Yarın geç olabilir

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan

  •  Ekonomik kriz, savaş ve kimyasal silah kullanımının tecritten bağımsız olmadığını belirten TUAY-DER Eşbaşkanı Mehmet Gündüz, Abdullah Öcalan’ın felsefesine göre hareket edilmesiyle Türkiye halklarının özgür olacağını söyledi. 
  •  Uygulamanın tecridi aştığını belirten Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan, devletin yasaları çiğneyerek, gerekçeler uydurduğunu kaydetti; tepkilerin gerekliliğini vurgulayarak, "Bugün sahip çıkmazsak yarın çok geç olabilir" dedi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşulları altında rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 19 aydır haber alınamıyor. Öcalan ve diğer tutsakların avukat ve aile görüş başvuruları ise “disiplin cezaları” ve “görüş yasağı” gerekçeleriyle engelleniyor. Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ve vasisi Mazlum Dinç ile Ömer Hayri Konar’ın kardeşi Ali Konar, Hamili Yıldırım’ın kardeşi Polat Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın kardeşi Melihe Çetin, görüşme talebiyle dün bir kez daha Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundu. Aileler, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne de başvurdu.

İmralı Cezaevi'ndeki tecritle paralel olarak Kürt sorununun çözümsüzlüğü, ekonomik, siyasi ve sosyal krizlere de kaynaklık ediyor. Amed Tutuklu ve Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER) Eşbaşkanı Mehmet Gündüz, çoklu krizin sebebinin tecrit olduğunu belirterek, “AKP-MHP iktidarının, bu uygulaması hukuka aykırıdır. Herkesin ailesi ve avukatları ile görüşme hakkı vardır, ancak bu hak İmralı'da yasaklanıyor. Disiplin cezası gerekçesiyle görüşmek her zaman yasak ve disiplin cezasının ne için olduğu bile bilinmiyor” dedi. 

TUAY-DER Eşbaşkanı Mehmet Gündüz

Toplumu da etkiliyor

Tecridin sadece tutsakları değil, toplumun hayatını da etkilediğini kaydeden Gündüz, şöyle devam etti: “Bugün her yerde insanlar adalet arıyor. Tutsak aileleri adalet eyleminde, haftanın üç günü hasta tutsakların serbest bırakılmasını istiyor. Bugün kısıtlamalar olmasaydı ve yasalar uygulansaydı o anneler sokağa çıkmazdı. 30 yıldır cezaevinde olan ve cezası biten tutsaklara pişmanlık dayatılıyor. Kürt halkına uygulanan zulüm, yaşanan ekonomik kriz, savaş ve kimyasal silah kullanımı tecritle ilgilidir” diye konuştu.

Muhalefetin gündemi değil

Tutsak aileleriyle Ankara'ya gittiklerinde muhalefet partilerinin tavrını gördüklerini kaydeden Gündüz, muhalefet partilerinin Kürt sorununu çözmek gibi bir dertlerinin olmadığını söyledi. Partilerin Kürt sorunu yokmuş gibi davrandığını belirten Gündüz, "Gerçek meselelerden kaçıyorlar. Tecridin başladığı günden bu yana gündemlerinde tecrit ve cezaevlerinin durumu yok” dedi.

Türkiye halkı da özgür olur

Hükümetin, Öcalan’ın fikirlerinden korktuğu için ciddi kısıtlamalar getirdiğini söyleyen Gündüz, şunları ekledi: “Sayın Öcalan’ın düşünceleri ve fikirleri dünyanın her yerinde tartışılıyor ama Türkiye'de tecrit uygulanıyor. Öcalan’ın felsefesine göre hareket ederlerse Türkiye halkı da özgür olacaktır. Bu nedenle tecridin kaldırılması ve yeniden müzakerelerin önü açılmalıdır, çünkü Kürt sorununun çözümünün muhatabı sadece Öcalan’dır.” 

