‘Umuda yolculuk’ta kızını ve eşini kaybetti

Kadın Haberleri —

❏

  • Irak’taki savaş nedeniyle 2015 yılında 5 çocuğu ve eşiyle birlikte ülkesini terketti. Türkiye, Yunanistan, İsveç, Fransa’ya zorlu yolculuk ardından 4 çocuğuyla İngiltere’ye ulaşabildi. “Aradan 5 yıl geçti, hala yuvam yok” diyen Cabara’nın küçük kızı Yunanistan’da botları batınca ölümden döndü, eşi ve kızıyla ise Fransa’da yolları ayrıldı. “Aylardır onlardan haber yok, ölmelerinden korkuyorum” diyor.

EREM KANSOY
SHEFFIELD

Her yıl savaş, yoksulluk nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanlar, daha güvenli ve özgür bir yaşam için binbir zorluğu da göze alarak ‘umut yolculuğu’na koyuluyor. Iraklı Cabara Alevi El Azraki ve ailesi de bunlardan biri. Irak’tan İngiltere’ye gelebilmek için insan tacirlerine kişi başına 10 bin dolar ödemişler, yani 7 kişilik aile, kaçakçılara 70 bin dolar vermiş.

Aile ikiye bölündü

Cabara Alevi El Azraki ile Britanya’nın Sheffield kentindeki Urban House geçici mülteci merkezinde karşılaştık. Üç kızı ve 1 oğlu ile 4 aydır bu kampta kalıyorlarmış. Savaş nedeniyle 2015’te ailesiyle ülkesini terk etmek zorunda kaldıklarını anlatan Cabara’nın henüz sonuçlanmamış mültecilik hikayesi trajedilerle dolu.
Ölümden dönen aile, bu yolculukta ikiye bölünmüş. Yunanistan’a geçmeye çalışırlarken botları batmış, 8 saat suda kalmışlar, küçük kızının kalbi durmuş. Fransa’da tıkış tıkış girdikleri kamyon kasasında eşi ve kızına yer kalmamış. O gün bugündür onlardan haber alamıyor.

Bot battı, kızının kalbi durdu

Sözü, konuşurken sık sık gözleri dolan Cabara Alevi -El Azraki’ye bırakıyoruz:


“Iraklıyım. Irak’tan Türkiye’ye, Türkiye’den de Yunanistan’a geçtik. Yunanistan sahillerinde botumuz suya battı, 8 saat boyunca suda kaldık. Küçük kızımın kalbi dakikalarca durmuştu, kalbi atmıyordu. Kızım sudan kurtarıldıktan sonra helikopterle hastaneye götürüldü. Hastanede yaşama döndü çok şükür. Daha sonra hastaneden ayrıldık.
Günler sonra aç ve bitkin Yunanistan’da Selanik’e götürüldük. Burada bir kamyon kasasına tıkıştırıldık ve yola çıktık. Kamyon bir yerde durdu, aşağıya indirildik. Bize buranın Britanya olduğu söylendi. Polis tarafından tutuklandığımızda bulunduğumuz ülkenin İsveç olduğunu öğrendik.

İsveç kabul etmedi

Britanya’ya götürülmemiştik. İsveç’te mülteci başvurusunda bulunduk, 3 yıl sonunda başvurumuz geri çevrildi, ülkeyi terk etmemiz gerektiğini söylediler. Arabayla Fransa’ya geçtik. Fransa’dan da Britanya’ya yine bir kamyonun arkasında geçtik. Calais liman kentinden geçtik. Burası çok kötü bir yer, insanlar ölüyor.

Kızını ve eşini yolda kaybetti

Britanya’ya gelirken büyük kızım ve eşimle birbirimizi kaybettik. Fransa’da bizi kamyonun arkasına yerleştirdikleri zaman eşim ve büyük kızıma yer kalmamıştı. Onları daha sonra başka bir kamyonla göndereceklerini söylediler. Telefonumu kaybetmiştim, o günden sonra ailemden hiçbir haber alamadım. Buraya gelmeye çalışırken ölmüş olabileceklerinden çok korkuyorum.

Hala bir yuvam yok

Irak’ta hayatımız tehlike altındaydı. Eğer Irak böyle olmasaydı, bu denizleri geçmez, bu acıları yaşamak istemezdik. Irak’tan kaçmamızın sebebi savaştır, canımızın tehlikede olmasıdır. Bu ülkede insanlar bizim gibi muamele görmüyorlar, bu sebeple buraya gelmek istedim. Ama hayır, Britanya’da beklediğimizi bulamadık. Ben ülkemi 2015’te terk ettim, buraya geldim ama bakın halen bir yuvam yok. Çocuklarımın okula gitmesini istiyorum, bu ülkede haklarımız olduğuna inanmıştım, fakat halen hiçbir hakkımızı alamadık. Evraklarım halen yok ve ailece evsiziz.”

Çok kötü günler yaşadık

Cabara’nın kızları Hanaan ve Zahra da yeni bir yaşam için çıktıkları yolculuğun sonunda geleceklerinden umutsuz. Hanaan, “Irak’tan buraya gelene kadar yaşadıklarımızın tamamını hatırlayamıyorum, hatırladığım ve bildiğim çok kötü günler yaşadığımız. Tanrıya çok şükür ki hayattayız ve buraya ulaştık” diyor. Hayali okuyup doktor olmakmış. “Burada bizi umursamıyorlar” diyen Hanaan, “Bizim yaşadıklarımızı yaşasalardı, belki bizi anlarlardı” diye ekliyor.

Hiçbir çocuk bunları yaşamasın

Zahra ise “Güzel bir çocukluğum vardı Irak’ta. Eğer göç etmeye zorlanmasaydık ayrılmak istemiyordum” diyor. “Canımız tehlikede olduğu için ülkemizi terk ettik ama yolda da çok acılar yaşadık. Orada kalmamız da çok tehlikeliydi. Umarım dünyadaki hiçbir çocuk bizim yaşadıklarımızı yaşamaz” diyor. “Keşke kızkardeşim ve babam da bizimle olsaydı, umarım hayattadırlar” diyen Zahra ekliyor: “Onlardan hiç bu kadar uzak kalmamıştım. Onları çok özledim.”

 
paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.