu durdurmak için bir Türk uçağını düşürmesi bir seçenek değil. Kimse bunu öne sürmüyor ama ABD'nin elinde o kadar çok yöntem var ki, ekonomik olarak Türkiye'ye yaptırım uygulayabilecek pek çok şey var" dedi.

Yaptırım uygulanmalı

Maenza, sözlerine şöyle devam etti: "Şu anda Türkiye ekonomik olarak çok zor durumda, ABD Türkiye'ye ekonomik olarak zarar verebilecek her türlü şeyi yapabilir veya bu konuda özel olarak Türkiye’yi tehdit edebilir, yaptırım uygulayabilir. ABD'nin bu durumda çok fazla gücü var, sadece onu kullanmaları gerekiyor. Türk devletinin Saldırıları devam ederse DAİŞ’liler Türkiye'nin şu anda işgal ettiği bölgelerden inecekler ve tüm bölgeyi istikrarsızlaştıracaklar. Kuzey-Doğu Suriye'nin bölgedeki istikrarı kaybetmesinin hepimiz açısından olumsuz bir sonucu olur. Bu nedenle bu işgali durdurmak Birleşik Devletler'in de çıkarınadır. Umarım şu anda Amerikan yönetimi bunun üzerinde çalışıyorlardır."

DAİŞ dünya için tehlikeli

ABD Savunma Bakanlığı'nın potansiyel bir Türk işgaline karşı yaptığı değerlendirmelere dikkat çeken Maenza,"DAİŞ'in yeniden yükselmesiyle olabileceklerin sonuçlarını görmüş olmalılar. Bence bu yüzden şu anda ABD'den biraz daha güçlü bir tepki görüyoruz, çünkü bunun ABD politikası için ne anlama gelebileceğini biliyoruz. Tabii ki Kuzey-Doğu Suriye'deki görevleri DAİŞ’i yenmek. DAİŞ'i mağlup etmek için Kürtler ile bu ortaklık sağlandı. Eğer Türkiye daha fazla toprak işgal ederse bence bu görevi yerine getirmek ABD için imkânsız olacaktır" dedi.

Orada eşit bir yaşam var

Kuzey-Doğu Suriye'de Kürtler, Araplar, Ermeniler, Hristiyanlar ve Süryanilerin ortak bir yaşam inşa ettiğini hatırlatan Maenza, "Her şeyden önce, özgür bir yaşam var. Çoğu insanın anlamadığı şey, Özerk Yönetimi'nin Kuzey-Doğu Suriye'de yaptıkları şeyin ne kadar özel olduğudur. Bir iç savaşın ortasında kalmış böyle kırılgan bir bölgeyi DAİŞ'e karşı savaşırken özyönetimi inşa ettiler. Tüm dini azınlık toplulukları dahil, Iraklı, Suriyeli Hıristiyanlar, Êzîdîler, Ermeniler, hepsi bu projenin bir parçası. Sahada Freedom Research Foundation ile bazı çalışmalar yaptım ve benzer komiteleri de değerlendirebildim. Hükümetin her düzeyinde eşbaşkanlık sisteminin nasıl çalıştığını gördüm. Ve eşbaşkanlara sahip olanların azınlıkları nasıl daha fazla temsil ettiklerini gerçekten gördüm. Yani liderlerin yarısı kadın ve genellikle farklı etnik kökene veya dine sahip, hükümet seviyesindeki her bir komitenin eşbaşkanları, başkan yardımcıları var. Yani toplumu, birbirlerine karşı bu hoşgörüyü üretecek şekilde inşa etmişler, bu gerçekten çok etkileyici" diye konuştu.

Din özgürlüğü var

Bir tanıklığını paylaşan Maenza, "Mayıs ayında oradaydım ve İslami organizasyondan çiçekler almış olan, Hıristiyan bir kilisedeydim. Bu olayların başka nerede yaşandığını görebilirsiniz? Müslüman bir toplulukla görüştüm ve bir grup insan Qaka'da şehrin ortasındaki bir Ermeni Kilisesi'nin açılışından gelmişlerdi. Din özgürlüğü orada normal bir yaşam biçimi, derin farklılıklar olsa da birbirlerini kabul ediyorlar. Hatta Kürtçe, Arapça ve Süryanice olmak üzere üç resmi dilleri var" dedi.

