2 bin Ermeni'yi kurtaran Kürt Cemil 

Dosya Haberleri —

Cemil Bahri Kunneh

Cemil Bahri Kunneh

  • Osmanlı donanması Teğmeni Cemil Bahri Kunneh, cesur, dürüst, samimi, beyefendi, aktif, güvenilir, iyiliksever ve hümanist bir insan olarak tanınır, her zaman mağdur ve zayıf insanları koruması ve kollamasıyla bilinir. Bir asır önce bir Osmanlı deniz subayı soykırımda yer almayı reddetmiştir.

ÜMİT KURT - Çeviri: Serap GÜNEŞ

Bugün hayatta olmamın gerçekten Lorenzo sayesinde olduğuna inanıyorum. Yaptığı maddi yardımdan çok, varlığıyla, o doğal ve sade iyi olma tarzıyla, bizim dışımızda adil bir dünyanın; yozlaşmış ve vahşi olmayan, nefret ve teröre yabancı, saf ve bütün bir şeyin ve birinin; ihtimal olsa bile hayatta kalmaya değer, tanımlaması güç, uzak bir iyilik ihtimalinin hala var olduğunu bana sürekli hatırlattığı için. Bunlar Primo Levi'nin “If This is a Man” (ABD'de Survival in Auschwitz olarak yayınlanmıştır)” adlı kitabından bir alıntı. 1944'te Auschwitz'e gönderilmiş bir Holokost kurtulanı olan Levi, kurtarıcısı dediği Lorenzo Perrone'dan bahsediyor.

Yahudi olmayanların eylemleri

Amerikalı yönetmen Steven Spielberg, Holokost sırasında, sahip olduğu fabrikada işe aldığı Yahudileri kurtarmaya çalışan Nasyonal Sosyalist Parti üyesi ve iş insanı Oskar Schindler üzerinden bu hikayeye hayat verdi. Holokost literatüründeki önemli bir iş, Yahudileri kurtarmak için kendi hayatlarını tehlikeye atan Yahudi olmayanların eylemlerini ele alır.

2 bin Ermeni kurtarıldı

Literatür Holokost’a nazaran daha az kapsamlı olsa da, 1915-17 Ermeni Soykırımı'nı kapsayan dönem, Ermenileri koruyan ve kurtaran ve neredeyse 1. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar evlerinde saklayarak kendi hayatlarını tehlikeye atan Müslüman Kürtlerin, Arapların ve Türklerin hikayeleriyle doludur. Bu şahıslar, dönemin Osmanlı Hükümeti olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin (İTC) yaptığı, "Hükümet kararlarına aykırı olarak Ermenileri saklayan ve koruyan Müslüman ev sahiplerinin, ikametgahlarının ve evlerinin önünde infaz edilecekleri ve evlerinin yakılacağı" bildirisini görmezden gelerek hayati riskler aldılar. Osmanlı donanması Teğmeni Cemil Bahri Kunneh, İTC'nin bu emrine karşı çıkan ve yaklaşık 2 bin Ermeni'yi kesin ölümden kurtaran biriydi.

Annesi tek başına büyüttü

Kunneh 1892'de Halep'te doğdu. Babası, Efrîn’e bağlı bir Kürt yerleşimi olan Cindires'in Kurdan köyündendi. Annesi Emine Ali, Rajo bölgesine bağlı Hopka köyündendi. Kunneh babası öldüğünde 4 yaşındaydı ve annesi onu tek başına büyüttü. 1906 yılının başlarında İstanbul'da Deniz Harp Okulu'na (Mekteb-i Bahriye) kaydoldu ve 1910'da akademiden mekanik mülazımevvel (teğmen) olarak mezun oldu. Bahri (denizci) unvanını aldığı yer burasıdır. Aynı yıl, Kunneh Darülfünun'daki (bugünkü İstanbul Üniversitesi) Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Burada bir yıl okudu, ancak daha sonra hukuk eğitimini bıraktı ve Basingstoke'daki John Thornycroft motor fabrikasında mekanikte uzmanlık kazanmak için İngiltere'ye gitti. 1912'de Balkan Savaşları'nın patlak vermesiyle Kunneh, Osmanlı Ordusu'na alındı ve savaştaki cesaretinden dolayı ödüllendirildi.

