Tutsaklara din kursu dayatması

.

.

  •  Açlık grevinin 17 gündür sürdüğü Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutsaklara din kursu dayatılıyor, katılmayanlara eksi puan veriliyor. 

 

Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde hak ihlallerine karşı başlatılan açlık grevi devam ediyor. Açlık grevi eylemini dünden itibaren Osman Akbaş, Halil Bergin ile bir kolu ve bir ayağı olmayan Mehmet Çiftçi devraldı.

Tutsaklar 5’er günlük dönüşümlü olarak başlattıkları açlık grevi eyleminin periyodunu 10’ar gün halinde sürdürmeye karar verdi. Açlık grevinin başlamasından kısa bir süre sonra 25 Şubat’ta İlhami İşçi, gerekçe belirtilmeden İslahiye E Tipi Kapalı Cezaevi'ne, önceki gün de Serhat Doğan gerekçesiz bir şekilde Erzurum Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'ne sürgün edildi. 

Açlık grevi eylemlerinin devam etmesi üzerine önceki akşamdan itibaren örüşme gerçekleştiren cezaevi yönetimi kimi talepleri kabul etti. Avukatlardan alınan bilgilere göre; cezaevi yönetimi hasta tutsakların hastane sevklerinin yapılmasını ve “ağız içi arama” uygulamasından vazgeçilmesini kabul etti. Görüşmenin ardından ağır hasta tutsak Mehmet Şükrü Aykal ile iki tutsağın hastane sevki gerçekleştirildi. 

Pişmanlık dayatılıyor

Tutsaklardan Mehmet Şirin Acar, taleplerine ilişkin Mardin Barosu İnsan Hakları Komisyonu'na da mektup gönderdi. Acar, açlık grevi eylemine destek verilmesi gerektiğini belirtirken, yaşanan hak ihlallerine dair şu bilgileri paylaştı: “En ağır infaz rejimine rağmen tahliyeler ertelenmekte, taraflı koğuşta kalmamız ve siyasi kimliğimize bakılarak pişmanlık dayatılmaktadır. Dini kurs gibi etkinliklere çıkmadığımız için yapılanın eksi puan olarak gösteriliyor. Bizlere zorla din kurslarına katılmamız dayatılıyor. Bu yaklaşımla birlikte psikologa çıkmamız dayatılıyor ve adli suçlu muamelesi yapılıyor. Siyasi kimliğimize bakılarak, çıkmadığımızda yine eksi puan olarak gösteriliyor. Birçok arkadaşımızın kronik hastalıkları var. Ağız içi araması gibi insanlık dışı bir uygulamayı kabul etmediğimiz için hastane sevklerimiz engelleniyor. Avukatlarımız ile sağlıklı bir zeminde görüşemiyoruz. Ortak alan etkinliğinden faydalanamıyoruz. Sudan sebeplerle toplu soruşturmalar açılıp toplu cezalandırmalar yapılıyor. Yeni Yaşam Gazetesi ve sosyal dergiler verilmiyor. Her odada 4-5 kişi yerde yatmak zorunda kalıyoruz.”

 Tutsakların talepleri

Acar, taleplerini ise pişmanlık dayatmasından vazgeçilmesi, hastane sevkleri ve ağız içi aramaya son verilmesi, diş tedavilerinin yapılması, sosyal etkinlik hakları ile ziyaret saatlerinin iade edilmesi, avukatlarla sağlıklı görüşme ortamının sağlanması, dışarıdan temiz iç çamaşırı, terlik, havlu ve kırtasiye malzemelerinin temin edilmesine izin verilmesi, ağız içi aramaya son verilmesi, toplu soruşturma ve cezalandırmadan vazgeçilmesi, gazete ve dergilerin verilmesi, berber sorununun çözülmesi, muhalefet yayını yapan TV kanallarına izin verilmesi ve yerde yatmak zorunda kalanlar için yeni koğuş açılması şeklinde sıraladı.   MARDİN

 

Kelepçeli tedavi itirazına işkence

İzmir F Tipi Cezaevi’nde tutulan Latif Mollaahmetoğlu, kelepçeli tedavi dayatan doktora karşı çıktığı için askerler tarafından darp edildi. 

Mollaahmetoğlu'na mide ağrısı şikayetiyle 4 Mart’a gittiği Yeşilyurt Devlet Hastanesi’nde kelepçeli muayene dayatıldı. Latif Mollaahmetoğlu, yaşadıklarını 6 Mart Pazar günü telefonla görüştüğü kardeşi Dilan Mollaahmetoğlu’na anlattı. Ağabeyinin doktorlara “kelepçeli muayene hukuka aykırı, kelepçesiz bir şekilde muayene hakkım var” diye itiraz ettiğini kaydeden Mollaahmetoğlu, şunları paylaştı: “Doktor düşmanca bir tavırla ‘kelepçeli muayene etmek istediğini’ söylüyor, bunun üzerine abimle tartışıyorlar. Tartışma büyüdükten sonra, doktor askerlere ‘bunu buraya neden getirdiniz, alın götürün’ diyor. Kağıtlara baktığında endoskopi olması gerektiğini görüyor. Doktor ‘imza atarım ama muayene etmeyeceğim, götürün’ diyor. Abim de ‘muayene etmek zorundasınız, muayene edilmeden endoskopi kabul etmiyorum’ diyor. Tekrar tartışmaya başlıyorlar. Sonra askerler abimi iterek zorla odadan dışarı çıkarıyorlar. Hastaneden çıkarmaya çalışıyorlar. Abim de ’Ben buraya muayene olmak için geldim. Zaten zar zor geliyoruz, muayene olmak istiyorum, midem çok ağrıyor’ diyor. Askerler abimi dinlemeden dışarı çıkarmaya çalışıyorlar.”