QSD'nin yanında olmalıyız

QSD'nin içinde Arapların da yer aldığını söyleyen Maenza, "Yani çok etnikli, çok dinli bir yapı. Bunu iç savaş sırasındaki bu kırılgan dönemin ortasında inşa ettiler ve bence buradan öğrenebileceğimiz çok şey var. Kuzey-Doğu Suriye'nin ihtiyacı olan şey hayatta kalmalarına ve projelerini sürdürmelerine izin verilmesidir. Türk devleti onların bir gelecek inşa etmelerini istemiyor, tehdit oldukları için değil, temsil ettikleri şeyden nefret ettiği için bunu istemiyor. Ve bunun için QSD'nin yanında olmamız önemli. Bunu yapabileceğimiz birçok yol var, bunlar sadece sahada olmak, veya asker koymak değil. Diğer yapacaklarınız da bu işgal saldırılarını durdurabilir" diye kaydetti.

Erdoğan savaş suçu işliyor

Türk devletinin işlediği savaş suçlarına artık dur denilmesi gerektiğini söyleyen Maenza, "Batılı güçler, Türkiye’nin istedikleri yerde istedikleri gibi uluslararası hukuku çiğneyerek daha çok suç işlemesine göz yumuyor. Buna uluslararası toplumun hayır demesi gerekiyor ve Erdoğan’ın bu suçları işlemeye devam etmesine izin vermemesi için iyi bir fırsat var. Türk devleti, DAİŞ'in yükselmesine neden olacak koşulların yaratılması için Kuzey-Doğu Suriye'ye saldırmaya devam ediyor" diye konuştu.

Efrîn'de yaşananları unutmayın

Türk devletinin Efrîn işgalini hatırlatan Maenza, Türkiye tarafından Kuzey-Doğu Suriye'de yeni olası bir işgalin ardından olabilecekleri ise şu sözlerle dile getirdi: "Türkiye'nin geriye dönüp baktığımızda 2018 ve 2019'da işgal ettiği yerlerde neler olduğunu görmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarına ilişkin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütü, özel bir rapor hazırladı. Mart ayında yayınlanan raporda, Türkiye'nin işgal ettiği bu bölgelerdeki suçların korkunç olduğu belgelendi."

Uluslararası toplum adım atmalı

Türk devletinin işgal ettiği bölgelerde yaşanan tecavüz, cinayet, insan kaçırma, gasp, kadınların, dini ve etnik azınlıkların hedef alınması, zorla din değiştirme gibi suçlarını hatırlatan Meanza, bu suçların özellikle Hıristiyanlar, Kürtler ve kadınlara karşı işlendiğinin altını çizdi. Meanza, "Bu yüzden topluluk olarak bir daha asla bunları görmek istemiyoruz ve vahşeti gerçekleşmeden önce durdurmamız gerekiyor. Şu anda vahşeti gerçekleşmeden önce durdurmak için bir fırsatımız var" dedi ve şu çağrılarda bulundu: “Çünkü biliyoruz ki; Türkiye, Kuzey-Doğu Suriye'yi işgal edip daha fazla toprak elde ederse vahşet daha da büyüyecek. Bu yüzden ABD'yi ve uluslararası toplumu adım atmaya ve bu vahşete artık hayır demeye, Kuzey-Doğu Suriye'de istikrara ve barış potansiyeline evet demeye davet ediyorum."

***

Nadine Maenza kimdir?

Din özgürlüğünü inşa etmeye odaklanan uluslararası bir kuruluş olan IRF Sekreterliği başkanı ve Nadine Maenza aynı zamanda ABD Uluslararası Din Özgürlüğü başkanıdır. Elbette Kürt toplumu tarafından iyi tanınıyorsunuz ama sizin hakkınızda birkaç söz söylememe izin verin. Beyaz Saray'ın ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu'nun eski başkanın atadığı, Haziran 2021'den beri Başkan olarak görev yapıyor. Yabancı ülkelere ve ayrıca Kürdistan'a çok sayıda delegasyona katıldı. Ayrıca Küresel Katılım Enstitüsü ve Sinjar Akademisi ile Özgürlük Araştırmaları Vakfı'nın Yönetim Kurulu'nda görev yapmaktadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.