Unutulan ve savaş aracı olan bedenler

Kadın Haberleri —

Berivan Saruhan

Berivan Saruhan

  • Erkek-devletin çıkardığı savaşlarda kadın bedeni savaş aracı olarak kullanılıyor. Ortadoğu’da devletlerin işlediği savaş suçlarının kadın ve çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirten Berivan Saruhan, kadınları ve çocukları unutan bir savaşı kabul etmediklerini vurguladı.

Teşhir edilen çıplak bedenler, savaş aracı olarak kullanılan tecavüz, şiddet, baskı… Devletlerin başlattığı savaşlarda her zaman hedef alınan kadınların sığınacağı bir yer ve onları koruyacak mekanizma yok.

2015’te Varto’da gerilla Ekin Wan’ın bedenini teşhir edilmişti. O fotoğraf ve yerde savunmasız yatan kadın bedeni iktidarın aynasıydı aslında. Ve 2019’da YPJ’li Çiçek Kobanê’yi esir alan SMO çetelerinin işkence görüntülerini paylaşması, Kurdistan’da savaş gerçekliğini göz önüne seriyor.

Son olarak 7 Ekim’de İsrail ve Filistin’de Müslüman Kardeşlerin Filistin kolu olarak kurulan Hamas (İslami Direniş Hareketi) arasında çıkan savaşta Almanya vatandaşı Shani Louk’un bedeni teşhir edildi.

Yerler, tarihler ve taraflar değişse de ortada değişmeyen tek bir gerçeklik var; istismar edilen kadın bedeni. Kadın Zamanı Derneği üyesi Berivan Saruhan, savaşların kadın ve çocukları üzerindeki etkisini Jinnews’ten Elfazi Toral’a değerlendirdi.

Kadın ve erkekler savaşı farklı karşılıyor

Saruhan, dünya genelinde başlatılan savaşlarda öncelikle kadın ve çocukların hedef alındığını, savaşın cinsiyet rollerini ve cinsiyete dayalı farklılıkları da pekiştirdiğini ifade etti.

“Maalesef erkekler ve kadınlar felaketleri farklı şekilde yaşıyor. Savaş bölgelerinde kadınlar, sıklıkla fiziksel şiddet ve cinsel istismar gibi güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kalıyor. Çünkü savaş durumları çoğu zaman yerinden edilmeye yol açıyor. Kadınlar mülteci kamplarında mahsur kalabiliyor ve hijyen eksikliği nedeniyle birçok hastalıkla baş etmekten tutun, güvenliğin olmadığı bu bölgelerde şiddet oranının daha da artmasına neden oluyor. Bu savaşlardan sağ kurtulan pek çok kadın, kendilerinin ve çocuklarının güvenliğinden korkarak, yerlerinden edildikten sonra aşırı kalabalık evlerde veya kamplarda yaşıyor. Tabii bu, hayatı daha da zorlaştırıyor. Bu her zaman sömürü ve kaçırılma tehdidini taşıyan bir durumdur. Bu bağlamda savaş koşullarında yaşayan kadın ve çocukların koşulları giderek zorlaşıyor.”

Kapanmayan yaralar

“Öncelikle Ortadoğu realitesi ve süregelen krizler nedeniyle devletlerin işlediği savaş suçlarının kadın ve çocuklar üzerinde derin ve olumsuz etkileri olduğunu en acı şekilde görüyoruz” diyen Saruhan, savaşın birçok olumsuz sonucu doğurduğunu hatırlattı.

“Kültürel kimliğin ve toplumsal dokunun tahribatından sağlık hizmetlerine ve tıbbi ihtiyaçlara erişimin kısıtlanmasına, savaş sırasında yaşanan travmatik deneyimlerden insanlarda uzun vadeli psikolojik sorunlara kadar bu hasarların onarılmasının zor olduğunu da biliyoruz. Kadın ve çocukların fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalması o kadar kolay ki”

Savaş aracı olarak bedenlerimiz 

Ulus devlet inşa sürecinde kadınları belirleyici bir faktör olarak görüldüğünü dile getiren Saruhan, “Ataerkil geleneğin millet etrafında çizilmesi ve yaratılacak kimliği kadının taşıması ya da bu görevin ona verilmesidir. Bütün bu milliyetçilik, ulus ve ulusal kimlik inşası projelerinin erkekler tarafından yaratılan süreçler olduğunu unutmamak önemlidir. Bu karmaşık süreçlerde devlet ‘erkek’, millet ise ‘kadın’ olarak nitelendirilmektedir. Kadınlar milletin simgesel formu olarak kurgulanırken, erkekler de her zaman başrol oyuncusu ve devletleşme aşamasından en çok yararlananlar olarak kurgulanmıştır. Yani tamamıyla erkekler tarafından yapılan ulus devletler ve savaşlar, tecavüzü ‘düşman kadınlara’ karşı bir silah olarak kullanmakta ve kadın bedenini bir savaş aracı olarak görmektedir” dedi.

Neler yapılmalı?

Saruhan, belirttiği tüm sorunlar bağlamında yapılması gereken ilk şeyin savaşların sonlandırılması olduğunun altını çizerek, olası savaş durumlarında yapılacakları sıraladı:

“Savaş durumunda öncelikle güvenli alanların ve barınma yerlerinin sağlanması gerekiyor. İlk akla gelen yerler mülteci kamplarıdır. Ancak bu yerlerin ne kadar güvenli olduğu tartışılır. Çocukların eğitimine ve güvenliğine her koşulda öncelik verilmelidir. Savaştan etkilenen çocuklara yönelik güvenli eğitim ortamları, psikolojik destek ve tedavi alanları açılmalıdır. Bir kapı tıkladığında dahi irkilen insanlar olarak ve travmatik toplumlar olmamız, savaş durumlarında kendini daha derinden hissettirir. Psiko-sosyal destek, ruh sağlığı, psikolojik ve zihinsel sağlık desteği sağlanmalıdır. Savaşta şiddete maruz kalan kadınlara hukuki destek verilmeli. Cinsel şiddet ve diğer suçlara ilişkin hukuki yardım özellikle kadınlar için önemlidir. Gerçek şu ki, yapılması gereken uluslararası yardım kuruluşları, hükümetler, yerel sivil kuruluşlar ve bireyler tarafından koordineli bir şekilde yapılmıyor.”

‘Kadını unutan savaşı kabul etmiyoruz’

Uluslararası toplumun savaş suçlarını önlemek ve failleri sorumlu tutmak için çeşitli uluslararası yasal çerçeveler ve sözleşmeler geliştirdiğini hatırlatan Saruhan, “Bu anlaşmalar sivillerin, özellikle de kadınların ve çocukların korunmasına odaklanmalıdır. Son olarak, savaşın önlenmesi ve savaş suçlarının işlenmesi ve bunların barışçıl bir ortamda çözülmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini, sivilleri, kadınları ve çocukları unutan bir savaşı kabul etmediğimizi vurgulamak isterim. Özgür, eşit, savaşsız ve şiddetin olmadığı bir dünya umuduyla…” şeklinde konuştu. İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.