Üç kardeş, üç şehit

Dosya Haberleri —

Dilxwaz kardeşler

Dilxwaz kardeşler

  • Kapının yanı başında sürekli ayakta bekleyip gelen misafirleri karşılıyordu Ali Mutlu. Kardeşleri Abdullah (Dilxwaz Agir) ve Songül'ü (Eylem Dilxwaz) şehitler kervanına uğurlamıştı gururla, direnişle, zılgıtlarla... Son şehit kardeşi Osman (Dilxwaz Agir) için "Ayrı bir hukukumuz vardı'' diyor.
  • Söz Songül'e geldiğinde özenle Hevala Eylem diyordu. Ülkesi, Önderliği halkı için çok düşünürdü. Bir keresinde benden kitap istemişti. O zaman  "Kasırga Taburu“ adlı kitabını kendisine verdim. Daha yarı etmeden Özgürlük saflarına katıldı ve adını da kitaptaki Eylem'den aldı.
  • Hani bazı gençlerimiz örgütle ilişkilenir, eğitimlere katılır, siyasi ortamlarda bulunduktan sonra belli bir olgunluk yakaladıktan sonra özgür dağlara yönünü verir ya. Bizim Osman‘da bu düzey yoktu. O halkına, ailesine, arkadaşlarına karşı devrimci bir duyguyla sevdayla bağlıydı.

ARAT ARARAT

Apê Musa’nın köyü olan Mardin Nusaybin’e bağlı Zivingê köyünde 90’lı yıllarda Kurdistan Özgürlük Mücadelesi gerillaları ile tanıştıktan sonra hayatları başka bir dünyaya evrilir Mutlu Ailesi'nin. 19 kardeşli Mutlu Ailesi'nden Osman, Abdullah ve Songül diğer 16 kardeşlerine, "Biz Kurdistan'ın özgürlüğü için ateş olmaya gidiyoruz’’ diyerek dağlara sevdalanmışlar. 2022 yılında Almanya'ya iltica ederek yaşamak zorunda kalan üç şehidin ağabeyi Ali Mutlu, "Osman benden 2, Abdullah 4, Eylem de 6 yaş küçüktü'' diyordu fakat hemen ardından "onlar benden büyük yaşadılar'' diye de ekliyordu başı dik bir şekilde.

İlk kadrolarla tanışma etkiledi

Ali Mutlu ile yaptığımız sohbet özgürlük mücadelesi tarihindeki fedakarlık destanlarından sadece bir tutamdı. Daha binlercesi vardı bu destanların. Sanki karşımda üç kardeşini şehit veren biri oturmuyordu. Her cümlesinin ve kelimesinin sonunda direniş, mücadele, fedakarlık mesajları vererek konuşuyordu. Derin ve duygusal geçen sohbete başlarken 1990’lı yıllarda Kürt Özgürlük Hareketi ile nasıl tanıştığını ve neler yaşadığını anlatmaya başlayan Ali Mutlu, ailesinin yurtsever bir aile olduğunu Nusaybin’e bağlı Zivingê yani Türkçeleştirilmiş ve Kürtlere layık görülen ayırımcı adıyla "Eski Mağara Köyü"nden olduğunu söyleyerek şöyle konuşuyordu: "Ailemin özgürlük hareketinin ilk kadroları ile tanışmasından sonra etkilenme söz konusu olmuş. Bizler de bu etkilenme ile yetiştik. Biz büyüdükten sonra ilişkilerimiz daha da güçlendi. Bu temelde önce Abdullah (Dilxwaz) sonra Eylem ve en son Osman harekete katıldılar."

