19 Temmuz Devrimi ve Karşı Saldırıların Anlamı

Sara AKTAŞ yazdı —

  • Kürtler Ortadoğu’nun siyasi sınırları yeniden çizilirken, yüzyıl öncesine nazaran birlikte ve kollektif özneler olarak bu süreçte kendi kaderini belirlemek istemiştir. Dolayısıyla dini ve etnik anlamda farklı toplumların birbirlerinden üstün olmadıkları bir halklar cumhuriyeti, demokratik bir sistem tasavvuruna sahip Kürtler, neyin kendilerine kaybettireceğinin de farkında olarak strateji belirlemiştir. Emperyalist güçlerin Kürt hareketini kontrol edememesi, bağımsız bir siyasi özne olarak Ortadoğu’daki var oluşunu engelleyememesinin bu saldırıları tetiklediğini belirtmek yanlış olmayacaktır.

Geçtiğimiz haftanın tamamına “Rojava Devrimi”nin 9. yıldönümü vesilesi ile yapılan kutlamalar damgasını vurdu. Genel olarak verilen mesajlarda Rojava Devriminin ayırt edici niteliklerine vurgu yapılırken bu devrimin neden korunması gerektiğinin hayati önemine dikkat çekildi. Nitekim Rojava’da Kürt kentleri hem direnişiyle destan yazdı, hem de farklı taraflar açısından atfedilen roller nedeniyle tarihsel denilecek değerler yarattı. Kürtlerin Rojava’da somutlaşan direnişinin, IŞİD faşizmine ve onu taşeron olarak kullanan devletlere karşı neredeyse bir milat olduğu artık tartışmasız bir biçimde kabul görmektedir. Geldiğimiz aşamada emperyalist ve bölgesel gerici güçler Ortadoğu’da klasik ulus devlet sistemini ve kaosu dayatırken, halklar Rojava Devriminde olduğu gibi Demokratik Konfederal sitemde birleşmektedir. Dolayısıyla Rojava’da halkların özgürlüğü için alternatif, üçüncü bir yol olarak ortaya çıkan 19 Temmuz Devrimi ile birlikte farklı halklar bir araya gelip geleceklerini inşa etmeye koyulurken, devrimi hazmedemeyenlerin saldırıları ise kesintisiz olarak sürmüştür.

Bu yönüyle Rojava’da gerçekleşen devrimsel sürecin ve oluşan sistemin, şimdiye kadarki Ortadoğu senaryolarında öngörülmeyen bir durum olarak bütün dengeleri alt üst ettiği, AB başta olmak üzere, ABD, Arap ülkeleri, Çin ve Rusya politikaları ve son olarak bölgede Türk devletinin faşizmi eliyle yaşanan yeni gelişmelerin dozajının artmasıyla doğrulanmaktadır. Kuzey Doğu Suriye’deki gelişmeleri engellemek ve halkların ortak yaşam iradesiyle yaşanan demokratik değişimleri yıkmak isteyen emperyalist güçler ve Türk devleti, Kuzey Doğu Suriye’de gelişen sisteme dönük işgal planları ve saldırılarını her gün artırarak sürdürmektedir. Bu bakımdan devrimin 9. yıldönümü vesilesiyle bu saldırıların nedenlerini bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

