Üç ittifak mı iki seçenek mi?

Sezai TEMELLİ yazdı —

  • Her iki ittifakın Kürt meselesinin çözümsüzlüğü konusunda aynılaşması aslında Türkiye’nin demokrasi sorununu da çözümsüz bırakmaktadır.

Türkiye tarihinin en kritik seçimine hazırlanıyor. Toplum büyük çoğunlukla bu seçimde partiler yerine, ittifaklar arasında bir tercihte bulunacak. Bunun temel nedeni de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen uydurma bir sistemin yaratmış olduğu çoklu handikap. Sistem bir yanıyla siyaseti olabildiğince daraltırken, siyasi özgürlükleri kısıtlarken, temsiliyeti değersizleştirirken diğer yanıyla da köhne rejimin neo-faşist bir formda yeniden üretimine olanak yaratıyor. Sistemi savunan ve onun devamlılığına oynayan Cumhur İttifakı cumhuriyetin ikinci yüzyılı kurgusunu son beş yıldır sürdüregeldiği otoriter şefçi anlayışın devamlılığı üzerine oturtuyor. 

Kendisini bu anlayışın karşısına konumlandırdığını söyleyerek cumhuriyetin ikinci yüzyıl kurgusunu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem rotasına taşımak isteyen Millet İttifakında ise kafalar daha da karışık. Köhne rejimin sürekliliğine bir itirazı olmayan, salt iktidar değişimi ve sistemin kısmen yeniden yapılandırılmasına odaklanan Millet İttifakı aslında rejimin kurulu aklına olan sadakatini yineleyip duruyor. Her iki ittifakın da tüm farklılıklarına rağmen aynı kapıya çıkmalarının altında yatan kuşkusuz siyaset üretemez halleridir.

Üçüncü ittifak HDP’nin öncülüğünde hayata geçmiş olan Demokrasi İttifakıdır. Siyasal ve toplumsal alanda en geniş yelpazeyi oluşturan Demokrasi İttifakı diğer iki ittifaktan kesin çizgilerle ayrışmaktadır. Diğer iki ittifak kurulmuş olan aklın gölgesinde sıkışıp kalmışken, HDP yeni bir kurucu aklın mücadelesiyle kendisini var etmiştir. Kurucu olanın süreklileşmiş bir değişim içinde siyasete müdahalesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle HDP hayata geçirdiği Demokrasi İttifakıyla hem rejime, hem de rejimin dayattığı sistem modellerine karşı toplumsal ve siyasal gerçekliği yadsımayan bir seçenek üretmektedir. Bu seçenek bir geçiş programı özelinde bugün seçim sathı mahalline taşınırken, ötesinde değişimi kalıcılaştıracak bir yol haritasını da’ üçüncü yol’ hattında üretmeye devam ediyor. Radikal demokrasi anlayışıyla radikal muhalefeti ve müdahaleyi süreklileştiriyor.

Bu seçenek neden önemli? Bu seçeneğin bir kurtuluş umudu taşıdığını, sadece Türkiye halkları, emekçileri, kadınları için değil, tüm Ortadoğu halkları için yaşanılan karanlıktan çıkma adına bir yol gösterici olduğunu bilmek zorundayız. HDP bu seçeneği bugün Türkiye siyasetinin gündemine ısrarla taşımaktadır. Bu açıdan üçüncü yol siyasetinin belki de bugün için en önemli hamlesi önümüzdeki seçimlere kadar yaşanacak süreçte atılacak taktik adımlardır. Diğer iki ittifakı aynılaştıran ile HDP’yi ayrıştıran meseleyi doğru okumamız, siyaset içinde doğru kodlamamız ve mücadeleyi bu hat içinde büyütmemiz bu dönemde büyük önem taşımaktadır.

Mesele sadece Cumhurbaşkanı seçmek olamaz, olmamalı. Bu nedenle sistem değişiminin rejim ile olan bağını görmeksizin seçim hesaplarına kilitlenip kalmak altılı masanın en önemli açmazıdır. Bu masa ile iktidarın ortaklaştıkları siyaset ise maalesef Türkiye’nin açmazıdır. Her iki ittifakın da faşist prangaları aslında devlet aklının siyasetin üretimine nasıl müdahale ettiğini, siyasetin sınırlarını nasıl çizdiğini bize gösteriyor. Cumhur İttifakının MHP’si ile Milet İttifakının İYİ Partisi rejimin bu anlamda çapalarıdır. Bu çapalardan kurutulamayan ana akım siyasi yapıların bugün yaşadığımız gerçekliği algılamaları, meseleleri doğru analiz etmeleri ve çözüm üretmeleri olanak dışıdır.

Yaşadığımız meselelerin başında tartışmasız Kürt meselesi gelmektedir. Her iki ittifakın Kürt meselesinin çözümsüzlüğü konusunda aynılaşması aslında Türkiye’nin demokrasi sorununu da çözümsüz bırakmaktadır. Kürt meselesinin çözümünün dayandığı zemin Türkiye’nin demokratikleşmesi adına belirleyici zemindir. 

Bu zemin bugün İmralı’dan, tecridin sonlanmasından, savaş politikalarına son vermekten ve Rojava’nın statüsün tanınmasından müteşekkildir. Başlıca bu üç alandaki gelişmeler bölgesel ve küresel siyasetin yeni dönemi üzerinde belirleyici etki yaratacaktır. HDP başta Kürt meselesinin çözümü olmak üzere tüm sorunların çözümü adına ve demokratikleşme konusunda Türkiye halklarına bir kez daha bu zemin üzerinde hareket ederek sahici bir seçenek üretmiştir. Bu seçenek tüm faşist tepinmelere rağmen hem güçlü ve kapsamlı bir temsiliyetle yeni dönem siyasetinde yerini alacaktır hem de siyasal ve toplumsal dönüşüme öncülük edecektir. Kurucu paradigması unutmayalım ki yeni bir kurucu akıldır ve bu akla sahip çıkmaya ve gereğini yapmaya devam ediyoruz…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.