Mehmet Öcalan

Bu artık tecrit değil

Öcalan ile 25 Mart 2021'de kesintili bir telefon görüşmesi gerçekleştirebilen kardeşi Mehmet Öcalan ise görüş başvurularının reddedilmesinin, tecridi aşan bir durum olduğunu belirtti. Kardeş Öcalan, dünyanın herhangi bir yerinde böyle bir uygulamanın olmadığına işaret ederek, "Devlet düşman olarak bakabilir ama hukukta avukat ve aileleriyle görüşme hakları var. 2,5 senedir engelleme var. Bu tecrit değildir. Tecrit bir dönem olur ama 24 yıldır sürüyor. Öcalan'ın hem politik hem hukuki hem de insani hakları var. Devlet kendi yasalarına uymuyor. Bu kabul edilmemelidir. Onlardan haber bile alamıyoruz" şeklinde konuştu. 

Açık açık itiraf edin

Öcalan'a en son 6 aylık görüş yasağı verilmesine de tepki gösteren kardeş Öcalan, şöyle devam etti: "Disiplin cezaları, koster falan bunlar yapay cezalardır. Başkan ve yanında kalanların hepsi akıllı insanlar, pratiklerini biliyoruz. Denizin ortasında, dört duvar arasında ne suç işlemişlerki 6 ay ceza vermişler? Akıl alır gibi değil. Bir şey yapacaksanız açık açık yapın. Açık açık 'görüşe izin vermeyeceğiz, onlarla her türlü görüşmeyi engelledik. Kürt sorununu çözmeyeceğiz' deyin." 

Kıyamet mi kopacak!

Görüşme talebiyle başvuruda bulunan avukatlara teşekkür eden Öcalan, insan hakları savunucuları ve avukatların görüşlerine izin verilmesi çağrısı yaptı. Öcalan, "Bir avukat heyeti gidip görüşse kıyamet mi kopacak" tepkisinde bulundu. 

İmralı ziyaretlerinde ağabeyi Abdullah Öcalan'ın "Devlet devlet olsa yasal haklarımı kullanmaya izin verir" dediğini paylaşan Öcalan, "Kürtler üzerinden nasıl iktidar olurum" anlayışının bir kenara bırakılması gerektiğini ifade etti. Öcalan, "Bugün Abdullah Öcalan'a sahip çıkmazsak yarın çok geç olabilir. Bir çözüm olacaksa bir an evvel demokratik tepkilerin gösterilmesi gerekiyor. Kim neredeyse bulunduğu yerde tepki göstermelidir." 

Eşbaşkanlara yanıt yok

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, Öcalan ile görüşmek için başvurdukları Adalet Bakanlığının yanıt vermemesinin, tecridin çok derin olduğunu gösterdiğini söyledi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) EşBaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Parti Sözcüsü Ebru Günay ve HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, 20 Ekim’de Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığına başvurdu. Bakanlık henüz cevap vermedi.  HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, başvurularına dair JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu. Şimdiye kadar olumlu ya da olumsuz bir geri dönüş olmadığını aktaran Buldan, “Bu da AKP hükümetinin yıllardır devam ettiği tecrit politikasının aynısıdır. Bir oyalama, bir görmezden gelme, başvurumuza bir cevap verilmemesi bile tecridin çok derin olduğunu ve daha da derinleşeceğinin bir göstergesi olarak algılamak mümkün” dedi.

Hukuksuzluğun göstergesi

Olumlu cevap almaları durumunda yapacakları görüşmenin önemli olduğuna değinen Buldan, “Sadece bir heyetin gitmesi değil, bugün aile, avukat görüşü yapılmıyor. Bütün bunların da mutlaka gerçekleşmesi ve kendi yasal hakkı olan bir görüşmenin bile yaklaşık 2 yıldır yapılmıyor olması Türkiye’nin bir ayıbı ve Türkiye’nin hukuksuzluğunun ne kadar derinleştiğini göstergesi” diye konuştu.

Başvurularına olumsuz bir yanıt geldiği takdirde bu kez de farklı isimlerle başvuruların devam edeceğini vurgulayan Buldan, “Tecrit bir an önce son bulmalıdır” diye ekledi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.