Öncelikle Kürdistan’ın, dört sömürgeci devlet tarafından bölünmesinin yarattığı parçalılık hali, dünyanın büyük güçlerinin ve bölge ülkelerinin farklı mecralarda seyreden Ortadoğu politikaları, Kürtlerin bu karmaşık siyasi ilişkiler coğrafyasında bağımsız ve üçüncü bir yolu tercih etmesi gibi çeşitli etkenler Rojava’ya dönük saldırıların tarihsel temellerini oluşturmuştur. Daha önemlisi; Kürtler emperyalist güçlerin oyuncağı olmayı ve onların politikalarına katılmayı reddetmiştir. Kürtler Ortadoğu’nun siyasi sınırları yeniden çizilirken, yüzyıl öncesine nazaran birlikte ve kollektif özneler olarak bu süreçte kendi kaderini belirlemek istemiştir. Dolayısıyla dini ve etnik anlamda farklı toplumların birbirlerinden üstün olmadıkları bir halklar cumhuriyeti, demokratik bir sistem tasavvuruna sahip Kürtler, neyin kendilerine kaybettireceğinin de farkında olarak strateji belirlemiştir. Emperyalist güçlerin Kürt hareketini kontrol edememesi, bağımsız bir siyasi özne olarak Ortadoğu’daki var oluşunu engelleyememesinin bu saldırıları tetiklediğini belirtmek yanlış olmayacaktır.

İkinci olarak; bu güçler için diğer büyük tehlike Kürt özgürlük hareketinin ve Önder Apo’nun geliştirdiği paradigmanın sadece Kürdistan'da değil tüm bölgede demokratik çözümün temel felsefesi olarak şekillenmesidir. Kürtlerin yarattığı sistemle, eşitlikçi bir ekonomik model önermeleri, cinsiyet özgürlükçü olmaları; kendi kendini yönetme şiarı, Kürtleri Türk devleti nezdinde bir nefret objesi haline getirirken, Kürt inkarına dayalı olarak geliştirilen Ortadoğu statükocu ulus-devlet iktidarlarının planlarını boşa çıkarmış. Böylelikle Rojava Devrimi ile kapitalist modernitenin alternatifi olarak gelişen demokratik modernite paradigması özellikle küresel düzeyde alternatif sistem arayışındaki muhalif kesimler için gözle görünür bir somutluk kazanmıştır. Rojava Devrimiyle halklar kendi öz gücüne ve örgütlülüğüne dayanarak toplumsal bir sistem geliştirmiş, herkese kendi dili, dini, mezhebi, inancına göre yaşama hakkı vermiş, kadınların siyasi, toplumsal, ekonomik, kültürel ve yaşamın her alanında hakları yasal güvence altına alınarak korunmuş ve pratikleştirilmiştir.                               

Üçüncü olarak Rojava Direnişi sadece Rojava açısından değil, dört parça Kürdistan, dünya devrimcileri, Türkiye sol hareketi ve dünya kadın hareketi açısından yepyeni bir devrimci sinerjinin açığa çıkmasını sağladığı için tehlikeli bulunmuştur. Herşeyden önce bu direniş bir demokrasi cephesi yaratmış, çok çeşitli kesimleri etrafında birleştirmiştir.

Dördüncü olarak Rojava direnişi dört parça Kürdistan suni sınırlarını anlamsızlaştırmış ve Kürt halkını ilk kez bu denli ortak bir ruhla hareket etmeye sevketmiştir. Rojava Direnişi Özgürlük Hareketi'nin kırk yıllık mücadelesinin ve halkının yüz yıllık özlemini ulusal birlik ve ortak mücadele hedefi açısından görünür hale getirmiş, dört parça Kürdistan kadar, başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanına savrulan tüm Kürtleri aynı duyguda birleştirmiştir.

Rojava Devrimi’nin bu gün uluslararası bir kuşatma ve ambargoyla ve radikal çeteler eliyle düşürülmeye çalışılması, Ortadoğu topraklarına yayılma riski yüksek olan bu devrimci formasyona karşı gelişen kuşatma, aslında Rojava Devrimi’nin eşitlikçi, seküler, komünal ve kadın özgürlükçü yapısına karşı gelişen bir karşı devrim hareketi olarak da değerlendirilebilir. Bunun karşısında mücadele etmek ise yine aynı oranda devrimci ruhla, uluslararası bir direniş cephesiyle, inançla, iradeyle devrimde ısrar etmekten geçmektedir. Bu vesileyle 19 Temmuz Devrimi bir kez daha tüm halklara ve devrimcilere kutlu olsun!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.