Üç yıl sonra başka yalan

Türk ordusu yas
- Üç yıl önce öldürülen subayı için 'hastanede öldü' yalanını söyleyen Türk ordusu, üç yıl sonra tam da süreç için önemli bir eşik aşılmak üzereyken yeni bir açıklama yaptı. Bu kez aynı subayın cenazesini bir mağarada aradıklarını iddia ettiği askerlerinden 12'sinin metan gazıyla zehirlenerek öldüğünü duyurdu.
Kürt Halk Önderi'nin çağrısıyla başlayan süreçte ateşkes ilanını dikkate almayan, kimyasal silah dahil saldırılarını geçen haftaya kadar da sürdüren, sahada gerillaya yönelik provokatif ve tahrik edici çağrılar yapan Türk ordusu, savaş döneminde sakladığı kayıpları ve yalanlarıyla yüzleşiyor. Üç yıl önce öldürülen ve cenazesini bırakmak zorunda kaldığı subayını 'hastanede kurtarılamadı' yalanıyla örtbas etmeyen çalışan Türk ordusu, üç yıl sonra tam da bir grup gerillanın silahlarını imha töreni arifesinde 12 askerinin bir mağarada zehirlenerek ölmelerini, aynı subayın cenazesini aramakla izah etti.
Türk Savunma Bakanlığı, önceki akşam yaptığı açıklamanın tam metnini vermekle başlayalım: "Pençe-Kilit Harekâtı kapsamında 28 Mayıs 2022 tarihinde icra edilen mağara arama-temizleme faaliyeti sırasında, teröristlerin açtığı ateş sonucu P. Üstğm. Nuri Melih Bozkurt şehit olmuş, yoğun ateş nedeniyle naaşına ulaşılamamıştır. Bölge kontrol altına alınmış, teröristler etkisiz hâle getirilmiş, ancak tüm aramalara rağmen şehidimizin naaşına henüz ulaşılamamıştır.
Arama çalışmalarında, naaşın bulunabileceği tüm alanlar özel teşkil edilen ekiplerce titizlikle taranmaktadır. Devam eden arama faaliyetleri kapsamında; Pençe-Kilit Harekât bölgesinde bulunan, önceden hastane maksadıyla kullanıldığı bilinen, teröristlerden temizlenmiş olan 852 rakımlı tepedeki bir mağarada 6 Temmuz 2025 tarihinde yapılan arama-tarama faaliyeti sırasında 19 personelimiz metan gazına maruz kalmış, derhâl hastaneye sevk edilmiş; yapılan tüm müdahalelere rağmen beş kahraman personelimiz şehit olmuştur.
Bölgede kurtarma faaliyetleri tam teçhizatlı AFAD ve TSK ekiplerinin koordineli çalışmalarıyla devam etmektedir."
Devam eden açıklamalar
Türk Savunma Bakanlığı, dün sabahtan itibaren iki açıklama daha yaparak, hastenede tedavileri devam eden askerlerden 8'nin daha öldüğünü, böylece sayının 12'ye yükseldiğini duyurdu. Cumhurbaşkanlığından bakanlara, DEM Parti dahil tüm siyasi partilerden belediye başkanlarına kadar taziye mesajları iletildi. DEM Parti, haksız savaşın tahribatları ve barışın gerekliliğini vurgularken CHP Genel Başkanı Özgür Özel, özellikle ihmal ve sorumsuzluk olduğuna dikkat çekti. Özel, "Boş mağaraya girerken, bu kadar çok askerimizin birden oraya girmesini, gerekli tedbirlerin alınmamış olmasını, öncesinde bütün teçhizatı ile birlikte ölçüm yapacak uzmanın girip de ondan sonra bunun yapılması yerine, her birinin aynı anda ve bu tedbirsizlikle girip şehit olmuş olmasını milletin vicdanı kabul etmiyor" diyerek Meclis'te araştırma komisyonu kurulması için çabalayacaklarını belirtti.