Denizcilik atölyesinin yöneticisiydi

Kunneh, Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeni tehciri ve soykırım başlayınca Urfa'nın bir parçası olan Birecik'e tayin edildi. Burada Fırat Nehri üzerinde Türk birlikleri için askeri nakliye gemileri inşa eden bir denizcilik atölyesinin yöneticisi olarak görev yaptı. Görevini Osmanlı Yedinci Ordusu'nun komutasında yerine getirdi. Birecik, Osmanlı devletine ait bir tersaneyi içeriyordu ve Kunneh, 1. Dünya Savaşı sırasında burada kurulan oldukça büyük bir gemi inşaat sektörünü yönetiyordu.

Köle pazarında satılanlar...

Elinden geldiğince çok sayıda Ermeni'nin tehcirden kaçmasına yardım etti. Kunneh onları tersanede işçi ve zanaatkar olarak işe aldığında, bazıları Suriye çölünde ölüme gidiyordu. (Suriye ve Filistin'e giden Türk askeri konvoylarıyla birlikte Fırat Nehri'ni geçmek zorundaydılar) Burada kurtuluşu avlunun nalbant bölümünde çalışmak, atölyede körük yapmak, taş ustası, ressam ve kumaşçı olarak çalışmakta buldular. Antep kentinden tehcir edilenler, aileleriyle birlikte nehir kıyısında çadır kurmayı başardılar ve kurtuldular. Kunneh ayrıca Kızılay ve Kızılhaç'tan temin edilen yiyecek, giyecek ve ilaçların dağıtımını da sağladı. Kaçak Ermeni askerler, köle pazarlarında satılan kadınlar, yaşlılar ve yetimler de yardım ettiği kişiler arasındaydı.

Ermeneliler için çalıştı

Hagop Muradian, Kunneh'in kurtardığı önemli bir Ermeni figürüydü. 1872'de doğan Muradian, Antep'te kendini şehirdeki topluluk çalışmalarına adayan ünlü bir fotoğrafçıydı. Soykırım sırasında Muradian, Birecik'te Kunneh ile birlikte Gemi İnşa Atölyesinde marangoz olarak iş buldu ve böylece Deyrizor'a sınır dışı edilmekten kurtuldu. Muradyan, 1918 sonlarında Mütareke'den hemen sonra Halep'e gitti. Orada Ermeni Ulusal Birliği Protestan Cemaati'nin temsilciliğini üstlendi ve kurucu üyelerinden biri oldu.

Sürgün!

Kunneh'in Dikranuhi Gullizian ile evliliği, Ermenileri koruma çabalarının arkasındaki kritik bir faktördü. Dikranuki'nin hem Antep Ermeni Cemaati'nin önde gelen bir din adamı olan babası hem de kız kardeşi, soykırımın kurbanları arasındaydı. Kunneh, Dikranuhi ile soykırımın başlangıcında sürgünler devam ederken tanışmıştı. Annesi ve küçük kız kardeşi ile önce Cerablus'a (şimdiki adı Karkamış) kaçıyordu ve yolu Birecik'e çıktı. Dikranuhi, Kunneh'i, Birecik'teki atölyesinde Hagop Muradyan da dahil olmak üzere çok sayıda Antepli Ermeniyi işe almaya teşvik etti.

Halep'te yaşadı

Dikranuhi, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra kocasının rızasıyla Halep'e yerleşti ve hayatının geri kalanını burada geçirdi. Kunneh ve Dikranuhi'nin hem Arapça hem de Ermenice isim verdikleri dört çocukları oldu: Bahri (Antranig), Maazaz (Anahid), Meziet (Diana) ve Nader (Noubar).

