Yoksulluk AKP'nin güvencesi oldu

Mustafa Altıntaş

Mustafa Altıntaş

  • Yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları giderme vaatleriyle 22 yıl önce iktidar gelen AKP'nin, tam tersini yaptığını belirten ekonomist Mustafa Altıntaş, şunun altını çizdi: "Yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları yaygınlaştırıp derinleştirdi.
  • Artan yoksulluk, AKP’nin dayanağı, güvencesi haline geldi. Sadaka ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmeden geniş yığınların gününde mutlu, geleceğinden umutlu olması mümkün değildir."

Türkiye ekonomisinin iyileşmesi için günübirlik politikalar yerine kamucu ve planlı bir yöntemin esas alınması gerektiği belirten ekonomist Mustafa Altıntaş, “Erdoğan'ın 'nas’ı kayaya çarpmıştır” dedi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Faiz sebep, enflasyon sonuç" ısrarı nedeniyle 27 ay boyunca arttırılmayan politika faizi, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan başkanlığındaki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 8,5'ten yüzde 15'e yükseltildi. Beklentilerin altında gerçekleşen faiz artırımına piyasalardan sert tepki geldi. Bunun sonucunda seçimden önce 21,5 lira altında olan dolar, seçimden kısa bir süre sonra 26 lirayı geçti, Euro ise 28 TL’yi geçerek, yeni rekor kırdı.

Faiz artırımı sonrası bir türlü durdurulamayan döviz kuru ve ekonomi yönetimine duyulan güvensizliğe dair MA'dan Yüsra Batıhan'a konuşan ekonomist Mustafa Altıntaş, politika faizinde gerçekleşen 650 puanlık artışın Türkiye ekonomisinin gerektirdiği faiz düzeyinin gerisinde kaldığını, gereksinim duyulan “Şok tedavi” yerine faiz artışının kademeli olarak planlama politikasının benimsendiğini söyledi.  

Piyasalar kuşkuyla karşılıyor

Uzun dönemde olacakları öngörebilmek için Merkez Bankası PPK kararlarının siyasal karar organı karşısındaki bağımsızlığını görmek gerektiğini aktaran Altıntaş, ekonomi yönetimindeki belirsizliğin de piyasalar tarafından kuşkuyla karşılandığını ifade etti. Altıntaş, “Erdoğan 'nas' ve dogmalarında inatçı bir kişiliğe sahip. Emir ve komuta köşkünden, oyuncuların evrensel doğrularına ne kadar katlanacağı da belirsizliği üretecektir” dedi.

Asgari ücret tuzağında

Türkiye ekonomisinin iyileşmesi için saplantılardan ve günübirlik politikalardan uzaklaşarak, uzun süreli, kamucu ve planlı bir yöntemin esas alınması gerektiğini vurgulayan Altıntaş, “Tek başına iktidara yüzde 10’luk barajla gelen ve 22 yıldır bu konumunu koruyan AKP, yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları giderme vaatlerinin tam tersini yapmış, bunları yaygınlaştırmış ve derinleştirmiştir. Artan yoksulluk AKP’nin dayanağını, güvencesini oluşturmuştur. Türkiye, açlık sınırıyla yarıştırılan ‘asgari ücret tuzağına’ düşürülmüş ve bu sınırda sallanmaktadır” dedi.

Sadaka ekonomisiyle olmaz

Altıntaş, krizden çıkılabilmesi için ekonomi politikasında devrimci bir atılımın gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Altıntaş, “Sadaka ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmeden geniş yığınların gününden mutlu, geleceğinden umutlu olması mümkün değildir. Türkiye halkı, Anayasa’da var olan ‘mutlu yaşama hakkını’ ve ‘korkusuz yaşama hakkını’ talep edici bir yönelim içine girmelidir” diye konuştu.