Yaşar Güler merasimde, Levent Ergün görülmedi
Hakkari Devlet Hastanesi'ndeki otopsi işlemlerinin ardından İstihbarat Üsteğmen Ege Akar, Mühimmat Astsubay Kıdemli Çavuş Abdurrahman Akdoğan, piyade sözleşmeli erler Ahmet Gültekin, Özkan Özkanlı, Mahsun Yeşildemir, Ahmet Kuşak için Gever'deki Selahattin Eyyubi Havalimanı'nda tören düzenlendi. Törene, Türk Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu ve İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Necip Çarıkcıoğlu'nun yanı sıra Hakkari Valisi Ali Çelik, Yüksekova Kaymakamı Mustafa Akın, hatta AKP Hakkari İl Başkanı Zeydin Kaya ve kurum müdürleri bile katıldı. Olmayan bir isim dikkat çekti; süreci sabote çabaları olduğu ileri sürülen ve daha geçen hafta MİT Başkanı tarafından ziyaret edilen 2. Ordu Komutanı Levent Ergün.
Gerçekte ne olmuştu?
HPG Basın İrtibat Merkezi (BİM), 30 Mayıs 2022 tarihli açıklamasında, 29 Mayıs günü sabah saatlerinde Şehîd Şahîn Direniş Alanı’nın Şehîd Berxwedan savaş mevzilerinde yaşanan çatışmaya ilişkin bilgi vermişti. Açıklamada, "Türk subayları, 29 Mayıs günü sabah saatlerinde bir grubu Şehîd Şahîn Direniş Alanı’nın Şehîd Berxwedan savaş mevzilerine göndermek istedi. Askerlerin ilerlemek istemedikleri ve subaylarla tartıştıkları gözlendi. İşgalci subaylar, daha sonra 4 kişilik bir grubu savaş mevzilerine doğru gönderdi. Bu grup, savaş mevzileri çevresinde gerilla tarafından denetim atına alınarak sabotaj taktiğiyle vuruldu. Patlama sırasında 2'si uçurumdan düştü. Diğer 2'si ise ferdi silahlar ve el bombalarıyla vurularak öldürüldü. Cenazelerin üzerine giden gerilla, askeri malzeme ve silahları imha etti. Akşam saatlerinde harekete geçmek isteyen Türk askerleri tekrar vurulunca ilerleyemedi. 2 askerin cenazesi gerillanın denetimi altında duruyor" denilmişti.
Türk ordusunun yalanı
Türk ordusu, Şehîd Şahîn Direniş Alanı’ndaki kayıplarını sakladığı gibi Türkiye halkına da yalan haberleri servis etti. Türk Savunma Bakanlığı, P. Üstğm. Nuri Melih Bozkurt’un yaralı olarak kaldırıldığı hastanede kurtarılamadığını iddia emişti.
Gerilla çekip paylaştı
Nuri Melih Bozkurt’un aslında Şehîd Şahîn Direniş Alanı’nın Şehîd Berxwedan savaş mevzilerinde öldürülen ve cenazesi kalan askerlerden olduğu ortaya çıkmıştı. Gerilla, Bozkurt’un cenazesinin görüntülerini paylaşmıştı. Görüntülerde konuşan bir gerilla, söz konusu askerin ölmeden önce biraz konuşabildiğini ve adının Melih olduğunu söylediğini aktarıyordu. Gerilla, çatışmanın detaylarını paylaşarak, 2 Türk askerini daha öldürdüklerini ve cenazelerinin alınması için dışarıda bir yere bıraktıklarını söylüyordu.
HPG'nin açıklaması
HPG de görüntülerle birlikte yeni bilgiler vermişti. Aralarında Nuri Melih Bozkurt’un da bulunduğu 4 Türk askerinin zorla tünellere gönderildiğine dikkat çeken HPG, o gün yaşananlara dair şunları kaydetmişti: “Arkadaşlarımız onları hedeflemeden önce saatlerce takip edip dinliyor. Hatta konuşmalarında bunların isimlerinin Burak, İslam ve Melih olduğunu duyuyorlar. Zorla savaş tünellerine yollanan askerler öldürülüyor. Gerilla, cenazelerini almaları için 2'sini dışarı bırakıyor; ağır yaralı olan Nuri Melih Bozkurt’u ise sakin bir yerde muhafaza etmek istiyor fakat isminin Melih olduğunu belirttikten kısa süre sonra ölüyor. Türk ordusu tüm kayıplarını gizlediği için gerilla da Melih’in cenazesini kayıt altına alıyor.