Sürgün sonrası çıplak arama

Urfa 1 Nolu T Tipi Cezaevi’nden Aksaray 1 Nolu T Tipi Cezaevi’ne sürgün edilen tutsaklar çıplak arama işkencesine maruz kalıyor.

Urfa 1 Nolu T Tipi Cezaevi’nde tutulan 5 kişinin ailelerine haber verilmeden 4 Mart Cuma günü farklı cezaevlerine sürgün edildikleri öğrenildi. Aileleri, Urfa’dan tutsakların aramasıyla haberdar oldu. Rıdvan Er ve Hasip Avşar, Aksaray 1 Nolu T Tipi; Ramazan Turan ve Selman Büyüktaş Çorum Sungulu T Tipi; Suat Obuz’un ise Tokat T Tipi cezaevlerine sürüldü.

Aksaray 1 Nolu T Tipi Cezaevi’ne avukatı ile görüşen Hasip Avşar, cezaevi girişinde çıplak arama işkencesine maruz kaldıklarını; tekli hücrelerde tutulduklarını belirtti. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen 27 yıldır farklı cezaevlerinde tutulan Avşar’ın, Amed'de bulunan ailesine yakın olmak için kısa bir süre önce sevkini istediği, ancak buna karşı Aksaray’a sürgün edildiği öğrenildi. Kalp ve tansiyon hastası olan Avşar’ın sağ dizinde opera parçalı kırık, sağ femur eski kondik kırığı var. Avşar, İnsan hakları Derneği'nin (İHD) hasta mahpus listesinde yer alıyor. Sevklerin Cuma gününden bu yana gerçekleşmiş olmasına rağmen sevklerin gerçekleştiği cezaevi ve sevk yapılan cezaevi idarelerinin tutukluların yakınlarına henüz bir bilgi vermedi. 

 

Slogana karşı ölüm tehdidi

Odadan çıkartıldıktan sonra ağabeyinin askerlere, “Böyle devam ederseniz, ‘tedavi haktır engellenemez’ sloganı atacağım” dediğini aktaran Mollaahmetoğlu, şöyle devam etti: “Bunun üzerine askerler de abimi tehdit ediyor. Bir asker, 'Slogan at, bak biz seni nasıl öldürüyoruz burada' diyor. Bu tehdidin üzerine abim hastanede 'Tedavi hakkımız engellenemez' diye slogan atıyor. Dört asker abimin üzerine çullanıp, işkence yapmaya başlıyorlar. Abimi yangın merdivenine götürüp orada darp ediyorlar. Dört asker ve elleri kelepçeli bir tutsak. Yere yatırıyorlar. Biri postalıyla kafasına basıyor, diğeri boynuna tekme atıyor. Elleri kelepçeli olan abimin ellerine basıyorlar. Abim, kollarında hala yara izlerinin mevcut olduğunu söyledi.”

 

Konuşmakta bile zorlanıyordu

Şiddetin hastanede dakikalarca sürdüğünü anlatan Mollaahmetoğlu, “Öfkesini alamayan askerler, abimi sürükleyerek, küfür ve hakaretlerle yüzüne defalarca tükürüyor. 'Burası devletin hastanesi, burada böyle yapamazsın, sana göstereceğiz' diyerek tekme ve tokat atarak, alt kata, kimsenin olmadığı bir yere indiriyorlar. Dört asker daha geliyor, abimin kafasına, boynuna, kuyruk sokumuna, çenesine, burnuna tekme atmaya devam ediyorlar. Abimin birçok yerinde hasar oluşuyor. Şu an boynunu kullanamayacak durumda. Kuyruk sokumu aşırı ağrıyor. Telefonda konuşurken bile çok zor konuşuyordu çünkü çenesi ve burnu çok ağrıyormuş” şeklinde konuştu.

 

Dilekçeleri kabul etmedi

Mollaahmetoğlu, arkadaşlarının cezaevinde etkin bir muayene istediğini ve bunun için defalarca cezaevi idaresine dilekçe yazdığını ama idarenin dilekçeleri kabul etmediğini belirtti. Mollaahmetoğlu, “Abim de cezaevi idaresine, ‘en azından yaralarımın fotoğrafını çekin’ diyor ancak fotoğraf da çekmiyorlar. Abim muayene edilmedi, kırık, çıkık var mı bilmiyoruz” şeklinde konuştu. Mollaahmetoğlu, cezaevlerinde yaşananların saklanmaya çalışıldığını, ancak buna izin vermeyeceklerini söyledi. Mollaahmetoğlu, şunları ekledi:”Bedeli ne olursa olsun sesimizi duyuracağız. Hapishanelerle ilgilendiğim için hakkımda birkaç hafta önce savcılık soruşturma başlattı. Ailesi olarak bu işkenceyi yapan askerler, meşrulaştıran hapishane idaresi, kelepçeli tedaviyi dayatan ve işkenceye sebep olan doktor hakkında suç duyurusunda bulunacağız, elimizden geleni yapacağız.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.