İlk gerillalar ile tanışma

İlk gerillalar gelince konuşmasının bu noktasında şehid kardeşlerinin adını tek tek sayan Ali Mutlu, "En son Dilxwazımız (Osman) şehit düştü" dediğinde göz göze bakıyorduk. Anlamlı bakışları ile "Kurdistan ve Önderliğimiz için bedel vermeye devam edeceğiz" diyor. Ali Mutlu, anlatmaya şu sözlerle devam ediyor: "Ailemiz köyde Malbata Seyida olarak biliniyor. Gerilla ile ilk tanışma 90’larda oldu. Zıvingê'den sonra köy yoktu. Arkadaşların gelişi hala aklımda. O zamanlar 6 yaşındaydım. Onların duruşu, konuşması, fedakarlıkları, dürüstlükleri, oturmaları, kalkmaları bizi çok etkiliyordu. Şu an bile karşımda oturmuşlar gibi onlardan etkilenmiştim. Onlar yurtseverlik duygularını, ülke sevgisini, mücadele ruhunu yüreğimize ektiler."

Abdullah (Dilxwaz Agir)

Köyler boşaltıldı

Konuşmasını 94’lerin en acımasız kirli savaş döneminde yaşadıklarını anımsatan Ali Mutlu, "90’larda köyleri boşaltmaya başladılar. O dönem 4 bin köy boşaltılmıştı. O köylerden biri de Zivingê köyüydü. O dönemde bizi de köyden çıkardılar. Tüm köylü köyden çıkıp çadırlarda kaldık. Köye az bir mesafede kurduğumuz çadırları da 3-4 ay sonra kaldırdılar. Oradan ayrılıp köyümüzün yakınındaki Bamidê köyüne (Açıkköy) yerleştik. Burada yaklaşık 10 yıl kaldık. O dönem hükümetin değişmesi ile köye dönüşlere izin verdiler. Bizde köyümüze geri döndük. Ardından Nusaybin'e gidiş gelişlerimizle siyasi çalışmalara katılmaya başladık" diyor.

Bedel vermeye devam edeceğiz

Ailesini kısaca tanıtan Ali ile yaptığımız sohbetimizin derinliği 2015 de yaşanan özyönetim direnişlerine geldiğinde kardeşi Abdullah Mutlu (Dilxwaz Agir) konu oluyor sohbetimize. Dilxwaz'in şehit oluşu ve cenazesinin teslimatına ilişkin Türk devletinin vahşetine vurgu yapmadan geçemiyor Ali ve şöyle devam ediyor: "Abdullah Cizre'de özyönetim direnişleri esnasında şehit düştü. Cenazesi Malatya morgunda bekletildikten sonra kimsesizler mezarlığına defnedilmişti. 6 ay sonra annemin ve babamın çabaları ile bulundu. Burada Türk devletinin barbarlığına ilişkin bir not düşmek istiyorum. Abdullah 2016'da şehit düştüğünde ben cezaevindeydim. Son karar mahkememin olduğu gün beni tahliye ederken aynı zamanda aileme gelin cenazenizi alın demişler. Yani aynı gün ailenin birazcık olsun sevinmesini bile istemedikleri için cenaze teslimatını da o gün yaptılar. Mahkeme sonrası gidip cenazemizi teslim aldık. Bu devlet böyle vahşi bir devlettir. Cenazeye, insana saygıları yok. Ölçüleri yok. Bunların barbarlığına karşı özgürlük hareketimizin, Önderliğimizin, şehidlerimizin mücadelesi var. Biz şehitlerimizle gurur duyuyoruz. Bedel verdik vermeye de devam edeceğiz."

Rızgar ve Ali Mutlu

 

Sorumluluk gereği yer aldık

Mutlu kardeşlerin yaşadıkları anlatmakla bitmiyordu. Özyönetim direnişleri birçok Kürt genci gibi Mutlu kardeşleri de heyecanlandırmış ve aktif katılımlarını sağlamıştı. Bu çalışmalara katılanlardan biri olduğunu söyleyen Ali Mutlu, o günlere ilişkin yaşadıklarını anlatırken Türk devletinin barbarlığı ve diri diri katlettiği Kurdistan şehitlerini anarak konuşmasını şöyle sürdürüyor: "2015'e gelindiğinde özyönetim çalışmalarına katıldım. Şehit düşen kardeşlerimde içinde yer aldı. İşgal edilmiş topraklarımızı temizleme noktasında sorumluluk gereği görev aldık. 2016 yılında yakalandım. 'Gizli tanık' ifadesi ile 1 yıl Mardin Cezaevi'nde tutuklu kaldım. Yurtsever bir aile olduğumuzdan dolayı düşman intikam alıyordu. Aileye baskıları sınır tanımıyordu. Cezaevinden çıktıktan 7 ay sonra tekrar tutuklandım. Bu kez 8 ay kaldım. 'Gizli tanıkların' ifade değiştirmesi sonrası tahliye oldum. Dosyamın kapanmaması için yeniden 'gizli tanıklar' buldular. Bu tanıkların yeni ifadeleri ortaya çıkınca çareyi 2020 yılında Avrupa'ya çıkmakta buldum."