Melih'in cenazesine ne oldu?
Gerilla, daha sonra onun da cenazesini Türk devletinin alabileceği bir yere bırakıyor fakat sonradan anlaşılıyor ki; Türk ordusu dışarıya bırakılan bazı cenazeleri alıp götürmek yerine hemen orada uçurumdan aşağıya atıyor."
Yalanla Türkiye'yi aldatıyor
Nuri Melih Bozkurt’un ölümüne ilişkin Türk devletinin kamuoyunu açıkça yanılttığını ve yalan haberler servis ettiğini belirten HPG, şunları vurgulamıştı: “Mesela Melih Bozkurt için ‘hastanedeydi, yaralıydı, kurtarılamadı’ diye açıkça hepsi yalan söylüyor. Oysa o asker Zap’ta öldü. Cenazesinin götürülüp götürülmediği bile belli değil. Toplumu kandırıyorlar. Biz onların cenazesine böyle insani yaklaşıyoruz, onlar ise hem bizim cenazelerimize hem de kendi cenazelerine en vahşi biçimde yaklaşıyorlar.
Bumerang gibi onları vuracak
Yaşayan halkımıza işkence yaptığı gibi cenazelerimize de vahşi yöntemlerle hakaretler ediyor. Bunlara dair elimizde çok sayıda belge var. Türk devleti bir gün mutlaka hem tarih önünde, hem insanlığın vicdanında hem de uluslararası alanda yargılanacak ve bu yaptıklarının hesabını verecektir. Belki Türk devletini ve ordusunu şimdi yönetenler, cenazelerimize bu şekilde vahşice eziyet edilmesinin görüntülerinin farklı mecralarda bilerek yayılmasını, psikolojik savaşın etkili bir parçası olarak görüyor. Bunun kendilerine kazandırdığını düşünüyorlar. Oysa insanlıktan çıkmış işgalciler güruhunun, maneviyat ve moral değerlerden yoksun şekilde bu tarzda motive edilmesi bumerang gibi en çok onları vuracaktır. Bu psikolojik savaş yöntemlerinin en fazla onlara kaybettireceğini gördük, daha da göreceğiz.”
Rakım da farklı
Türk ordusu, önceki akşamki açıklamasında "Pençe-Kilit Harekât bölgesinde bulunan, önceden hastane maksadıyla kullanıldığı bilinen, teröristlerden temizlenmiş olan 852 rakımlı tepedeki bir mağarada" dedi ama üç yıl önceki çatışma alanını 1515 rakımlı tepe olarak kodlamıştı.
* * *
Metan gazı zehirlenmesi
Metan gazı, karbondioksitten (CO2) sonra atmosfere en çok salınan yanıcı ve patlayıcı bir sera gazı. Normal koşullarda zehirli olmayan metan gazı, ortamda oksijenin azalmasıyla ortaya çıkan boğulma ve oksijen yetersizliği durumunda zehirli hale gelebiliyor. Metanın sağlığa zararlı etkileri olması için metanla temas etmek gerekir. Bu soluyarak veya cilt teması yoluyla olabiliyor. Metana maruz kaldıktan sonra karşılaşılabilecek olumsuz sağlık etkileri, maruz kalınan miktar (doz), maruz kalma şekli, maruz kalma süresi, kimyasalın formu ve başka kimyasallara maruz kalınıp kalınmaması gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Yüksek düzeyde metan, havadan solunan oksijen miktarını azaltabilir. Bu durum ruh hali değişiklikleri, konuşma bozukluğu, görme sorunları, hafıza kaybı, mide bulantısı, kusma, yüz kızarması ve baş ağrısına neden olabilir. Ciddi durumlarda solunum ve kalp atışında değişiklikler, denge sorunları, uyuşma ve bilinç kaybı görülebilir. Maruz kalma düzeyi yüksekse veya uzun süre devam ederse ölümcül olabilir.