Ermenilerden mektup

Kunneh'in soykırım sırasındaki eylemleri, savaşın sona ermesinden sonra onu tehlikeye atmaya devam etti. Ordudaki konumu, İTC'nin (İttihatçılar) kurallara uyan bir üyesi olduğunu ve bu nedenle Ermenilere yönelik zulmün suç ortağı olduğunu gösteriyordu. 24 Mayıs 1915'te İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa ve Rusya) “Osmanlı liderlerini ve yetkililerini Hıristiyanlara karşı yapılan zulümlerden sorumlu tutmayı vaat eden” bir bildiri yayınladı. Savaşın hemen ardından İstanbul'da ciddi bir İttihatçı avı başladı. Ermenilere yönelik mezalimlere karıştığı tespit edilenler tutuklandı ve ardından askeri mahkemelerde (Divan-ı Harbi Örfi) yargılandı. Bu kişilerin önemli bir kısmı daha sonra Malta'ya sürgün edilmekle karşı karşıya kaldı.

Bunun farkında olan ve hayatlarını kurtardığı için Kunneh'e minnettar olan bazı Ermeniler, Kunneh'in Osmanlı hükümetinin emirlerine nasıl karşı geldiğini ve sadece Ermenilere değil, İngiliz ve Rus askerlerine de yardım ettiğini açıklayarak onu tutuklanmaktan korumaya yönelik bir mektup yazdı. Mektup İstanbul'daki Ermeni Patrikhanesi'ne ve Patrik Zaven Der Yeghian'a gönderildi ve İstanbul'daki işgalci İngiliz ve Fransız güçlerine iletilmesi istendi.

Kitlesel bir şiddet!

Kunneh, görevinden aldığı güç ve otoriteyi Ermenileri Meskene, Rasulayn ve Deyrizor'daki kamplara gönderilmekten kurtarmak için kullanan vicdanlı, İttihatçı karşıtı bir Osmanlı subayıydı. Bir askeri bürokrat olarak da onların emeğinden yararlanıyor, rasyonel kararlar alıyordu. Ermeni Soykırımı, geniş bir failler grubu tarafından işlenen kitlesel bir şiddet olayıydı. Bu vahşete karışan kişiler bunu kendi kararları doğrultusunda yaptılar ve şartlar ne olursa olsun bireysel sorumluluk taşıyorlar. Bu kitlesel şiddetin sadece merkezi hükümetin başı ve soykırımın baş mimarı olan Talat Paşa'nın liderliğindeki bir grup ve İTC tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmek, soykırımın toplam boyutunu ve buna kendi özgür iradeleriyle katılanların bireysel sorumluluklarını göz ardı etmek olur. İttihat ve Terakki'nin böyle bir ölçekte kitlesel şiddeti uygulamak için birden fazla düzeyde -psikolojik, ideolojik, ekonomik, sosyal, askeri- etkili bir örgütsel kapasiteye ve bunu gerçekleştirecek kadrolara ihtiyacı vardı. Bunun için İTC, yerel seçkinlerin desteğine ve rızasına güvendi.

Eşitsiz muamele gördüler

Kunneh bu toplu suça katılmamayı ve suç ortaklığını paylaşmamayı seçti. Grup baskısına, dışlanma korkusuna, otoriteye ve üstlerinin emirlerine uyma zorunluluğuna direndi. Kunneh, temel olarak insanlığa olan inancı ve Dikranuhi'ye olan sonsuz sevgisi ile motive oluyordu. Kürt Arap etnik geçmişi de, yetkisi altındaki Ermenileri kurtarma çabalarında muhtemelen önemli bir rol oynamıştır. Tarihsel olarak, Osmanlı Kürtleri ve Arapları, imparatorluk içindeki merkezi yetkililer tarafından çok sayıda doğu, güneydoğu ve Arap vilayetinde Türk halkına kıyasla baskı ve eşitsiz muamele gördü. Bu, bu iki etnik grup arasında Ermenilere karşı bir sempati ve empati duygusu yarattı. Kunneh bundan etkilendi.