Abdullah haksızlığı kabul etmezdi

Türk devletinin baskıları sonucu Avrupa’ya gelmek zorunda kalan Ali Mutlu, şehit kardeşi Osman'ın şahadeti vesilesi ile yapılan anma töreni için geldiği Bielefeld Demokratik Kürt Toplum Merkezi'nde konuklarını karşılarken gördük. Hiç oturmuyordu. Kapının yanı başında sürekli ayakta bekleyip gelen misafirleri karşılıyordu. Anma sonrası geçtiğimiz bir odada başlattığımız sohbetin sonuna doğru yaklaşırken kendisinden şehit kardeşlerini anlatmasını istedik.

Bizi kıramıyor ve ilk önce kendisinden dört yaş küçük olan Abdullah'ı anlatmaya başladı. Abdullah'ın aile ve toplum içindeki ilişkilerinde çok farklı bir insan olduğunun altını çizerek şöyle devam ediyor: "2010 yılında Botan'da gerilla saflarına katıldı. 2011-12 yılında Mardin Bölgesi'ne gelmişti. Bu bölgede 4 yıl çalışma yürüttü. O dönemler görüşüyordum. Abdullah'ın en belirgin özelliği şuydu. Bir yerde hukuksuzluk, adaletsizlik varsa mutlaka oraya gider ve müdahale ederdi. Çok vicdanlı bir insandı. Haksızlığı kabul etmezdi. Annesine, kız kardeşlerine çok saygılıydı. Evdeki aile bireyleri ile ilişkileri ve dışardaki toplum içindeki ilişkilerinden anlıyordum ki bu insan bu toplum içinde durmaz, mutlaka özgürlük saflarına katılır. Nitekim de öyle oldu. 7 Haziran 2015 Seçimleri sonrası kendi inisiyatifi ile Rojava'nın savunması için Rojava'ya geçti. Hemen ardından özyönetim direnişlerinin başlaması üzerine tekrar Kuzey Kurdistan’a geçerek Cizre'ye geldi. Cizre’deki direnişlerde şehit düştü.''

Songül (Eylem Dilxwaz)

Hevala Eylem kasırga olup dağlara gitti

Kardeşlerini sırasıyla gururla anlatıyordu Ali Mutlu. Sıra Songül'e (Eylem Dilxwaz) geldiğinde özenle Hevala Eylem diyordu. Kardeşi Songül ile en son 2014 yılında 15 Şubat Komplosu için düzenlenen bir etkinlikte görüştüklerini söyleyen Ali Mutlu, şehit Eylem Dilxwaz için şunları anlatıyor: "Katıldıktan sonra birbirimizi görme şansımız olmadı. Eylem Rojava üzerinden katıldı. Haftanın, Zap, Metina bölgelerinde kaldı. 6 Kasım 2020'de Avaşin'de Tepê Gowendê’deki eylemde ağır yaralanır. O eylemde düşmana ağır darbe vuruyorlar. Arkadaşları alandan çıkarıyor fakat yarası ağır olduğundan şehit düşüyor. Kardeşim Eylem benden 6 yaş küçüktü. Özgüveni güçlü birsiydi. Duygusal bir insandı. Ülkesi, Önderliği halkı için çok düşünürdü. Bir keresinde benden kitap istemişti. O zaman Mehmet Sebatlı'nın 'Kasırga Taburu’ adlı kitabını kendisine verdim. Bu kitabın kahramanının adı Eylem'di. Kitabı okumaya başladı. Daha yarı etmeden özgürlük saflarına katıldı ve adını da kitaptaki Eylem isminden alarak Eylem koydu.''

