Yaşatmak için ‘Erkeği Öldürmek’

Elif KAYA yazdı —

  • Kadınlar öldürülüyor! Hem de yaşamı paylaştığı en yakınları tarafından...Yaşanan olayların ortaya koyduğu sonuç; yaşamak ve yaşatmak için erkeği öldürmenin hayati olduğudur. Rebêr Apo’nun “Erkeği Öldürmek” kuramı yaşanan bu sorunların aşılmasında köklü çözüm perspektifi sunuyor.

Kadınlar öldürülüyor! Baba, abi, sevgili, eş, eski eş, devlet tarafından öldürülüyor. Hem de yaşamı paylaştığı en yakınları tarafından. Şiddet sadece kadınları öldürmüyor. İki tarafı keskin bir bıçak gibi dönüp dolaşıp erkeği de kendi çemberine çekiyor. Öldürülen her can öldürülen vicdana dönüşüyor.

Bu nedenle tüm inançlar insana, yaşama saygılı olmayı öğütleyip saygılı yaklaşmayı şart kılmıştır. Yaşam hakkı kutsalların kutsalı olarak addedilir. Savaş ve kendini savunma halleri dışında yaşama kast günahtır. Bu nedenle intihar, bağışlanması olmayan bir günah sayılır.

Kadınlar, maruz kaldıkları şiddet karşısında sesini her geçen gün daha fazla yükseltirken, erkekler suskun, toplum suskun, devlet suskun... Akıl almaz, öldürücü bir suskunluk. Peki ölüm kusan, öldürürken kendi canına kıyan bu akıl almaz duruma karşı sessizlik niye?

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 yılı verilerine göre erkeklerin intihar oranı kadınlardan iki kat daha fazla. Dünyada her 100 bin erkekten 13.5 intihar ederek ölüyor. Bu oran dünya genelinde trafik kazalarından sonra ikinci sırada yer alan ölüm nedeni. Hükmetmek için kadınları bir çırpıda öldüren erkek, kendi yaşamını da rahatlıkla gözden çıkarabiliyor. Boyun eğdirmeye çalışan erkek, iktidarın tutsağı olmaktan kendisini kurtaramıyor. Oysa yaşamın eşit, özgür temelde paylaşıldığı bir ortamda şiddet olmaz. Erkek de kadın da daha mutlu ve zengin paylaşımlar içinde yaşar. Kuşkusuz bunu başarabilmek için öncelikle değişmek, verili egemenlikçi ilişkileri reddetmek gerekir. Ama erkek değişmiyor, değişmemek için ayak diretiyor. Ayak direttikçe öldürme ve canına kıyma oranı yükseliyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri intihar oranının en fazla 15-29 yaş arasında gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Yani erkeğin askerlik, evlilik, aile reisliği için iktidara koşullandığı bir yaşta intiharlar yoğunlaşıyor. Aynı zamanda kadınların en fazla öldürüldüğü yaş grubu da 25-35 yaş arası. Kadınların yaşamları hakkında karar verme çabası öldürülmelerine sebep olurken, erkekler hükmetmeye şartlandırılırken intihara sürükleniyor. Egemen sistem kadın ve toplum üzerindeki iktidarını sürdürmek için erkeği araçlaştırıyor. Yani sanıldığının aksine erkek de bu sistemde özgür değil, bir yanılsama içindedir. Bu nedenle erkekten yana güçlü bir uyanışa ve itirazın gelişmesine ihtiyaç var.

Elbette bunun için sistemin avantaj gibi sunduğu tuzaklara düşmemek, reddetmek önemli. Devletin erkekle işbirliği tuzakların en büyüğü. Yudum yudum iktidarın şerbetinden içirilir. Böylece erkeklik yeniden yeniden üretilir. Kadına yönelik şiddet olaylarında bunu bariz şekilde görebiliyoruz. Erkeğe ya ceza vermeyerek ya da az cezayla ödüllendirerek şiddetin süreklileşmesine onay veriliyor. Yapılan araştırmalara göre kadınlara şiddet uygulayan her on erkekten 7’si mahkeme tarafından kısa süre sonra serbest bırakılıyor.

Kadınları öldüren erkeklerin yüzde 13’ü olayın hemen akabinde canına kıyıyor. Ruhsal depresyonlara ve ardı sıra gelen öldürme ve intihar olaylarına dönüşüyor. Yani kadınları öldüren erkekler daha mutlu ve uzun ömürlü yaşamıyor.

Bu nedenle daha köklü çözüm arayışlarına yönelmek durumundayız. Yaşanan olayların ortaya koyduğu sonuç; yaşamak ve yaşatmak için erkeği öldürmenin hayati olduğudur. Rebêr Apo’nun “Erkeği Öldürmek” kuramı yaşanan bu sorunların aşılmasında köklü çözüm perspektifi sunuyor.
“Erkeği öldürmek aslında sosyalizmin temel ilkesi. Orda iktidarı öldürmektir, orda tek taraflı hakimiyeti, eşitsizliği öldürmektir, orda hoşgörüsüzlüğü öldürmektir. Hatta giderek faşizmi, diktatörlüğü, despotizmi öldürmektir.”

Kısacası kadını, doğayı, toplumu, erkeği yaşatmak için “erkeği öldürmek” elzem!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.