Kaya çarpması kaçınılmazdı

Ekonominin, toplumsal yaşamın, siyasal düzenin, eğitim, sağlık ve yaşamın tüm alanlarının dinsel kurallara göre düzenlenmesinin bir saplantı haline geldiğini söyleyen Altıntaş, şöyle devam etti: “Erdoğan bunu da saklamamakta ve yanında ayırmadığı Şeyhülislam Dinişleri Başkanı ile dogmalarını fetvalaştırma çabasında. Enflasyonun önlenmesini, yaratıcısı olduğunu ileri sürdüğü faizin düşürülmesine dayandırmışlardı. Kapalı bir ekonomide bu türden saplantınızı uygulama alanı bulabilirsiniz ama küreselleşen bir dünyada, bir de borçlanmadan dengenizi sağlayamıyorsanız kafanızı kayalara çarpmak kaçınılmazdır. Yaşanılan durum tam da budur. Erdoğan'ın 'nası’ı bu kayaya çarpmıştır. Para ve maliye politikasının akla uygun, Ortodoks araçlara yeniden teslim edilmesi bunun göstergesidir. Bu sonuç Erdoğan'ın iktisatçı olduğu savının da iflasıdır.”

Sıcak para için çaresiz

Erdoğan'ın sıcak para kapılarını yeniden açma çaresizliğine düştüğünü ve bu durumda finans çevrelerinin reçetelerini kabul etmek zorunda kaldığını kaydeden Altıntaş, şunları söyledi: “Önce suçlayarak uzaklaştırdığı Mehmet Şimşek’i ve hakkında kimi suçlamalar olan uluslararası fon yöneticisi birini Merkez Bankası Başkanlığa getirme durumunda kaldı. AKP, 22 yıldır kadrolarını sürekli değiştirdiği gibi, açtığı sayısız ekonomi programlarını süresi tamamlamadan değiştirme alışkanlığa dönüştürmüş ve bu ise kararsızlığa, uzun dönemli plan ve program yapmayı olanaksız duruma düşürmüştür. Bu nedenle ‘Türkiye Ekonomi Programı’ bir anlam taşımamaktadır. Dün nasa koşulsuz boyun eğen PPK üyeleri, bu kez öncekinin tam karşıtı bir politikaya boyun eğdi. Bu, sahip olduğumuz insan malzemesinin niteliksizliğini göstermektedir.” ANKARA

 

*****

TL'de yeni dip rekor

Yeni ekonomi yönetiminin attığı adımların ardından Türk Lirası (TL) yeni bir düşü rekoru kırdı.

Faiz kararının damga vurduğu geçen haftanın ardından yeni haftanın son gününde dolar/TL ve euro/TL kurlarında rekor görüldü. Dolar/TL 26,15 seviyesinde, euro/TL ise 28,60 seviyesinde tarihi zirvelerini yeniledi.

Sonrasında kur saat  14.00 itibarıyla biraz geriledi. Dolar/TL kuru 26,03; euro/TL kuru 28.50 seviyesinde işlem gördü.

Yüzde 28 değer kaybı

Merkez Bankası’nın (TCMB) kamu kontrollü politikalardan daha serbest politikalara geçiş için rezervler satışını bırakmasıyla birlikte TL, dolar karşısında büyük bölümü seçim sonrasında olmak üzere yılbaşından beri yüzde 28’i aşan değer kaybı yaşıyor.

Piyasalarda yatırımcılar, kamu kontrollü yapıdan tamamen uzaklaşmanın zaman alacağını gördükleri için süreci ve faiz artırım miktarlarını eleştiriyorlar ve daha hızlı adımlar bekliyorlar. Ekonomi yönetimi ise mevcut kamu kontrollü yapıdan uzaklaşılmasının zamana yayılarak gerçekleştirileceğine yönelik açıklamalarını sürdürüyor.

Rezerv de kullanamıyor

Seçim öncesi TCMB rezervlerinin TL’nin olması gerekenden daha değerli tutulması için kullanılmasıyla ay başında rezervler tarihi dip seviyeye gerilemiş net rezervler -5.7 milyar dolara düşmüştü. TCMB net uluslararası rezervleri son iki haftada toparlanarak 16 Haziran itibarıyla tekrar artıya geçti.

Artışlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dost körfez ülkeleri olarak tanımladığı ülkelerden TCMB’ye gelen depo/mevduat hesapları da rol oynuyor. Bankacılar 23 Haziran haftasında da rezervlerde belirgin artış hesaplıyor.

Dün yarım gün açık kalan işlemlerin ardından haftanın kalanı resmi tatil.