Dilxwaz Agir: Ülkemi terk etmem

En son ''Dilxwazımız Osman'ın şehadet haberi beni daha farklı etkiledi” diyordu Ali Mutlu. Kendisinden iki yaş küçük olan kardeşi Osman'ı anlatmaya sıra geldiğinde içini çekerek yüzünde hafif bir gülümsemeyle göğsünü gerip geriye yaslandı ve kısa bir duraksamadan sonra, "Şehid Dilxwaz ile aramızdaki ilişki çok farklıydı" diyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Hani bazı gençlerimiz örgütle ilişkilenir, eğitimlere katılır, siyasi ortamlarda bulunduktan sonra belli bir olgunluk yakaladıktan sonra özgür dağlara yönünü verir ya. Bizim Osman'da bu düzey yoktu. O halkına, ailesine, arkadaşlarına karşı devrimci bir duyguyla sevdayla bağlıydı. Öyle profesyonel nitelik düzeyinde değildi. 2016'da özyönetim direnişleri döneminde arkadaşların yanında savaştı. Ben yakalandıktan sonra arkadaşlar kendisini geri çekerek ailesine yardımcı olmasını istediler. Ben çıktıktan sonra Osman'a 'gizli tanık' ifadeleri nedeni ile dava açıldı. Kendisine dedik gel seni Avrupa'ya gönderelim. Bize şu cevabı vermişti: 'Kesinlikle kabul etmiyorum. Yanı başımda arkadaşlarım şehit düştü. Ülkem özgür olmayana kadar bir Kürt genci olarak buradan ayrılmam. Ben Rojava'ya gitmek istiyorum.' Bu kararı ardından 2018'de Rojava'ya geçerek kardeşi Abdullah'ın adı olan Dilxwaz Agir ismini alarak QSD'ye katıldı. Sonrasında ilişkimiz devam etti. Şehadetinden 7-8 ay önce bir görüşmemizde kendisine ailemiz şehit vermiş. Çok dağıldık. Gel Avrupa'ya burada da çalışma yürütebilirsin şeklinde bir öneride bulunmuştum. Bu önerim nedeni ile 7 ay benimle görüşmedi. Telefonlarıma cevap vermedi. En son Rojava'dan arkadaşlar arayarak şehadet haberini verdiler. İki arkadaşları ile birlikte araçları ile Amude yolu üzerinde Türk devletinin hava saldırısında şehit düştüler. Ricamız üzerine arkadaşlar cenaze törenini Qamışlo'da yaptılar. Bielefeld'de de bir merasim yaptık. Onlara layık olacağımıza dair yine söz veriyoruz. Ailece onların yanındayız.''

Osman Mutlu (Dilxwaz Agir)

Özgürlüğe kadar mücadeleye devam

Mutlu ailesinin son şehidi Osman Mutlu'nun (Dilxwaz Agir) şehit düştüğü Aralık ayı ile Cizre katliamının yıldönümünün aynı aya denk gelmesi vesilesi ile son olarak duygularını bizimle paylaşan Ali Mutlu, gerillaya, Kürt halkına ve tüm Kurdistan'a yönelik büyük saldırıların olduğunu anımsatarak direniş mesajı verdi. Ali Mutlu son sohbetimizi yaptığı şu çağrı ile noktalıyor: "Halkımız bu saldırılara karşı duyarlı olmalıdır. Bize reva görülen katliamları, sürgünleri, zulümleri asla kabul etmeyelim. Gerillamız 21. yüzyılın teknolojik gücüne, tekniğine karşı direniyor. Önderliğimiz tecrit altındadır. Her Kürt bireyi buna, tecride ve zulme karşı koymalıdır. Mücadeleyi yükseltmelidir. Şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış topraklarımızı Önderliğimiz özgürleştirene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu saldırılar Önderliğimizin paradigmasına karşı yapılıyor. Bu saldırıları boşa çıkarmak bizlerin görevidir."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.