Yek Gulan’ın 51 yıllık hikayesi

Toplum/Yaşam Haberleri —

Koma Azadî

Koma Azadî

  • Türkiye’de kaset çıkaran ilk Kürtçe müzik gruplarından biri olan Koma Azadî'nin  kurucularından Adnan Karaer, Farqîn’de başlayan bu müzik serüvenini ve 1 Mayıs marşının Kürtçeye nasıl uyarlandığını anlattı.

HAKAN TÜRKMEN / BERLİN

Türkiye’de kaset çıkaran ilk Kürtçe müzik gruplarından biri olan Koma Azadî, bugün grup olarak sahnede olmasa da şarkıları hala halkın belleğinde yaşıyor. “Yek Gulan” (1 Mayıs) marşı, bu mirasın en güçlü halkalarından biri. Grubun kurucularından Adnan Karaer, Farqîn’de başlayan bu müzik serüvenini ve 1 Mayıs marşının Kürtçeye nasıl uyarlandığını anlattı.

Amed’in Farqîn ilçesinde 1955'te doğan Adnan Karaer’in müzikle tanışması, dayısının darbukasıyla başladı. Düğünlerde çocukluk arkadaşı İlhami Can’la birlikte sahne aldı. İlk başlarda Türkçe türküler söyleyen ikili, zamanla Kürt kimliğinin farkına vararak Kürtçeye yöneldi. Karaer, “Artık Kürtçe söylemeliyiz, dedik. O dönem düğünlerde davul-zurna olurdu ama biz hoparlör ve enstrümanla sahneye çıktık. Bu, bölgede bir ilkti” dedi.

Sahne artık evleriydi

1970’lerin politik atmosferinde gelişen Kürt ulusal mücadelesi, genç kuşaklar üzerinde güçlü bir etki yarattı. Bu rüzgarla birlikte Kürtçe müzik bölgeye dalga dalga yayılırken Karaer ve arkadaşı da gecelere, düğünlere, Newroz gibi kutlamalara davet edilmeye başlandı. 

 

 

1 Mayıs’ı Kürtçeye çevirdiler

1 Mayıs marşını Kürtçeye çevirme kararı alındı. Karaer, “Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kan” dizesiyle başlayan 1 Mayıs’ın, Yek Gûlan’a evrilişini şöyle anlattı: “Kürtçeye ilk kez çevrilen ve bir halkın belleğinde iz bırakan bu ezgi, benim sesimle yankılandı ilk defa. O dönemde 1 Mayıs kutlamalarına gidiyorduk ama marşlar Türkçeydi. Biz de 1 Mayıs marşını Kürtçeye çevirmeye karar verdik. Aynı ruhu taşıyarak 1974'te Kürtçeye 'Yek Gulan' olarak aktarıldı. Sonra kasete kaydedildi. Ardından meydanlarda, alanlarda, gecelerde o marşlar söylendi. Hem de korkmadan.” 

Yek Gulan, bugün birçok sanatçının repertuarında yer alıyor.

Bir ismin ötesindeydi

1975’te kurulan grup, dört kaset çıkardı; sahnelerde yalnızca müzik değil, devrimci mesajlar da taşıdı. Karaer, şunları söyledi: “Sahne artık evimiz olmuştu, artık sadece müzik değil aynı zamanda devrimci hareketlele de iç içeydik. Kasetlerimiz o kadar yaygınlaştı ki, her şehirden davet alıyorduk. Kasetleri çoğaltmak rant değil, bir inat ve direnişti.” 

Grubun adının “Koma Azadî” olarak belirlenmesini Karaer,  “Bu sadece bir isim değildi; bir duruşun, bir hayalin ifadesiydi” şeklinde ifade etti. Grupta Karaer’in yanı sıra İlhami Can, Salih Dalgın ve Karaer’in kız kardeşi Gülistan yer aldı. Karaer, “Gülistan, henüz küçücük yaşına rağmen olağanüstü bir sese sahipti. Maalesef Salih vefat etti. Çok güzel işler yapmıştık birlikte” dedi.

Dağılsa da hafızalarda diri

12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte Koma Azadî de dağılmak zorunda kaldı. Gruptan İlhami Can yurt dışına giderken, Karaer tutuklamalar nedeniyle İzmir’e yerleşti. “Kürdistan’ı terk etmeyeceğim dedim ama hayatın akışı müzikten uzaklaştırdı. Oses, o mücadale, o sahneler hiçbir zaman unutulmadı” diyen Karaer, grubun bıraktığı izlerin silinmediğini söyledi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.