 

*****

Yoksulluk sınırı asgariyi üçe katlıyor

Yeni asgari ücretin 11 bin 400 TL açıklandı, ancak açlık sınırı 10 bin 373 TL’ye, yoksulluk sınırı 33 bin 788 TL’ye yükseldi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Haziran 2023'e ilişkin açlık ve yoksulluk sınırı verilerini açıkladı. Verilere göre; dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 10 bin 373 TL’ye, yoksulluk sınırı 33 bin 788 TL’ye yükseldi. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 13 bin 4711 TL’ye çıktı.

Önceki ay açlık sınırı 10 bin 362 TL, yoksulluk sınırı ise 33 bin 752 TL olmuştu.

TÜRK-İŞ'in mutfak enflasyonu aylık yüzde 0,1 oldu. Gıda fiyatları yılın başından bu yana yüzde 27,58, önceki yıla göre yüzde 62,30 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 108,58 arttı.

 

*****

TL düştükçe asgari de eriyor

Döviz kurlarındaki sert artış, TL ile birlikte asgari ücretin de erimesini beraberinde getirdi. Açıklandığı gün 482 dolara karşılık gelen yeni asgari ücret, doların 26 TL'yi aşmasıyla cebe girmeden 45 dolar eridi.

Döviz kurlarındaki son artışlar sonrası asgari ücret yaklaşık 437 dolara denk geliyor. Net asgari ücret 20 Haziran Salı günü 11 bin 402 TL olarak belirlendiğinde, o günkü kurla bu rakam 483 dolara denk geliyordu. Buna göre asgari ücret açıklanmasının üzerinden bir hafta geçmeden yaklaşık 45 dolar, yani bin 170 TL  eridi. Asgari ücrete yapılan artış 1 Temmuz'dan itibaren geçerli olacak. Asgari ücretle çalışanlar ilk maaşlarını 31 Temmuz'da alacaklar. Zamlı asgari ücret çalışanların cebine girmeden 45 dolarar erirken döviz kurlarındaki artışın yeni enflasyon dalgasını tetiklemesiyle asgari ücretin tekrar açlık sınırının altına düşmesi bekleniyor.

İktidar tarafı etkilenmiyor

Mevcut taboluy, BirGün'den Berkay Sağol'a değerlendiren ekonomist Evren Devrim Zelyut, AKP’nin yarattığı ‘yeşil oligarşi’ye dikkat çekerek, “Devletin tüm kaynakları bu yeşil oligarşiye aktı. Onlar mutlu oldu, halk mutsuz oldu. Son bir haftadaki artışlarla beraber yeşil oligarşi yine kazandı. Onların parası borsada, onların parası kur korumalı mevduatta. Bu kesim hiçbir şekilde etkilenmiyor. En küçük birimi bile kendilerine bir yer tutmuş durumda. Halk ise tamamen eziliyor. Biz yoksullaşmanın daha başındayız. Bütçe açığı daha da artsın, kur daha da patlayıp 30’a dayansın asıl yoksullaşma o zaman görülecek” dedi.

Halkın enflasyon karşısında sürekli ezildiğini vurgulayan Zelyut, “Yurttaşın şu anda koruyucusu yok. Faizi artırdığında kur düşmesi lazım ama mekanizma işlemiyor. Çünkü AKP buna destek vermiyor. Yurt dışındaki yatırımcılar bunu görüyor. Büyük kararlardan önce piyasaların hazırlanması gerekiyor. Faizin 15 puana gelmesi çok önemli bir artış ama 15 olunca yine bir kesimi tatmin etmiyor. Yurt dışında önemli kararlardan önce piyasa konuşularak ikna edilir ve takım oyunu oynanır. Bu Türkiye’de oynanmıyor” diye konuştu.

 

*****

Emekçinin maaşından 152 dolar azaldı

Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisinin gözü Ağustos'ta kurulacak toplu sözleşme masasında. Bu sözleşme dönemini de kayıplarla karşılayan kamu emekçileri, her geçen gün daha fazla yoksullaşıyor.  Önceki dönem toplu sözleşmesinin bağıtlanmasının ardından 2021'de kamu emekçisinin aldığı ilk maaş yaklaşık 655 dolara tekabül ederken 152 dolar eriyerek 503 dolara geriledi.