Halep'te yaşamını yitirdi

Kunneh, 25 Mayıs 1967'de Halep'te öldü. 15 Haziran 1986'da 93 yaşında vefat eden Dikranuhi ondan daha uzun yaşadı. Dikranuhi, Halep'teki Ermeni Soykırımı ve katliamları sırasında Araplarla evlenip aile kuran ve belki de bu şekilde tehcirden ve Dêra Zor, Meskene, Reqa ve Serêkaniyê'deki toplama kamplarında neredeyse kesin bir ölümden kurtulan Ermeni kadınların sonuncusuydu. Birçoğu savaştan sonra evliliklerine son vermedi ve eşlerinin baskısı olmadan Hristiyan olarak yaşamlarına devam etti. Ermeni toplumu bu kadınları kabul etse de, bu kabul her zaman içten değildi; onlara Ermeni Cemaati arasında, aşağılayıcı olmasa da, belirli isimler verildi.

Soykırım inkar ediliyor

Kunneh'in soykırım sırasında Ermenileri kurtarma konusundaki olağanüstü umuduna ve cesaretine rağmen (ki bunda Dikranuhi'nin payı büyüktü), Türk hükümeti ve toplumu onların insanlığa katkılarını görmezden geldi ve bugün hala Ermeni Soykırımı'nın yalan olduğunda ısrar ediyor. Kunneh'in kişiliği ve yaptıkları hakkında hiçbir kitap yok, film yok, televizyon dizisi yok. Kunneh'i ve onun gibi, Ermenileri soykırımdan kurtaran Türkleri, Kürtleri ve Arapları ölümlerinin ardından onurlandırmak, sabit bir Türk kimliği anlayışını silmek için esastır ve Ermenilerin kolektif hafızasında bir yeri hak eder.

Kaynak: newlinesmag.com

* * * 

Geriye insanlığı miras bıraktı

Ermenileri hayatı pahasına korumaya, ölümden kurtarmak için çabalayan biridir Cemil Bahri Kunneh. Bilim, bilgi, yazı ve şiirle oldukça ilgilidir. Gerek kendi sosyal yaşamı gerekse de çalıştığı yerlerin tarihiyle ilgili kitaplar yazar. İyi derecede Türkçe, Arapça, İngilizce ve biraz da Almanca bilir. Bunun yanında anadili Kürtçedir. Ayrıca Türkçe kaleme aldığı şiirleri de mevcut. İki kız iki erkek, dört çocuk babası olan Kunneh’nin oğullarından biri doktor Bahri Kunneh’dir. Bahri Kunneh, uzun yıllar Halep Tıp Fakültesi’nde görev yapar. 25 Mayıs 1967’de Halep’te vefat eden Cemil Bahri Kunneh, geride evlatlarına mükemmel bir insani, sosyal ve kültürel bir miras bırakır.

* * * 

Kurtardıklarından biri de Hagop Muradyan'dır

Cemil Bahri Kunneh, tarafından kurtartılan Ermenilerden biri Antep’in en meşhur fotoğrafçılarından Hagop Muradyan’dır. Muradyan, Antep’in kendini cemaat işlerine veren önemli fotoğrafçılardan biridir. Eğitimini Amerikan Misyonerlerinin 1878’de Antep’te açtığı Merkezi Türkiye Koleji’nde yapar ve 1892’de buradan mezun olur. Sonrasında da kolejdeki stüdyosunu açar. Ermeni Tehciri’nden önce Antep’te Ermeni Ulusal Cemaatinin çalışmalarında bulunur. Tehcir sırasında Birecik’e gider ve Kunneh tarafından Gemi İnşaat Atölyesi’nde marangoz olarak işe alınır. Böylece Der Zor’a tehcir edilmekten kurtulur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.