Evrensel'den Damla Kırmızıtaş'ın haberine göre; kamu emekçisi ve emeklisinin 7. dönem toplu sözleşme görüşmeleri 1 Ağustos itibarıyla başlayacak. Toplu sözleşme görüşmeleri yetkili konfederasyon Memur-Sen ile hükümet arasında gerçekleşecek. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  “En düşük memur maaşı 22 bin lira olacak” sözlerine ilişkin  açıklamada bulunmuş, yapılacak yasal düzenlemenin 1 Temmuz itibarıyla hayata geçirilmesi ve yürürlüğe konulması gerektiğini ifade etmişti. Yalçın, “22 bin liraya çıkarılmasına ilave olarak, 6. dönem toplu sözleşme gereği yüzde 6 artış ve enflasyon farkı da ayrıca maaş ve ücretlere eklenmelidir” demişti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise Meclis'i işaret ederek, “Memur-emekli maaş zammı temmuz ayında TBMM’den geçecek. Maliye Bakanlığımız ile çalışıyoruz. Hedefimiz torba yasa ile paydaşlarımızı memnun edecek bir düzenleme yapmak” açıklamasında bulunmuştu.

Enflasyonun altındaydı

6. dönem toplu sözleşmesinde, kamu emekçi ve emeklisinin maaşına 2022’nin ilk 6 ayı için yüzde 5, ikinci 6 ayı için yüzde 7, 2023’ün ilk 6 ayı için yüzde 8, ikinci 6 ayı için yüzde 6 ve enflasyon farklarından oluşan zam yapılırken Memur-Sen ve Kamu-Sen, anlaştığı bu sefalet zammıyla yeni kayıplara imza atmıştı.

6. dönem toplu sözleşmesi bağıtlandığında  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon yıllık bazda yüzde 18.95 olmuş, ENAG ise 2020 enflasyon oranını yüzde 36.72 olarak açıklamıştı. Kamu emekçileri toplu sözleşmesindeki yıllık zam oranı kümülatif olarak bile tartışmalı resmi enflasyonun altında kalmıştı.

Her sözleşmede kayıp arttı

İşe yeni başlamış bir kamu emekçisinin aldığı en düşük memur maaşı 12 bin 632 lira. Ancak ücretlerin erimesinden kamu emekçileri de nasibini aldı. Yıl başında aldığı ücretle 7 adet çeyrek altın alabiliyorken bugün 5 adet çeyrek alabiliyor. Önceki dönem toplu sözleşmesinin bağıtlanmasının ardından 2021'de kamu emekçisinin aldığı ilk maaş yaklaşık 655 dolara tekabül ederken 153 dolar eriyerek 502 dolara geriledi.

Sofrasında 45 ekmek yok

Emekçiler açısından hayat pahalılığı en fazla barınma ve beslenmede gerçekleşti. Ankara’da yaşayan bir kamu emekçisi, önceki toplu sözleşmeden sonra eline geçen en düşük memur maaşıyla 2 bin 571 adet ekmek alıyordu. Ancak bugün ekmeğin fiyatı 2.50 liradan 5 liraya kadar yükseldi. Böylece bugün en düşük memur maaşı 2 bin 526 adet ekmeğe karşılık geliyor. İki toplu sözleşme arasında kamu emekçisinin sofrasından 45 ekmek eksildi. Öte yandan ekmek fiyatlarını baskılamak amacıyla fırınlara verilen ‘un desteğinin’ kaldırılmasıyla birçok ilde ekmeğe zam geldi. Fiyat artışlarıyla birlikte başkentte de ekmek fiyatının 10 liraya dayanması bekleniyor.

Emeklinin maaşı, asgarinin altında

2.5 milyon memur emeklisi de maaşlarına yapılacak zam oranının belirleneceği 2024-2025 yıllarını kapsayan 7. dönem toplu sözleşme görüşmelerinde alınacak sonucu merakla bekliyor. En son 7 bin 500 liraya yükseltilen en düşük emekli maaşı, 11 bin 402 lira olarak belirlenen asgari ücretin 3 bin 900 lira farkla, yüzde 52 gerisinde kaldı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.